Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Iki kitabıyla Yılmaz Erdogan Yaşamdan damıtılan duygular Yılmaz Lirdoğan "llüzünbaz Sevişmeler"deki öykülcrindc ilginç anlatım yakalamış. Şiir kitabı "Kayip Kentin Yakışıklısı"nda ise yaşamdan, yaşamlardan damıtılan duyguları dile getirmiş. MUZAFFER BUYRUKÇU yepyeni, şaşırtıcı güldürü toplannı hrlatıyordu kendisinden bir şey bekleyt'nlerc.ve bu 'güldürü toplan' şakalarla, alaylarla, yergilerle, ele^tirilerle ve şimijek gibi çakan bir zekânın kıvılcınılarıyla orüldüğündcn bcsliyordu alacakaranlık benlıkleri. Klâsik diye nitelen dirilen 'davranıştan güldürü üretme' tekniğini kullanmakla birlikte daha çok söz'e ağırlık veriyordu; sözün çar]^anını, vuranını, göklere uçuranım, renkleriyle gözkamaştıranını ve zihinleri titretenini seçiyordu. Elbet bu mizah türünü ilk keşfcden o degildi. Suavi Süalp'ler, Müjdat (îezen'Ier, Zeki Alasya'lar, Metin Akpınar'Iar, Ferhan Şensoy'lar gelmi^lerdi kendisinden önce. Ve bu ustalar, 'Gırgır' okulunun altyapısını oluşturan çalışmalar koymuşlardı ortaya. Adı üstünde, 'gırgır' csprilerle uğraşıyorlardr, şaşırtıcı, hafif, derinliksiz ama suya sabuna dokunan, dokunurken yıkayıp paklayan, yalnız bu işlem sırasında can yakmayan, şöylc bir gülümseten baloneuklardı o espriler. Iijte Yılmaz Erdoğan, bu okulun eğitiminden geçip I'erhan Şensoy mucizesinden "destur' aldıktan sonra iırlamıştı meydana. 'Gırgır' okulundan ve 'Şensoy mucizesi'nden edındigi bilgilcri, izlenimleri ve deneyleri, yeni bir potada eritmeyi başarmıştı. Taze bir kanın dumanı tıituyordu Yılmaz Erdoğan'ın esprileıinde. Bir sürü genç, 'Mükrernin' kesilmi^ti. Onun gibi çok hızlı düsünüyor ve dedikleriyle şaşırtıyordu karşısındakileri, onun gibi en basit bir olaytn düğümünü çözemey i p, " B a b a, b u gene kot ü bir şeyler söyledi." diyordu. Evet, geneler, Mükremin gibi yürüyor, Mükremin gibi konıı^ııvor, Mükremin gibi tcs()ilı çekiyordu. (Jünkiı Mukıvmin'le kaynasjmı^tı, özdeşleşmişti, eünku bir bakıma o, ezilen, sömürülen, yalnız bırakılan, itilip kakılan sınıflarının sözcüsü, temsilcisiydi. Çünkü o, dii rüsttü, mertti, içtenlikliydi, temiz yürekliydı, haklının haklarını çiğ nctmiyordu, ga ribanları koruyoı ve kolluyordıı. (ıö/üpek'ti. Ve onıın kı^ilığınde kendmı buluyordu. Yukarıda da bclirttiğim gibi Yılmaz Erdoğan sadece bir aktör, bir tiyatrocu degildi, şiirlcr, oyunlar, öyküler y a z ı y o r d u ' v c (Hüzünbaz Sevişmeler) kitabında Keşke/ Köprüaltı, Ve'ler, Vcsairc'lcr/ Hüzünbaz Sevişmeler/ Belki de.../ Cjizli Ozne/ Gördüm, Gülümsedi Gül/ Kıran Mahallesi lnsanlarım/ Dcreye Uçan Oykü/ Aklımın Vatanda^ı Waripal/ Eşkıya Sözü/ Oliimsemek/ Kaldır Başını Ciğerim öyküleri yer alıyordu. Yılmaz Erdoğan'ın (llüzünbaz Scvişmelerjde kullandığı dil, oyunlarında kullandıgı dilden farklıdır. Sözcükler, anlamlardan çok anlamsızlıklan, aykırılıkları, abartmaları, şoke edici saldırıları üstlenmiş gibidirler ve bu yapılarına uygun düşen bir malzeme acayışı içindedirler... aradıklarını bulmak amacıyla da her alana, her mekâna, her nesneyc uzanırlar. Ve görev üstlenen bu sözcükler, soyutla somutun birleştiği, birbirine karıştığı noktalarda, dolaşırlar daha çok. Oralarda gerçeküstü ve gerçek dışı bir üretime geçerler, düşjcrde rastlanan olguları eşelerler...uçan, kaçan, köksüz ya da evrene hiç ayak basmayacak simgelcrle, imgelerle ilişki kurarak yeryüzüne indirmeye uğraşırlar. Yılmaz Erdogan, (Hüzünbaz Sevişmeler)de ycr alan öykülerdeki özlerfe ve cümle yapılarıyla okuru allak bullak eder, dondurur, bocalatır, ordan oraya iter, sürer, zihnindeki ve duygularındaki bütün devinimin odaklarını ayaga kaldırır. (Hüzünbaz Sevişmelerlde Yılmaz Erdogan, bir tek konunun üzerinde yoğunlaşmaz, bazen yedi sekiz konuyu bir gövdeye yapıştırarak irdeler; düşüncelerini, duygularını, saptamalarını, gözlemlerini, öykülerin kurgularına döşer. Yaşamlarımızı anlamlandıran...üzen ya da mutluluk getiren sorıınlara eöilir...sevişmelerin oturtuldujiu zeminlerdeki kayganlıkları yöneten acılara, hüzünlere, ayrılıklara, kaçmalara yumıı^ak ve sert darbelerle dokunur. Yllma/ Eıdogan'ın betımlemeleri, benzetmeleri ilginçtir, anlatımı, üslubıı bu benzetmelerden, bu betimlemelerden kaynaklanmıştır. Benzetmelerden, saptamalardan birkaç örnek. (Bir dal düştü elimden yere, agaç sustu/ Yanımda iri göğüslü, küçiik burunlu bir düşle sarmaş, oturmaktayım/ Ben bir düş'ünı. Pornografiye dönü^türme beni. Benim için fark etmez ama şiire ayıp olur/ Mor dalgalarından sııal olunma yenilgisine tüncmiş kınlgan deniz. Kayık tıkırtısının şiiri. Ve her anlaşılmaz cümlenin içinde var olan hep yalan yere edilen yeminler/ Daracık tefecik, fcrmuara stres, streç bir kot giymişsin. Lastik ayakkabılar hcsapta yoktu. Seni seviyorum. Aşkımız hasıraltı edilmiş, enflasyonist uuvgular yıgını. Emisyon hacmimiz daralıyor. Ememiyoruz./ Kimbilir hangi dagın sırrına saklandı da güneş, akşama el koydu Galata Köprüsü'ne. Eski çamlar alın terine dönüştü bardak yapımında. Gece, tarihin emir kıılu oluşundan öfkeli, geldi çöktü köprüaltına. 1 liç görmemişti kendi yüzünü, yorgundu./ Memet'in mezelerden otlanışı, ay'ın güneşten ışık araklamasından daha dürüstçe değildi. Ve bir içki içeni en sinirlendirici ağız şapırtılarıyla israfa masraf kazandırıyordu. Neilâ ise inadın.ı çok içiyor, çevreye dikkat çekici, namus dürtücü göz gezintileri yapıyordu. Halil çok kızmaktaki çok hakhlığını birayla tedavi etmeye çalışıyordu./ I lüznün şiire en yakıştıgı ve ölümün en yüreklice selamlandığı zamandı. Bir alkol spazmını kokluyordu martılar./ Maviden siyaha kaçak ve mor'a meyilli, alışık gözlere yeniyeşil gökkuşakları sun maya üretken çılgın bir ılsaklık. lslandı gözleri./ Indi vapurdan. Vapur rahatladı. HaHfçe gerindi kaptan./ Yaşantısının içinde bir çıban asilliğinde aykırılaşnıak./ Kadın, dalları salkımsacak özentili bir ağacın gariban gölgesine Nokulurcasına, sessiz bir çığlık attı, (eri diz boyu otobüs sıkıntısının içinde./ Dur, düşürme gözlerini katışıksız hüznüme/ Gemilcrim çürür batak sularımda, intiharlara jilet olur./ Kalçalarınız federe, memeleriniz ııfacık./ Kısa saçlarına gri etek yakışjrdı. Gri etek giydiğinde, saçları yırtmaçlı bir kısalığa bürünürdü./ Öpiişerek gidilir gizlerin kolkola gülümsediği yere. Opüsjüyorlardı. Dııdaklardan bcync transit tası nıacı sinirlerin cümbüşü duyuluyorcııı kulaklarında. İri, öpbenili dudaklar. ()püşüyorlardı. lliç lanınmayan topralcları eijeler gibi... Suları göbeklen tlamlatır gibi geceye.) Ve 'Kıran Mahallesi lnsanlarım Gudo, (^opo, Otekiler, Xeme Teyze) öyküsü bir baijka öy kü, Hakkari'de yaşayan Kürtlerle ilgili. (Hüzünbaz Sevişmelerlde daha pek çok şey ve Yılmaz Erdoğan'ın özgün, ilginç anlatımı var. Yılmaz Erdoğan'ın bir de şjir kitabı yayımlandı. (Kayıp Kentin Yakışıklısı). Içine girin o yapıtın ve yaşamdan, ya şamlardan damıtılan duyguları yudumfayın. • Hüzünbaz Sevişmeler/ Öykülcr/ Yılmaz Bn/oğaıı/ Svl Yavınalth/ 9 7 \ Kayıp Kentin Yakışıklısı/ .