26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

tüphane ilişkisi kurulamaz, kütüphane de göstermelik bir kurumdan öteye geçemez. Kütüphanenin çağdaş eğitimin bir parçası olarak algılanması için, öğretmenin bu algılanışa somut olarak katkıda bulunması dahası devletin bu konunun yasal dayanaklarını hem öğretim programıyla, hem de yasa ve yönetmeliklerle sağlaması gereklidir. Kuantum takıntısı deneyleri: Işıktan hızlı sonuç Cenevre’de Salart ve arkadaşlarının yaptığı deneyler, takıntılı (entangled) fotonlar arasındaki haberleşmenin ışık hızından en az on bin kez hızlı olduğunu gösteriyor! Prof. Dr. Bahattin Baysal, Türkiye Bilimler Akademisi hal (at once) bilinmektedir. Deneyler, bu haberleşmenin anında olmasa bile, gerçekten hızlı, ama çok hızlı yürüdüğünü gösteriyor. Fiziksel etkileşmelerin aradaki mesafe ile değiştiği biliniyor. Kuantum takıntısı ise, haberleşme anında gerçekleştiği gibi, aradaki mesafe ne olursa olsun ayni etkinlikle kendini gösteriyor. Kuantum mekaniği hesaplamalarından çıkan bu sonuç, takıntı (entanglement) olayını açıklayan Schröringer’i bile rahatsız etmiş ve takıntı etkisinin, bilinmeyen bir olgudan (prosesden) kaynaklanan ve sadece mikroskopik mesafelerde geçerli bir etki olduğunu ileri sürmüştür (4,5). Erwin Schrödinger’in yanıldığı görülüyor! Bunun için Cenevre’de yapılan deneyi açıklamak gerekiyor. OKUL KÜTÜPHANELERİ Türkiye’de okul kütüphaneleri, okul programlarında 1913 tarihinden bu yana yer almaktadır. Tüm gelişmeler gibi, okul kütüphaneleri alanındaki gelişmeler de Cumhuriyet Dönemi’nin ürünüdür. Ancak okul kütüphanesi, yasa, plan ve öğretim programlarında eğitimin ayrılmaz bir parçası olarak henüz yer almamaktadır. Özellikle 19802000 arasında okul kütüphaneleri alanında, yazınsal katkılar dışarıda bırakılacak olursa, neredeyse bir durma yaşanmıştır. Bu durum, okul kütüphanelerinin eğitim sürecindeki katma değerinin yeterince anlaşılamamış olmasıyla ve kütüphaneeğitim ilişkisinin hükümet programlarının öncelikleri arasında yer almadığıyla açıklanabilir. Okul kütüphanelerinin Türk Milli Eğitim Sistemi içindeki algılanışını gösteren, yasa, kalkınma planları, milli eğitim şuraları ve yönetmelikler de kütüphanelere yönelik kimi ifadeler ve düzenlemeler bulunmaktadır. Ancak bunlar işlevsel bir okul kütüphanesi ortaya çıkaracak nitelikte değildir. İlköğretim programında yer alan ders içeriklerinde eğitimkütüphane ilişkisi kurulamamıştır. Ayrıca bu programlarda, araştırma olgusu üzerinde sürekli durulmasına karşın öğrencilere araştırma yöntemlerini öğreten etkili ve sistemli bir program yoktur. Bu bulgular, Türkiye’de ilköğretim programlarında kütüphaneleri bir eğitim aracı olarak algılayan eğitim anlayışının benimsenmediğini ortaya koymaktadır. Örneğin, ödev yönetmeliğini yaşama geçiren öğretmendir. Fakat, ilköğretime öğretmen yetiştiren okullarda uygulanan öğretim programlarında, öğretmenlerin bilgi okuryazarı olmasını sağlayacak bir ders yer almamaktadır. Bu nedenle ödev yönetmeliğinin yeniden gözden geçirilmesi ve çağdaş eğitimde önemli bir işlevi olan araştırma olgusunun öğrencilere kazandırılabilmesi için eğitim sürecinde kütüphanecilerden yararlanılması ve öğrencilere bu becerileri kazandıracağı düşünülen öğretmen adaylarına bu konuda eğitim verilmesi kaçınılmazdır. Çağdaş okul kütüphanesi olgusunun Türk Milli Eğitim Sistemine entegre edilmesi, 100 temel eserin çok ötesinde çalışmalar gerektirmektedir! Kaynakça Aydın, Atakan. Okul Kütüphanesinin Çağdaş Eğitime Katkısı ve Yasal Dayanaklar Açısından Türkiye’de Durum, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, 2004. O n bir yıl önce: 1997 yılının Ağustos ayında Cenevre’deyiz. Uluslararası Saf ve Uygulamalı Kimya Birliği’nin (IUPAC) düzenlediği 36. Uluslararası Kimya Kongresi günleri. IUPAC’ın 1995 yılında İstanbul’da toplanan 35. Uluslararası Kimya Kongresinin Bilimsel Komitesi Başkanı olduğum için Cenevre’de, kalabalık bir salonda heterojen bir topluluğa, çağrılı bir konuşma yaptım. Cenevre Gölü yakınlarında bir otelde kalıyorum. Bir sabah günlük Fransızca gazetede, bir gün önce yapılan ilginç bir deneyin sonuçları ile ilgili haberler yayımlandı. Kuantum mekaniksel olarak takıntılı (Quantum Entanglement) subatomik boyutlardaki tanecikler üzerinde, İsviçre’nin iki ayrı köyünde yapılan fiziksel deneylerin sonuçları tartışılıyordu. Deneyler başlatılmış, kesin sonuçlara henüz ulaşılamamıştı. Aradan on yıl geçti. Geçen yıl Cenevre’de kurulan “Büyük Hadron Çarpıştırıcısı”nı CBT okuyucularına duyurmuştum (1). CENEVRE ’DE YAPILAN DENEY Cenevre Üniversitesi fizikçilerinin yaptığı deney Şekil –1’de açıklanıyor. Cenevre Üniversitesinde Profesör Nikolas Gisin grubunda çalışan doktora öğrencisi Daniel Salart, Cenevre’deki bir kaynağı kullanarak foton çiftlerini takıntılı (entangled) hale getirdikten sonra, her birini 17.5 km. eşit uzunluktaki fiber optik kablolardan geçirerek, Cenevre gölünün doğu ve batı yanlarında bulunan Jussy ve Satigny köylerindeki istasyonlarda inceledi. Fotonların takıntısı bu istasyonlarda bulunan özdeş interferometreler ile denetlendi. Cenevre’deki kaynaktan çıkan fotonlar, çağdaş optik ve elektronik olanakları ile eşit uzaklıktaki enterferometrelere aynı anda ulaştılar. Kuantummekaniksel olarak takıntılı parçacık çiftlerinden birine yapılan bir etki, öbür parçacık tarafından derhal biliniyor. Şekil – 1 . CENEVRE DENEYİ GÖRECELİK VE KUANTUM Cenevre’deki bir kaynakta üretilen foton çiftleri iki istasyona Swiscom fiber optik sistemi ile KURAMLARI iletiliyor. Deney istasyonları Cenevre’den 8.2 ve 10.7 km uzaklıktaki Satigny ve Jussy köylerinEinstein’ın görecelik (relativite) kurade kurulmuştur. Bu iki köy arasındaki uzaklık 18.0 km’dir. Alıcı istasyonlarda fotonlar özdeş mına göre “hiçbir şey ışık hızından daha hızMichelson interferometrelerinden geçerek bit tekfoton (InGaAs) footodiod (AFD) ile detekte lı gidemez”. edilir. Jussy’ye giden fiberin uzunluğu 17.5 km’dir. Satigny’ye giden fiber ise 13.4 km’dir. Eşitliği sağlamak için 4.1 km uzunluğunda bir yumak (loop) eklenmiştir. Kuantum mekaniğine göre ise, bazı de Avrupa Çekirdek Araştırma Merkezi’nde (CERN) dünyanın en güçlü parçacık hızlandırıcısı ilgili haberler 2008 yılında bütün yaz boyunca dünyanın ilgisini çekti. Eylül 2008’de yapılan hızlı protonların çarpıştırılması deneyleri başarılı olmadı. Deneyler ertelendi. Bu tür deneylerin istenilen duyarlıkla gerçekleştirilmesi güç olduğu gibi, deney sonuçlarının yorumlanması da uzun zaman alır. Ağustos 1997’de Cenevre’de başlatılan parçacık fiziği deneylerinin sonucu 2008 yılında alınmış ve 14 Ağustos 2008 günlü Nature dergisinde yayımlanmıştır (2). Cenevre Üniversitesi Uygulamalı Fizik Grubunda beş fizikçinin yaptıkları deneylerin sonuçlarını CBT okuyucularına duyurmak istiyorum. CBT 1130 / 22 14 Kasım 2008 KUANTUM TAKINTISI KONUSU NEDİR? Avusturyalı fizikçi Erwin Schrödinger 1926 yılının ilk yarısında yayımladığı beş bilimsel çalışma ile dalga mekaniğinin kurucusu oldu (3). Schrödinger, kuantum takıntısı (entanglement) terimini ilk kez 1935 ve 1936 yıllarında yayımladığı iki çalışmasında kullandı (4,5). Buna göre, kuantum mekaniksel olarak takıntılı taneciklerden birine yapılan bir etki, öbür tanecik tarafından der neylerde, bir tanecik üzerinde yapılan bir etki, aradaki mesafe ne kadar uzak olursa olsun, bir başka taneciğin özelliklerini anında değiştirir. Bu saptama her iki kuramı geliştiren bilim adamları tarafından biliniyordu. Einstein 1947 yılında fizikçi Max Born’a yazdığı bir mektupta kuantum takıntısı etkisinin “uzaktan hayali (spooky) bir etki” olarak nitelemiş ve kuantum mekaniğinin yanlış olduğu görüşünü ileri sürmüştür. Cenevre’de Salart ve arkadaşlarının yaptığı deneyler, takıntılı (entangled) fotonlar arasındaki haberleşmenin ani (instantaneous) değilse bile, ışık hızından en az on bin kez hızlı olduğunu gösteriyor! NOT : Daniel Salart, 29 Ekim, 2008 gecesi Cenevre’den gönderdiği bir mesajda 1997 yılında yapılan deneylerin bu yıl yapılanların temelini oluşturduğunu bildirdi. KAYNAKLAR : (1) B. Baysal, CBT, 19 Ekim 2007, 1074/s. 21. (2) Daniel Salart, Augustin Baas, Cyril Branciard, Nikolas Gisin, & Hugo Zibinden, Testing the speed of ‘spooky action at a distance’, 14 August 2008, Vol 454, p. 861. (3) E. Schrödinger, “Collected Papers on Wave Mechanics,” Blackie and Son, London and Glasgow, 1928. (4) E. Schrödinger, Proc. Com. Phil. Soc. 31, 555 (1935). (5) E. Schrödinger, Proc. Com. Phil. Soc. 32, 446 (1936).
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear