Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Doç. Dr. Selçuk, kitabında hukuk, yargı ve toplum sorunlanna eğiliyor 6 E Ç M I Ş • Ü E L E C E fil Estetik mi, Işlevsellik mi? Mimarhk Kavramları / Poğan Kuban / Yem Yayın 1990 Üçüncü Baskı. MEÜN CEVDET ANDAV üksek mimar Sayın Doğan Kurban'uı bu çok yararlı yapıtı 3. basımına ulasmış. Yazarın öteki yapıtları gibi bu yapıtı da yalnızca mimarlıkla ılgıli olanlara değil, genel olarak sanat konulanna meraklı okura seslenen yanı ile gerçekten zengin bir içerik taşıyor. Kitabı, kimi bölümleri üzerinde uzun uzun durarak okuyorum. Mimariık, işlevselliğinden ötürü bütün güzel sanatlar içinde pek özel bir yer tutar; cünkü burada önemli olan, estetik ıle işlevselliğın uyumudur. Bunlardan biri olmadı mı, konumuzun varlığı da ortadan kalkar. Bundan ötürü de mimarlar arasında oldukça sık tartışılan bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Sayın Kuban, kitabının "İşlev Kavramı" başlıklı bölümüne şöyle girıyor: "İşlev (fonksıyon) gereksinmelerin belirlediği istekler ve onların programlaştırılması anlamına gelıyor; fakat daha sınırlı olguları anlatmak içın de k ullan ılmaktadır.'' Bunlar, özetle, amaca uygunluk, ekonomik zorunluluklar, fiziksel düzenleme gibi niteliklerdir. Ama "işlev terimi, bir yapının farklı amaclarla kullanılan Do(lan K u b a n bölümleri arasında, kullanmanın gerektirdiği bir sıralanmayı da anlatır. Peki, estetik öğenin, işlevsellık içindeki yeri nedir? Başka b i r deyişle, estetik, bu işlevsel düzene eklenmiş bir süs m ü d ü r ? Yukarıda adını verdiğim b ö l ü m ü n b i r yerinde Sayın Doğan K.uban şöyle diyor: " M i m a r i ı k tarihindeki b ü y ü k unsurların gelışme sürecinde kullanışlı ile eüzelin çoğu kez birlikte olduğunu izlemek olasıdır." Kullanışlı ıle güzelin burada bir araya gelişi rastlantı mıdır? Daha açayım k o n u y u : Bir yapının 'kullanışlı' olması neden y e t m i y o r da o n u n ayrıca 'güzel' olmasını da istiyoruz? Işlevselliği oluşturan z o r u n l u dayanakları biliyoruz. Bunlardan birkaçını vukarıda sıralamıştım; peki, bir yapı için güzelliği de böylesine zorunlu kılan dayanaklar var mı, varsa bunlar nelerdir? İşte tartışmalara yol acan k o n u budur. Bir yapının orantılarım güzellik m i belirfesin, yoksa gerekseme mi? G e n e o b ö l ü m ü n biraz daha altında Saym D o ğ a n K u b a n diyor ki: " T a m işlevsel olma, güzellik isteğini de içermek üzere, insan çevresinde arayabileceğı b ü t ü n niteliklerin beraber gerçekleşrnesi anlamına gelir." G ö r ü l d ü ğ ü gibi yazarımız, güzellik öğesini işlevselliğin icine yerleştirmektedir. Böyle bir ; ö z ü m yolu bana çok doğru g ö r ü m ü y o r . Başka türlü, jüzelliğın gerekliliğini kanıtlamak gticleşecektir. 'Kullanışlı ' olmak eüzellikten soyutlanmamalıdır. Kullammın ö z ü n d e d ı r güzellik. Ç ü n k ü kullanım biçim'den kaynaklanır; biçimse estetiğin ta kendisidir. Bu k o n u y u başka bir yazımda inceleme istiyorum. D Hukuk insan içindir Ç ü r ü t m e l e r / Sami Selçuk / Tekin Yayınevi / İst. 1990 / 320 s. 11.000 TL. / CKK Kod No.: 11724 MEHMET AKİF TUTUMUİ HUKUKÇU Y Ulkemizde yargıç ve savcıların gerek hukuk gerekse hukukla ilgili toplumsal sorunlar hakkında pek yayın yapmadıklan bilinen bir gerçek. Bununla anılan meslek mensuplarının hukuk ve sosyal sorunlara karşı duyarsız kaldıklarını söylemek istemiyorum. Yalnızca, ülkedeki hukuk ve yargı sorunlarını makale ve kitap yazarak sergileyenlcrin ve çözüm getirme çabalarına girişenlerin en az bu meslekten çıktığını vurgulamak istiyorum. Tabii bu durumun nedenini yargıç ve savcıların kişiliklerine yüklemiyorum. Dava sayısının çokluğu, ekonomik sıkıntılar ve meslekı güvencenin azlığı gibi sistemden kaynaklanan sorunlar anlatılan olgunun başlıca etkenlerini oluşturuyor. Işte Yargıtay üyesi Doç. Dr. Sami Selçuk, bu olumsuz koşullarda hukuk, yargı ve toplum sorunlanna duyarlılık gösteren, araştırmalar yapan, makaleler ve kitaplar yazan aydın hukukçularımızdan biri... Daha önce çeşitli gazete ve dergilerde yayımladığı makaleleri "Çürütmeler" adlı kitabında toplamı$. Toplam 73 makale ve incelemenin yer aldığı bu kitapta hukuk ve yargı sorunlanna ağırlık verilmiş. Bunun yanı sıra Atatürk devrimi, Türk dilinin özleştirilmesi, laiklik, cumhuriyet rejimi ve aydını gibi konular da yazarın ilgi alanı içinde yer almış. Dr. Selçuk, gerek birey olarak, gerekse hukukçu olarak Batılı ve diyalektik bir düşünce yönıemini kavramamız gerektiğini belirtiyor. "(...)Çoğulcu, Batılı, kısaca çağdaş toplum olmak istiyorsak, bu diyalektik özü yakalamak, kavramak ve onu ber alanda, özellikle yargılamada işler kılmak zorundayız" (s.43). Gerçekten bugün uygulanmakta olan ceza yargılamasında savunma makamına gereğince yer ve olanak tanınmaması, (büyük ölçüde) diyalektik düşünme yönteminin kavranılmamış olmasına bağlanabilir. Yazar, suç ve ceza politikasının insancıllık ilkesine göre belirlenmesini ve "suçlu"ya suçu ne olursa olsuninsanca davranılması gerektiğini şu üç temel ilke çerçevesinde belirtir: "Çağdaş suç ve ceza politikasının odağı insandır ve bu açıdan üç temele dayanır. Birincisi, eylemi ne denli tiksindirici olursa olsun, suçluya insanca davranılacaktır (...) insan hukuk için değil, hukuk insan içindir, he'rn akla hem de değerlere dayanır. Salt akla dayanan bir hukukun ahlakiliği ve insancıllığı eksiktir (...) Çağdaş suç ve ceza politikasının ikinci temeli şudur: Suçlu, beden ve ruh sağlığı bozulmadan insancıllaştırılacak, üyesi olduğu topluma yeniden dönecektir. Onu damgalayan, kıyıya iten ve marjinal adaletten toplum zarar görür (...) Üçüncü temel, suçlu dediğimiz insanı deneme konusu yapmamaktır" (s.5455). Bizim de öteden beri paylaştığımız bu görüşlerin ülkemizdeki tüm hukukçular tarafından benimsenmesini dileriz. "Ulkemizde, özellikle hazırlık soruşturmasında sanıkların kollukta baskı, işkence gördüğü şeklindeki iddialara sık sık rastlanmaktadır. Eğer sanıktan bas ÇÜRÜTMELER 0 Dr. Selçuk, gerek bırey olarak, gerekse hukukçu olarak Batılı ve diyalektik bir düşünce yöntemını kavramamız gerektiğini belirtiyor. kı ve işkence sonucu ikrar elde edilmişse, adalet daha işin basında yitirilmiştir" diyen yazar, buna bir çözüm olarak Fransız Ceza Yargılama Yasası'nın 64. ve 65. maddelerinde öngörülen yöntemlerin bizde de kabul edilmesini önermektedir. Buna göre "Kolluktaki sorguda tutulan tutanağı sanığa uygulanan sorgunun yöntemi ve süresi yazılmalı ve sorgudan sonra sanık bir hekime muayene ettirilmelidir" (s. 6566). Kanımca bu öneriye, sanık avukatının hazırlık soruşturmasına belli ölçülerde müdahale edebilme olanağını da eklemek gerekir. Sami Selçuk sadece hukuk konulannda yazmıyor, diğer sosjal konu ve sorunlar hakkında da düşünce üretiyor. Örneğin laiklik ilkesinin işlevleri konusunda şunları yazıyor: "Laikliğin kısa vadede özgörevi, din ve mezhep çatışmalarına son vererek toplumsal barışı gerçekleştirmektir (...) Laikliğin uzun vadede özgörevi ise toplumu çagdaşlaştırmaktır. Laik devlet, özgür kafalar yetiştirecek; gelişimi önleyen boş inançlardan toplumu arandıracaktır" (s.156). Türk dilinin özleştirilmesi, özellikle hukuk dilinin (ve yasa dilinin) anlaşıhr hale gelmesi günümüzün önemli bir sorunudur. Bugün yürürlükte olan birçok temel yasa 1926'da kabul edildiği günün (ArapçaOsmanlıca) terim ve sözcükleriyle dolu. Yeni kuşağın bu yasaları anlaması hemen hemen olanaksız. Oysa yasaları bilmemek mazaret sayılmıyor (TCK.m.44). B«ı çelişkinin giderilmesi ise hukuk ve yasa dilinin özleştirilmesi ile olanaklıdır. Bunu da başta hukukçuların yapması gerekıyor. Dr. Selçuk, bu yönde bir oluşum ve çabayı Atatürkçülüğün bir gereği sayıyor. Yapıtlarını öz Türkçe sözcüklerle ve akıcı bir üslupla kaleme alan yazar, ele aldığı konulara bilimsel açıdan yaklaştığından, makale sonlarını kaynakçayı eklemeyi de ihmal etmiyor. "Çürütmeler", yargı, hukuk ve bunlarla ilgili toplumsal sorunlara ilgi duyan herkesin ve özellikle hukukçuların okuması gereken bir yapıt.D S A Y F A 7 CUMHURİYET KİTAP SAYI 45