24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

D I S B A S I N D A " H A Y A T B I R K E R V A N S A R A Y " gibi kategorileri rehabilite ediyor, dünyamızıyenidenmideştiriyor... Özdamar'ın kitabı, son yıllann hiç tartışmasız en zengin, en zenginleştirici kitaplanndan biri... Die Woche/ (haftalık gazete, RcgensburglAlmanya), 29.10.92 ...Özdamar'ın romanı, aralıksız geçip giden tek tek imgelerden oluşan uzun bir yaşam filmi. Yazar bu kendi, en kişisel öyküsünü Türkiye'nin öyküsüyle birlikte dokumayı tekrar tekrar başarıyor, ancak her iki öykünün imgeleri de çoğunlukla fantastik, büyüsel, muş... Emine Sevgi özdamar, dilin sürme devinimlerini, yanaşmayı, dönmeyi, fren yapmayı, hızlanmayı vb. çok iyi biliyor. Kim kendisini onun ellerine teslim ederse, kim onunla birlikte yol almaya hazırsa, karşdığını da görüyor... Birlikte yol almaya hazır olana, özdamar, algılama yeteneğini armağan ediyor. Bu öteki ödül. Bunlar dakik, çok dakik şeyler ve dilin yüru'üyüş ve soluk alışıyla görül •ilirnalegeliyorlar... ... Bu kitabın özel çekiciliği, büyüleyici vc ritmik dilinden kaynaldanıvor. Bu dil gücü ve motiflerin sanatsal bir biçinıde örülmeşi, yazara 1991 İnge borgBachmann Odülü'nü kazandırdı. Ödül, okurun gözleri onünde renkli bir halı gibi serilen şaşırtıcı bir metne verildi... Katharina Reus, Allgemenie Zeitung (gürtluk gazete, MaınzlAlmanya), 28.11.92 ...Romanda gerçeküstücü gibi duran şeyler, aslında mitosun ve masalın özelgerçekliği... Roman, ayağını sürüyen geçişlerden kaçındığı ve hep bir durumdan öbürünesıçradığıiçin.okuruanlatımtemposuyla sımsıkı bağliyor Bu soluksuzluk düz bir fantezinin işareti değil, tam tersine zapt edilemez bir anlatı malzemesinin yoğunluğu. Bu açıdan bakıkhğında söz konusu roman, Doğu masalının anlatım zenginliğine sahip... Walter Hinck, Vrankfurter Allgemenie Zeitung (gunlitk gazete, Vrankfurtl Almanya), 13.10.92. Türkiye kökenli Emine Sevgi Özdamar'ın 1991 Ingeborg Bachmann Odülü'nü alan romanı, üstümüze bir mucize gibi geliyor. Kitap, başlıbaşına bir olay. Daha başhğı, şiirsel bir anlatı biçimini duyumsatıyor... Bütün bunlar "büyülü bir Almanca"yla kaleme alınmış. Kurak dilimiz birden, yeniden kulak verdiğimiz sesler kazanıyor. Taze kan, Cermen söz kireçlenmesineiyi geliyor. Hannes Würtz, Berlıner Zeitung (gunluk gazete, Berltn/Almanya), 28.11.92 .. .özdamar, "hayali olan"ın bir ustası; "harika olan" ya da "ürpertici olan" Özdamar'ın temaları, kadınların birbirine duyduğu yakınlık, geçici olan yaşam, kesin olan ölüm... Joachim Sortorius, TAZ Tagcs Algemenie Zeitung (günlük gazete, Almanya), 30.9.92. [1991 Ingeborg Bachmann Ödülü jüri üyesi] Peter von Matt, ödul sahibinin rafineliğıni ve naifliğini aynı olçüde değerli bulmuştu. Birçok şey, bu noktada yanılmadığını gösteriyor... öte yandan roman bu entellektücl yaşam öyküsünün gizini, tanrısal bilinmezliğinbahçelerinekaldırıp.diliy le gerçeK bir mııtluluk vaadi olarak arıtıyor. Böyle bir kültür göçünden daha pek çok şey umut edebiliriz. Harro Zimmcrmann, Frankfurter Rundschau (gunluk gazete), 10.2.93. ...Emine Sevgi'nin romanı, Türkçe'den yapılmıi} başarılı bir çeviri gibi, öylesine yabancı, öylesine imge zengini, öylesine masalsı. Oysa 47 yaşındaki Türk kadını kitabını Almanca yazmış; kitap hı?Iı, güçlü, göz kamaştırıcı verengârenkimgelerle, sağlıklıhirdııyumsallıkla dolu. Almanya'da uzun zamandır böyle bir dille yazılmndı Emine Sevgi Özdamar, Almanya'ya ilk kez 18 yaşında geldiği için, o denli daha da şaşırtıcı bir dıırum bu.. Simone Hamm, Scnder Deutsche Welle (Alman radyo kanalımn, yalmzca bu romana ayrılmış 30 dakıkalık progra mı), 14.1.9i. ediyorsun, oğlan mı oldun?" diye sordu. tki büklüm Şavkı Dayı'dan öğrendiğim gibi yemin ettim: "Baba, vallahi billahi oğlan olmadım." Kızkardeşim Siyah Gül'ün doğumuyla benim için vallahi billahi günleri başladı. Akşamları babamdan sonra dereden eve geliyordum, bana her seferinde oğlan olup olmadığımı soruyordu, ben de, "Vallahi billahi oğlan değilim," diyordum. Uyumadan önce ölülerin rtıhları için dua ettim, yeni ölüler de vardı: "Bitpazarındaki adamların ölmüş anne ve babaları, dar sokaktaki adamların ölmüş nine ve dedeleri, ateşi canlandıran kambur orospunun ölmüş babasıyla annesi, Atatürk, IsadoraDuncan, cilmüş anneanncm, Istanbul'da evin girişinde ölen Ermeni kadın, ninemin sekiz çocuğunun her biri, tstanbul'daki mezarlıkta ninemle bir likte gömdüğüm bütün ölüler, iki büklüm Şavkı Dayı'nın ölmüş babasıyla annesi, Istanbul'daki mezarlık delisi Musa'nın ölmüş annesiyle babası, Deli Saniye'nin ölmüş annesiyle babası, askeılerin ölmüş babalanyla anneleri, taş ocağı işçilerinin ölmüş babalanyla anneleri, Ulu Cami'de yatan ermişler, Uludağ'ın tepesindeki âşıklar, ninemin ölmüş kocaları için." Annem, oğlanların sokakta pipilerini havalandırdıklarını söyledi, ben ne havalandırıyordum ki. Gözlerini kocaman kocaman açtı, "Sende pipi çıkacak, sende pipi çıkacak," dedi. Nine, "Körle yatan şaşıkalkar. Bıınu Deli Saniye'den miöğrendin? Canın sıkıldıkça kendini sokağa atıyorsun," dedi. Bana "kardeş" dedi. Kardeş. "Kardeş, Bursa kazan sen kepçe, Kardeş, eve yeni icatlar getiriyorsun, kardeş, ben de başımı alıp senin gibi burnumun dikine gideceğim, kardeş." Ninem de kurtlarını dökmek için Bursa'nın sokaklarına çıktı. Onu sık sık, hava karardığmda cansız sokağımızın sonunda, Ulu Çeşme'de beni beklerken göriiyordum. Bana, "Kardeş, sen bana bugün neler gördüğünü anlat, kardeş ben saC U M H U R I Y E T K İ T A P S A Y I 18* na bugün neler gördüğümü anlatayım," diyordu. Ve anlatacağı hikâyelere "abooooo, aboooooo!" djye şaşırarak başlıyordu. "Genç bir kadın gördüm, ah, ayayay, kucağında bir çocuk, kardeş, kadın çok gençti, bana: 'Ana sütünı kesildi,' dedi. Kocası ince hastalıktan ölmüş. Kan kusa kusa çiğeri çıkmış, kardeş. Ona dedim ki: Kızım, anan baban yok mu? 'Nine, hepsi öbür dünyada. Bu dünyada bana el uzatan tek Allah'm kulu yok,' dedi. Aboooo, amma taze kadındı, yeni gelin gibi." Sonra, "Sen neler gördün?" dedi. Nineye derede arayıp bulduklaı ımı gösterdim. Mendiliniçıkardı: "Kardeş, ver bana, kardeşlerin bunları görürse kıyamet kopar. Onları senin için saklarım." Babam bana, "Neredeydin?" diye sordu. "Vallahi billahi, ninemle beraberdim," dedim. Babam nineye, "Bu saate kadar nerede kaldınız, anne?" diye sordu." Atatürk'e gittik," dedi nine. Nine bana boyuna yeni çlüler getiriyordu. Gece bütün eski ölülerle birlikte bu yeni ölülerin de ruhları için dua ediyordum. Ninemin rastladığı s.ütü kebilmiş genç kadının ölen kocası için, ninemin bir cami avlusunda gördüğü kadının ölmüş çocuğu için, ninemin camide gördüğü dilencinin Ölmüş annesi, babası ve ktz kardeşi için. Ninemin parktaki bir bankta gördüğü yaşlı kadının ölmüş kocası için, ninemin bir köprüde gördüğü kadının ölmüş kızı için, ninemin Ulu Çeşme'de gördüğü kadının ölmüş annesiyle babası için, ölmüş Atatürk için, Isadora Duncan için, ölmüş anneannem için, evin girişinde ölen Ermeni kadın için, ninemin sekiz çocuğu için, ninemin üç kocası için, tstanbul'daki mezarlıkta yatan bütün ölüler için, iki büklüm Şavkı Dayı'nın ölmüş annesiyle babası için, tstanbul'daki mezarlık delisi Musa için, Deli Saniye'nin ölmüş annesiyle babası için, askerlerin ölmüş anneleriyle babaları için, Ulu Cami'de yatan ermişler için, Uludağ'ın tepesindeki âşıklar için, bitpazarındaki ve dar sokaktaki adamların ölmüş anneleriyle babaları için, kambur orospunun ölmüş annesiyle babası için. • J SAYFA 15
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear