25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Y R I N T I N M VATAN AŞKI.YurtseveHİk ve MİIIİyetçİIİk Üıerİne Bİr Deneme/M Viroli IKC«UM«/Ç*V.< Abdvllah Y I I M "Vatan", "millet" sözcükleri çok kullanılmaya başlandığında ortamın gerginleştiği, şiddetin arttığı bir ülkede yaşıyoruz. Kimilerinin "vatansever" dediklerine kimileri Vatan haini" diyebiliyor. Çünkü vatan tanımları ve vatana hizmet anlayışlan farklı. Benzer olansa, vatanı sevmek gereği. Biri "kasalarınızın ve çek detterlerinizin içindekilerse vatan/.../vatan kurtulmamaksa kokmuş karanlığınızdan/ben vatan hainiyim" diyor, diğeri "Ya sev ya terk et". Böylesi sözler ya yurtseverliğin diliyle ya da milliyetçiliğin diliyle söylenir. Maurizio Viroli Vatan Aşkı kitabında modern öncesi düşünürlerden başlayıp Montesquieu, Rousseau ve Machiavelli'den Habermas'ın yazdıklanna uzanarak bu iki dili çözümlüyor. Sonra da "yurtseverlik", "yurttaş erdemi" gibi kavramları yeniden tanımlıyor ve içeriklendiriyor. Cumhuriyet, yurttaşların haklarını koruduğu ve ortak iyiye hizmet ettiği için vatan aşkı rasyonel bir sevgidir. Ortak özgürlüğün düşmanlarıyla savaşırken bile yasal sınırların dışına çıkılmamalı, adaletsızliğe maruz kalan tek bir kişi olsa bile, yurttaşlar sesini yükseltrneli ve karşı koymalıdır. Yoksa tehlikeye giren yalnızca ortak özgürluk değil kendi kişisel ve politik özgürlüğü olacaktır. Kısaca vatan aşkı, kültürü ve hayat tarzıyla ortak özgürluk ilkesine dayalı bir politik cemaat olarak cumhuriyeti sevmek anlamına gelir. Milliyetçiler için millet politik bir kurum değil, doğal bir varlıktır; bir bitki hayat bulduğu toprağa ve havaya nasıl bağlıysa insanlardan da o kadar sıkı bir bağlılık ister. Yurttaşları birbirine ve vatana bağlayan bağ birliğe duyulan dinsel bir bağdır; bireyler millet bünyesinde erimelidirler. Kişi hakları ancak bu birlik sağlandıktan sonra ve birliğe katılanlar için söz konusu olabilir. Milliyetçiliğin vatan aşkı, şan ve şeref arzusuyla tutuşan kahramanlık ruhuyla birleştiğinde, en iğrenç araçlarla yürütulen bir ihtiras halini alır. Bu tehlikeye dikkat çeken Rousseau "Gereğinden fazla kahraman varken, asla yeteri kadar yurttaş olmamıştır" der. Bir paranın iki yüzü gibi olan milliyetçilik ve yurtseverlik çok farklı toplumsal tasarımlara sahiptir. Maurizio Viroli bu kitapta yurtseverliğin milliyetçiliğe teslim edilemeyecek kadar önemli olduğunun altını özellikle çiziyor. Çünkü yurtseverlik, yurttaşların yönetime katıldığı, çoğulculuktan yana bir toplum projesinden yana olurken; milliyetçilik, farklılıkların silindiği, bunu sağlamak için de otoriter olmaktan çekinmeyen, kişi haklarını reddeden bir toplumsal yapıyı amaçlar. Neyi, niçin sevdiğine ve nasıl sevmesi gerektiğine kafa yoranlara... D*llc*faylıF«raa K*«kln Tüketim, doğal ihtiyaçların rasyonel olarak tatmin edilmesi midir? Daha çok tüketim, ilerleme ve mutluluk anlamına mı gelir? Tüketimin yaygınlaşması sınıf farklarının giderilmesi midir? Uluslararası markaların tüm dünyaya yayıldığı, yeni alışveriş merkezlerinin en geleneksel toplumların tüketim alışkanlıklarını bile değiştirdiği, insani ilişkilerin yerini giderek nesnelerle ilişkiye bıraktığı ve kitle iletişiminin tüm bu süreci yönlendirdiği çağımızı Baudrillard bu sorular aracılığı ile tartışıyor. Baudrillard'a göre günüfnüzde tüketim, doğal ihtiyaçların mal ya da hizmet aracılığıyla tatmin edilmesi olarak değil, kodlar ve kurallarla düzenlenmiş global ve tutarlı bir göstergeler sistemı olarak yorumlanmalıdır. Bu sistemde ihtiyaç ve hazların olumsal dünyasının, doğal ve biyolojik düzenin yerini, bir toplumsal değerler ve sınıflandırmalar düzeni almıştır. Gerçek ihtiyaçlar ile sahte ihtiyaçlar arasındaki ayrımın ortadan kalktığı tüketim toplumunda birey tüketim mallarını satın almanın ve bunları sergilemenin toplumsal bir ayrıcalık ve prestij getırdiğine inanır. Böylece tüm bir toplumsal farklılaşma mantığı ortaya çıkar. ihtiyaç artık tikel bir nesneye duyulan ihtiyaçtan çok, bir farklılaşma ihtiyacıdır. Toplumsal olarak üretilmiş rasyonel ve hiyerarşik ihtiyaçlar sisteminde tüketici tek tek nesnelere değil, tüm bir mal ve hizmetler sistemini satın almaya yönlendirilir; bu süreçte bir yandan kendini toplumsal olarak diğerlerinden ayırt ettiğine inanırken, bir yandan da tüketim toplumuyla bütünleşir. Dolayısıyla tüketmek birey için bir zorunluğa dönüşür. Çünkü temel toplumsal etkinlik ve bütünleşme biçimi, geçerli ahlâk, tüketim etkinliğinin ta kendisidir. Bu anlamda tüketim bireyin özgür bir etkinliği değildir.işte bu kuramsal tabanda, günlük alışverişten lüks tüketime, beden bakımından cinselliğe, reklamdan Pop Art'a ve bireylerin dinlenme biçimlerine kadar tüm yönleriyle tüketim toplumunu çözümlüyor Baudrillard. İNC**M* TÜKETİM TOPIUMU/Jean Baudrillard VAKİT ÖLDÜRMEKOtobiyografi/Paul Feyerabend Çav.t N*dİM ÇaHı Paul Feyerabend 1994'ün sonlarında Otobiyograttsine ve hayata hemen hemen aynı zamanda son noktayı koydu. Onu, başlıkları gibi içerikleri de kışkırtıcı olan Özgür Bir Toplumda Bilim, Akla Veda ve Yönteme Karşı kitaplarının yazarı olarak tanıyoruz. Geçmişini hatırlamak için yazmaya başladığı otobiyografisinde, bu kitaplardaki düşüncelerin hazırlandığı mutfağı gördüğümüz gibi, çocukluğundan ölümüne kadar geçen süre içindeki aşk, iş, sanat ve düşünce hayatıyla ilgili çok samimi itiraflarını da buluyoruz. Feyerabend basit gözlemlerin bile dünya görüşleriyle çarpıtılabileceği konusunda bizi uyarıyordu; bilmenin ve yaşam tarzının pek çok yolunun olduğunu; bilimin kamu denetimine açılması gerektiğini; anlatılmak istenilenin bilimin kuru dili yerine "ucuz roman" diliyle belki de daha iyi anlatılabileceğini söylüyordu. Akla ve bilime bağnaz bir şekilde bağlılığın tehlikelerini gösterirken, bir yandan bazı bilimcilere âdeta "Bilim elden gidiyorl" çığlıkları attırmış; öte yandan, akılla ve bilimle