Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Doğrıılarımla, yanlışlarımla, acılarımla, sevinçlerimle, sevgilerimle, nefretlerimle, kötülüklerirnle, iyiliklerimle, yalnızlıklarımla, düşlerimle... Yüzüme tuttuğum bir aynayabenziyordu! Peki ama nasıl yapıyordu bunu? O yıllarda bu büyünün gizini çözemeyecek denli deneyimsizdim kuşkusuz edebiyat konusunda, ama Sarduvan'a bir anda nasd tutulduğumu, kitabın bas.kis.isi Kavruk'la, o evsiz yurtsuz serseriyle ozdeşleşiverdiğimi çok iyi anımsıyorum Tıpkıyine o yıllarda okuduğumPanait îstrati'nin Kodin'i ya da Mihail'iyle olduğu gibi... Ya da Maksim Gorki'nin, o kocaman düşleri içinde eriyip gittiğim serseri çocuklarıyla olduğu gibi. Evet, Kavruk da onlardan biriydi, aramızda dağlar, denizler, kentler ve sınıf ayrımları olmasına karşın benim onunla özdeşleşebilmemin nedeni de çok basitti Bu, gerçek sanatın ve gerçek yaratıcının büyülü değneğinin işi, eseriydi çünkü. Ama benim, bu gerçeği kavramam için, Sarduvan'i ilk okuyuşumdan bu yana nice yılların akıp geçmesi, yaşıtım olan bu kitapla birlikte ikimizin de yarım yüzyılı geride bırakmamız ve pek çok yönden olgunlaşmamız, dahası akıp geçen yıllar içinde benim bilincimin 'toplumda sınıf katmanlarının varlığı'na ulaşması gerektiği de işin bir başka yönü. İkimiz de gençtik o zamanlar, çok gençtik; o, Türkiye ıçin, bense yaşam için... Benim, yaşamı çeşitli yönleriyle tanıyıp değerlendirebilmem, Turkiye'nin ve Türk insanının da, bu memlekete gerçekten de 'erken doğmuş' Sarduvan'ın yalın, apaçık örneklemeleriyle gözler önüne koyduğu çok önemli toplumsal saptamaları tanıyıp değerlendirebilmesi için Bu nedenle, ilk (1944) basımında da büyük yankılar uyandırmış olduğunu sonradan öğrendiğim Sarduvan'i, ancak yıllar sonra bu yıl, eksiksiz yapılan yeni basımından (Can Yayınları) yeniden okurken artık beni şaşkına çevirip allak bullak etmediğini, buna karşın bende çok büyük bir sevgi ve saygı uyandırdığını gözlemleyerek bundan sonsuz bir sevinç duydum. Gerek edebiyatımız, gerekse toplumumuz adına... Yüzakımız olan bu çok değerli romanda dile gelen o sıradan insanın düş (fantasya) dünyasının, gerçeğin sıradan ve acımasız kurmacasına (aldatmacasına) olağanüstü güzel doğa betimlemeleriyle birlikte aktarılış (bağlanış) biçemi, kanımca, onu gunümüze taşıyan ve güncel kılan en önemli boyutu Artık onun bu yanını da gorebilmem, ilk okuyuşumda neden öylesine içtenlikle Kavruk'u benimsemiş olduğumun gizini de çözdürüyor bana. C U M HU R IY E T K İ T A P S A Y I 189 Faik Baysal, Kavruk un. yanl bizlm, bızden olan bu İnsanın acılarından, cektiklerınden, yalnızlıklanndan, duslerlnden yola çıkarak gercekte dunya insanının. Insanlığın ortak acılarına ulasmasını cok lyl blllyor Çünkü Kavruk'un, yani 'bizim, bizden' olan bu insanın acılarından, çektiklerinden, yalnızlıklarından, düşlerinden yola çıkan yazar, bu yolla gerçekte dünya insanının, insanlığın ortak acılarına ulasmasını çok iyi biliyor. Yerel olandan yola çıkarak evrenseli kucaklamak; onun yaptığı bu işte. Acı, hangi çeşitten, hangi sınıftan bedenin ıçine çöreklenmiş olursa olsun aynı ateşle dağlar insan yüreğini, eğer o yürek gerçekten acıya duyarlı insan yüreğiyse... Dili, dini, ırkı, yeri, söylemi ne olursa olsun yasası değişmez. Sömürenle sömürülenin dramı da: tster kentlı ister köylü, biçemi ne olursa olsun sömürü sömürüdür1 Türk (Anadolu) köylüsünün 20. yüzyıl içindeki yaşam (ölüm kalım) savaşımında bütün bir ihsanlık drammı başarıyla dilegetiren, bir toplumun en altkesimisayılan'ayaktakımı'nınezik, acıklı dışlanış serüveninde bütün insan topluluklarının hala en büyük ayıbı 'ayrımcılığın kıyımı'nı guzel Türkçesiyle eşsiz bir tablo inceliğiyle dokuyup çizen çok değerli yazarımız Faik Baysalı bir kez daha selamlıyorum Onun ancak Kazancakis, Gorki, İstrati, Şolohov türünden büyük yazarlara özgü 'Akdeniz havzası duyarltlığı' önünde içten bir saygıyla eğiliyorum. Ayrıca, gerek roman, gerek öykü, gerekse şiir türünden birbirinden değerli öbür yapıtlarının yanı sıra, sonsuz incelikli, alçakgönüllüluğü ölçüsünde eğitici, çelebi ve saygıdeğer kişiliğini tanımak olanağına eriştiğim için kendimi çok şanslı sayıyorum. Bu ranışmanın, bu büyük yazara ödemekte geç bile kaldığım bir borç olduğunu da, düşünmeden edemiyorum. Onu (artık eksiksiz) tanımak ve hakettiği biçimde daha da olumlu değerlendirebilmenin darısı şimdi yenikuşakların başına!... Yüreği hiç yaşlanmayacak, hep genç kalacak değerli yazarımıza; hiç bitmeyeceğine, tükenmeyeceğine inandığım yaratı gücünün bizlere daha nice Sarduvan'lar armağan edeceğine duyduğum sonsuz güvenımle . • Sarduvan/ Fatk Baysal /Can Yayınları/4OOs. S A YF A 9