Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Ahmet Yurdakul 3. romanını yayımladı: Bir Masal Akşantı Tuzak dolu bir zeminde Bir Masal Akşamı / Ahmet Yurdakul/ Roman / Bilgi Yayınevi / 278 s. / 20.000 T L / C K K K o d N o : 152.567 NİDAYET KARAKUŞ B İ R Ş I I R K I T A B I Acıyla pişen şiir Ziba Sokağı / Ercüment Uçarı / Edebiyat Gazetesi Yayınları / 76 ş. / 10.000 TL. İlk şiıri 1945 yılında Bucak dergisinde vayımlanan Hrcijment Uçarı, 1959 yılında Istanbul Üntverıstesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi, Şiir, öykü ve denemeler yazan Uçarı, daha sonra tutn uğraşları bırakarak sadece şair kalmaya karar verdi. "Şiirimde gerektikçe ya cla gerekmcdikçc* ^or vc tehlikeli olan her merdivenin altından geçerim. Şiir, sıcak bir temmuz ayının baytekinli bir gününde tam öğle vakti sizi çok rahatsız eden (vızdtılarıyla, sizi ısırmalarıyla) bir sivrisineğin kanadanndaki tüyleri sevgiyle ve sonsuza dek okşayabilmek, öpebilmek duygusunu içinizde taşıyabilmek yüreklilığini sürdürebüme demektir. Acıyla pişer şiir, acı, ateşin bünyesinde mısra kurma uğruna yıkanmaktır" diyen Ercüment Uçarı'nın şimdıye kadar Cümbüşcübaşı (1958), Et (1960), Kuyuda Yusuf (1962), Avlanırken Bir Korku (1967), Albatros Adı Bir Gün Gelecek (1971) ve son olarak Ziba Sokağı adlı şiir kitapları yayımlandı. Ziba Sokağı, şairin Adam Sanat, Varlık ve Gösteri'de yayımlanan şiirlerini topladığı yeni kitabı. re sorgulanmasına, işkence görmesine neden olacaktır. Oktay'ın çekeceği bir filmin senaryosunu daktilo ederken başlar roman. Oktay'ı uzun süredir tanımasına karşın ilk kez bu senaryonun yazılıp verilmesi sırasında yakınlaşacaklardır birbirlerine. Hep senaryo daktilo eden biri olarak değil, senaryo yazarı olarak da ortaya çıkmak istediğini öğrenen Oktay'ın yüreklendirmesiyle Sevmek Sonsuzluktur'u yazar, Nadya. Tuna Şahin'in arandığı günlerde İstanbul'dan uzak bir dağ köyüne gelirler. Bir dağ cvinde kalırlar bir hafta kadar. Romanın daha başında Üvertür Yerine başlığıyla burayı şöyle anlatır Yurdakul: "Bu romanda anlatılan olaylar dizisinin bittiği, 7 Şubat 1990 tarihinden yaklaşık on beş yıl sonra siyah bir araba büyükçe bir köyün içinden geçecek. Geniş dağ yoluna sapıp çevresi alçak duvarlarla çevrili eski bir evin önündc duracak. İçinden bir kadın inecek. Kadın önden yürüyecek. Yoluna çıkan her ağaca, çıtırdayan her dala tanıdık gözlerle bakacak. Nedcn sonra yaşlı bir meşe ağacı çıkacak karşılarına. Kadın eliyle ağacı gösterecek adama. Yaşlı mcşcnin önüne oturacaklar. Ağacın gövdesinde kararmış, üzerinden yıllar geçmiş iki eski kazıntı, iki harf: NAhmet Yurdakul, romanında değişik anlatım tekniklerıni kullanırkcn özbiçim dengesinı güzel tutturur Yer yer senaryo tekniğine girer. Tan/imat dönenıi ronıanlarında acemilik kabul edilen Ahmet Mit hat'ın okuyucuya bilgi verme ereğivle arava girmesi yontemini bilinçli biçımde baştan sona kııllanır Bu yontemiromanınayedirirkenokuru rahatsı/.eımez. Ahmet Yurdakul'un romanı yere sağlam basan, ne söyleyeceğini bilen, söyleyecek sözü olan bir yazarın romanı O/den yoksıın anlatım ya da anlatımdan voksurı ö/ yazın adına hıçbır değer taşııııa/ omurgası/lık eğilimlcrinın arttığı bir donemde Bir Masul Akşamı ilginç şeyler soylüyor D CUMHURİYET K İ T A P S AY I 6 4 "Aykırılıklar, olağana dünüştiikçe tılsımlar sönmeye yüz tutar." Bir Masal akşamı'nın bir yerinde böyle söyler Ahmet Yurdakul Yaşadıkça, toplumdaki değişi mi gdzledikçe şaşırmaz oluyor in san. Şimdiye değin değer bildiği, güzel bildiği ne varsa aşınmış, ters donmuş, tükenmiş. îlkellikler, çirkinlikler egemen olmuş. İnsanda konuşacak hal bırakmıyor bu dıırum. Yürektc en küçük titreşim yaratmıyor artık tep ki dııyulması, karşı çıkılması gereken olgular, olaylar. tnsan yüreği gittikçe kuntlaşıyor. Bir Masal Akşamı, Ahmet Yurdakul'un üçüncü romanı. Daha önce Kurtuluş Savaşı kahramanlarının Cumhuriyet'teki yaşamlprının konu edildiği Kahramanlar ölmeli (1988), Yorgun Çanlar (1989) çıkmıştı. Yazarın ilk kitabıysa 1985'te yavımlanan gerçekten güzel öykülerden oluşan Körfez Üstü YıldızGezer'di. Son romanında, yazar Nadya'nın öyküsiınü anlatır. Yine de Cumhuriyet'i kuran, onun ilkelerine ina nan kuşağın izıni siırer, bu romanda anlatılanlarla kan bağını kurar. Kurtuluş Savaşı kahramanlarından I Iikmet Bey'in yanında ilk teğmenliğini yapan Yıısııf Şahin'in torıınu Tuna Şahın, Bir Masal Akşamı'nın önemli kışilerindendir. 12 Eylül'ün tuzaklarla dolu zemini üzerine oturtulmuş roman. Nadya'dan yola çıkılarak yine Nadya'nın kahraman olduğu iç içe geçmiş öykülerle yü rur. Nadya'yla yönetmen Oktay'ın ilişkileri yanında Nadya'nın senaryo kahramanlarından birinin düşsel öyküsü at başıgider. Üstelik bu kahramanın birgazete haberindeki kişiyle özdeşleştiği görulür. Bu da ayrı bir öykü olarak gelişir Nadya'nın bilincinde. BeyazlarGiyinmişAdam genç kadını olur olmaz zamanlarda ziyaret eder. Onunla taruşır, konuşur varlığını bir gerçeklik olarak benimser Nadya. Bu bir bilinç oyunu gibidir, ama düşünmez bu yanını genç kadın. Yalnızlığının bilincine bindirdiği bir yük gibi algdar bunu. Yine de hepsi bir yanılsamadır. Gerçeğin nerede başladığı, düşün nerede bittiği bilinemese de çoğu zaman. İnsan zihninin karmaşık görüntüleri, kesinliği çizilemeyen gerçekliğin sınırlarından sızarlar bilincimize. Nadya'nın Beyazlar Giymiş Adamı bunun en çarpıcı örneğidir romanda. Oykülerin iç içeliği, anlatımın düşselden gerçekliğe uzanan dili ayrı bir tat verir yazılanlara. Tuna Şahin'le aynı apartmanda oturan Nadya'nın, Tuna'nın gençliğinden, başkalığından etkilenmesi onu da 12 Eylül'ün tuzaklarıyla tanıştıracak, uzun sü Ahmet Yurdakul kıtabında ıc ıce gecmıs öykulerie dusselden gerçekliğe uzanan usta bir anlatım iergılıyor S A Y F A 4