29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

dildikçe saatte 150 kilometrcye kadar varmaktadır. Hcinlein bu yürüyen yol prcnsibinin sosyal ve teknik yönlerini en ince ayrıntısına kadar ortaya koymuştu. Artnur C. Clarke bu tür bir yürüyen yolda nası] tutunacağımız sorusuna yanıt arar. Bunun için kenarlardan ortaya doğru, sert vc ani değişmeler olmaksızın sürekli vc yumuşakbir şekildc hızuı artması gerektiğine işaret eder. Ancak ne yazık ki, günümüzde buna olanak veren hiçbir malzeme yoktur. Ancak hayal dünyasının sınırsızlığına dayanan bilimkurgu yazarlığı bu soruya yanıt bulmakta gecikmez. Anizotrop maddcsi, yani insan ağırlığını taşıyacak kadar katı, fakat yatay planda değişik hızlarda hareket edebilecck kadar akıcı bir madde bu sorunu çözmeye yetecektir. Otomobillerin işleyişi için dc, hava yastıkları üzcrinde hareket etmeyi önermektedir. Bunların işleyiş prensiplcri yere doğru yöneltilmiş üfîemeden ibarettir. Bu tür otomobiller yerden birkaç santim yüksckte yüzmeyc başlayacaktır. Hava yastıklan üzerinde hareket eden otomobilleri ilk kez Logon'un Kaçışı ad lı TV dizisinde seyretmiştik. Kara Güneş (Against the Fall of Night) adlı romanı yürüyen yol üzerine kurgulanmıştır. Diaspar kentinin iç ulaşımında kullandığı yürüyen yollar prensibi Geleceğin Çehresi'nde ayrıntıfarını verdiği sistemle aynı. Bu yollar o kadar günlük yaşamın bir parçası haline gelmiş Kİ, hiçbir olağandışılık görünmez. Yürüyen yolların ortasında hız 100 mile erişmcktedir.Teknolojinin bütün olanaklarını kullanarak yaratılan Diaspar kenti makinelerin mükemmelliğini simgeler. Burada yaşayan genç Alvin'in serüvcnci ruhuyla kentin dışındaki çöl ve çölleri çevrclcyen dağlan görmek arzusu, romanın ana konusunuoluşturmaktadır. Kenti yönetenler rcsmi bir tarih geliştirir ve bu tarihi cfsaneleştirerek kentin gerçeği olarak belleklere yerleştirirler. Bu tarine göre her şeye istilacıların gelmesiylc başlar. Insanoğlu milyonlarca yıl boyunca galaksiye yayılmış ve tüm sistemlere egemen olmaya çalışmıştır. Yıldızlara doğru yayılırken, ncreden geldikleri bilinmeyen istilacılarla amansız bir savaşa tutuşurlar. tstilacılar insanoğlıınu ağır bir yenilgiye uğratır ve tüm kazanımlarını ellerinden alarak onları yeniden dünyaya sürer. Aneak insanoğlu Shalmirane çevresindc verilen kanlı savaşı kazanarak tamamen yok olmaktan kurtulur. Bundan sonra merkezi bir kültür geliştirerek Diaspar'ı kurarlar. Yinc de bu görkemli kültürc rağmen insanlığın gerilediği kompleksinden de kurtulamazlar. Alvin ve Kayıtlar Muhafızı Rorden yer altına çok eskidcn kalma metroya indıklerinde hava yastıkları üzerinde hareket eden mctro kalıntılarını görürler. Artık Alvin dış dünyayı keşfetmek tutkusunun etkisinden kurtulamayarak, dışarıdaki kent yaşamından nefret edenlerin kurdukları Lys'e gider. Lys Diaspar kenti gibi makinelerle örülü değil ama yerli halkı son derece entelektüel ve olağanüstü yetenek sahibidirlcr. \ ler iki kent birçok özelliklerine karşın çarpık ve yoz bir uygarlık geliştirirler. Daha ileri bir uygarlık için ve korkusuz bir ırk için hcr iki ırkın birleştirilmesi gcrekmektedir. Alvin'in uzayın bir köşesinde son derece bilgili, kendisi çocuksu ve devasa sınırsız bir beyin olan, evrenin oluşumundan bu yana her şeye tanıklık eden Vanamonde'yle karşılaştığında gerçeğin bu efsanede anlatılan gibi olmadığını öğrenir. Insanoğlunun yıldızlara ulaşmış olduğu doğru değildi. Başarılı oldukları alanlar öncclikle nastalıklar konusundaydı. Insanoğlu tüm hastalıkları yenip, daha uzun yaşamanın olanaklarına kavuşunca teleati gibi yeteneklerini geliştirip kendi daa güçlü kılmıştı. Bu güçten yararlanarak birçok ırkın oluşturduğu bir imparator Dağlan görme apzusu luk oluşturmuş; kurdukları bu imparatorluğu yıkan en büyük etken ise yarattıkları bcyin olmuştu. Kudus Beyin adı verilen "akıl" her yeri dehşet içinde bırakır. Maddeye amansız bir şekilde düşman olan bu yaratık evrenin tüm gezegenlerini tahrip eder. En sonunda birtakım güçler tarafından kontrol altına alınır, ölümsüz olması nedeniyle öldürülemez ama, Kara Güneş adı verilen yapay bir gezegene hapsedilir. Tarafsız beyinlerin yaradılışı gafaktik uygarlığının en büyük becerisiydi. Imparatorluk yarattıklar Kuduz Bey'in tahribatına bakarak gereken kararı alırlar; kabuklarına çekflecekler ve evreni de Vanamonde'ye bırakacaklardı. Yaratılan beyin ve bunların iyilik veya kötülük sembolleri olmaları işlenirken bu kitapta, makinelerin olağanüstü gelişmişliği yanında mistik bir atmosfer yaratması romanın kurgusunu ilginç kılmaya yaradığı gibi, yazann metafiziğe olan eğilimlerini de yansıtmaktadır. Bu özelliği Türkçe'ye çevrilen diğer romanlarında bulmak her zaman mümkün. Yaratıcı ve gizemli dünyalardan ayrı tutulan bir diğer romanı ise Susuz Deniz'de (A Fall of Moondust) Ay'da yaşanan bir serüveni anlatır. Bir pudra kadaı ince, herhangi bir sıvıdan daha kolay bir şekilde hareket edebilen, üzerine ağır bir cisim düştüğünde etrafında hiçbir fiziksel değişimyaratmaksızın içine alarak yutan bir toz denizi bu. Selene, yüzcyde hareket edebildiğinden roketlerle değil, elektromotorlarla çalışan, Ay'a turistık gezi amacıyla saatliğine yirmi iki turist gezdiren bir uzay gemisi. Bir deprem sonucu toz denizine duşer. Düşer düşmez bu incecik pudra şeklinde akışkan toz denizinin içinde kayboluverir. Batan uzay gemisini kurtarma çalışmasını gerilim romanı havası içinde anlatır yazar. Tek kurtuluş yolu tesadüfen fark edilen gemidcki vantilatörlerin ısınmaları nedeniyle, bu ısıdan etkilenen dışarıdaki tozların bir fıskiye halinde göğe savrulmalarının dışarıdaki kurtarma ekibine yerlerini belirtmeleri. Ancak gemiden dışarıya çıkmak önemli bir sorun olmaya devam cdecektir. kitabın sonunu merak etmeleri, Arthur C. Clarke'ı okunur bir yazar kılmaktadır. tüm yolcular kesialikle kurtulacaklarına inanırlarken, birden gemide karbondioksitin olağandan fazla olmasıyla karşı karşıya kalırlar. Bu kez karbondioksit zehirlenmeleri başlar. Kimyasal emici araçlarla dışarıya atılan karbondioksit arızalar nedeniyle içeride birikmeye başlamıştır. Dışarıdaki kurtarma