21 Haziran 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

DAVRANIŞ BİLİMLERİ Senkronize hareketleri incelerken uzun süredir kullanılan standart yaklaşım, söz konusu hayvanı “kendi kendine yol alan bir parçacık” olarak görmektir. Bu yaklaşımda parçacıklar bazı basit kurallara uyarlar. Örneğin “en yakın komşusu ile arasında bir vücut mesafesi bırakır” ve “öndeki organizmanın hızına uyum sağlar”. Fizik kurallarının geçerli olduğu bu yaklaşım, hayvanları “akılsız nesneler” olarak ele alır. Couzin, 2006 yılında Science dersinde yayımlanan bir makalesinde, bilgisayar modeli üzerinden çekirgelerin sürü içindeki davranışlarını açıklıyordu. Makaleye göre her hayvan çarpışmamak ve hareketlerini koordine etmek için komşusunun hızına, yakınlığına ve yönüne göre hareket eder. Ancak makalenin yayımlanmasından kısa süre sonra Couzin modelde bir hata olduğunu fark etti. Gerçek çekirgeleri laboratuvarlarında inceleyen Couzin ve ekibi, deneyin sonunda çekirge sayısının başlangıçtakinden daha az olduğunu keşfetti. Çünkü çekirgeler yol alırken başkalarıyla çarpışmamak için bir diğerini yiyordu. Couzin bu durumu şöyle açıklıyor: “Tesadüfen sürünün yamyamlık yaparak yol aldığını keşfettik. Her birey yenmemek için bir diğerini yemeğe çalışıyor. Bu keşif tüm varsayımlarımızı yıktı.” Bu tarihten sonra Couzin ve arkadaşları sürü davranışlarına farklı bir pencereden bakmaya başladı. “Bu yalnızca fiziksel kurallarla açıklanamaz” diye konuşan Couzin, “Bunlar biyolojik organizmalar. Duyusal verilere göre davranışlarını değiştiriyorlar. Bunu keşfettikten sonra sürüler üzerindeki araştırmalarımız daha zorlu bir yola girdi. Çünkü artık sürünün içindeki bireylerin yeteneklerini ve motivasyonlarını göz önüne almamız gerektiğini öğrendik” diyor. ÖLMEMEK İÇİN ÖLDÜRMEK Kolektif zekâ mı, yoksa kolektif aptallık mı? Sürü, sanıldığı gibi hareket halindeki akılsız organizmalardan değil, tam tersi zekâları, duyuları, motivasyonları ve evrilmiş davranışları olan canlı varlıklardan oluşur. Son bilimsel araştırmaların ortaya çıkarttığı bu görüşe göre, sürünün kolektif zekâsı, kendini oluşturan bireylerin zekâ toplamından daha büyüktür. Bu bulgular robot tasarımından, yara tedavisine, kanser hücrelerinin yok edilmesinden, borsa tahminlerine dek pek çok alanda bilim insanlarına yol gösterecek. APTAL TAKİPÇİ VARSAYIMI “OUT” K olektif zekâ işbirliği, ortak çalışma ve çok sayıda bireyin rekabeti sonucu ortaya çıkan bir grup zekâsıdır. Genellikle ortak karar alma süreçlerinde etkilidir. Bu kavram sosyobiyoloji, siyaset bilimi, bilgisayar bilimi gibi dallarda kullanılır; görüş birliği, sosyal sermaye, oy verme sistemleri, sosyal medya gibi kitle faaliyetlerini değerlendirme yöntemlerinde sıkça başvurulan bir referanstır. Princeton Üniversitesi Ekoloji ve Evrimsel Biyoloji Bölümü’nden sürü davranışları uzmanı Iain Couzin, sürü halinde yaşayan hayvanların, hareket halindeyken aralarındaki etkileşimi araştırıyor. Couzin, Afrika’da ekili alanlara musallat olan çekirgelerin davranışlarını inceleyerek işe başlamış. Ne yazık ki topladığı veriler bir çöl fırtınası sırasında kullanılamaz hale geldiği için şimdi çalışmalarını bilgisayar modelleri üzerinden yürütüyor. Bu konuyu araştıran pek çok sosyobiyolog da kendisi gibi alan çalışmalarından çok fazla verim alamadıklarından şikâyetçi. Kuş, balık ve çekirge gibi sürü davranışları sergileyen hayvanların, sürü içindeyken hayatta kalma şansları daha fazladır. Bir kere bu hayvanların tek başlarına kaldıklarında yapacakları şeyler kısıtlıdır. Başka bir deyişle bir sürünün kolektif bilgi işleme gücü, kendini oluşturan bireylerin bilgi işleme gücünün toplamından daha büyüktür. Bu kavramı daha kompleks sistemlere uyarladığımız zaman hastalıklarla mücadeleden, robot sürüsü oluşturmaya dek pek çok alanda yararlı olabileceği düşünülüyor. Hatta insan beyni ile ilgili düşünce şeklini bile değiştirebilir. Norveç’teki Bergen Deniz Araştırmaları Enstitüsü’nde balık sürülerinin davranışlarını izleyen Olav Handegard, balıkların daha küçük sürülere ayrılarak düşmana karşı savunmasını arttırdığını saptamış. Bunu şöyle açıklıyor: “Küçük sürülerde bilgi akışı daha hızlıdır. Dolayısıyla balıklar düşman sürüler karşısında daha hızlı hareket edebilmek için daha küçük sürülere ayrılır. Bu da sürülerin kurallara uyan beyinsiz yaratıklardan oluşmadığını, duyularıyla hareket eden bireylerden oluştuğunu gösteriyor.” Zamanla modelleme aşamasında başka hataların daha yapılmış olduğu ortaya çıktı. Modelleri tasarlayan bilim insanları, grup hareketinin belirlenmesinde sürüdeki her üyenin eşit söz hakkına sahip olduğunu varsayar. Başka bir deyişle her üye birbirinin benzeri parçacıklar olarak resmedilir. Oysa güvercin sürüleri üzerinde yapılan bir KOLEKTİF ZEKÂ NASIL YÜKSELTİLİR? En güvenilir, en iyi kolektif zekâ nasıl elde edilir? Sürüyü en akıllı bireylerin oluşturması mı, yoksa en yaratıcı insanların bir araya gelmesi mi? M.I.T.’teki Kolektif Zekâ Merkezi Yöneticisi Thomas Malone, bir grubun kolektif zekâsını üç faktörün belirlediğini söylüyor: • GRUP ÜYELERİNİN SOSYAL ALGILARI: Tipik olarak sosyal algı, başkalarının davranışlarının farkında olmak ve niçin öyle davrandıklarını anlamaya çalışmaktır. Sosyal algı, kişilerarası zekânın bir şeklidir. Başka bir deyişle duygusal zekâdır. Sosyal algının yüksek olduğu toplumlarda, farkındalık ve anlayışın yanı sıra negatif tepkilerle de nasıl baş edileceği bilinir. Eğer bir toplumun duygusal zekâsı yüksek ise, kolektif zekâsı da yüksektir. • HERKESE SÖZ ALMA HAKKI: Seminerlerde bir medyatör aracılığı ile herkesin konuşma süresi eşitlenir. Daha geniş topluluklarda söz alma hakkı herkesin görüşlerini ifade etmesine olanak tanımaktır. Malone’nin yaptığı bir araştırmaya göre herkese eşit konuşma hakkı tanınan toplumlarda, grup kararları daha akılcı ve gerçekçidir ve zekâ ürünüdür. Oysa tek kişinin konuşmasının baskın olduğu toplumların kolektif zekâsı düşüktür. • KADINLARIN ORANI: Malone, bir grubun içindeki kadın sayısı ne kadar yüksekse, kolektif zekânın da o kadar yüksek olduğunu ileri sürer. Bu, cinsiyetler arasında sayısal eşitliliğin sağlanmasının ötesinde bir olgudur. Ortalama bir kadının sosyal algısının erkeklerden daha yüksek olması burada etkendir. CBT 1407 14 /7 Mart 2014 Ne var ki bilgisayarda yaratılan sürü benzeri davranış modelleri neden sonuç ilişkisini yeterince açıklayamıyor. Bu sorunu aşmaya çalışan bilim insanları, şimdi sürüleri yaşayan bir varlık olarak kabul ederek, duyguları, motivasyonları ve evrim geçiren davranışları olduğunu varsayıyor. Bu bakış açısının yardımıyla hayvanların niçin toplu olarak hareket ettikleri daha iyi anlaşılabilecek. SÜRÜDE YAŞAM ŞANSI ARTIYOR
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear