24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

la çıkarak insana bir şcylcr söylemck istcr. En azından bcn, şiiri böyle anlayanlardan biriyim. Bana göre şiir sözle bırakılan tohumdur. Bugünün vc gelecegln insanlarına söylenmesi gerekenleri en özlü biçimdc, cn güzel biçimde söyler. Dizeler, adeta bir kimya rormülü gibi de ğiştirılcmez dengelerle çeşitli alaşım vc bileşimleri bize ulaştırır. Sözcüklerin bir matematiği vardır. O matematik 2+1=3 gibi rakamsal bir ilişkiyle temellendirilemez belki. O şairin söz bilinci demek olan bir dengeyi oluşturur ki, orada her sözcüğün bir değeri vardır ve ona göre yerini alır. Egcr bir katkısı yoksa, o sözciik şiiıden çıkarılma lıdır. Bir öğretmen arkadaşımla bunıı konuşurken, o şöylc sonuçlandırdı bunu: "Matematik rakamların iltşkisidır.şiir ise sözcüklerin..." Işteo ilişki çerçevesinde baktığımız zaman, duygusal sıçrayışlarla destansı söyleyişin birleşmesi kaçınılmazdır. Orada sözcükler de Ona göre seçilccek ve mozaikteki yerlerini alacaklardır. Yıllariçinde bir şairin kendişiiryolunda açılımlara ulaşması kaçmılmazdır. Bu nedenle, ortaya bazı söylem farklılıkları da çıkar. Çiinkü şairin arayışi bitmez, bitmemelidir. "Ben oldum, erdim diyenler bir arpa boyu yol alamazlar. Dalgalı, kabtna stğmayan bir bicim anlayıştntz var. Ozü bınlen ayrtştırıyor ve okuru tçıne çekıyor Ruh\al duruma göre uzayıp kısalan esneklıkte vc sözü dolaştırmayan yetenekte görülüynr. Duygttların Zİrvcye çıhtığı arıda bırJerıbıre canlanan, kanatlanan, hatta tek tözcük haltnde bılcuçabilcnşürlcrcnntlıyoruz. Yapıtın bütünlüğüne ayrı bir bnlüm olarak bag*lanan "iıcleccg'in insatıları İçin Yazılmı\ Aşk Tabletleri" sıırlerınde, belleklere yazıt sag'lamlıg'ı ilc kazınmayı amaçlamıs] 'nesir $ıtr' bıçimı gözc çarpıyor Şairin belli bir düzeye erı^mcsindc bıçimin rolü nedir? Sizce birincıl kaygı mu b Dcrler ya, "her şiir kendi biçimini belirler" diye. Yabana laf değil. Oz ilc biçim arasındaki denge, amaca doğru çe kilen, varılmak istcnen noktaya doöru uzatılan doğruda buluşmalarını gerektiriyor. ()z kadar biçim de hep kaygısı olmalıdır şairin. Bir testi ustasını düsünelim. Onun amacı içine su konulabilecek vc işlevi olan bir kap yapmaktır. Onun belli bir biçimi vardır. Eğer testiye iste diği biçimi veremezse, özü de yakalayamaz, amaca ulaşamaz; içine su konacak bir kap bile yapamamış olur. "Tabletler" ise, gerçekten belleklere yazıt sağlamhğı ile kazınmasını amaçla dığım şiirsel düzyazı biçiminde yazılmış sözleri içeriyor. "Avazemi/.i aleme salmak" kaygısı bu... Bize gerçekltk anlayı^ınızdan söz cdcr misıniz1 Şıırın ızın ge^trdığı deneyımler \onucu bııgıin ulaştıg"ı noktada, \anat\al/şiirsel gerçeklik naul bır eUelık kay vı ııyandırtyor. Cîenç şair yaşama nasıl bakmnlı, yaşamı nasıl içscllcsiırmeli, sö zü naul uıyutlamah'' Yalınlıktan anladığıııız nedir? Ben toplumcugcrçekçi bir anlayışla yaznn bir şairim. Bazılıınnın ileri sürdüğü gibi, bu anlayış kaba .saba sözlerle savsö/lerleortalığı yaygaraya boğan, düzcysiz şiirlere yiız veren bir anlayış değildir. Şimdi, bu şiire çamur atan o adamlara şunu sormak siterim: Onlar bizim şiirimizi gerçekten okudular mı? Şaka değil, ben onlan tek tek ızliyortım. Cıclsinler, evimde kitaplarmı görsünler! Ama ben gittigimde benim kitaplaıımdan bir te kinibıleonların evınde bulamayacağımı biliyorum. Şimdi bakın, Metiıı Celal bir antoloji düzenlemiş, Ahmet Nccdct'in antolojisinde yer alan Nostalgia adlı şiirimle Ataol Behramoğlu'nun antoloji sinde yer alan Bir Silvan (îcccsi adlı şiirimi almış benden. Belli ki, hazrette bir tek kitabım bile yok ve antolojilerden antoloji