öteden beri iyi geçinememiş, ancak toplumdaki prestiji nedeniyle bu konuların da desteğini almak zorunda kalmış fikir sefaleti içindeki bir kesime de "Yoksa aradığımız o mu?" dedirtmişti. Feyerabend, fikir hayatında olduğu kadar özel yaşamında da "anarşisfti. Savaşta aldığı yara sonucu koltuk değneklerine, fiziksel acılara ve bir de iktidarsızlığa mahkum olmasına rağmen geçici sevgilileri dışında dört kez de evleniyor. Üstelik son evtiliğinde çocuk yapmayı bile deniyor. Fikirlerin yetiştiği bahçeleri merak edenlere... ft«M Çav.t Narajvl Davacl "Yeraltı edebiyatrnın "müthiş" bir örneğini sunuyoruz sizlere. "Müthiş", hiç de abartılı bir tanımlama değil! Çarpışma ılk yayımlandığında da birçok insani çarpmıştı. David Cronenberg filme çektikten, film Cannes Film Festivali'nde Jüri Özel Ödülü'nü aldıktan sonra ise tam bir "şok" yaşandı. Sinema tarihinin en canlı tartışmalarından birine neden oldu... Çarpışma'6a modern zamanların gündelik hayat tanrılarından olan araba "başrol'de oynuyor. Insanların küçük dünyalarını başka yerlere taşımasına imkân vererek özgürluk yanılsaması yaratan; "uzaklık'ı dolayısıyla "yolculuk"u yok ederek "hız"a özel bir ağırlık ve istenirlik kazandıran; "güvenli" evlerimizden otoyollara çıktığımızda bizi ölümün kıyısında gezdirerek epeydir kaybettiğimiz "heyecan"ı yaşatan bir araç araba... Modern zamanların kalabalıkları arasında yalıtılmış, güçsüz ve çaresizce dolaşırken bize sağladığı iktidar ve heyecanla Tahrik" olduğumuz, kendimizi tekrar "yarışta" hissettiğimiz bir leknoloji harikası..." Ballard, gündelik hayatımızın vazgeçilmezlerinden olan arabaları seks ve teknolojinin buluşma yeri olarak kullanıyor. Artık arabalar hem sonsuz fantezilerin yaşandığı bir cinsellik mekânı hem de çarpışmaların taşıdığı cinsel göndermelerle dolu seksüel birer objedir ona göre. Çarpışmalar ise zaten özünde şiddet içerdiği varsayılan cinselliği tetikleyen birer fantezi; teknolojinin bize kan, sidik, bok, kusmuk, vajina salgısı ve meni eşliğinde sunduğu "kendimizi kaybetme halleri"dir. Türünün tek örneği olan Çarpışma, "otoerotizm" diyebileceğimiz bir eğretilemeyle, günümüz teknolojisinin içimizde uyuyan psikopatolojiyi nasıl uyandırabileceğini, seksle teknoloji arasındaki çarpıcı birlikteliğin "dehşetli" yanlarını gösteriyor. Böylece, yarattığımız teknoloji aracılığıyla insani yanımızdaki şiddeti fark ediyor, kendi bilinmezliğimizle yüz yüze geliyoruz. ÇARPIŞMA/J G Ballard 4TO Piver Loti Cad. 17/2 34400 Cernberlıtas/ls AYUNTI A Y R I N T I Y A Y I N LARI GENELDAGITIMPiA İSTANBUL: Klodtarer Cad Blnbırdırek Sk lletışlm Han No 7/B1 Cağaloğlu 34400Tel (0 212) 638 55 45638 55 71638 55 75 Fax: (0 212) 517 71 57517 71 58 ANKARA :SelanıkCad No 72 Yenlşehir 06640 Tel (0 312) 417 78 35 Fax (0 312)425 06 82 İZMİR : 859 Sk Saray Işhani No 1/8 Konak 35250Tel (0 232) 483 10 40 Fax (0 232) 484 46 65
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear