Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Bekir Yıldız 'Darbe'de, acılarla yüklü yaşamlan anlatıyor Topluma inen inme Darbe I Bekir Yıldız / Cem Yayınevi 150 s. / 5000 TL. / Kod No: 022.384. MUZAFFER BUYRUKÇU Yayınıladığı her yapıtla önemli bir sorunu kurcalayan ve yankılar yaratan Bekir Yıldız, "Darbc" adlı romanında kışilik parçalanmalarını, düşmanlığın ortaya çıktığı dönemden bcri bir saniyc bilc gündemden inmeyen evrensel boyutlu işkenceyı, işkencecileri ijlemeye çalışır. Karısının işc gitmesiyle evde tek başına kalan Ali, yalnızlıkla, yalnızlığın kaygılar, tedirginlikler üreten karakterivle uğrajır. Arala rındaki bağın, iletişim odaklarının kaynaklarını ararken geçmijten geleıeğe doğru hızla akan bir olaylar dizisiylc kujaıılır ve anılarının baskınma uğrar. Hıçbır şeyden memnun değildir, mutsuzdur. "Neden böylesine isteksizdi, umutsuzdu yeni bir güne basiarken? Son yıllarda toplumda, dünyada yaşanan olayların tanıklığı mıydı, onu bu dcnli yenik düşürcn yoksa? Kolları, ayakları zincire vurulmuştu sanki. Cezaevlerinde yatanlardan, hücrelerde çürüyenlerden birisi olabilir miydi Ali?" Bu sorular çoğalınca ve varlığına yüklenince fenalaşır, balkon kapısının önünde yere devrılir. İnnıe inmijtir. Ama inme olgusuyla birliktc Ali'nin benliğinde bir değisme başgöstcrir; kisiliği bölünür, kcndisinin dışında birkaç kişıyı bırden yajamaya koyulur. Pişmanlık yasasından yararlanıp pişman olduğunu ıtıraf eden ve polisle i^birliği yapan (böylelerı sık sık televızyon ekranına getirilmekledir) vc polis tarafından çevrebindekilerce ve arkadaşlarınca tanınmaması için yüzü vc adı değiştırılen Yavuz Aslantürk'tür bu kışilerden bırı. Yavuz Aslantürk, kocasını öldü bilen, zaman zanıan me/arını ziyaret eden ve devrimciliğiyle övünen karısı Narin'e yaklasır, iliski kurma yollarmı arar. (Bu bölüm biraz daha uzatılabihr, ayrıntılar, etki alanlan ı,ogaltılabihrdi) Yılmayan, çö/ülmeyen devrimci Kamer Can, bir örgüı üyesidir. Yakalannııjur. Güvenlik güçlcrinin en acımasız, en gaddar elemanlarınca sorguya <,ckilir boyuna. Kamer Can, konujmayınca, polisin istediği bilgileri vermcyince ijkenceler birbirini izler. "Geçtiğım i^kentelerden bir camız, bir deve, bir fil bıle geçirılmi^ olsaydı dayanama?dı hıçbııısı. Ama ben ölmedığıme göre, nasıl bir yaraıığım acaba?" Kamer Can'a takınılan canavarca tavır, bir bakıma yönetimin insana takındığı genel tavırdır ve özündeki fajizan dokuyu ortaya koymaktadır. Ama Kamer Can, ne yapılırsa yapılsın yenilmemeye, teslim olmamaya, işkencecilere yengi zevkini tattırmamaya kararlıdır. Çünkü direnen kişi, onuruyla yaşamayı seçen, onurunu her şeyden üstün tutan, onun zedclenmesine, hırpalanmasına izin vermeyen ve bu yüce durumu sonuna kadar savunan kişidir. Rilincin en üst düzeyine çıkan, sadece memleketindeki sorunlarla değil, dünyadaki sorunlarla ilgilenen, acı çeken insanla, insanlarla acı çeken kişidir. 12 lylül askeri harekâtı, kardeş kavgasını önlemek gerekçesiyle yapılmıştır ve kargaşanın, düzene başkaldırmanın, kan dökücülüğünün baj suç K İ T A P T A N B İ R B Ö L Ü M lusu olarak nitelendirdiği sol kesime, şiddetli bir darbe indirmijtir. Ama sağ kesime, o kesimin militanlarına hoşgörülü davranmıjtır. Bir bakıma kayırmıjtır iktidarlara verdikleri hizmettcn ve sola karjı açtıkları kutsal savajtan ötürü. Anlattıgı her jey acılarla yüklü olduğu için Bekir Yıldız'ın iözcükleri serttır, vurucudur, kızgındır, sarsıcıdır. "Darbe"de kullandığı öyküleme tekniği, kişilerin yajamlarını, yaşamlanndaki yıkılışları, çöküşleri, devinimleri ve her an doğan beklenmedik olayları gözlemleyerek ızleyen düz anlatım tekniği değildir. Esnek, gelgıt'i, oradan oraya sıçraması bol bir tekniktir ve bu teknik çağrışımlarla, geriye dönüjlerle, anımiamalarla beslenmektedir. "Darbe"de "Bekir Yıldız 12 Eylül'ü, onun uzantısı olan bugünü, 12 Eylül'ün ve bugünün dünyadaki benzerlerini sergilerken okuru uzun uzun düşündürmektedir. Bence "Darbe" yaşadığımız düzeni suçlayan, lanetleyen, hatla reddeden kapkara bir romandır. Bekir Yıldız, yayımladığı her yapıtta önemll bir sortınu kurcalayan, yankılar yaratan yazar. (Fotoğraf: Cenglz Cıva) • ••Ali düşünüyor muydu, uyuyor da diijler ıni görüyordu, pek anla^ılamıyordu. Gözleri açık, kıpırtısızdı. Yüzüne ulajan yağmur tanelerine de aldırıj ettiği yoktu. Hem aldırış etse bile yapabileceği bir şey var mıydı? Ayağa kalkıp balkonun kapısını kapatamayacapna, salondan yatak odasına geçip üşüyen bedenini ısıtabılnıek için yorganın altına eiremeyeceğinc göre birileri gelinceye kadar beklemekten, kıpırtısızca beklemekten başkaca seçeneği kalmıj mıydı? Neredeydi karısı? Hiç olmazsa o gelseydı zamansız. Zamansız gelebilir miydi karısı? Bu sıra güçlü bir riizgâr esti dışarıda, Esen rüzgârın bir ucu da salona, saJondaki avizeye ulaştı. Avize saJlandı. Avizenin sallanmasıyla, Ali'nin gözleri içinde bir yanan bir sönen ışık, ona geceyle gündüzü anımsattı. "Geceler", dedi içinden. "Şu kış günlerinde, ancak gecelerdc rastlajabildiğim karım ne yapıyordur şimdi? Ellerim, kollarım, ayaklarım ne yapıyorlardır acaba? Onlar yanıbaşımdayken, onlar bendeyken hiçbir jey yapamazken, karıma nasıl söz geçirebilirim ki? Felç... Her jcy felç ve karmakarıjık... Demokrasi felç. Özgürlük daha bir felç. Ya darbeler? Tanklı tüfekli darbeler... Cezaevleri, işkenceler... Televizyon da darbenin bir başka türlüsü. Sevmediğin, hatta iğrendiğin lider ve liderlerin, gece gündüz, karşısına geçip gözlerinin içine baka baka yalan söylemeleri... Hatta ihanetleriyle bedenini darbelemeleri, ruhunu dağlamaları... Daha da acı olanı, senin tiksindiğine, çıkarı ulanların yalanması..." Ali, bir an soluklanmak istercesine düşünmek istemedi. "Çalışan kadınlarda, çalışmayan kadınlarda sorun" diye düjündü sonunda. "Ekmeğini taştan çıkaran kadınlarla, ekmeğini, çalışan, üreten insanların sırtından çıkaran sümüklü böcekler..." Beyniyle kavga etmek istercesine, 'böcek sözcüğüne karşı çıktı Ali. "Böcek değıl", dedi. "Sülük", sülük sözcüğüydü doğru olan. Ah beyııinı, sen de mı teklemeye başladın yoksa? Bırıcık güvendığım sendın oysa. Sensin beni gerilere, ilerilere götürüp getirecek olan. Sensin, düşünüp de yazamadıklarımı belki de son kez düşündürecek olan. S A Y F A CUMHURİYET KİTAP SAYI 1