Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
lanmıştır. Erkeklerle kadınların karşılaşmalarının, buluşmalarının arkalanndaki gerçeklerin diplerine çöken ilişkilere, o ilişkilerin zırhlarıyla koruduğu olaylara, konuşmalara, 'olasılıklan'n yardınılarından yararlanarak yaklaşmayı denemiştir. Ve başarılı olmuştur. Evet, bu yöntemle geçmiş 'şimdi'ye getirilip yeniden kurulmak ta, yeniden varolınaktadır. Onlar, birlikteliklerini, birlikteliklerinın geçirdiği aşamaları; çözümlerini, kopmalannı ve uzaklaşmalarını oluşturan nedenleri tekrar ıncelemekte, tekrar tartışmaktadırlar. Ve bağlarını kopartan suçluyu aramaktadırlar. Bazı öykülerde kadınların da erkeklerin de, oturup kalktıkları mekanların da adları belirtilmemiştir. Tarık Dursun K. o işi okııra bırak mıştır, okur, istediği, beğen diği adları verme, o aşkları kendisinin de sevdalandığı mekânlarda yaşatma özgürlüğüne sahiptir Anıkrla dokunan bu öykülerin bellekle işbirliği yapan eylemsiz sözcukleri yumuşaktır, şiirlidir, bir hüznün tünelinde nemlenmiş gibidir. Hepsinin yapısında bir şeyleri yitirmenin, bir şeyleri bitirmenın pışmanlığı, acısı, yalnızlığı ve kırgınhğı bulunmaktadır. Adam da kadın da 'Aşk'larına 'Allahaısmarladık' demişler, başka aşklara, başka ilişkilere yürümüşlerdir. Ama gene de onlarda bir şeyler kalmıştır. Söz gelimi 'saçlarını iki yanından alıp ensesinde toplaması,/ gül kurusu, kuşağı tokasız ve yakası saçlarının üstünde yağmurlukla karşılaması, "Atmadım ve sakladım. Evet!" sözleri/ ona tuz bulmuştun ve küskünlüğü geçmiş, gülümsemişti/ mokasenler rugandı ve o gün alınmışlardı/ Albenili. Jartiyer kullanmamakta direnen.'lergibi. Tarık Dursun K. başka kenderin, ülkelerin yaşamlarından öyküler iiretmiştir ama onun sanatını oturttuğu, yaratıcdığım besleyen besinlerin yetiştirildiği tarla 19451960 yıllannın îzmiri'dir. Çocukluğunun izlerini taşıyan sokaklar, evler; âşık olduğu kızları götürdüğü sinemalar, parklar İzmir'dedir. Beyniyle, ruhuyla bağlıdır İzmir'e, sevmiştir îzmir'i. Çeşidi nedenler yüzünden tzmir'den Ankara'ya, Ankara'dan İstanbul'a göçmüştür ama İzmir'in kendisine bağışladığını, cömertçe sunduğunu hiçbir kentte bulamamıştır ve izmir'in dışındaki kentlerde hep bir îzmirli olarak yaşaC U M HU R IY E T K İ T A P S A Y I 1 8 9 mıştır. Yaşamaktadır. Ve insanlığının da, yazarlığının da altyapısını oluşturan bu kentin belli bir dönemini edebiyat yoluyla ölumsuzleştirmek istemiştir. 'Aşk Allahaısmarladık'taki kimi öykülerinde, İzmir'i o kadar güzel betimler, yaşananları öyle güzel sergiler ki okur şaşakalır, nayranlık duyar. "...Pazartesileri kente yağmur yağar. Pazartesi başlar ve günlerce yağar. Tekdüze ve kendi bildiğince. Kadife kale'den Karşıyaka, yağmurda çizgilenir ve Çatalkaya hep kapalıdır. Bakarsın ve dağın iki ucunu birleşmiş gibi görürsün. Körfezin ağzı yiter, deniz saranr.'stır. Yağmur sokaklan seyreltir, evlerin camlarını buğular; otobüs durakları, iskeleler ve tren istasyonları yalnızdır. Güz gelir ve yaz biter. Güz gelir ve yağmurlar başlar, ilkbahara girmedcn çok önce damların kırmızı Marsilya kiremitlerindc yosunlar yeşerir, kırlarda pisiotlan, yabanturpları, ebegiimeçleri fışkırıp boy atarlar. Ve yağmurlar üzerlerine yağar ve hiç durmaz. Gençtin ve delikanlıydın. Gençti ve incecik kızdı./ Yağmursuz bir geceyi. Kordon. Deniz lodossuzdu. Yaz bitmişti ve kıştı. Erken bir akşamdı. Karaçolar geçiyordu. Yavaş nal sesleri atlann./ Kalkmışlar, kış otlannı çiğneye çiğneye Varyant'a çıkmışlardı. Nikâlı dairesinin arkasındaki saat kulesinin altında durmuşlardı. Hava soğumuştu. Çevre mangal kömürü kokuyordu. Eşrefpaşa'dan bakınca Karşıyaka'nın ışıklan bir diziydi./ Ve zengin gazinularında trança şiş, çipura ızgara yapı lır, müşterilere sunulurdu. Yasef Ustanın meyhanesinde, peki? Flavra Sokağı'ndan saptın mı, Sakıp Bey'in sebze nanına varmadan, solda birinci sokağın ağzındaydı. Yaz ve kış sardalya yapardı. Ali, kapı önündeki mangal ateşindc sardalya kızartırdı. Vepilaki, lurmızı pancar turşusu, fava, tek midye dolması, tek yaprak sarması, arnavut ciğeri, bir kesim beyazpeynir, roka salatası, söğüş başeti ve sıcak sıcak sardalyatava.Karafaki rakı..." Tarık Dursun K.'nın "Aşk Allahaısmarladık"ını başka bir açıdan değerlendirmek gerekirse o öykülerdeki ki şiler, zamanın değiştirdiğinden izler anyorlar. Yitirilenleri, yok olanları, kendilerinin birbirine yabancılaştığı anları, ruhlarında patlak veren erozyonlajı. Bunlara, bunları bulmaya gereksinimleri var, (.ünkü geçmişte 'şöyle ya da böyle' yaşadıklarını, gerçeklerin akışlarından aldıklarıyla belgelemek zorundadırlar. Bu aramayı sürdürürken hayal kırıklığına uğrarlar, duyguların barındığı sığınaklar çöktüğünü, aşkı çağıran seslerin tükendiğini, aşka koşan bedenlerin yorulduğunu anladıkları için. Ve bu ne denle "Aşk Allahaısmarladık" diyorlar. Ama ölmeden, o, son ve iri noktayı, yaşamın yenilmez karanlığına koymadan yaşamı bırakmamalı, yaşamın içerdiği hiçbir şeyi bırakmamalı... Tarık Dursun K. da böyle düşündüğünü anlatmak amacıyla "Aşk Allahaısmarladık"ın sayfalarını "Aşka inanıyordu." sözleriylekapatıyor. • Aşk Allahaısmarladık/ öykuler/ TartkDursunKJ Bılgı Yaymevt, l)}s. 1931'de tzmir'de doğdu. Gazetelerde çalıştı, senaryo yazarlığı ve rejisörlük yaptı. Hikâyelerinin konularını önce gençlik serüvenlerinden, zamanla fabrika, yapı ve deniz işçilerinin, esnaf ve küçük memur smıfının hayat savaşlarından alan ve bu bayat kesitlerini şiirli bir dil ve yoğun bir duyarlılıkla işleyen Tarık Dursun, hikâyelerini Hasangiller (1955), Vezir Düşü (1957), Güzel Avrat Otu (1960), Sevmek Diye Bir Şey (1965), Yabanın Adamları (1966), 36 Kısım Tekmili Birden (1970), Bağnyanık ömer ile Güzel Zeynep (1972), Bahriyeli Çocuk (1976), îmbada Dol Kalbim (1982), Ona Seydiğimi Söyle (1983), Ömrüm Ömrüm (1987), kitaplarında topladı. Hikâyeciliğine paralel yürüyen romancılığinın ürünleri, kitap halinde basıl mış eserlerdir: Riza Bey Aile Evi (1957), tnsan Kurdu (1959), Sabah Olmasın (1967), Denizin Kan» (1968), Gün Döndü (1974), Kayabaşı Uygarlığının Yükselişi ve Birdenbire Çöküşü (1980), Alçaktan Uçan Güvercin (1980, televizyona uyarlayıp dizi olarak yayınlandı), Kurşun Ata Ata Biter (1983), lyi Geccler Dünya (1986), Bağışla Onları (1989), Ağaçlar Gibi Ayakta (1990). Ayrıca, Deve Tellal, Pire Berber tken (1970), Bir Küçücük Aslancık Varmış (1975), Yaramaz Kuzu (1991) adlı masal kitapları ve Hoşça Kal Küçük (1979), Otobüsüm Kalluyor (1990), adlı çocuk romanları, İyilikçi Tilki (1991) adlı hikâye kitabı yayımlandı. Güzel Avrat Otu ile Türk Dil Kurumu 1961, Yabanın Adamlan ile Sait Faik 1967 ve Ona Scvdiğimi Söyle ile de Sait Faik 1985 Hikâye Armağanlarınt, Kurşun Ata Ata Biter romanıyla Orhan Kemal 1984 Roman Armağanı'nı, ömrüm Ömrüm ile de İş Bankası 1987 Büyuk Edebiyat Ödülü'nü ve Ağaçlar Gibi Ayakta ile 1991 Yunus Nadi Roman Ödülu'nu aldı. • SAYFA 13