22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

VURAL BAHADIR BAYBIL r » evgılı Hakan öncelıkle jürtyt eug kutluyurum. Çok isabetlt bır \ kut ararla ~ İ^J kar, bu ytl Behçet Necatigil Siir Ödülii'j, "Gül Odası" kitabına verdiler "ÖdüJlü" olmak nasıl oluyormus? "'Odüllü' olmak nasıl oluyormuş?", bu soru bir kinâyei vâzıha. Sanki bir uçurumun kenarında ya da bir kuyunun dibinde yeniden buluşmuşuz gibi sevindifiini; hatta avuçlarını birbirine sürterek, 'Kıs kıs' güldüğ'ünü görüyorum. Aslında haklısın, bu tam da öyle bir duruma benziyor. Bugün, ödüllü olmayi, daha doörusu "Necatigil Ödüllü" olrnayı çok daha iyi anlıyorum. Meğersc jüri, en az ödüllü olmak kadar zor bir işi yapıp; beni karanlık bir uçurumun kcnanna kadar getirin bırakmış. Benimse, şiirin balmumundan kanatlarını, 'ateşren bir gömlek' gibi giyip, güneşe doğru uçup gitmekten başka bir çarem yok. Galiba, scnin de, benim de, önümüzdeki tek yol, bu 'Uçmak' işi. Necatigil'in, "Bazen bir şair, tek şiirle bir baska sjairin yüzlercc şiirini yok edcr" deyişini anımsa; ne kadar ürkütücüdür. Ve 'Gül Odası"ndaki şu dizeler: "Doymaz ki,.. Zaman'ın Silgisi,.. dafilar,../ kâğıtta gezen bütün harfleri/ çoktan ölmüş,..". Bazan de şöylc düşünerek rahatlıyorum: Aslında yaşamayan insanların ve Zaman'ın birlıkte oluşttırduğu bir jüri ve bambaşka bir ödül var; DU tek ve gerçek ödül, şımdiye kadar hiç kimseye verumedi; ve şanslar herkcs için eşit. Işte böyle düşündüğümde, bütün ödüller, hatta "Necatigil Ödülü" bile silinip gidiveriyor; ve ben alabildiğine rahatlıyorum. Gül Odası, başta Varabi'den alınlıladıpm frasmanda da ışaret edildiği gibi bir "iç çekilisin" kitabı.... Şairin, 'olduSu gibi olari dünyadan, şıire ve öteki şairlerin 'olmadığı gibi kurulan' dünyasına doğru çıkttğı bır tür geztnti ya da daha doğrusu bir 'utica ... Sence, Sair'in elinden sıire ıltıca etmekten baska ne gelebi lir bu zamanda? Sevgili Baha, "Gül Odası" elbette bir içc çekilisin kitabı; ama doğrusu, bu içe çekilisin, "Kültürel bir içe çekiliş" oldufiunu da hemcn bclirtmelivim. Kullandığım bu "Kültür" kelimesinin, kişilcre göre değişen farklı anlamları olacaktır. Ancak konumuz şiir; ve, şiirin herhangi bir "Kültür" olmadığını, burada bir kere daha söylememiz gerckiyor. Tabii bu "Kültür", bir ferdin, bir sınıfın ya da herhangi bir topluluğun kültüründen oldukça farklı, bir anlamda kültürler üstü bir şeydir. Aslında ben, farklı yer ve zamanlarda yaşamış 'Lider'lerdcn oluşan, çok özel bir ailenin kültüründen söz etmeye çalışıyorum. Istcrsen bu lidcrlerden oluşan gruba bir 'Şiir Ailesi' diyelim. Hem bu şekilde, yalnızca şure ait bir kültürün, bu lıayat tar/ınm da yeşerdi^i özel bir "Kültür" ortamından da söz etmiş SAYFA 12 Osman Hakan A., bu yilın Behçet Necatigil Şiir Odülü'nü "Gül Odası" adlı kitabıyla kazandı. Osman Hakan'la şiiri ve şiir anlayışı üzerine konuştuk. 1993 Behçet Necatigil Şiir Ödülü Osman Hakan A. }ın: "Okur 'Benimle buluşabilir" oluruz. Öylevse, şiir, koskocaman bir 'Adalar' ülkesidır. Genç şair, liderlerden oluşan bu 'Şiir Ailesi'nin parçalanması sonucu dışarda kalmış bir iiye olarak görmelidir kcndini. Senin de belirttiğin gibi, şairin "Olduğu gibi olan" dünva dan, Şiire ve öteki şairlerin 'Olınauığı gibi kurulan' dünyasına" kacıp sığın ması; ve orada bannmasından naşka bir yolu yoktur. Yani bu 'lltica', gerçek bir sair olabilmcnin gerekli ve telc şartı gibidir. Her şairin kcndine ait bir 'Gül Odası vardır kunukları zamanla değisie de Senın bu "Gül Odası"ndakı konuklann kimler? Az önce bir 'Şiir Ailesi' lafı ettik; ama bu aılenın bütun fertlerini birbirine bağlayan çok özel bir bagın var oldugıından söz etmedık. Bu, daha önce yaşamış, halen yaşayan; ve yarın yaşayacak ve hatta uzak bir gclccekte doğacak olanların bile varlığını sağlayan bir "Ruh Akrabalığı" bağıdır. Geçmişe duyulan bir tür 'Dinsel' saygı; ve geleceğe karşı çok ciddi bir sorumluluğu içerir. Necatigil, "Ben, diyen şairleri seviyorum." dorken; aslında, 'Ben'in bugün olduğunu işaret eder gibidir. Yani bir anlamda 'Ben' diyen şair, şiirin bugünüdür. Zaten "Gül Odası da, "Ben, Biz ve O diye bölümlenmez mi? Bartheh, "bir yazarın yazıları Tarih'in ve geleneğin baskısı altında belirlenir; bir yazı tarihi vardır." diye değiştirir; vc burada geçen 'Yazı' sözcüğünü de, 'Söz' anlamında kullanırsak, çok yanlış bır şey yapmış olmayız. Işte "Gül Odası", bir anlamda bu çok ö/cl baö ncdeniyle vazılmış bir kitap; doğal olarak konukları da yakın ve uzak akrabalardan oluşuyor. Kimler mi: Farabi, H.Z. Uşaklıgil, O.B.Uşaklı, Zeliha Iiylül, A.H. Tanpınar, H. Yavuz, Şeyh Galib, IMI/UIÎ, Rilke, Nedım, Hz. Musa, Memduh Vasıfgil, Borges, Ibn Zerhani veya O. Pamuk, B. Necatigil, A.M. Dıranas, A.H. Çelebi, Y. Kemal ve A. Haşim. Tabii bu saydığım isimler, "Gül Odası"nın 'Görünen' konuklarıdır; bir de 'Görünmeyen' konukları var; ama onların hepsinin ismini burada veremiyorum, bu isimleıi bulup çıkarmayı dikkatli okurlara bırakıyorum. Senin siırinde basından beri basat olan bir yan var yapı Tanıdı&ım, bildı ğim genç sairler arasında 'yapı meselesine bu kaâar önem veren baska bırini hatırlamıyorum. Neden bu "yapı'daki ısrary (Ruradakı yapı kavramını "strük tür"anlamında kullanıyorum.) Senin de iyi bildiğın gibi, içinde ya ş,adığımız yüzyıl dilbiliminin temel kavramı, şu söziinü ettiğim "Yapı" kavıa mıdır. Ve bu kavram daha pek çok bı lim dalının esin kaynağını oluşturur; ve onların içinde çok önemli bir ycrdc du rıır. Aslında 'Yapı'dan bahsettı|*imızde, Bir Bütün'den söz ederiz. Bir bütünü CUMHURİYET KİTAP SAYI 278
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear