Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Kadın olmanın sorumlulugunu taşıyan bir yazar: Nezihe Meriç ve iki oyunu Sular Aydınlamyopdu ve Sevdican HÜLYA NUTKU ezihe Meriç yazdığı öykülerle edebiyatımızda saygın bir yere sahiptir. Meriç'in Can Yayınları'ndan çıkan Sular Aydınlanıyordu ve Sevdican adlı oyunları tiyatro dünyamızda dikkatleri çektiği kadar, yazarın kadına bakışı açısından da irdelenmesi gerekiyor. Onun Sular Aydınlanıyurdu adlı oyununu izleyici çeyrek asırdır tanıyor. Meriç'in ilköykü kitabı olan Bozbulanık'ta yer alan "Üzsuyu" başlıklı öyküsünün kahramanı olan I Iayriye kişiliğini daha sonra ilk oyunu olan Sular Aydınlanıyordu'da da görüyoruz. Bozbulanık'ın yayımlanışı 1953, oyunun yazılışı 1967, oynanışı 1968... Aradan geçen onca yıla karşın kadın olgusu gündemde ve onca yıl yaşama gücü üreten bir dinamo, yaşamı anlamlı kılan bir ayna olma işlevini süememiş Hayriye kişiliğinin ki oyunun yeniden yayınlandığı 1992 ydında bile ele alınan temanın genel geçerliliğini yitirmediğine bir kez daha tanık oluyoruz. N Nezihe Meriç yazdığı öykülerle edebiyatımızda saygın bir yere sahip. Meriç'in Can Yayınları'ndan çıkan "Sular Aydınlanıyordu" ve" Sevdican" adlıoyunlarının, tiyatro dünyamızda dikkatleri çektiği kadar, yazarın kadına bakışı açısından da irdelenmesi gerekiyor. "Sular Aydınlanıyordu" adlı oyununu izleyici çeyrek asırdır tanıyor. " Sevdican" ya da diğer adıyla "Umut Kapısı"da " Sular Aydınlanıyordu" gibi tek kişilik bir oyun.Oyun,Başar Sabuncu'nun farklı bir yorumuyla Şehir Tiyatroları Harbiye Cep Tiyatrosu'nda sahnelenmekte. ğunda dünya dan habersiz yaşayan, hakkını savunmasını bilmeyen kadınlann ulaşmasını ister bu aydınlık aşamaya.Kadınlar da artık alışkanlıklanna gö re değil de, içle rinden geldiği gibi yaşasmlar, yaşamın sevincini duysunlar ister."(l) Nezihe Meriçhedeflediği amacı Hayriye kişiliğinde yoğunlastırmış. İçgüdüleriileyasama sevincini yakalayan Hayriye "(...) Tüm tutsakların hayal kahramanıdır. Her girtiği mahalleye renk, sevinç, canlılık taşır."(2) Nezihe Meriçoyununda insanların sahte bir yaşam tarzı seçmemeleri gerektiğini, mutluluğu yakaladıklarında da bunu çevreleriyle paylaşmalarının güzelliği üzerinde durmuştur. Yazar bireyden yola çıkarak, toplumsal baskıya değinmiş ve bunu dokuz ayrı kadının bunahmlarını sergileyerek gerçekleştirmiş. Amacı bireyin iç dünyasından yola çıkarak topluma yönelmek bunu yaparken de kalıplaşmış alışkanltkları kırmaktır. Birçok yazarımız gibi Nezihe Meriç'inde toplumsal sorunları irdelerken bireyi ön düzeye almadaba^arılıolduğuna değinen özdemir Nutkııf 3), yazarın ruhsal baskıları, iç tedirginlikleri, çatışmaları ve bireyin bunalımını toplumsal koşullara paralel olarak yansıttığnı da belirtir. Değer yargılan sürekli değişmektedir, değişik töreler bireyi baskı altında tutmaktadır. Bir debunlara ekonomik eşitsizlik ve güvensizliği ekleyecek olursak insanoğlunun iç huzursuzluğun a etken olan ortamı tanımlamış oluruz. Eğer öz bakımından yenilenmeden, biçimsel kimi yeniliklere gidilmeye kalkışdırsa bu kez de toplumsal bir parçalanmışlık yaşanacaktır. Sentez ise bireyin iç dünyasından topluma doğru yönelen çizgide yeni bir öz aramadır. Yeni öz kısırlaşmi!) ahşkanlıkların, kemikleşmiş ön yargıların parçalanması, yeni NIVIIM.'McıK sı I A R A1HIM \\IYOKIX MYDİCAN lenme eğilimi ve isteğidir. Bu istemi aynı zamandn ileriye yönelik umudu Hayriye simgesi ile veren yazar aynı zamanda "oyununda dokuz ayrı çevreden gelen kadının sorunlarını işler. Çevreler ayrı olmakla birlikte bu dokuz kadının da toplum baskısı altındaki bunahmlarını izleriz."(4) Oyunda farklı çevrelerden gelen bu kadınların yaşam biçimi, ekonomik, sosyal yapıları ve zenginleştirilmiş bir psikolojik yapıları vardır. Dokuz ayrı kadını aynı kadın oyuncunun oynayacağını düşünecek olursak bu, sanatçı için de engin bir olanaklar deryasıdır. Oyunun hemen başında kişilerin çevresindeki insanlarla varolabileceğini belirten yazar bu kişilerin dokuz farklı kadını oynayan oyuncu tarafından sanki varlarmışçasına oynamasını önermektedir. Tiyatro sanatını tanımlarken "gibi yapma sanatı" dediğimiz bu tanımdan yola çıkarak "varsayarak oynama" kadın karakterin/oynayan sanatçının algılatma ve inandırma yeteneği ile de boyut kazanacaktır. îşte oyun boyunca dokuz kadın ve dokuz farklı kişi, içlerinde değişen kişiler olduğıı kadar, değişime uğramadığı halde, dıırııp düşünüp, şi)nuç alamadıkları noktada aynı umutsuzluğa kapıldıkları anda "Hayriye olsaydı" deyip kendilerine pay çıkarmak zorundaolanlarvardır. Hayriye için "(...) baskılardan arınmış, insan yanını yitirmemiş, dünyaya kibar bir şekilde ölmek için değil de, yaşamak için gelmiş kadınlığın simgesi"( 5) bir karakter diyebiliriz. Nezihe Meriç aydınlanmanın kadınlarımız açısından da kaçınılmaz olduğuna inanan, kadın olmanın sorumluluğuna sahip bir yazar, oyunu için şöyle diyor: "Sular Aydınlanıyor. Kolay değil bir bakışta görmek ama aydınlanan suları durup dinleyenler var... Sular Aydınlanıyor... Aydınlanan suları birileri durup dinliyor."(6) Oyun 1968'den sonra 1987/88 sezonu ve 1991/92 sezonunda Devlet Tiyatroları'nda, 1976 yılında da Şehir Tiyatrosu'nda oynanmıştır. Cîerek yaratılmak istenen kadın olgusu açısından, gerekse itilmek istenen karanlık, egemen kılınmak istenen baskı açısından, yazarın aydınlığı tema olarak ele aldığı bu oyunu ile kadın, insan, çevre konusunda hümanist tavrı bir karşı duruşun bilinçli örneğidir. Nezihe Meriç'in ikinci oyunu SevdiC U M H U RIY E T K İ T A P S A Y I 1 9 7 Oyunun eksen kişisi Hayriye'yi I layriye kılan özellikler nedir:1 Aklını, sezgilerini, yaşama gücünü üretime yöneltmesi mi? İyikomsuluk ilişkileri, yardımseverlik ve çevresine yönelttiği eleştirilerle onların yaşamına anlam katma çabası mı? Yaşadığı mekânı cennet bahçesi kılması mı? Saydıklarımızıntümüamabunlardandaönemlisi, toplumsal baskı karşısında kadın olgusuna yazarın kazandırmaya çalıştığı aydınlık kavramı... Nezihe Meriç'in oyun boyunca bize sahnede göstermediği Hayriye kişiliğiyle bunu başarıyor olması da yazarın ustalığı... Hayriye oyun boyunca gözükmese de varlığını hissettiren, umudun simgesi, olumlu bir karakter... Kimileri istese de istemese de sular aydınlanıyordu ve aydınlanacak, oyunun diğer adıyla Durup Dinledi Birkaçı diyen Nezihe Meriç, bu aydınlanmanın kaçınılmaz bir gerçekolduğunuvurgulamaktadır. İşte oyunun bugün de geçerli olmasındaki asal etken bu kaçınılmaz aydınlığın sergilenme çabasıdır. Bunun Nezihe Meriç'te doğaya yakın, aydınlıkla ve içienlikle yaşanacak bir yaşam öyküsü olduğuna değinen Sevda Şcner şöyle sürdürüyor düşüncelerini "(...) Özellikle âdetlerin, geleneklerin içinde yuvarlanıp giden, erkeğin buyruSAYFA 18