Şıtr/er/ Kadınlık Bizde Kalsın/ Oyun/ Yılmaz linloğım/ Scl Yayvıalık/ 104 \ CUMHURİYET KİTAP SAYI 344 Benzetmelerden örnekler T oplumsal, siyasal, sosyal, bireysel, ekonomik olayların en olumsuzlan üstlerine toz kondurmadığımız ilişkilerimizi, alışkanlıklanmızı, bizleri vc mizaçlanmızı tanımlayan yaşam tar/.Iarımızı sarsarken bıı sarsıntının uzayan dalgalarını bir anda duıdııran kültıır etkinlikleri, şenlikler; iyiye, güzele, doğruya yönelik atılimlar, gelişmeler, ansızın doğup ansızın karışıyor serüvenlerinıize ve bizleri umutlarla kucaklaştınyor, sıkıntılarımizı giderecek girişimler çoğalıyor. Sozgclimi: Öykülcr, şiirler, romanlar, denemeler okumaya çağırıyor. Tiyatrolar, sergilenen oyunları izlemeye çağırıyor. Rcsim galerileri tablolan görmeye çağırıyor. Salonlar, konserlerdeki sanatçıları dinIcmcye çağırıyor. Bunların dışında, bir bakıyorsunuz bir şarkıcı, bir şarkı, evlerimizi, sokaklarımızı hareketlendiriyor, bütün ilgilerimizi onlara yöneltmemizi sağlıyor. Benim dclikanlılığımın güneş gibi parlayan şarkıcısı Zcki Müıen'i, radyo, bir öğlc programında tanıttı Türkiye'ye; kulaklanımza, belleklerimizc ycrleşti. 1974'lerdc çalınan "ayağında kundura' plağı Ibrahim Tatlıses'i türkücülerimi/in arasına soktu. Gençlerin scvgilisi Tarkan, 'kıl oldıım abi/ kız hepsi scnin mi' sözleriyle pop müziğinin rııhunu karıştııdı, bir oyıığa adını yazdırdı, Mirkclâm, 'her gece ben'le koşa koşa tanındı. Birbirlcriylc seyirci çeknıe ve oyalama yarışına kalkışan özel tclcvizyonlar, Demet Akbağ'ın, Yasemin Yalçın'm, Yılmaz Erdoğan'ın oynadıkları oyunlarla kitlclcri ekranlara bağlamayı başardılar. Demet Akbağ, Yasemin Yalçın ve Yılmaz Erdoğan gülme, güldürme, taşjaşan içleri rahatlatma ateslerini seyircilerin gönüllerinde yakarak yıldızlaştılar. Ama Yılmaz Erdoğan onlardan ayrıydı konuşmasiyla, davramşlanyla, bakısjyla, kaş, kaldırmasıyla, suratını asmasıyla; hergeleliği, mu/ipliği ve 'dayı' tavırlarmı göğsünde bir madalya gibi taşımasıyla. O, bir yazardı ve yazdıklarını sahne ışıklarının altında izleyidye sunarak gerçekleştiren bir Molıere gibiydi. Canlandırdığı 'Mijkremiıı' tipıy le kalabalıklara sahip olduğu yeteneğin gücünü kanıtladı ve kabul etlirdi. l'eki aniü 'Mükremın' tiplemesinin içeriğinde nasıl bir büyiı, nasıl bir uyarma ve ayartma, kışkııtma ve coşturma /.en ginliği vardı ki lııı kadar sevildi, bu kadar tutuldu? Bu sorunun yanıtı açıktı. Yılmaz Erdogan, coğunlugu olu^turan yoksul ya da orta lıalli ki^ilerin icdiinyalarında bukınan karmaşaya, çelişkilere, hie doyurulmamış isteklcrc, sevinç olduğuntı bilmeyen sevinçlere, acıların acısı durumlara dikmişti gözlerini; oralardaki kıptrtıların, gelgitlerin, siirtüijmelerin, taıtışmaların tliplerinde gezinen ve kurtarıcılıga soyunan güldürü ögelerini kurcalıvordu, bu kurcalama sırasında saptadıklarmı bir yana ayınyor, onlara, bilinenin ötcsinde anIamlar, bilinenin ötesinde yorumlar ekliyor, kişiliklerini degiştiriyor, yarattıgı Simgeler ve Imgeler Itilip kakılanların sözcüsü Ytlnnız hrdoficm/ Scl Yaytııalık/ < / s V SAYFA 6