22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Bahçeyanık bir sesszizlikle doluyor. Konuşma durmuş. Limonata sürahisinin içinde tıngırdayan kaşık artık suskuıı. Çalıya dönmüş lavanta ne bir koku, ne de patiska bulacak. Eavan Boland / Şiirler / Çeviren: Coşkun Yerli ÇOCUKLUĞUN GECELERİ Annemin bir çorba tası vardılçine diş diş sarımsak, kcmikler, arpacık soğanları, etli omurlar vc alabalık kafaları konurdu. Açılınca pencerenin perdesi, bahçede, oğulotlarının ötesinde, buğular arasından gorünürdü kediler. Sıçrayan. Kızışan. Hepsi kalçalı ve çizgili. Duvarın üstünde ve azgın, bahçeyi de azgınlaştırırlardıçalılaşan şimşirler budanır ve duvara tırmanmış azgın asma dikkatle ayıklanırdı. Bir yaz gccesı çıktım onlara gittim. Baktım. Yanıt verdı gözleriama, tarlulann, ya da lahanaların, ekilen sebzelerin değil, yeşim soğukJuğunun ve o bildiğim ürpertinin rengindelerdibir ninni kadar kolay anlaşılır vc kavranması güç ritmlc ortaya çıkan, unululnıayan izlekle suçlanan o gecelerinde çocukluğun, bir oda dolusu solukJa, savaş zamanı yorganlarının altında. Dışarda tiz çiftlcgme çığlıkları. "Biz hep geç kalırız zaten" Eavan Boland Eavan Boland, trlandalı şair. 1944'te Dublin'de doğdu İrlanda'da, Londra'da ve New York'ta eöitim gördii Kocası romancı Kevin Casey ve iki kızıyla ılc birlikte Dublin'de yaşıyor. Şiir kitapları: The Journey (1987, Gezi), Soho Square (1988, Soho Meydanı), Last and Always (1988, Ln Son ve Her Zaman), Selected Pocms (1989, Seçilmiş Şiirler) ve Outside Htstory (1989, Dışarının Tarihi). DAĞ ZAMANI Zaman gölgesizdir orada: sabahlar yalnızca yeni birer büyüdürler, alıçların olgunlaşmasını seyretıııc zamanıdır kadın ıçın yalnızca; adam içinsc, az ötede balık tutma zamanı. Ardından, yalnızca karanlık kalacak öpülen dudaklarda ve el içınde tutulan elde; bir dal; bir ırmak; sessizlığe ve uykuya dondüklerinde, sözcükler yıtecek. Oysa, dağdan ayrıldıklarında adamın anımsadığı üvczlcr olacak: lekeli ve kırını/ı Kadın, b.ılıöın tutulunca birden çizdiği yayı düşünecekpırıltısı gün ışıgından çalınmış, kayanın üstünde. SURGUNDE BABAMIN MASASINDA DURAN FOTOGRAF Heıhangıbır yaz akşamı olabılır. Güneş bahçesindeki kanepeyi îbitmış. Ardıç kuşları yaban elma.sınm dibınc düşcnlerc Lilaşnıaya çalışıyor. , O kış ve crtcsı kı^ bize gelen, anneme dcmır sobayı doldurnıası için yaıdım eden vc çaydan sonra tahta askıya çamaşırlarımızı asan Alman kızlar tngilizce bilmezlerdı, Fransızca anlamazlardı. Yıkılmış bir kentten gelırlcrdı, hızla konuşurlardı ikisi kendi dillerinde: acı, köktencı bir butundü hecelerinde vc nasıl bir yaralanmışlık duygusuyla dıl köşeleri donerdi, incitilmemiş bir krallık içintepeden rırnafia yüksclcn, kıvrılan, öldürcn ve hızla dönen ben hiç anlamazdım. Beninı için bunlar yalnızca akşamın, soğuğun ve trlanua karanlığının sesleriydiler ve sürekliydiler yinelemelerde: leylak ağacında çisenti, arka kapıda her zamanki günbatımı, korktuğum tenckcciler, ayakta durduğum taş döşeu mutfakta gıysileri kalkan yapıp ateşc sokulun kedi, bezler var kolalanacak belki vc sobanın üstünde bir çaydanlık duruyor ve kendimı görüyoruın, dört ya^ındayım, baKiyorum ve bu müziği dinliyorumCUMHURİYET KİTAP SAYI 271 , , • ' ' '• ' * y ' Kadın, yaralannıış gibi boğazuu tutmuş. Yavruağzı gabardin bir elbise giymiş, ctcöının ucundaki dantel, botlarının hemen üstünde, kolları açık, dönmüş, patikadan gelen adanıa doğru. Giilüyor. SAYFA 18 . r
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear