26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

ve genel gülmccc olgularının ötcsinc geçen ironidir. Bıı kavramın üstünde çokça dıırup diişiındüğü bcllidir Baydur'un. troni, Baydur i , în yalnızca tersinlc<• mesinden yararlanılarak 'kullanılan'bir gerçeklik değildir ve öylesi bir tavırdan çok öte anlamlar taşımaktadır. Baydur, 'ironi'yi öncelikle yazınsallığı mutlaklaştırmak, lakat o arada da yazının hem toplumsalla lıcm de evrenscl trajikle olan bağını kıırmak için clc alır. lroni, gerçeğin yazınsalla sınanıp sorgulanmasında bir aşamadır. Gerçek, elbctte farklı boyutlarda (özellikle bilimscl) irdelenir ama, bunların tümünden daha önemli olan şudur: Cicrçek söylemle ilgili bir olgudur. Söylemin içinde(n) belirlendiği için de değişkendir ve asla tekillik taşımaz; ayrıca da, sanılanın tersine özncldir.Söylem ise, bir dil sorunudur. Çok kestirme ve fazlaca belirleyicigidimli bir mantık sayılmazsa dilsöylcm ilişkisinin temellendiği ve asıl olarak yoğrulduğu zemin yiızındır. Baydur bu gcrçekten kalkarak söylcmi yazınsalın ana ekseni olarak algılamakta. Ncki, onun kendi çizgiselliği (linearity) içinde clüşebileceği tıı/akları ve nasıl kendi üstüne kapanabileeeğini de bilnıekledir. Işte, ironiyi, öteki koşulların yanı sıra bu bağlamda, dilin ve söylemin kendi iç dönüsümlcrini de kurııp kullanabilmesi, adeta özgürleşmesi için öne iter. Kısacası, dilsöylem ilişkisini bilimsel ötcsinde bir özgürleşmeyi, ironiyi de dil ve söylemin özgürleşmesi ıçin geliştirmcktedir. Metinlcrin elbette imgeylc de kurdukları bir ilişki var. Eğer oyun, elinizdeki 'oyun' metninin sonucıı değil içcriği, özüyse o takdiıde tüm bir nıetnin belli bir imgeye dayandığı, dünyayı imgeselleştirdiği raliatlikla öne sürulebilir. Baydur'un yaptığı da budur. Onun oyunlarının hemcn her birisi dünyanın tek bir imge olarak algılanmasıdır. 'Düdüklüde kıymalı bamy.ı' bir imgedir. Göstereni, göndcrgesi, iletisi vardır. Ya da 'Yangın Yerinde Orkideler' veya 'Yesil Papağan Barı... tümü birer imgedir. Evet, gerçeklik imgeyi kurar ama belli ki Baydur imgenin kurduğu gerçekliği dafıa çok önemsemektedir; gerçek bir yazın fercihiyle, Baydut'un öykulerınden sö/ etmeye başlaclıktan sonra onun oyun/metinleri üstünde durmanıın nedeni bu özellik lerin tümünün şimdi Baydur'un Türkçe'ye başka bir alanda sıçramış 'öteki' nıetinlerinde, öykülcrinde de kendisini gösteriyor olnıasıdır. Gcrçekten de Baydur'un öykülerivle oyunları arasında ke.sin, kopmaz bir ilişid var. Yukarıda oyunları icın dile gctırdiğim nitelikler aynen öykülerinue de bulunabilir. Ama, hiç şüpbesiz farklar da var; yoksa Baydur onları da birer 'oyun' yapardır. Bu, aslında seziliyor. Baydur'un kitabında yer alan öykiilerin hemen tümünde tıpkı oyun metinlerindeki öykü tadı olması gibi, oyun/ların tadı var. Cîene de bunlar birer öykü olarak tasarlanmış, kurulmuş verimler. Oyleyse nedir aradaki fark? Memet Baydur'un öykülerinde üstgerçeğin (surreal) açık bir zorlamasını görmek olanaklı. Bir oyıında temcllcnclirilmesi daha güç olan doğrudan üstgerçekçi (surrcalist) bir tercihle kıırulmadığı zaman ancak sahnede yer alan olayın gerçekligi içinde köktenci bir rarklılaşmayı vurgulayan üstgerçekçilik (surrealizm) bu öykülerde çok daha büyük bir rahatlıkla öne çıkıyor. Üstgerçekçi denildiğinde sözcüğün geleneksel anlamının getireccjîi kısıtlayıcılığı diiijündiığüm için bu durumu hemen 'düşsel'in ya da imgeselin diyerek açımlamak isterim. Baydur'un öyküleCUMHURİYET KİTAP SAYI 329 Trajikle olan bağ rindeki üstgerçekçi imge, ki kendist gerçeğin bir üst aşamasulır, aslında günlüğün içinden tiiretilmiş bir ayrıksının vıırgııtanmasıdır. Bir sirk çadırın içinde, çevresinde olup bitenlerin gerçekle doğrudan ilişkisini, onun giinlük lıayat içindeki yanşımasını okur bilcmez de kuramaz. Oyleyse orada imlcneni algılayıp kavrayabilmesi için 'o' durumu (sirk çadırının içindeçevresinde geçenleri) bir izdü^üm konumuna getiren 'öteki' gerçekliklcre gitmelidir ve bıınun bir üstgerçekçi kurgu olmadığı da sövlenemez. Bununla bııiikte Bayduı un tumden üstgerçekçilik adına giriştiği bir devinim değil bu. Onun gerçeğin ötesindekini yakalamak temelli bir davranış saplantısı yok. Tıpkı oyunlarındaki mantığın sonııcu gibi burada da öykülerin yalınlıgından ve dilin yoğrumsal özclliğini sürekli deşmesinden doğuyor bu durum. Kısacası üstgerçekçi yaklaSjirn Baydur'da yazınsalın mutlaklığını vurgulanıak için bajjvurulmuş bir yöntem. Bu nokta önemli; çünkii gerçekten de Memet Baydur'un öykülerinde yazınsaldan ödün vermeyen bir tutum gö/.e çarpıyor. Kendisini Türk edebiya tında öykümetin arasındaki hassas dengenin üstünde ayakta tutan da budur. Bu tavır Türk edebiyatında daha önce detıenmemiş de^ildir. Ne var ki, metnin sürekliliğini ya da kcndisinde başlayıp kendisinde bitmesini sağlamaya çalıijan bir yazın anlayışı her defasında aynı yoğunluğu tutturmu^tur tlenemez. Bu sonucun ortaya çıkmasındaki eıı önemli etken metin yazmanın belli bir bilınçle sürdürülmcmiş olma sıdır. Metin, mutlaka kopukluluğu, mutlaka ilişkisi/.liği, mutlaka her türlü bağ lamdan soyutlanmışlığı dile getirmez. Belki onlarm tümünden güc alabilir. Gene de metin daha larklı bir yazın aıilayısının ürünüdür: Yazının içerden kıışatılmasını öngörektiren bir tavırdır bu. Dolayısıyla da metnin temel kaygısı Gerçeğin öteslndekini yakalamak dilledir. Bu, kimi Batı yazarlarında olduğu gibi dilin zorunlu olarak kesilip biçilmesi, sonuna kadar gerilmesi anlarnına da gelmiz. Daha çok dilin saltıklığını öne çıkarmak demektir. Saltıklaştırılmış bir dil kuşkusuz bir iktidar yaratır. Dokunulma/.lığı olan, karsısındakini iç çembcrleri içinde boğabilecek bir dilclir bu. Metin kavramının iç dünyasıyla tam bir tutarlılık içinde bulunduğunu söylemek de güçtür. Şundan ötürü... Metin, iktidara karşı bir olgudur. Çünkü, yazının bağlam çemberleri dışına çıkmasını sağlar ve ister. Oysa, dilin mutlaklığına, saltıklığına gönderen bir düzlemoe bir iktidar kırılmış, çö kertilmiş olsa da yeni bir iktidar kurulmuş demektir. Türkçc'de üretilmiş metinlerin çoğunda bu özellik yeterince ayrımsanmamıştır. Bu nedenle de dilin ve üretilmiş metnin iç bağlamı her şeyi örtsün istenmiştir. îju ya da bir iktidarın oluşturulması ise varolan öncel iktidarın yerini ve gücünü pekiştirmekten başka bir şcy anlamma gelme/ .Şimdi Memet Baydur'un metinlerinde görülen tam da bu durumun tersi clir. lncealayın, saptamaların, durum değerlendirmelerinin altında yatan en önemli neden varolan iktidar ilişkileri ni kırmaktır. Yerine yeni bir iktidar ikame etmeden girişilen bu çaba dilin yalınlaşmasmı, metnin bağımsı/.laşma sını, ya/.ınm mutlaklaşmasını getirmektedir. imgenin işlevi de burada yeni bir içerik kazannıakta, yeni bir boyuta taşınmaktadır: Baydur, daha önce sövleuiğim gibi, dünyavı ya da onun belirleyicısi olan bir durumu imge diye görmekte, metni o imgenin içinden yazmaktadır. Çıkış nokıasıınn 'gerçek' olmadığını söylemekte de bir sakınca bu nedenle yoktur: Baydur, modcrnist anlayışın kurmacaya dayanan yazınsal mantığını, durumların sökülmesini öngören bir anlayışla yeniden ele almaktadır. Memet Baydur'un oyunları olsun, öyküleri olsun tekil bir gerceklik düzleminin çoğullasjtınlmasına değil, çoğul bir dü/.lemin tekilleştirilmesine dayanır. Türk edcbiyatının pozitivist geleneği uzun yıllar bıınun tcrsinin doğru ve gerçekleştirilmesi gereken ^ey olctuğunu savunmuştur. Oysa 'metne dönüş tam da budur. Az önce söylediğim üzere dünyanın bir tek imge olarak alılanması da gene bu tekilleştirmenin ir başka boyutudur. Bunu dünyanın enazlaştırılması diye görüp yorumlamakta da hiçbir sakınca yoKtur. Hnazlaştırılmış bir dünya nesneyle girişilmiş tekil ilişki ve onun bir öznellikten sorgulanmasıdır. Nesnenin değil benin aşkınlaştırılmasının başka bir yolıı da yoktur. e İmgenin işlevi Doğrudan bu nedenden ötürü Baydur'un öyküsünde incealayın, gülmecemsi tepkinin ötesinde yoöun, derin bir duyarlılık kendisini açıkça ortaya koyar. Gerçekten de, Baydur'da görülen, zaman zaman 'romantisist' denebilecek duyarlılık hem değindiğim enazlaştırmayla hem de iktidar kavramıyla ilişkilidir. Memet Baydur duyarlılığı, hatta açık bir duvgusalhğı (bu aynı zamanda duvgululuktur) bir savunma alanı olarak yüceltmektedir. Öyle bir algılamanm içinde hıi/ün de en az ince alay kadar isjevseldir. Türkçe duvarlılıklarıyla, du\gusallıklarıyla, iktidar karşıthgıyla kendisini yeni yeni yaşamaktadır. Unutulmuş bir kelime hazinesinın yeniden canlandırılması, unutulmuş şiirlerin anımsanması nasıl bu süreçte etkili oluvorsa dilin ve bilincin vaşayan bir dııyarlılıkla kendisini ilade etmesi de o derece önemli bir aşamadır. Bu nedenle Bavtlur'un yazısı edebivatın edebhatça dile getirilmesidir. Ldebiyat ise dünyanın kendisi clemektir. Baydur'un öyküleri dc bu bilincin sonuna kadar savunulmasıdır. • Gözün Kahverengi Suyu / Memvt Bnydıır / Yapı Krcıli Yayııılnrı / H6 v Derin bir duyarlılık Baydur'un öykülerl Memet Baydur'un öykülerinde ince alayın. gülmecemsi tepkinin ötesinde yoğun, derin bir duyarlılık kendisini acıkca ortaya koyar. SAYFA 11
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear