25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

ların Batılı öğrenim görmelerine özen göstermiştir. Kardeşlerden üçü de Paris'te SainteBarbe Yüksekokulu'nun Mımarlık Bölümü'nü bitirmişlerdir. Istanbul'a döndükten sonra Tanzimat ruh ve idealinın başlıca destekleyicilerinden olan bu üç kardeş, Osmanlı toplumunda etkilı rol oynamışlardır. Kalfalıklarının yanı sıra birçok üstün meziyetlere sahip olan bu kardeşler arasında, her türlü kültürel faaliyetleri manen ve maddeten destekleyenler vc hatta opera müziği besteleyenler bile vardı. Nitekim Agop Balyan, yaşamı süresince devrin edip ve yazarlarını, müzik ustalarını ve tiyatro adamlarmı korumuş, hatta bir tiyatronun kurulmasına bizzat önayak olmujtur. İçlerinde en yamanı Sarkis Balyan. Aynı zamanda mühendismekanisyen olan ve "Ser Mimarı Devlet" (Devletin Baş Mimarı) payesine değer görülen Sarkis Bey, mimari uygulamalarının dışında, ülkede demiryolu yapımı için Şirketi Nafiai Osmani adında bir şirket kurmuş, Ereğli çevresinde, Bartın ve Cıde kazalarında maden kömürü çıkarma ve ışletme imtiyazı elde etmış, Bağdat Demiryolu'nun bütün yapım işini üstlenmiştir. Fakat bütün bunların dıjında türetme (ihtira) yeteneği de varmış, Sarkis Bey'in. Nitekim icat ettiği "Döner Buharlı Makine" İngiltere hükümetince verilen beratla Avrupa'da uzun süre kullanılmıştır. Ayrıca dünyaca ünlü aeniz ressamı Ayvazovski'yi Rusya'dan getirtip Sultan Abdülaziz'e takdim eden de odur. Bu mimarları ve yapıtlarını başlıca hangi kaynaklara başvurarak ne yönlerden incelediniz? TUĞLACI Bildiğiniz gibi, 10'u aşkın ülkede tarihimizle ilgili araştırma ve ıncelemelerde bulunan bir kişiyim. Tarihimizin bir parçası sayılması gereken bu konu ile de ilgilendim ve gereklı malzemeyı aradım, buldum. Tarih konulu yapıtlarımda geçen bılgı ya da olaylan, göze ve ruha hirap edecek görsel malzemeyle belgelemeye özen gostermeyi severım. Oldukça cskı bir geçnuşe dayanan bu aıle hakkında ılk sağlıklı kaynaklar, 17. yüzyıla aittir. Ancak bu kaynaklardan hiçbiri nc yazık kı Türkçe değıldır. Balyanların yüz yıllık san.u faaliyetleri hakkında başta Ermenıce olmak üzere Ingılızce, Fransızca, Almanca ve Italyanca gazete ve dergilerde yayımlanmış yazılara, haberlere, ayrıca gerek Hazinei Evrak'ta, gerekse aile ve devlet arşivleriyle özel arşivlerde önemli sayıda resmi belgeye rastladım. Yapıtını/ın ikinci baskısını hazırlarken başlıca ne gibi ekler ve değişiklikler yaptınız? TUĞLACI Balyan ailesi mimar mensuplarının kişiliklerini, sanatsal formasyonlarını ve eserferini konu alan araştırmanın bu ikinci İngilizce baskısını hazırlarken İngilizcedeki anlatım özelliğini de göz önünde bulundurarak kitaba "Osmanlı Mimarlığında Balyan Ailesi'nin Rolü" adını verdim. Ayrıca genişletilmiş bu ikinci baskıda okura daha evrensel bir açı sunmak amacıyla kitabı yeniden düzenledim. Mimarlık tarihiyle ilgili başka çalışmalarınız var mı? TUĞLACI Türk sanat tarihiyle ilgili geniş bir çalışmam var. Mimarlık da onun bir bölümünü oluşturmaktadır. Bu yapıtınız bir bakıma Ermenilerin, uyrukları oldukları Osmanlı Türkiyesi'ne kültür açısından önemli katkılarda bulundukları ilginç bir alanı sergiliyor diyebilir miyiz? TUĞLACI Güzel bir noktaya değindiniz. Efendim bu kitap aslında, tarihi belgelerin de yansıttığı, TürkErmeni yakınlığının somut bir kanıtıdır. Oldukça uzak bir geçmişe dayanan ve zamanla vazgeçilmez bir işbirliğine dönüşen bu yakınlığın doğal bir sonucu olarak, sayısız ortak ürünlerin günümüze gelmiş olduğu gözlemlenmektedir. Bugün bu olguyu inkâra kalkışanlar olabilir. Ben kuvvetle ümit edıyorum ki, bu kitapta sunulan tanıtlar zinciri, yakın bir geçmişe kadar süren jnutlu zamanların canlanmasına vesile olacaktır.D CUMHURİYET K İ T A P SAYI 42 Toplum Bilimlerinde Yorumcu Yaklaşım / Derleyenler: Paul RabinowWilliam Sullivan / Çeviren: Taha Parla / Hürriyet Vakfı Yayınları 1. hamur, 106 s. / 10.000 TL CKK Kod No: 060.022 MEHMET ALİ KILIÇBAY Yorumun bilimseli Taha Parla'nın çevirisiyle yayımlanan bir makale derlemesi Modernleşme, buna maruz kalan hemen her toplum içın radıkal bir kültür değişimi anlamına gelmıştır. Batı, kendi modernleşmesini, kendi ürettiği süreçler ve kavramlar içinde gerçekleştırirlıen bizım gibi toplumlar "Batılılaşma" gibi pek fazla doyurucu bir adı olmayan bir süreç içinde, kesiklik, sancılı ve dramatik bir geçiş yaşamışlardır, yaşamaktadırlar vc bu geçişin sona erip ermcyeceğı de henüz bellı değıldir. Bu durumda "Batılılaşma"nın aynasında resmedilen Türk modernk'imesi, Batı'da ortava çıkan zıhınsel ıklım kaymalarının çoğu zaman hıç larkında olmadan, bu kültür ve uygarlık küresiyle olan tema.sını yalnızca "sonuç bildirgeleri" düzeyınde korumuştur. Bu durumda Batı'nın, cloğaları gereğı hepsı de tartı^malı olan zıhinsel ürünlcri (kesin denılen uygulamalı bilimlerin vardıkları sonuçlar da dahil) bize, kabul eder nin bulunduğu koııum.ı g<><' "mutlaklar" ve "sabeteler" biçimindc intıkal etmiştir. Hal böyle olunca, Batı düşün ve bilım çevrelerindeki yaratıcı tartı^ma ortamının Türkiye'ye yansıyabilmesi olanaksız olmuştur. Ama son on yıldır yoğunlaşmasını ve yaygınlaşmasını mutlulukla izlediğimiz bir eğilimin sonucu olsa gerek, Batı kültürünün sürekli bir geli^me ve değişme ortamında yer almasını sağlayan temel özelliklerden biri olan, hiçbir şeyi mutlak kabul etmeme tavnnın bazı ürünleri de Türk okuyucusunun dikkatine sunulmakBu ilk anlamın zaman içinde gelişip zenginleşmesiytadır. le hermenötik, günümüzde, yazıldığı andan itibaren yaBunlardan biri de yakınlarda Taha Parla'nın çevirizarından giderek bağımsızlaşarak özerk bir varoluşa sasiyle yayımlanan bir makale derlemesi olmuştur. "Top hip olmaya başlayan her tür metnin anlaşılması amalum Bilimlerinde Yorumcu Yaklaşım" adıyla dilimicıyla yorumlanması anlamına gelmeye başlamıştır. Buze aktarılan bu derleme, Türk okuyucusu için gerçek rada anahtar kavram "anlaşılması amacıyla"dır ve Türten son derece yeni bir alanın kapısını aralamaktadır. kiye'deki gelenekler bakımından bize en ters gelecek nokHermenötik adı verilen ve Türkçede yorumbilim veya ta da budur. Çünkü biz Türkler, büyük çoğunluğumuz yorumbilgisi kelimeleriyle karşılanan kavram, aslında itibarıyla "yorum" yaptığımız zaman, bundan o ana kaçok eski değıldır, 18. yüzyılın ikinci yarısında Fransa dar doğru olduğunu kabul ettirmeye uğraştığımız herda ortaya çıkmıştır. Bu kavramın bağlantısı, Mısır'da yahangi bir şeye destek aramak üzere giriştiğimiz seçmeci ^ayan Yunanlıların sımya tanrısı Toth'la özdeşleştirdik okumayı anlarız. lcri Hermes Trimegistos'tan gelmektedir. Eski Yunan O halde, metinlerin kendilerini hemen ele vermeyen mitolojisinin ticaret, güzel konuşma tanrısı olduğu ka derin anlamlarını (zaten hermenötik de sıkı sıkıya kadar hırsızların koruyucusu ve tanrıların habercisi olan patılmış demektir) çözmeye ve sonuçta da anlamaya daHermes'i böylece Eski Yunan'daki gizlilik öğeleriyle Es yalı bir yönteme, galiba en çok bizim ihtiyacımız var. ki Mısır'ın gizlilik öğretısı ve Musevilerin 'Keballa'sıyla Elimizdeki kitabın dilinin, konusu ve kapsamı gereği birleşmiş olmaktadır. Sonuçta hermeneutique 1777'de (aynı zamanda Türkçenin kısır çekişmelerin konusu yailk kez Fransa'da kullanıldığında, aydınlanma hareke pılarak ihmal edilmesinin sonucu olarak, gerekli kavtinın oluşturduğu yenı zihinsel iklım içinde, doğanın ramların gerekli zamanlarda üretilmemelerinin koltuk sırlannın araştırma faaliyetine yönelik yeni merak tav değneği olarak) son derece ağır olması, aslında bizim için rı içinde çözübileceğine inanılan yeni enteiektüel tav uygun bir fırsat yaratmaktadır. Hem hermenötiğin ne rın ürünü olarak, felsefi ve dinsel metinlerin derin an olduğunu öğreneceğiz hem de edindiğimiz bu bilgileri lamlarının açığa çıkartılmasına yönelik bir inceleme fa bu zor kitaba uygulayarak, ilk egzersizlerimizi yapacaaliyeti anlamına gelmiştir. ğız. D S A YF A 28
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear