Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Ask yeniden ve sonsuzca!.. 7EEYNEPANKARA azetecilik, senaristlik, rejisörlük derken; hikâye, roman ve çocuk yazinına yayılan bir yelpazede verilen birçok ürünün akındaki Tarık Dursun K. imzası, edebiyatseverlerin yakından tanıdığı bir dil ustasına işaret cder. K.'ın istikrarlı bir çizgide yürüyüşiinün ileriye taşınmasını kolaylaştıran ödüllerin niceliği de oldukça yüksek: Güzel Avrat Otu ile Türk Dil Kurumu (1961); Yabanın Adamları ile Sait Faik (1967), Ona Sevdiğimi Söyle ile yine Sait Faik (1985) Hikâye Armağanları; Kurşun Ata Ata Biter romanıyla Orhan Kemal Roman Armağanı (1984); Ömrüm Ömrüm ile Iş Bankası Biiyük EdebiyatÖdülü (1987); AgaçlarGibi Ayakta ile Yunus Nadi Roman ödülü (1991) ve gelecekte belki başkaları... G Aşk Allahaısmarladık, K.'ın son kitabı. Sekizkısaöyküdenoluşuyor. Yazarın şimdiye kadar denediği yöntemlerden daha yeni ve değişik bir plana oturtulmuş bu öykülerde hep kadınlar var, başka başka kadınlar ve bir erkek. Ki o erkck kitap boyunca geçmişteki aşklarına ve bitirilmemiş işlerine döner, yalın bir hesaplaşmaya girişir. Aşkların içinden geçerken, kadınların erkcğe, erkeğin kadınlara bakışı, birbirlerinin dünyalarını algılayışı, erkeğin/yazarın açısından verilir. (Yazar kişiliği, zaman zaman satır aralarına girmektedir.) O erkek kahraman ki, göğsünü yoklayan, kolıına yürüyen ağrı ve sızılarla birlikte yaşını aldığında, göze düşen ışık sönmeden yaşamına giren kadın.kahramanları geçmişten çekip çıkarır ve bilinç ışığı farklılaşmış gözleriyle yeniden bakar onlara. Kadın ve erkeğe, aralarındaki sevgi ve diişmanlıklara, ayrılıklara birlikteliklere, aldanmalara aldatmalara, mutluluklara mutsuzluklara bakarken, cinsiyet çoğunlukla tavır alışı belirler. îster o ürünün yazarı, ister ürün üzerine bir tanıtım ya da aktarıma girişen olsun; kadınsa kadın, erkekse erkek safında yer alır ister istemez. Nesnel olmak zordur böyle konularda. Geçmişte ve hazırda yaşananlar ve organsal/ruhsal cinsiyet etkiler bakışı. Belki de doğuşla getirilen bütün zorunlu özellikleri bir kenara bırakıp, zor da olsa beyni cinsiyetin tahakkümünden koparıp, bağlantısız bir vaziyet alış belirleyerek işe koyulmak gerek. Bu mümkün müdür? Denenecektir. Bi seksüel bir yönelişle değil, ne kadın ne SAYFA 14 erkek bir "cin siyetsizlikle" dolaşılacaktır öyküler arasında. Aseksüelbireğilimle... Öykülerden önceki ilk sayfa, Aragon'un dizeleriyle aralanıyor. Kitabın global yorumunu fısıldayan bir sayfa bu: "Sana büyük bir sır söyleyeceğim. Kapat kapıları / Olmek dah.ı kolaydır sev mekten/ Bun dandır iştc benim yaşamaya katlanmam". İzleyen öykülerde olduğu gibi, "Yaz Opüşleri"nde de geri planda yaz mevsimi var. Geri planda demek yanlış olabilir, bellikibu yaz aşklarının günahı bu mevsimin boynunda. "Esintisiz, insanı bunaltan yaz akşamlarında"; "her sevişmc sonrasında tek başma içilen kahve"ler, "mutfağa uğramadan yalnızca üç odayı fırdolayı dönüp dolaşan ve en çok da yatak odasında dertop olan müzik"lerle oluşturulan atmosfer estetik bir "güzellik" sunarken, sevişme sonrasındaki yalnızlığın nüfuz edilemez, gizemli ve tehdit edici niteliklerini de çağrıştırır.Sevişmeler, ten tene tutuşmalar, K.'nın kalemiyle yeniden biçim alıyor."Ağzımdan öptü. (Ağız ağıza öpüşen kadınlar... Ağız ağıza öpüşen kadınları seven sen. Onu deliler gibi öpmüştün. Tutkuyla, alt dudağını dişlerinin arasını alıp ısırarak. Kanının tuzlu tadını hatırlıyor musun ?)" Geçmiş, sanatçılar için acı verici bir büyülü sandıktır. Pandora'nın Sandığı gibi dalınır içine önce coşkuyla, sonra bir sızı kaplar tüm bedeni. O günlerdeki ben'e ve ben olmayanlar'a bakan an'daki ben, keskin bir bağırışla isyan eder "Uzak Aşklarla"da. "(Tanrım, yeter ve beni rahat bırak; o kadar çok şey hatırlıyorum ki...) Ve lerinin en içine bak. Kaçırmıyor bakışlarını, sakınmıyor, doğruca sana bakıyor. Aranızda artık hiçbir şey yok. Hiçbir şey kalmadı. Kalmamış. Sorumsuzluk, özgürlüktür." Kendini terk edilmeye zorlayan sevgili, bağlanmak korkusuyla erkeği dünyasından uzaklaştırır. Çünkü bağlanırsa, ona onun için değil kendi içinbir dünya kuracak ve böylelikle bu "küçük ve iki kişilik (aslında tek kişilik)" dünyada erkek varoluşunu kadı na göre belirleyecektir... • "Sendebenimdünyamdaydın.Tutsak ve hapis. Yalnız beni seveceğin, yalnız benim senin olduğum bir dünya... Hiç yakınmadın. Seni gözledim. Benimle mutluydun. Hayır diyemezsin. Ama sen de benimle mutluydun. Bunu her zaman söyledin. Evet, beni sen mutlu ediyordun. Yokluğunda da yetiyordubu." Parklara, sinemalara gitmeler, ikinci kez aynı filmi izlemeler... îlkinde onu saçlarından ve yüzünden, bir ara damla sakızı kokan dudaklarından öpmeler; uslu durulacağı üzerine sözler ve yeminlerle baş üstüne yeminlerle ikinci kez gitmeyi kabul etmeler... Hep olmuştur, olmaktadır, olacaktır; yaşam aşk içinde sürerken küçük bir esintiyle kafesin kapısı açılır ve kuşlardanbiri"ansızın"gider. "Sonra sen gittin ve bana hiç haber vermedin..." "Haber verebilirdin. Veremez miydin?" (Veremezdi, biliyordu.)(UzakAşklarla) Aşklar bitse de, hesaplaşma sürer. Hep yaşanmıştır, yaşanagidecektir. Kadındır haber vermeden giden; kaltaktır, ayran gönüllü, hafifmeşreptir. Erkektir giden; haytadır, kapkaççı, yarım yüreklidir. Ama genellikle iki taraf da bunaltılıdır. Ve o bunaltı kalıcıdır. K.'nın yapılandırdığı bu düşsel/ gerçek öykü dünyasında da ansuın gi dişlerin karmaşasına düşülür. "Bunca zaman beni hiç arayıp sormadın. Neden?" (AnısıKalır) Oysa o da aramamıştır, peşine düşmemiştir gidenin. "Sen de aramadın, dedi. (Niye, niçin? Neden? Aranmayı istiyorum ben. Aranan olmayı istiyorum. Istiyordum. Bekliyordum. Uyanıyor, duş yapıyor, kahvaltı ediyor, eve dönüyor ve telesekreterin bana göz kırpmasını, seni aradı... seni aradı demesini bekliyordum...)" (BitmişBir YazınPeşinden) Aranmaz, telefon edilmez, meektup yazılmaz, telgraf çekilmez ve susulur. Belki bazıları baştan kaybedilmiş aşklardır. Ama hiç kimse ister kadın olsun ister erkek, baştan kaybetmiş olmayı haketmemiştir. Dahası baştan keybetme diye bir şey olamaz. Olduğunu söylemek, bir acımasızlığa ortak olmaktır. Baştan kaybedilmiş gibi gö , J . C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 8 9 bunlar ve başkaları şimdi gözlerinin önündeydi ve o, hatırlıyordu." İnsanlar. adlar, yerler, tanışmalar bilince tırmanırken, hava bulutlanıp kapanır. Istırap verici anları yeniden yaşamamanın biryolu yoktur artık. "Yeni tanışmıştık. (NerdePÖnemli mi? Önemli. Akılda kalan, yerlerdir. tnsanlar, yerlerle bütünlenir, unutma. Yerler ve insanlar... Önce yerleri hatırlarsın, sonra o yerlerdeki insanlan... Tanıdıklarını, tanıştıklaruıı..." "Yaşlandın ve küçük şeyleri hatırlıyorsun artık. Küçük şeyleri, ayrıntıları..." (BirDalÇitlembik) Geçmişte bırakdan çözümsüz aşklarda hep iletişimsizlik vardır nedense: "Bakışıyorlardı. Bakışıyordunuz, ama göz göze değildiniz. Bakıyordunuz, ama birbirinizi görüyor muydunuz?" (BiziHatırhyormusun?) Kitaba adını veren "Aşk Allahaısmarladık"ta biten aşkların, insanın içindeki boşluk duygusunu giderek genişleten o korkutucu hüznünü duymamak elde değil: "Yüzüne bak onun; gözlerine, göz