ekibi zamana karşı da mücadele etme telaşına düşer. Ancak çözümler hep bilimsel temelde geliştiöinden dolayı gerilim ile bilimisellik, kişiliklerin olaylara derinlik kazandırılması, örneğin iki genç yolcu arasında başlayan masum aşk gibi romanlar da olması gereken öğeler, bir bütün olarak elc akndığında edebi özellikler, kitaplan sıradan roman olmaktan kurtarmaktadır. Bir bakıma Arthur C. Clarke bilimkurgunun bilimsel kitaplar olma özelliklerine insani bovut da katmakta ve bu konuda başarılı olduğunu kanıtlamaktadır. 1953 yılında yazdığı, ancak olaylann 1990'larda geçtiği varsayılan Son Nesil (Childhood's t n d 1953) adlı romanı ilginç bir girişle başlar. Dünyanın birçok büyük kentlerinin üstünde dev uzay gemileri belirir. Hareketsiz ve sessiz bu ışıltılı dev uzay gemileri birer bilimsel simge olarak algılanır. Bir zamanlar vido kasetlerde boy gösteren ve sonra televizyonda Ziyaretçiler (Visitor) olarak dizi film halinde gösterilen bilimkurgu dizisindeki giriş kısmı bu kitaptan esinlenmiştir. Kurbağamsı uzaylıların kötü rolde olduğu, dünyayı istila edişlerinin öyküsünü anlatıyordu bu dizi. 1996'da si ölçerler. Tevrat'ın genesis bölümünde Tanrı'nın her şcyi ilk altı günde yaratmasına gönderme yaparcasına altıncı günün sonunda uzaylılar dünyalı yöneticilerin ellerinden karar gücünü aldıklarını açkılarlar. Tanrısal olarak nitelendirilen uzaylılar sayesinde güvenlik, barış ve zenginlik gelir. Tanrının yol göstericiliği altında insanın yaşamını denetleyebilme özgürlüğü adı altında özgürlükler yok cdilir. Bu da dinsel bir olgu olarak görülür. Tanrısallar gemilerinden hiç inmeyerek dünyadaki sorunlu bölgclerde düzeni sağlarlar, bunun için de hiçbir hükümeti muhatap almazlar, sadece Birleşmiş Milletleryetkilileriylegörüşürler. 1 latta Güney Afrika'da beyaz azınlığın haklarının tanınmasını da sağlarlar. tlginç bir ters öngörü olmalı, yazar Artnur C Clarke 1990'larda Güney Afrika'daki ırkçı beyaz yönetimin düşeccğini bu kez de zencilerin azınlıkta kalan beyazların haklarını gasp edeceğini düşünmüş. Ama nc yazık ki, DU öngörü beyazların haklarını yok eden bir şekilde gelişmedi. Beş yıl boyunca hiç kimse tanrısalları görmez. Uzaylıların lideri Karellen bu süre içinde dünyayı insancıl ve barış içinde yönetir; insanların kendilerini görmek için psikolojik yönden hazır olduklarına inandıktan sonra görünür. Deriye benzer kanatlar, küçük boynuzlar, çatallı kuyruğuyla insanları şoka uğratuır. Ancak bu şok etkisini çabuk yitirir. Bu beş yıl sürede uzaylıların insanlığa kazandırdığı şeyler yanında uzaylılar nakkında oluşabilecek kötü düşünceler ya da kuşkular yeşermez. Fakat yinc bunda akıl ve mantığı aşan bir gariplikte yadsınamıyordu. Şeytana olan inanış ve tüm kötülüklerın kaynağı olan şartlanmanın getirdiği korku, hurafelerden kaynaklanmış olsa bile XXI. Yüzyılda da etkisini göstcrebiliyordu. Şeytanın tüm olumsuz imajına rağmen, tanrısal olarak nitelendırilen bu yaratıklar dünya üzerinde bilgisizlik, hastalık, yoksulluk ve korkuyu tümden gidermişlerdi. Savaşlar yok olmuştu. İnsanın gizil gücü ve enerjisi yapıcı kanallara yöneldiğinden dünyanın çehresi değişmiş, ürctim artmıştı. Robot işçiler insanların tüm ihtiyaçları yanı sıra, lüks şeyler de ürettilclerinden yaşam neredeyse bedavaya gclmişti. Suç ortadan kalkmış, çalışma zorunluluğu yok olmuş, eğitim yaygınlaştınlmış ve uzatılmıştı. Tanrısalların ya da şeytanın fiziksel yapısı içinde olan uzaylıların dünya düzenini insanlıktan yana yeniden düzenlerlerken, bu düzen değişikliğinin sınıfsal yapısına doğrudan müdahale etmeksizin sadece devletler arası sorunları ve çekismeleri gidermek, robot işçiler vasıtasıyla üretimi artırarak yaşamı kolaylaştırmak olmuştur. Yaşam standardının yükselmesi tüm dinlerin etkisini de yok etmiş, mucize ve vahiye dayalı tek tannlı dinler tümden çökmüştür. însanların sayısız peygamberleri birkaç gün içinde tüm kutsallıklarını yitirmişlerdi. Tanrısalların büyük ve soylu bir ırk olmalarına, tüm güçlerine ve zekâlarına karşın gclecekleri olmayan, kısır ama, farklı dünyalardaki zekâ sahibi varlıkların istenilen konuma getirilmeleri için görevlendirilen "ebe" olma görevleriyle sınırlandınlmışlardır. Ancak kısır ve üremeyen bu türün çoğalmalarını sağlayan ctken yazarca üstünde durulmamış nerhangi bir açıklamada da bulunmamıştır. Belki de eşek vc atın çiftlcş • SAYFA 7 Tanmsal yapatridar Dlnlnetldsl E Diğer romanlannda olduğu giLi burada da din adamlarının oynadığı rol ayrı bir çeşni katar. Bu din adamları aynı zamanda bilimsel kariyer sahibi olmaları nedeniyle din ile bilimi çoğu kez birbirleriyle bağdaştırmaları ve ilginç yorumlar geliştirmeleri kimi bilimkurgu hayranlarını hayal kırıklığına uğratsa da, yazar çok yıllar sonra bile dinin toplumsal yaşamda etkinliğinin öyle kolayca kırılamayacağını belirtir. Bu etkinlik ayrıntılı bir şekilde Rama romanlannda da görülür. Bu arada roman kanramanlarının yaşamlarını ayrıntılı bir şekilde vermesi, romandaki karakterlerin kitaba derinlik kazandırması yöntemini de başarıyla yerine getirir yazar. Gemideki yolcular kendi aralarında bir mahkeme kurarak Ay'a geliş nedenlerini sorgularlar. Bu arada kimi sırları da ortaya çıkar. Ancak kurtarma çalışmalan hızlandığından bu mahkeme uzun süre gündemde tutulamaz. Okurhepzordurumdakalanların tam kurtulmasından emin bir şekilde beklerken, bu iyimser ortamdan rehavete kapılacağı sırada beklcnmedik aksilıkler gerilimin dozunun bir anda kendilerini sardığında, aynı endişeli kuşkuya kapılarak nemalarda fırtına kopartan, yeni emperyalist dalganın bir başka versiyonu olan ve Amerika Birleşık Devletleri'nin emperyalist yorgunu olmasını unutturmak istercesine halâ dünyanm jandarması olduğunu kanıtlamaya çalışan Kurtuluş Günü (Independencc Day) filmindeki ilk bölümde de aynısını görüyoruz. Artık demek ki, kötü uzaylılarla ilk temas onların dev uzay gemilerinin gelmesiylc olabileceği, tüm bilimkurgucuların ortak kanısı olmuş gibi. Altı gün boyunca gemilerin içindeki uzaylı psikologlar insanların tepkilerini CUMHURİYET KİTAP SAYI 392
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear