Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Köy Enstitüleri aydınlığının yazınımıza bir armağanıdır Mehmet Başaran. Insanın özgürleşme cyleminin Cumhuriyct sonrası günlerine dcnk düşen bir sevdası olan Köy Enstitüleri'nin çağcıl bir yaşama özlemini gerçekleştirmeye doğru önemli adımlar attığını kanıtlayan bir yazınsal patlamanın temsilcilerinden biridir. "Başaran" imzasıyla yazdığı şiirlerle, bir özgürleşme eyleminin kanıtı olan Köy Enstitülü yazarlar ve ozanlar zincirinin en başarılı ozanı kimliğinin sahibidir. Ozanlığının yanı sıra roman, öykü, anı biçiminde yazdığı düzyazılarıyla aydınlıkçı ve özgürlükçü kimliğini hiç ödün vermedcn sürdüren Mehmet Başaran, dünün damarını bugüne, bugünün damarını yarına bağlamanın çağdaş ustalarından biridir. Bu çağdaş usta, düşünsel ürünleriyle güçlendirdiği aydın sanatçı kimliğiyle yaşamını da bütünleştirerek, kültür yaşamımızın yarım yüzyıla yaklaşan sürecinde dev bir aydınlık ağacına dönüşmüştür. ONER YAGCI ehmet Başaran'ın yazın dünyamıza kattıklarını 70. yaşında bir daha değerlcndirirken, ondan ve onun kuşağındakilerden öörenen bir sanatçı olarafc, özellikle bellelderin silindiği ve medyatik bir yapıanışla halk değerlerimizin üstüne perdelerin örtüldüğü günümüz koşullarında onu anlamanın ve anlatmanın çok anlamlı olduğunu düşünüyorum. Mehmet Başaran 1926'da doğmuş, Liileburgaz'ın Ceylanköy'ünde. Kendi anlatımına göre, "okuma"nın bir düş olduğu yıllarda ve koşullarda gecmiş çoculduğu. Babası az topraklı bir çiftçi ve yapı ustasıymış. Kimi sözcükler lcöylülerin benzini solduruyormuş o yıllarda, "yol parası", "tahsildar", "salma", "jandarma", "hükümet" gibi sözcükler. Ceylanköy'ün üç sınıflı okulunda okuduktan, ilkokulu Uzunköprü'de, dayısının yanında bitirdikten sonra ortada kalıvermiş. Tam çobanlığa, çiftçiliğe hazırlanırken Köy Enstitüleri yetişmiş imdadına. 17 Nisan 1940'ta doğan güneşin Kepirtepe'den uzanan ışıkları Mehmet Başaran'a da uzanmış. Basmış bağrına onu da, binlerce köy çocuğunu bastığı gibi. 3803 sayılı yasanın 1. maddesindeki, "Köy öğretmeni ve köye yarayan diğer meslek erbabını yetiştirmek üzere tarım işlerine elverişli arazisi bulunan yerlerde, Eğitim Bakanlığı'nca Köy Enstitüleri açdır." cümlesinin sihirli ve aydınlık uçlarından biri olan Kepirtepe Köy Enstitüsü'nün öğrencisi olmuş. 1943'te orayı bitirdikten sonra Mehmet Başaran Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü'ne girmiş ve 1946da da orayı bitirmiş. Mehmet Başaran'ın deyimiyle, "eğitimi bir özgürleşme eylemine dönüştüren" Köy Enstitüleri, artık onun yaşamını belirlemcyc başlamış. Bir özgürleşme eyleminin içinde yaşayan, özgürleşen Menmet Başaran, sanata ilk adımlannı da bu kurumda atmış. flk Mehmet Başaran 70 yaşında Dev bir aydınlık ağacı Î M lat Ağacı. (1) şiirlerini, yazı kurulunda olduğu "Köy Enstitüleri Dergisi"nde, sonra "Yücel", "Ülkü" ve "Varlık" dergilerinde yayımlamış. Sonra da ik kitabına gelmiş sıra: AhYaşamı yazdıklarıyla özdeşleşcn bir sanatçı olmuş Mehmet Başaran. Bu vüzden, onun Köy Enstitüleri'ni bitirdikten sonraki yaşamını bir tarafa bırakarak yalnızca yapnlarını izlemek, yaşamını da izlemek olacağı için, Ahlat Ağacı'yla başlayan yazın serüvenini aktarmakla yetineceğim. Ahlat Ağacı, 1953 yılında Sabahattin Eyuboğlu'nun önsözüyle, Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun resimleriyle ve Mehmet Başaran'ın kendi olanaklarıyla yayımlanmıştı. Kitabın ilk şiiri olan "Sunma"da, "Görebildiğin kadar mavi/ Sürebildiftin kadar toprak/ Sarabildiğin kadar kadın/ Bu dünya/ Güvenebildiğin kadar dost/ Düşünebildiğin kadar güzel/ Yaşayabildiğin kadar dünya." diyordu Başaran. Bir sanatçının, Dİr ozanın doğuşunu mustulayan bu kitap için Sabahattin EyuDoğlu şunları söylemişti: "...Okumak Başaran'ın düşüncesini şehre indirdi ama gönlünü köyden ayırmadı... Bu iki köklülük Başaran'ın hayatında kimbilir nelere mal oldu... Ikiiik yapmak şöyle dursun, Başaran mevcut ve yürekler arası bir ikiliği ortadan kaldırmak isteyen Cumhuriyet neslinin ön safındadır. Köyün şehirde, şehrin köyde eriyebileceğini ve bu erimeden en lezzctli fikir meyvelerimizin doğacağını insan Başaran ve Başaran gibileri gördükçe anlıyor. Ahlat Ağacı, iki kökiü ağacın ta kendisidir." Orhan Veli de, Ahlat Ağacı için, "...halk şiiri edası..." deyip sürdürüyor: "Halkın çocugu halkın şiirini söylüyor. Karacaoğlan, Başaran, Köroğlu, Dadalo^lu sarmaş dolaş..." (Ülkü, 1 Mayis 1946). Yayımlandığı yılın en güzel şiir kitapla rından biri seçilen Ahlat Ağacı için bu iki yargıya eklenecek pek bir şey yok. "Yollarda Şiir"de dediği gibi Başaran, "Bir yoksul Mehmediyim yurdumun/ Gözyaşının sıcaklığını bilirim/ Bütün acıları tanımıştır yüreğim/ Derdinizle kardeşler/ Baştan ayağa yereyim." dizelerine uygun acılı, dertli bir yaşam ve şiir scrüvenine fırtınaymışçasına girmiştir Ahlat Ağacı'yla. Çarığımı Yitirdiğim Tarla (2) ikinci ki tabıdır Başaran'ın. Mahmut Makal'ın "Bizim Köy"ü ile başlayan "Köy Notları"ndan oluşmaktadır. Türkiye'nin kent insanına Türkiye'nin bilinmeyen köy insanlarını, köylerin ekonomik, toplumsal, kültürel koşullarını, yaşama biçimlerini aktarma çabasıyla kaleme alınan bu notlarda, duygusuyla, düşüncesiyle köylümüz vardır. Yurt sevgisiyle ve yurttaki tüm insanları aydınlatma, özgürleştirme kaygısıyla yazdığı bu notlarında Başaran, "Orda bir köy var uzakta/ Gitmesek de gelmesek de/ O köv bizim köyümüzdür." anlayışını aşarak gidilen, yaşanılan, gelinen, bir parçası olunan köyleri anlatıyor. Gerçekçi saptamaları, insan incelemeleri ve kimi yerlerdeki duygusal yaklasımıyla Başaran Çarığımı Yitirdiğim Tar la'yı sununca, ozanlığının yanına yazarlığını da katıyor. Karşılatna'yı (3) çıkarıyor sonra. "Yaşamak güç iş." diye başlıyor; "Güç iş erişmek/ Bir ülke tadında özgürlüğe. diyor. Doğa ve toprak sevgisinin şiirini yazıyor Karşılama da. "Sen sen ol güzel su/ Koma kimseyi yanık/ Kıyma cana." diyor "Uyartı" şiirinde örneğln. "Heybe" şiirinde; "Bakıp bakıp halime/ Kınamayın bcni kardeşler/ Yürcğimde ahlatların dünyası/ Türkü söylerim ben de." diyor. Türkü söylüyor sanki Başaran; "Dağbaşlarını ısıttı sevgim." diyor. Başaran'ın Tonguç Baba'nın anısına sunduğu Nisan Haritası (4), 1960'ta yayımlanan bir Köy Enstitüsü destanıdır. Bu "destanşiir"inde Başaran; kuruluşundan kapatılışına kadar Köy Enstitülerini öz dil savunusu, yurt sevgisi, emcgln yüceltilmesi, mitoloji ve özgürlük temalarıyla bütünleştirerek anlatıyor. "Hali ya man iller"e "vurulan kazmalar"la "açılan ak çjçekler", "kendi şafağı içindeki insan' ı "zamanın yücesinc" çıkarıyor dcstanda. Ozveriyi ve insanı güzelliyor, aydınlıkla kucaklayarak Aç Harmanı'na (5) geliyor sıra. Yıl 1962'dir. Öykülerini sunuyor Başaran. Memleketimizden köylü manzaralarını getiriyor gözümüzün önüne. Toprakta doğan, toprakla büyüyen, toprakla savaşan köylü gerçeğini katıyor yazınına bir daha. Köylülükten gelmiş, köylülüğünü yadsımamış ama köyünü, köylüsünü çajına taşıma kaygısıyla dolu, kentin aydınığıyla kucaklaştırma umuduyla dolu aydın bir öğretmenin savasımıdır Aç Harmanı'ndaki öykülerde anlatılan. Bir yıl sonra yine bir şiir kitabıyla, Kocakent (6) ile çıkıyor okurlarının karşısına Başaran. "Bir gece ışık tarlaları çıktı karşıma" diyerck başlıyor. "Bu aydınlığın tohumundan/ Bizim oralara da ekmeli/ Kim bilir ne güzel olur" dizeleriyle sürdürüyorkentin bogucu, insanı çarkları arasında ögüten gerçckliğine adım atarken. Taşıtlar tıklım tıkhmdır, insan soyu çilededir, dört bir yan apartmanlarla kuşatılmıştır; kör gecede çalışanlar, işsizlcr, bir odada yedi kişi yaşayanlar vardır. "En çok/ Çiğle ıslak/ Bir tutam çimen/ Kır kokusu"nu, bir de "Toprak kadar cana yakın/ Söğüt ağacı kadar bizden/ Bi dost" özlemektedır. "Bu taş duvarlar ortasında/ 'Imdaat!' dıye bagırası" gclmcktedir. Ama bir yandan da "Kanın ve terin öyküsü"dür kocakent. "Sihirli bir orkest ra gibi" onu dinlejiğini anlatır Başaran. Sonra Zeytin Ülkesi (7) gelir Başaran'ın kaleminden. Edremit bölgesinin söylcncelerinden çağdaş gerçeklige uzanır bu düzyazılarında. Ağaçıarın bilgesi zeytin ormanlarından Sarıkı?. söylenccsine, Kazdağı'ndan Üç Güzeller'e, Sabahattin Ali'ye, günümüze kadar anlatır gelir. Başaran'ın bu yazılarındaki muradı, tarihi ve bugünüyle insanı vc doöayı sahiplenmektir. Yok edilen güzelliklerin yanı sıra tüketilen insani değerleri de savunur. Pıtraklı Memleket (8) adlı şiirlerine gelir sıra. "Güçsüzden yanayım kavgada/ Büyük öfkelerle bilenmiş sesim" dizeleriyle başlar Pıtraklı Memleket'e. "Dokunsak yıkılır korkunun duvarları/ Çıkar herkes zındanından" dizeleriyle sürdürür. Ege'den Trakya'ya, Anadolu söylencelerinden "Kortunun resmini çeken Otyam'a, Sabahattin Eyuboğlu'dan Aşık Veysel'evSelahattin Şimşek'ten Tonguç a, Hasan Âli Yücel'den Nâzım Hikmet'e vefalı güzellemeler yapar. Adsız toprak insanlarıyla doğa sevgisini, "Kişinin kişiye kul" olduğu bir pıtraklı yaşamı sergiler öfkesi ve duyarhğıyla. Sürgünler'de (9) öğretmenliğine uzanır. Oğretmenlikle,, öğretmenlerle ilgili öykülerini aktarır. Oğretmenlerin özgürlük ve demokrasi, bağımsızlık ve emeğin savunulması savaşımlarından kesitler sunar. Aydınlıkçı oğretmenlerin hak arama savaşımlarından, uğradıklan haksızlıklardan, örgütlenme bilinçlerinden, öğretmen ve aydınlık düşmanhğından örnekler yazar. "Köy Enstitüleri: Devrimci Eğitim" altbaşlığıyla sunduğu Tonsuç Yolu'nda (10) Başaran'ın düşünadamlığı öne çJcar. Kendisini aydınlatan bir kurumun, 'köyün canlandtrılması" sevdasının andarla, belgelerle anlatıldığı bir kitaptır Tonguç Youı. Başaran, Tonguç Yolu nun sonunda, "Halka eğilen eğitim düzenini yıkanlar, Enstitüleri kapatanlar baskılarını köylü sanatcılar üzerinde yoğunlaştırdılar. Ama onlar aydınlık ve güzel işlerini yapıtlarıyla sürdürüyorlar" aiyor. Evet sürdürüyorlar Fakir Baykurt'tan Talip Apaydın a, Mahmut Makal'dan Dursun Akçam'a, Yıısuf Ziya Bahadan h'dan Adnan Binyazar'a, Emin Üzdemir'den Osman Şahin'e, Bchzat Ay'dan Ali Yüce'ye, Osman Bokılu'dan Hasan Kıyafet'e... sürdürüyorlar. KİTAP SAYI 310 SAYFA 10 C U M H U R İ Y E T