24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Ayfer Tunç'un yeni kitabı "Mağara Arkadaşları" Yapı Kreui Yayınları'nca yayimlandı. "Mağara Arkadaşları" Ayrer Tunç'un 3. kitabı. "Saklı"(Cem Yayınevi) adında bir öykü kitabıyla "Kapak Kızı" (Simavi Yayınlan) adında bir de romanı var. "Sakh"daki öyküleriyle Yunus Nadi Oykü Ödülü'nü kazanmıştı Ayfer Tunç. AHMETUMİT yfer Tunç'un yeni kitabı "Mağara Arkadaşlan"nı (Yapı Kredi Yayınlan) yayımlandı. "Mağara Arkadaşları" Ayfer Tunç'un 3. kitabı. "Saklı" (Cem Yay) adında bir öykü kitabıyla "Kapak Kızı" (Simavi Yay) adında bir de romanı var. "Saklı".daki öyküleriyle Yunus Nadi Öykü Odülü'nü kazandı. Sekiz öykü yer alıyor "Mağara Arkadaşları"nda. Konuları birbirindcn oldukça farklı öyküler ama hepsi de sıradan insanın gündelik serüveninden kesitler sıınuyor bize, yaşamın muhasebesini de yaparak. Kentin, modern çağın ezdiği, un ufak ettiği bireyin, kendi kültürüne köklerine, insan sıcağına; belki aşka, belki dostluğa tutkuya sarılışını; cinnetini, öfkesini, kör tutkusunu anlatıyor. Kitaba adını da veren "Mağara Arkadaşları "nda çağın vefasızlığına insanın vurdumduymazlığına isyan eden bir apartmanın öyküsü, içinde yaşayan insanların yazgılarını da içeren bir kapsamda aktarılıyor. "Yedi Uyuyanlar" mitolojikmistik söylencesiyle de paralcllik kurulan öykü, bir anfamda günümüz Türkiye'sinin imgesini taşıyor. Öyküye kahraman olarak bir apartmanın seçilmesi, belki de insana yönelik eleştirel anlayışın edebiyatta biçimlenişi anlamına geliyor; yaşamın değerini bilmeyen hoyrat, acenıi ve cahilliğini bir türlü gideremeyen insana yönelik kederli bir eleştirinin edebi söylemi olarak. Apartmanın dokunaklı yazgısını şöyle anlatıyor ya/aıınıı/: Yitik vasamların siiri sürpriz bir finalle sona eren "Ses Tutsağı" adındaki öykü, kurgudaki sağlamlık ve yeterlilik, dildeki rafinelik ile bana göre kitabın en başarılı öyküsü. Ayfer Tunç, öykülerınde yer yer polisiye kurguya da başvuruyor. "Cinnet Bahçesi" adlı öykü bir cinayet olayını farklı kişilerin, farklı yorumfayışıyla anlatıyor. Müeyyet Eren adındaki kendi halindeki bir adamcağız bir gün karısını eşarpla boğarak öldürür ya da öyle sanılır. Öyle sanılır diyoruz, çünkü adamın karısını öldürmesi için ortada bir neden görülmemektedir. Müeyyet Eren ve karısını tanıyanlar olayı kendi açılarından anlatmaya başlarlar. Bir kısmı adamı deli olarak görür, bir kısmı cinayeti onun işlemiş olamayacağını söyler, bir kısmı da yapmış olacağını savlar. Onlar olayı anlatırken Müeyyet Eren'i tanırız. Daha doğrusu toplumla bireyin çelişkisini biz Müyyet Eren'in öyküsünde bir kcz daha yaşarız. Güçsüzleşen, istekleri yok sayılan bireyin, kendisini boğan, bir türlü uyum sağlayamadığı kültüre, bir tür intihar olan cinayet eylemiyle yanıt verişini okuruz. Polisiye kurguyla anlatılan bir başka öykü de "Alarranga thtiyar". Her hafta senfoni orkestrası konserlerine giden yaşlı bir kapıcıyı araştıran bir gencin serüveni anlatılıyor bu öyküde. "Alafranga Ihtiyar" gerçek bir dedektif öyküsü niteliği taşıyor. Genç adam, yaşlı kapıcıyı AKM'nin kapısında görür ve merak etmeye başlar. Onu izler, senfoni orkestrasının konserlerine gittiğini öğrenir. Araştırmasını derinleştirir, bulguları şaşırtıcıdır. Ayfer Tunç bu öyküsünde sıradan olanla şaşırtıcı olanı ustalıkla birleştirip, olağanüstü gibi görünen olayların basit açıklamaları olacağı gerçeğini sunar. Bu gerçeği sunarken öykülerinin tümüne sinen o buruk tadı da satırlarının arasına başarıyla yerleştirir. "Alafranga lhtiyar"ın bir başka özelliği de yazarın öteki öykülerinden farklı olarak bu metinde "eski dil"i kullanması. Nedenini kahramanının ağzından şöyle açıklar yazarımız: "Bu satırlan eski bir lisanla yazmamın iki sebebi var. Birincisi çok basit, hoşuma gidiyor da ondan. Gidemez mi? Refik Halid'in, Halid Ziya'nın, M.Ş.E.'nin, Reşat Nuri'nin, Hüseyin Rahmi'nin, Peyami Safa'nın ve bilhassa Tanpınar'ın kullandığı zcngin lisanın kelimelerini dilimin ucunda ve hafızamın tazelenmiş hatıralarında aramak, onların eserlerindeki şiirin hasretini çekerek, o şiirin uzun seneler sonra bize kalan kıymetli tortusunu; şiirden gittikçe uzaklaşan, kalınlasan, kabalaşan, zamana göre yeniden şekillenmis hayatımızın yeni lisanına bir nevi cila gibi sürüp parlatmak; o şiire ve vukufa ulaşmanın mümkün görünmediğini bile bile taklit etmek, çok hoşuma gidiyor." (s. 111) Yazarımız bu sözleri bir kahramanına söyletmiş olsa da, kendisi de bu düşünceye yürekten katılmaktadır. Gerçekten de Ayfer Tunç'un öykülerini daha yakından inceledığimizde edebiyat geleneğimize yaslanma çabalarını, niyetini görürüz. Eski edebiyatımızı inkâr etmek yerine, günümüz koşullarında onu sürdürmeyi seçer yazarımız. Bu tavır "Geçmişi olmayanın geleceği de olmaz," özdeyişini anımsatıyor bana... Öykülerde yaşlı insanlar ve onların günlük yaşamlan sıkça yer alıyor. Gcnçlik Sabah Çiyidir" adlı öyküde yaşlı bir insanın yeniden yaşama sarılma isteği, içinde sönmek üzere olan ateşin yeniden canlanışı anlatılıyor. Yaşamdan umudunu kesmek üzere olan kahramanımızın, yaşamı bir bayanın da etkisiyle bir an, kısacık bir an yaşama yeniden bağlanışını ama sonra yazgının acımasız belirleyiciliğiyle ona acı gerçeği anımsatmasını görürüz. Umutsuzluk mıı var bu öyküde? Belki, ama daha çok insan yazgisının kesin çizgilerine dikkat çckiş. Olümiin mutlaklıöı, yaşlılığın kacınılmazlığı gibi. Bunları bilmek belki can sıkıcı ama bilmeden yaşamak da kendimizi aldatmak değil mi? Bunları bilerek yaşamayı sevmek, işte insana bilgeliğin yolunu açacak tavır. Yazar, bir anlayış ve davranış biçimi olarak bize bunu sunuyor. Öykülerde yer alan bir başka izlek de aşk. "Küçük Kuyu" adlı öykü aşkın olanaksızlığını vurguluyor. Deniz kenarındaki bir köye gelen kahramanımız kaldığı otclde bir kadınla ilişkive girer. Kadının güzelliği, gizemi ve kendini verişindeki cömertliği onu öyle etkiler ki bir anda ona kapılır. Ama daha sonra kadının otelde kalan her yabancıya aynı biçimde davrandığını öğrenir ve yaralanır. Cinsel istek, tinsel acıva dönüşür. Kendini biricik sanan adamcağız, bir anda yüzlerce erkekden biri olduğunıın ayrımına varır. Sıradan olmak onu yaralar. Hemen köyden ayrılmaya kalkar. Karşılaştığı insanlar ona yeniden köye döneceğini söylerler. Ama adam dönmez. Kendini tutar, fakat içinde bir yerlerde balkıyan sızıyı ömür boyu taşıyacaktır. Gerçek olsun, kurmaca olsun bütün aşk öykülerinin sonundaki gibi. Aşk izleği "Siz ye Şakalarınız" adlı öyküde de sürer. Ömrünün son durağına gelmiş yaşlı bir kadın, belki bir sanatoryumda belki huzurevinde aşkla tanışır. Aşk artık kendi anlammı aşmıs, yaşama sevinciyle özdeşleşmiştir. Yaşlı bir insanın yaşama yeniden sarılmasını sağlayan eski ama gücünden hiçbir şey yitirmeyen bir bağa dönüşmüştür aşk. Bittifiinde her şey tatsızlaşır. Etkileyici bir yazınsal dili var Ayfer Tunç'un. Buruk, hüzünlü çağrışımlar uyandıran bir dil. Yok olmaya, yitmeye yüz tutmuş kültürlcrin öfkesini içinde saklayan, çığlığa dönüşememis yumuşak iç çekişleriyle yüklü dünyaların alçakgönüllü öyküsünü anlatan bir dil. TürTeri giderek azalan eski insanlarını, BÜnümüz toplumunun uyumsuzlarını bu üslupla anlatmayı seçiyor yazarımız. Ayrıntılardaki zenginlik ve renklilik öykülere derinlik kazandırıp, farklı bir boyut gctiriyor. Edebiyat gelencğimizle bağlanan, yitik yaşamların buruk şiirini anımsatan, Klasik Türk Sanat Musikisi tadında öykülerle tanışmak isterseniz, hiç ikircime düşmeden Ayfer Tunç'un "Mağara Arkadaşları"nı okuyun. Seveceksiniz." Mağara Arkadaşları/ Ayfer Tunç/ Yapı kreJı Yayınlan/ 161 r CUMHURİYET KİTAP SAYI 355 Ayfer Tunçtan "Mağara Arkadaşları" A Sıradan olmak "Hikâyenin hem mistik tarafından, hem de bosyokültürcl göndermelerinden etkilenmişti. Kendisi için de benzer bir panaroma mcvcuttu. Geleceğini hiç böyle ummamıştı. Ilk yapıldığı tarih ve bugün arasında müthiş bir uçurum, bir düşüş vardı. Bu düşüşü açıklayamamaktaki acizliği, onu yedinin kutsallığına adım adım götürmüş ve kendini, dünyanın tükenişini simgeleştirecek bir kurban olarak görmek istemeye başlamıştı." (ş. 15) "Ses Tutsağı" adındaki öyküde insanın çaresizliği, zavallılığı, yalnızlığı ve sevgiye susamışlığı çok daha etkfli ve derin bir biçimde anlatılıyor. Bir apartman katında tek başına yaşayan bir adamın seslcr yoluyla yafnızlığından kurtulmaya çalışması ekseninde gelişen öykü, insanoğlunun yalnızlık ile yalnızhktan kurtulma çabası arasındaki çelişkili yapısını başarıyla gözler önüne seriyor. Komşulardan, çevresindeki insanlardan uzak yaşayan kahramanımız tek başına yapamaz. Yalnız geçen günlerin sıkıntı yüklü, dayanılmaz anları onu öteki insanlarla ilişkiye zorlar ama kahramanımız bu ilişkiyi kendince ya da kendine en zarar verebileceğini düşündüğü yöntemle uzaktan izieyerek değil, komşularını dinleyerek kurar. Fakat ses dinlemeyle kurulan ilişki orada kalmayacak, gelişerek başka boyutlar kazanacaktır. Gerilim yüklü ve SAYFA 8 Yedlnin kutsallığı Etklleylcl bir yazınsal dlll var Avfer Tunç'un. Buruk, hüzünlü cağnşımlar uyandıran bir dll
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear