26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

AYLAK BİLGİ Tahir M. Ceylan Savunma Sanayi’de ihracat hedefi 1 milyar dolar… SSM Uluslararası İşbirliği Daire Başkanı Varoğlu: “Sağlıklı sektörel bir yapılanma peşindeyiz.. ArGe faaliyetlerini teşvik ediyoruz. Özel sektöre açığız. Özel kuruluşların sayısı günden güne artıyor... Savunma sektörü 48 bin kişi istihdam ediyor” [email protected] Toplum, insanı yardakçı, kahraman, köle, ahbapçavuş, ikiyüzlü, budala, yalaka, yanardöner, maskara, müzevirci, iffetsiz, ne oldum delisi ve basiretsiz yapar. Toplum Masum Değildir Toplumla hep sorunlarım olmuştur. İki arkadaş oturup sohbet ederken yanımıza bir tanıdık gelir, üç kişilik bir topluluk oluruz, birden ikisi sohbeti koyulaştırır, bana laf düşmemeye başlar. Başka bir zaman birlikte bir fikir oluşturduğumuz arkadaşım, bir toplantıda hemfikir olduğumuz konunun tam tersi şeyleri savunur. Daha başka bir zaman, teke tek konuşmada insani yönleri yüksek birisine hipodromda rastlarım; küfürden, öfkeden tanıyamam, şaşırırım. Köpeklerin tek olduğunda yalakalık, sürü olduğundaysa en garizinden saldırganlık yapması gibidir durum. Yaşamım boyunca gördüğüm, en hain, en bozucu, en ezici yapı insan toplulukları olmuştur. İnsanlar toplum haline gelmeseydi yeryüzünde savaş değil, hatırı sayılır bir cinayet bile olmazdı. Toplum, insanı yardakçı, kahraman, köle, ahbapçavuş, ikiyüzlü, budala, yalaka, yanardöner, maskara, müzevirci, iffetsiz, ne oldum delisi ve basiretsiz yapar. Bir insan toplumun içinde olduğu zaman, aynen istiap haddini aşmış kamyonda olduğu gibi en zayıf yerinden çatırdar, her yönden gelen basınca karşı, elde olan kuvvetle nafile direnip sonunda ona uyar. Ve uyumu gerçekleştiren yanmış demektir, anında altınsa kurşuna, gümüşse tenekeye döner. Toplum kuvvetli bir şeydir, onun karşısında tek başına kalan insansa şüphesiz zayıf bir yapıdır. Sürü halindeki sırtlanların aslanın dişinden avını söküp aldığını biliriz mesela. İnsanlarda da, birey kendini topluma sunar, toplum onu sınar, beğenirse içine alır, beğenmezse dışarıda bırakır. Eğer kişi zayıfsa, toplum içine taviz kopararak alır, onu dalkavuğu, hizmetkârı, şaklabanı yapar. Toplumda maskara maskaralığını, yalaka yalakalığını, şaklaban şaklabanlığını bırakırsa derhal yalnız kalır. Çünkü toplumla aralarında, toplumun köleleri olmak konusunda gizli bir sözleşme vardır onların. Kant’tan bu yana klasik bakışta, değerinde insan olmanın koşulu, mantıklı ve bağımsız bir kişilik elde etmekten geçmekteyse de, romantik çağda Rousseau ve Goethe’yle bu bakış değişmiş, kendiliğinden ve otantik olmak, mantıklı ve düşünceli olmanın önüne geçmiştir. Boyun eğmek, özellikle topluma boyun eğmek mantıkla başlar, Kant bu boyunduruğu “Saf Aklın Eleştiri’sinde sağlam biçimde kurmuştur. Bowlby psikolojide, “topluma eklenme=attachment” teorisini kurarken romantik bir yol açar ve annenin asıl rolünün çocuğu topluma eklemek olduğunu söyler. Buna karşılık insanın gelişimini nesne ilişkilerinin evrimleşmesine bağlayan Klein’ı romantik değil, klasik bulur modernistler. Kendi de başkası için nesne olan insan nesneleri doğru algıladığı, yani toplumun iç işleyişine uyduğu zaman “sağlığı”nı kazanır, “olgunlaşır.” İnsan etrafındaki nesnelerden ayrı bir nesne olduğunu, yanında duranların başkaları olduğunu, yalnız kaldığında toplumun yüzüne bile bakmadığını depresyona girince anlar. Yani toplumla ilk bağlar, “okyanussal duygu (bebeğin, her nesnenin kendi hizmetinde olduğunu düşündüğü sonsuz huzur ortamı)” içindeki bebeği, depresyona düşürme pahasına kurulur. Depresyon yetenek yitimi yapar. Topluma yapışarak hafif fakat ebedi bir depresyon yaşayan insan en çok yetenek yitimine uğramış insandır. Gerçekten de ileri derecede sosyal olanların, örneğin Williams sendromluların (zekâ problemleri ve hastalık derecesinde sosyallik) yeteneğe dayalı bir iş çıkardığına asla tanık olunmamıştır. Yetenek sahibi, sosyallik gibi kof bir şeyle uğraşmaz, yalnızca asosyal olmanın sakıncalarından arınmak için sosyalliğe ucundan şöyle bir bulaşır. Toplum, yetenekleri köreltip, karşılığında vicdan öğreten okul gibidir ve o bu haliyle günahkardan aldığı bağışla, ona okuduğu duayı trampa eden papazlara benzemektedir. Toplum bencil bir değirmendir ve gerçek bir değirmenin taneyi kabuğundan ayırması gibi insanı yeteneğinden soyarak un haline getirir. Sosyal birisi meclise laf yetiştirerek, hatta etrafın pohpohlamasıyla başkalarının ortasında bir orta oyunu çevirerek dolgu maddesine döner. Bu iş o güzelim kayınları talaş haline getirip sunta yapmak gibidir. Bugün toplum az sayıda köklü ağaca karşılık çok sayıda sunta levhadan oluşuyorsa, bunun sorumlusu, toplumun yetenekleri eriten bir çorba olmasıdır; soğan çorbasında nasıl soğanın mükemmel gözenekleri posaya dönerse, toplumda da insanın yetenekleri kötürüm olur gider. Çorba herkese ulaşacak kadar ucuz olabilir ama ucuza malolmayabilir! S avunma Sanayi Müsteşarlığı (SSM) Uluslararası İşbirliği Daire Başkanı Lütfi Varoğlu, modern hava araçları, ileri teknolojili tank, gemi, askeri roket ve uydu projeleriyle uluslararası alanda da dikkat çeken SSM’nin ihracat hedefinin 1 milyar dolar olduğunu söyledi. Türk Elektronik Sanayicileri Derneği’nin (TESİD) düzenlediği bir toplantıya “konuk konuşmacı” olarak katılan Lütfi Varoğlu, SSM’nin özellikle dış pazarlara yönelik çalışma ve yatırımları hakkında bilgi verdi. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne hizmet amacıyla kurulan SSM’nin, kısa sürede çok büyük projelere imza attığını belirtti, amaçlarının, Türkiye’yi, sürekli alıcı ülke konumundan çıkarmak oluğunu, bu hedefte de adım adım ilerlediklerini söyledi. 2000’li yıllardan sonra “Kendimiz nasıl yaparız” düşüncesinden yola çıkarak yeni bir yapılanmaya gittiklerini belirten Varoğlu, kısa sürede iş yüklerinin arttığını, 90’lı yıllarda 1015 olan proje sayısının, günümüzde 204’a ulaştığına dikkat çekti. Devletçi bir sanayi modeli uygulamadıklarını, tersine özel sektöre açık ve onları destekleyen bir yapıya sahip olduklarına dikkat çeken Varoğlu şunları söyledi: “Politikalarımız, yerli sanayinin altyapılarından yararlanmak. ArGe faaliyetlerini teşvik ediyoruz. Özel sektöre açığız. Özel kuruluşların sayısı günden güne artıyor. Zaman içinde daha da artacak. Yeni teknoloji yatırımlarını teşvik etmek için kurulmuş bir fonumuz var. Sağlıklı sektörel bir yapılanma peşindeyiz. Büyük oyuncuları görevlendiriyoruz. Bu oyuncuların, aşığı ile sağlıklı bir yapı oluşturmalarını istiyoruz. Bu amaçla, ‘iş paylaşım hedeflerini’ de sözleşmelere koyuyoruz. KOBİ’lerinlerin sektöre kazandırılması da önemli bir konu.” Piyasanın gerisinde kalmamak için rekabetçi olmaları gerektiğinin altını çizen Lütfi Varoğlu, savunma sektörünün satışlarda 2 milyar dolar ciroyu geçtiğini, istihdam olarak da 48 binli rakamlarda olduklarını kaydederek şu bilgileri verdi:“Çok büyük olmamasına karşın, bu dönem için 420 milyon dolar heyecan verici bir rakam. SSM, 20072011 stratejik planını yazabilen10 kamu kuruluşundan biri. Bu yıl 550 milyon dolar bekliyoruz. 1 milyar dolar hedefleri doğrultusunda çalışmalarımız sürüyor.” SSM özellikle Türkiye’nin güçlü olduğu ve liderlik yaptığı bölgeleri öncelikli ülkeler seçti. Kazakistan, Azerbaycan, Gürcistan. Suudi Arabistan, Cezayir, Tunus, Etiyopya, Almanya iyi bir pazar olma yolundaki Şili ile yakın işbirliği içinde TESİD’İN FAALİYETLERİ Türk Elektronik Sanayicileri Derneği (TESİD) Yönetim Kurulu Başkanı Suat Baysan da TESİD’in faaliyetlerinin her geçen gün arttığını, TESİD’in, Bilişim Zirvesi’nde “Ülke Güvenliği Konferansı” adı altındaki gerçekleştirilen etkiliğin “Ana Sponsoru” olduklarını, elektronik sektörüne ışık tutan verileri barındıran “sektör raporu” çalışmalarının sürdüğünü dile getirdi. Deloitte Teknoloji Fast50 Programı’nın da destekçisi olduklarını anlatan Baysan, üyeleriyle bilgi alışverişi anlamında düzenlenen aylık yemekli toplantıları sürdürdüklerini de kaydetti. Tayfun Akgül CBT 1130/ 9 14 Kasım 2008
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear