Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Gerçek bir edebiyat dehasından "Canavar" Kadare'nin Antiilyada'sı Ünlü Arnavut yazar İsmail Kadere, ona dünya ölçüsünde ün kazandıran "Ölü Ordunun Gencrali'nin ardından yazmıştı "Canavar'ı. Ancak yayımlanmak için 25 yil bekledi kitap. 1990yılında Arnavutluk'ta, 1991 yılında Fransa'da çıkan kitap geçtiğimiz ay Türkçe yayımlandı. işligine davet"i izleyen "Haçın Yükü"İsmail Kadare gerçekte yalnızca bir özgcçmiş olmayan bir biyograiinin özel bir yansımasını öneriyor okuyucuya; birinci bölüm sansür altında, ikincisiyse birkaç ay sonra, özgürken kaleme alındı. Geçen yıl Tirana'da yayınlanan birinci bolünı "Yazarın İşliği"nde Kadare bizleri bira/ da "mutfağına', yaratıcı muhayyilenin işleyişini izlemeye davet cdiyor: u/un öykü "inşa edilecek romanlar'ın taslakları, öğrentiliğıni yaşadığı büyük şehir Moskova'nın nostaljik anısı ortak "Yehuda"ların aşağılayıcı mahkumiyeti, normalde olduğundan daha dangalakça davrandığı Batılı entelektüellerden dostu olan ve olmayanların onu ziyarete gelmeleri, zorba ve yazar arasındaki saklambaç oyunu. Ve de Progradec'in hiç bilinmeyen o harikulade şairi, I.asgıış Poradeci (tanımış olduğum en kendine özgii, en karmaşık, en anlaşılmaz adam (...) Aynı zamanda hem aristokrat hem de köylüydü, zarif bir Viyanalı, aynı zamanda da eli sopalı bir Balkanlı, sarışın ve de esnıer, kaba ve ince "). "Hacın Yükü'nde (hiçbir dinsel anıştırmanın söz konusu olmadıg'ını söylüyor yazar) sürekli gözetlenen, izleyen uzun yazarlık ıstırabından kendini kurtarmak istiyor, aynı zamanda da onda rejimin koruma altına aldığı bir aparatçik (maşa) görenlere, bazı önemli romanlarınm (Utancın Yuvası, Düşler Sarayı, Büyük Kış, gibi) aslında üstü pek az örtülü olan anlamlarının şifrelerini çözerek hiçbir zaman uzlaşmaları kabul etmediğini kanıtlayarak cevap vermiş oluyor. Bu kitapta yer alan ve Arnavut yaşamının işleyişi üzerine vurguladığı hiçbir yerde yayımlanmamış ayrıntılar "Konuşmalar"ın ve EricFaye'nin 1991'de yayımlanan "İs NİCOLE ZAND Le Monde irana, 1990baharı: Fransa, İsviçıv, Hollanda, 1991 kışı ilkbaharı"... Arnavut ya/iirı İsmail Kadare son yapıtı "ÇARMIH'IN YÜKÜ"ne böylc tarih düşürmus,. Kitap gcçtigimi/ günlere, Arnavutluk'ıa u/uıı /amandır yasaklanmış olan "CANAVAR" adlı romanıyla aynı anda piyasaya çıktı. İsmail Kadare'nin kitaplarını bövle aıt arda yayımlaması, onıın çalışkaıılık ve sabırla tüm yapıtlarını ürettiği sırça köşkünden, şu "yazar i^liğindLMi'birkerelikdlsunçıkmaM olarak açıklanabilir mi acaba? Kitabııı larihlennıe biçimi okuyucuda bir "Uçan Arnavut" imgesi yaratınaınalı, çünku Fransa sürgününü seçti»inden beri Kadare'nin "köşkü" her nc kad.ır ver değiştirdiyse de konıımu, gcçici bir Parisli olarak ailesiyle birliktc sığındığı arkadas evinde "Arnavuilıık'ta Demokrasinin sağlamlaşnıasını" beklcyen evsiz barksız bir siyasi sığınmandan öte değil. Bulunduğu yer ncrcsi olıırsa olsun, yazma acilliği içindc kalcme aldığı varoluş bilançosu, bu çok yöıılii insanın tüm gizlerine açıklık getirmcse dc, her jeyle tam anlamıyla lıusapla^amasa da, zamanırnmn en kiiçük ve en kapalı diktatörlüğünde bir başyapıtm olu^mastna öncülük eden olgıılar üzcrinc .sürükleyici bir döküman özclliklerini taşıyor. "İnsanlar sanatçının tormiilüniin sırrını ifşa etme'sini bckler. Herkesin bundan yararlanmaya lıakkı vardır. Küçük yazarın esin pcrisiyle ortak bııluşu herkesi ilgilendirir." diyen Kadare incebiralaycılıkla kendini "saray erkânının gözleri önünde unlarm arük Devlete ait olan piçlcrirıi doğuran eski zaman kraliçelerine'bcnzetiyor. "İki bülümlü bu yapıtında "Yazarın 11 T mail Kadare, ateş getiren Promete" adlı ciddi çalı^masının da eksiklerini tamamlamış oluyor. Gene 1991'de Fransa'da Fayard yayınları arasında çıkan ve ülkesini terk edişinin nedenlerini sergilediği "Arnavut İlkbaharı"ndan sonra bir kez de daha önce "Eschylos ya da ebedi kaybeden "de geliştirdiği maske meseline geri dönüyor ("Şeytan götürsün Yunanlıları, Yunanistan'ı da!, diye söyleniyor jürinin yenik ilan ettiği dramaturg. Adi vatan, nankör vatan, hafızası kıt: Onu ölüınsüz kılmak içinelinden geleni yapmış olmasına karşın vatanı onun gayretlerine layık değildir. Ona başka bir yüz, tabii ki olduğundan daha asil bir göriinümü bir tiyatro maskı gibi giydirmek için çok uğraştı ama Yunanistan bu yeni yüzü reddetti.") 1936'da tas mimariye sahip Girokastör'de, Enver Hoca'nın bir adım ötesinde Deliler sokağının ucunda dünyayagelen îsmail Kadare ilk şiirkitabınıonyediyaşında yayımlamıştı. İlk romanı "Ölü Ordunun Generali" 1976'dan sonra Çin hariç tam kırk dünya ülkesinde yayımlandı. Yalnız Fransa'da yirmi yüda yirmiden çok eseri basılan Kadare, her zaman "ulusal" ya da propagandacı yazar olmayı reddederek gerçek bir edebiyat dehası olarak kendini dayatmıştır. Uzun yıllar boyunca Batının görebildiği ve okuyabildiği ıek Arnavut yazarı olmuş, saygınlığı ve bazılarıyla diktatörlügün devrilmesine önayak olmııştıır. Üstelik bunu hiçbir politik hırsı olmadan başarmıs, edebiyata inancını yirh:leyerek, politikayı horgörerek, yapıtlarındaalay etmiştir: "Edebiyat ender bir şeydir. Çok yükseklere koyduğum bir tapınak. İnsanların genellikle bunu önemsemediklerini gördüm. Kendileri bizzat başkan, bakan ya da elçi olmayı, sizin de onlar gibi olmanızı isterler." Bu sürgün "Hacın Yükü"nü yurttaşlanna adarken şunları yazıyor: "Yazar daima bulunduğu yerden başka yerdedir; sığınağı topa tutulur aynı anda o bir başka yere dalmıştır bile!" Düş gücü, herkesin onu çekip çıkarmaya çalıştığı, sığınaklarından biridir. Çevresindeki herkes bir laf yapıştırıyor: "Kalk prensim, gel, çarşıda bir dolanalım, bir toplantıya, bir bankaya gidelim. Sana bir taç takacak, zindana atacak, çürüteceğiz. Sense onlara bırakın huzur içinde düş kurayım! diyecek, onlara kendi iç evrenine kapandığını, seni kendine getirmeye çalışırlarsa öleC U M H U RIY E T K İ T A P S A Y I 1 7 5 S A YF A 6