yapıyor! Sonra da oturup ah CUMHURİYET KİTAP SAYI 457 kam kcsiyorlar. Yok öyle yağma! Toplumcu gerçekçi şiir, bugün yeryüzüne, insana, doöaya, topluma vebireyc diyalektik olarak bakmayı bildiği iein farklı bir bilincin cscridir; estetiği de, karşıtından bile yaıarlanacak kadar karsıtların bırlıaıne ınandıöından, en güzel bilcşimlerle bize sunar. Bazılarına dik ya da dikey bir şiir gibi gelse de; birey, do;a, toplurn üçgeninin yalnız dik kenarardaıı oluşmadığını, hipotenüsünün de şiirdir bu! var olduğunu bilen bir ş ğ iil klii Şiirsel ve sanatsall gerçekliğin varmak istediği nokta estetikte de doruk olmaktır. Çiinkü şiir öncelikle bir sanat üriinüdür. Onun için sanatsal nitelikleriyle var olacaktır. Rstetik kaygısı geriye düşen şair yüzeyselleşir, şiirini ucuz söylemlere kaptırır. CJenç şair yaşama elbette ki önce şair gibi ama mııtlaka insan gibi bakmalı. Sözü sağacagı yeri iyi bilmeli. Sözü imge katına çıkarmadan şiire ulaşamayacağını da bilmeli; ama imge kuruyorum, imge yaratıyorum diye de zırvalamamalı. Kurduğu imgelerin insanda karşılığını bulmasi gerektigini asla unutmamalı. Bugün ortalık "sanal şiirler'le doluysa, bunun, imgelem sırasında sözcüklerin imgelcnen şeyle bağını yeterincc kuramamaktan, onlan imgeye dönüştürememekten ve bu zaaf ncdeniyle sacmahöa kayıldığını görmemckten kaynaklandığını bilmeli. Yalınlık, bütün karmaşıklıkların varabtlecejSi son noktadır. C )na eriştiğiniz zamandır kı, bir siırü bunakça bulmaca ötede öylece kalakalır! Günümüzde yaygın bir kam da şttr eleşttriitnde sırıtıyur. batklı şairlenrı örıe çıkmadıpm, şıırın düzeyuzkaldıfcım savlayan khuı cdcbıyatcılara kar^ın clcş/ırı bnşlug'unu, eleştirmen yok.lug'unu ısrarla ortaya sürcnlcr dc var> Bu anlayı^a göre, ödüllcr, bırebır dostluklar "al takke ver k.idah" bag'lamında sıır adına bclırlcyıa uluyor. Ele^tinnin ate\ten gömlehm ktmie gıymıyor lileştınaen çok gümuklcrlc, dcgınucrlc, bircycı ölçüllerlc ışi gö türmeye çalışıyorlar Nıcc emck ürümı yapıtlar bırkaçdtmlcyle yerin dibıne batırılırken, bır gecede yazdabılecek 'müsamerc' tipındc manzumclcrc övgülcr düzülüyor Bunları yapanlar 'medyatık olmaklıg'tn üzcrını 'ettk bır örtüylc' ortüyorlar. Siz bu konuda kararnsar mı sırıtz J Şıırın bası nasılgclccek bak et/ığı ycrc? ijiiıin hası, hak ettiği yere mutlaka gelir. Bira/ gecikmeli dc olsa bu kaçınılmazdır. Kim.se odunu altın yapamaz. Al tını da odun yapamayacağı gjbı. Belki bir sürc bazı değerli şairlerin ve şiirlerin gözden ırak kalması söz konusu olabilir; ama bu süreklilik arzedemez. Hdebivat dünyasının "yasak hemşerim" diyen ka f )icıları vardır elbette. Çok canınızı sı:arsa, onıı yıkar geçersiniz. Bazı özcl "malıfil"lere sokulmamaksa has şairler için gam olmasa gerekir. Orada körler saöırlar birbirini agırlar durumda iseler, koy\'erin yakasını, gitsin. Ne halleri varsa görsünlcr. Eleştirininveeleştinneninişini,işlevini asla küçümsemedim. Saygı duyulacak, nankör bir çaba eleştiri yazmak. Benim istediğim, hcrkesin öncelikle işini iyi yapması. Sairsen, öncelikle iyi şiir yazmak zorunciasın. Kusursuza yakfaşmak için çabalayacaksın. Fleştirmen isen.eleşürilerinde kişisel ilişkilerinle ve duygularınla o işi karıştırmayacaksın. Bakın, örneğin, Melımet H. Doğan bunun tersini yapıyor. Yapı Krcdi Yayınlan'nda Enis Batur'un edıtörlüöünde çıkan izmir'i anlatan bir belgesel kitap olan "Üç îzmir" adlı kitapta edebiyat bölümünü Mehmct H. Doğan yazdı. Düşünün, böyle bir kitapta yer alan "Izmir'in Yazarları Şairleri" başlıklı o yazıda Muzaffer îzgü yok, Hiiseyin Yıırttaş yok, Tıırgay Gönenç yok, llidayet Karakuş yok! Bazı başka şair ve