Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
1 marun, adına en yakışan yanı; bir 'hayat kullanma kılavuzu,' tabii ki sadece,ancak bu kadarçok sayıdahayatın anlatımından, hikâye edilişinden meydanagelebilir, roman için, dünyayı kapsamaya, hayata benzemeye en yakın şey böylesine geniş, hem birbirinden bağımsız hem de birbiriyle kesişen bir insan hayatları ağı olabilirdi. Kaldı ki, 'hayat kullanma kılavuzu' adı, bir ironiyi de barındırıyor. Romanın hikâye ettiği hayatlardan hiçbiri, 'kullanma kılavuzu' lafının okurda çağrıştıracağı anlamda 'başardmış', 'örnek' hayatlar sayılmaz. Bir türlü zayıflayamayan kızkardeşten tutun da, Cyril ve Blanche Altamont arasındaki trajik 'kan' bağının hikâyesine kadar, bu 'kılavuz'u oluşturanların çoğu, hayatın nasd hep bir biçimde 'yanlış kulİanıldığını' anlatan hikâyeler. (Belki, kullanım kdavuzu olmayacağı öne sürülebilecek tek şey olan 'hayat'ın 'kullanım kılavuzu'daböylebir'yanlış kullanmalar antolojisi' olabilirdi ancak.) Üstelik tıpkı hayatın kendisi gibi, bu hikâyelerde de hep bir açıldanamazlık unsuru, bir geridekalan, bir tortu var. Kocası ölünce, doğal eğilimlerine ters düşmekle birlikte onun mütevazi işini devralıp, kısa zamanda bir 'ahşap eşya kraliçesi' olan ve bunu kendisine bile pek izah edemeyen Madam Moreau. Bir gece, apartmanı ayağa kaldıracak kadar gürültülü bir ev eğlentisi tertip etmiş olmaktan başka hiçbir özellikleri olmayan Louvet'ler. Sadece bir kere, bir ayınleri sfrasında gördüğümüz, hesapça 2020 yılında bütün dünyayı kaplayacak olanesrarengiz'ÜçÖzgürAdam'tarikatının üyeleri. Ya da bilinmezler bilinmezi; 'Vygun bir biçimde bir araya gettrildıklerindc Harun Reşıd'in Charlemagne'a hediye ettiği su saatinin doğal buyukluğünun uçte birı oramnda bir kopyastm oluşturmaya yarayacak balıh pulu biçinıinde yuzlerce yaldızlı ahşap ve plastık parçasından oluşan oyuncak'. O neyin nesi? Madame Nochere'in dairesinin paspası üzerine bırakdmıştı ve kirnse bu garip oyuncağa sahip çıkmadığı için, paketinden alındığı yer olduğu anlaşdan Les Joyeux Mousquetaires mağazasına iade edilmek zorunda kalındı. Perec'in romanında, Balzacvari insanlık komedyası romanından 'insan ruhunun sırlan'nı araştıran psikolojist romana doğru bir çizgi çekecek olursak.oçizgi debunevibilinmezliklerin arasından geçecektir. İster komik olsun ister korkunç, yazarın serinkanlı bir tanık gibi aktardığı şeyler bunlar; yolculuğa çdcacağı için kapıcıya dolapta kalan yiyecekleri veren ve sonra onları geri isteyen kadından, kleptomaniyi evliliklerine heyecan katmak için kullanan ve giderek daha büyük ve akıl almaz şeyler çalan büyük burjuva Danglars'ların hikâyesine kadar, insana özgü tuhaflıkların sayımdökümünü de bir odanın döşenişi gibi ele alan bir yazar Perec. Merakla. Merak, hem de en an duru anlamıyla, bir yere burnunu sokma, dört bir yanı koklama anlamında kedice bir merak; Perec'in romanının baş kahramanının bu olduğu söylenebilir. Her romana meraklıdır, hatta biraz röntgencidir de belki, Perec'in merakı ise bir röntgenciyle, tapu kadastroicra den çıkarak Perec'in romanın bütün kişilerinin hikâyelerine eşit bir ilgiyle, eşit bir hayretle, eşit bir merakla baktığı söylenebilir. Kısalı uzunlıı hikâyeler, bir çıkıp bir daha uğranmayan ya da defalarca uğrandan katlar, hayatlar, hikâyeler var "Kılavuz"da. Anıa hemen hepsi 'meraklı hikâyeler' bunların. Sadece demin kullandığım anlamda da değil merak bıırada. Türkçede artık pek kullanılmayan o hoş anlamında 'meraklı hikâyeler'; çizgi roman dünyasının, serüven romanı kahramanla memurunun merakı arası bir merak. Onu, Türkçe'de ilk olarak "Şeyler"de, odalara bir kamera gibi girip çıkarak eşyaları betimleyen bir göz olarak tanımıştık. "Kılavuz" bu eğilimin senfonisi gibi bir şey. "Bu binada bırçok koleksiyoncu var ve bunların çoğu..manyak" diyecektir Perec ve tabii ki, öncelilde kendisini kast etmektedir.Eşyanın insanı bu derece açıkladığına, ya da doğrudan doğruya 'eşyanın insanın karakteri' olduğuna inanan başka bir yazar olmasa gerek.. Perec, olağanüstü bir betimleme şehvetiyle, bir genç kız odasında duran plastik abajurla bir zengin evindeki tabloyu aynı merakla ele alıp, aynı önem düzeyine getirir ki, 'eğer eşya insanın karakteri, giderek kaderiyse,' sırf eşya betimlemelerin rının 'meraklı maceraları' gibi. Biraz cık abartarak söylersek, Jules Verne, J. L. Borges, Agatha Christie ve Jack London bir gece bir araya gelseler, herhalde bu kadar çok meraklı hikâye uydurmazlardı. Kitabı pikaresk romanla akraba kdan, kimi hikâyelere binbir gece masalı kıvamını veren de bu.Tabii, bu bizi romanın eksenindeki hikâyeye getirecektir. Milyarder Batlebooth'la Sanço Pansa'sı Smautfun akıl almaz projelerinin Jules Verne yanına ('439 Yapboz Boyunca Dünya Seyahati'), oymacı Gaspard Winckler'le ressam Valene'in, hatta 'mucit' Morellet'nin de hikâyelerini eklediğimizde, Perec'in kendi 'kişisel' hayat anlayışına iyice yaklaşıyoruz gibi geliyor bana. Kitaptaki bütün mal sahiplerinin, koleksiyoncuların, biriktiricilerin, sayım dökümcülerin hem en garipleri, hem en örgütlüleri, hem de içlerinde bütün bu toplamabiriktirmesahip olma çabasının boşunalığını en iyi anlayanları olan, hatıa denebilir ki, boş kâğıtlıktan resimliğe, oradan yapbozluğa, oradan da yeniden boş kâğıılılığa 'rücu edecek' resimleriyle, sahi[>olmalikrininboşunalığına bir anıt dikmek isteyen Bartlebooth, Perec'in yazar olarak (daha doğrusu'okur' bir yazar olarak) kendi problematiğine işaret etmekte. İnsan, bütün yazdınış kitapları, hatta 'şeyleri' biriktirebilirmi?Gününrüzgârınakapdıp, 'postmodernlik hali canım' denilip geçilebüecek oysa, öncelikle birer okur olan, dünyalarının büyük bölümü başka kitaplardan, onlardaki dünyalarının büyük bir bölüınü başka kitaplardan, onlardaki dünyalardan oluşan yazarların, yazar türünün durıımu, hatta ne derler, 'dramı' bu. Borges, dünyadaki bütün kitapları okuyamayacak olmanın sıkıntısınd?n körol du veöldügibi gelirbana. Perec ise, dünyadaki bütün hikâyeleri, bütün hikâye varyantlarını biriktirmenin, onların sayımdökümünü yapmanın, onları kataloglamanın, onlarla oynamanın Bartlebooth'u olarak ölmüş olsa gerektir: "Bartlebooth biraz önce yapbozunun baştnda öldit. Masa örtüsunun uUumlc dört yuz otuz dokuzuncu yapbozunun..henüz yerıne konmatnış tekparçastnın kara dcliğı bir X 'tn nerdeyse ekstksiz sıluetiniçiztyor ". Kitaptaki kitapları, yazarları, hikâyeleri, temaları, tanıdık romanları, lanımadık romanları, kurmaca kişileri, başka yerlerde okııyııp da önceki ya da sonraki hayatlarını düşlediğiniz kah ramanları sayıp dökmek, bakın şıırada şu var, bıırada bu var demek, BartleboothPerec'e bir tür yamaklık etmek olur ki, buna gerek yok; kimilerince 'mâlumu ilan', kimilerince 'mâlumatfuruşluk', bence de 'abesle iştigal'den başka bir şey olmaz bu. Kaldı ki, hepsini tanımıyorum elbette. Gene de birkaçını, bir Borges kişisinin 'Tlön, Uqbar, Tentius'da sadece bir cümlede adı geçen, kendisine yollanan paketlerden, beklediği gümüşlerin yanı sıra garip bir alet, bir usturlap çdcan prensesin gölgesini fark etmenin tüylerimi ürperttiğini, 'Lolita'nııj Humbert Humbert'inin anne tarafından akrabaları olan Dunn'ların resimlerini Cyril Altamont'un arkasındaki duvarda görmenin, Humbert'le Lolita'nın yolları üzerındeki bir benzin istasyonunu, Oudty'nin takma isimlerindenbirini CTrapp') tanımanınhazzını anmahyım. (Daha sonradan Vera de Beaumont olacak olan Rus şarkıcı J SAYFA 13 C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 2 0 5