yazar arkadaşlar da... Yahu Îzgü yirmi yıldır Izmir'de oturuyor, ondan önce de yirmi iki yıl Aydın da oturdu ve öncelikle Ege'deki yerel gazetelerde adını duyurdu. I ladi I lüseyin Yurttaş'ı ve şiirini sevmcdi, onun hakkında yazması gerektiğinde hep aleyhinde yazmak zorunlulugu duyduğu için acîını anmak içinden gelmedi diyelim; peki, bir zamanlar yediği içtiği ayrı gitmcyen Turgay Clönenç'le şimdi dargın diye onu "lzmir'in Yazarları Şairleri" arasında saymamak neyin nesi peki? Doğrusu yakışmıyor! t Bu konuda aslında cn saglıklı işlevi gören ödüller. Masaya topluca gelen ürünler degerlendiriliyor. Bazı haksızlıklar elbette oluyordur; ama, bizim gibi uzaktan güllelerle varlığını göstcrmek durumunda olanlar da onlarla seslerini duyurabildiler. Bunu da unutmamak gerek. Sonra hemen öyle herkes namussuz de ğil. Dost kayırmaları olmuyor mu, oluyor. Ama sel kuvvetli geliyorsa, önünde de durulmuyor! Öyleyse, bu meydana çıkan kişinin önce işini iyi yapması, yazdığı şiirse, şiirin en hasını yazıp sözün en güzelini söylemesi gerek. Sonra onun önüne kim, niye geçsin ki? Hem, nereye kadar geçcbilir lcir" Şimdi bazıları da var, bir yandan orta lıkta esip yağıyormuş gibi görünüyorlar; bir bakıyorsunuz, olmadık adamlara gereksiz övgüler düziiyorlar. Aynı adam hakkında bir zaman olumsuz şeyler yazarken, bir gün onu göklere çıkarabiliyorlar ya da bunun tcrsi oluyor. Asıl yozlaşma oradadır. Küstahiıkla yalakalık arasındaki gelgit daha tehlikeli bence. Bunlar "etik bir örtüyle" örtülüyormuş gibi görünse de pisliğin kokusu gizlenemiyor. Eninde sonunda herkesin foyası meydana çıkıyor. Birkaç fiirc, birkac kıtaba hafclanmayan üretken bır $aır\ımz Bu aşamada ıkı sorum olacak: 1 Ure/kenhğinız yoğunluğunuzu etkılıyor mu? 2 Herhangi bir şiirirtin ya da kitabımn başansını yctcrli görüp edebiyat ccpheKİtıden elıniaya&ını çeken şaırlcrc ne dcr~ sıntz? Ştirin aşttmaz, geçumez bır yanı mı var? Yoksa bir tıkanma mı söz konusu'^ Uretkenliğim, çalışkanlığımın bır sonucudur. Beni hayata bağlayan en önemli şey yazmak. Omrümde çok güc giinle rim oidu. Eğer yazma tutkum olmasaydı, hayatla aramdaki bağ kopabilirdi. Onun için zaman zaman temnellik etsem de, kişisel yaşantımda kimi küçük dağınıklıklar yaşasam da, hep o disiplini gözetmiş ve yazma çalışmama ara vcr memişimdir. Dingin bir yaşantım olsa belki çok başka ürünler verebilirdim. Yıllarcfır elım de sürünen bir romana kimbilir niceleri eklenebilirdi. Cninlük işler belki bazı şeyleri çekip alıyor bizdcn, ama bize kazandırdıkları da var. Ben zarmln zaman toplumun her kesimiyle iç içe yaşayan bir insanım. Bu bana başka bir zengin lik katıyor. dözlcdiklerim vc yaşadıkla rım, haıkla vc Türkçe'yle çok farklı buluşmalara götürüyor benı. Benim şııri mc yansıyan kimi farklılıkların kökcninde bu var. Eğer şiire yoğunlaşmak artık sizin tabiatınız olmuşsa, diğer ugraşlar yoğunluöunuzu olumsuz yönde etkile yemez. Ayrı katkıları olur, o kadar. Bcn onu bir atımlık barutu olmakla bir tutuyorum. Bazıları bır şıirle ya da bır kitapla doyuma ulaşıp köşelerine çekilcbiliyorlar. Belki de neyecanları tükeni yor. Bana kalırsa bu yaşama heyecanının, yazma heyecanıyla örtüşmemesin den, sıkı bağlarla birbirine bağianmamasından kaynaklanıyor olabilir. Adamın söylcyecek sözü kalmamışsa, şakağına silan Uayayıp yazdıracak değilsiniz ya! Hem şuda var, şiir cins bir atgibidir; binicisi iyi dcğilse onu sırtından atar. Tabii burada çok iyi şiirler yazmış kımı büyük şairlerin tek kitapla kaldılar diye haklarını yemeye lim. • Hiiseyin Yurttas ve Muzaffer Izgu ile SAYFA 5
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear