05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

KENT KÜLTÜRÜ İstanbul Belediyesi Silahtarağa Kampusu'ndan bir şeyler öğrenebilir İstanbul'un onlarca yıldır tanık olduğu şey spekülatif ve plansız ve genelde çirkin bir gelişmedir. Birçok sözde plan kararının arkasındaki bilgisizlik üniversite öğretiminin hiçbir işe yaramadığını, ya da öğretimden çok güçlü toplumsal ve ekonomik güçlerin eğitimi tümüyle dışladıkları kanısını uyandıracak kadar güçlüdür. İşte böyle bir ortamda olumlu bir uygulama, umudu canlı tutan bir ışık rolünü görüyor. Doğan Kuban CBT 1086/ 8 11 Ocak 2008 stanbul'un onlarca yıldır tanık olduğu şey spekülatif ve plansız ve genelde çirkin bir gelişmedir. Birçok sözde plan kararının arkasındaki bilgisizlik üniversite öğretiminin hiçbir işe yaramadığını, ya da öğretimin çok üzerinde toplumsal ve ekonomik güçlerin eğitimi tümüyle dışladıkları kanısını uyandırıyor. İşte böyle bir ortamda olumlu bir uygulama, umudu canlı tutan İstanbul New York, Dubai, bir ışık rolünü görüyor. Singapur gibi bir aptal Uzun yıllardır ilk marka kenti değil. İstankez İstanbul kıyılabul, bir gökdelen, beşyılrından küçük bir bödızlı otel, otomobil garajı lümünün eski Silahtarağa elektrik santdeğil. İstanbul bir tarih. eşralı ve çevresi bir siz bir doğa şehridir. İstanmimarın gönlünü bul, çamura bulandığı zahoş eden ve kente bir şeyler kazandıran man bile güneş altında bir kullanıma tahsis parlayan görkemli bir dünedildiğini gördüm. ya şehridir. Ve İstanbul Bilgi ÜniversiteTürk tarihinin en çok ışılsi'nin yeni kampusu ve Santral Müze ve dadığı yerdir. Bu potansiSergievi ile Haliç'in yel hangi akıllı toplumun doğu kıyısına, insanı elinde olsa, bunu yararlı utandırmayan bir ve uygar bir programa dökullanım geldi. Hem işlev hem düzenlenüştürebilir. me, hem de mimari olarak sahip çıkabileceğimiz bir kent imgesi gerçekleşti. Müze ve sergi evinin sponsorları arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin oluşu da memnunluk verici. Çünkü, az da olsa, belediyenin iyi şeyler yapmak için duyarlı olduğu kanısı uyandırıyor. Dalan'ın Haliç'i arındırması, kentin başka yerlerine yaptıklarını unutturmasa bile, onu biraz affettirebilir. Haliç zengin bir gelecek vaat ediyor. Silahtarağa gibi uygulamalar, iyi niyetli ve itinalı projelerle İstanbul'u bazı boyutlarıyla kurtarma umudu veriyor. İ İSTANBUL PETROL KUYUSU DEĞİL Silahtarağa Kampusu binlerce duyarlı mimarın ve aydının dile getirdiği düzensizlikler, çirkinlikler ve kaygısızlıkların bir kader olmadığını gösteriyor. Bir elektrik fabrikası gençlerin ilgisini çeken bir müzeye dönüşüp, yanına da güzel bir sanat galerisi yapılabiliyorsa, kentin stratejik ve tarihi bir noktası bir eğitim kurumunun kampusu ile zenginleşiyorsa, bu kentteki benzer hassas noktaların aynı şekilde ele alınmaması için hiçbir sebep yok. Bu uygulamanın sonuçları Belediye yöneticilerine örnek ve öğretici olabilir, ve olmalıdır. Haydarpaşa Garı da, Galata Limanı da, Atatürk Kültür Merkezi de sağduyulu ve saygılı, ve sadece ranta odaklanmamış uygulamalarla, kent yaşamının çağdaş ve güzel köşeleri haline dönüşebilir. Geleceğin İstanbul'unu hazırlayabilir. Bunun için sorumlu politikacılar İstanbul'a petrol kuyusu olarak bakmaktan vazgeçmelidir. İnsanlar ve özellikle politika çevrelerinin gözlerini döndüren rant isteği biraz frenlenmelidir. Bir dünya şehri olduğumuzu kanıtlamak için UNESCO'ya, AB'ye ya da bilmem neye gereksinme yok. İstanbul New York ya da Dubai, hatta Singapur gibi bir aptal marka kenti değildir. İstanbul, bazı aklı evvellerin ve az düşünenlerin söylediği gibi bir gökdelen, bir beşyıldızlı otel, bir otomobil garajı değildir. İstanbul bir tarih şehridir. İstanbul eşsiz bir doğa şehridir. İstanbul, çamura bulandığı zaman bile güneş altında parlayan görkemli bir dünya şehridir. Ve milliyetçi olmayı gericilik sayan dünya vatandaşları ne söylerse söylesin, İstanbul Türk tarihinin en çok ışıldadığı yerdir. Bu potansiyel hangi akıllı toplumun elinde olsa, bunu yararlı ve uygar bir programa dönüştürebilir. Bu toplumun görgüsüz, tarihini çarçur eden bir hoyrat özelliği olduğunu inkâr edemeyiz. Ama halk uyandırılabilir. İstanbul'un hâlâ olağanüstü bir potansiyeli var. Sorunları kolay çözemesek bile tarihe, kaldığı kadarıyla, sahip çıkabiliriz. Bu hâlâ çok büyük bir mirastır. Haliç 20 km. kıyılı bir su yolu, dünyanın en büyük tarihi iç limanlarından biridir. İki yakası üniversiteler, kültür kurumları, müzeler ve tarihi ya pıtlarla doludur. Bu yoğunluk daha da arttırılabilir. Haliç'in iki kıyısını Eminönü ve Galata'ya bağlayan bir tramvay ulaşımı (bir Haliç çevre tramvayı) gerçekleşebilir. Yaz kış dalgasız Haliç'te bütün kıyı ulaşımını denizle de sağladığımız zaman, bugünkü İstanbul ulaşım kargaşası içinde bu merkez ulaşım örgüsü kent ulaşımına da rahatlık sağlar. Tarihi İstanbul'un kaburgası olan Suriçi, Haliç ve Boğaz öngörünüm alanı, bugünkü kent içinde alan olarak, çok yer işgal etmiyorlar. Özel bir statü verilirse ve bu planlanabilirse Suriçi, Haliç ve bunlara daha uzun dönemde eklenecek bir Boğaziçi insanların rüyalarında bile göremeyecekleri bir efsane şehir yaratabilir. Haliç'te Silahtarağa'da Bilgi Üniversitesi kampusu ve Santral İstanbul insanda 'neler olabilir'in, güzel bir kent imgesinin ürpertilerini yaratıyor. Her şeyin umutsuz göründüğü bir anda, insan tesadüfen de olsa, yeni olanaklar olduğunu fark ediyor. İstanbul'un her köşesinde, para tek amaç olmadığı zaman, heyecan verici bir çevre imgesi yaratabilecek bir tarihi miras olduğunu hatırlatıyor. Yeni bir Haliç hayali yanında Santralistanbul'daki “Modern ve Ötesi” sergisini de övmek gerekir. Türkiye'nin modern sanat ustalarını yeniden hatırlamak, 40'lı, 50'li, 60'lı yılları yaşamak, ve onlarla birlikte, pek çok yaratıcı genç sanatçının varlığından haberdar olmak insanı gençleştiriyor. Genç kuşakta bu sergide farkına vardığım bir yaratıcı etkinlik parıltısı insanı mutlu ediyor. Küratörler Semra Germaner, Orhan Koçak, Zeynep Rona, Fulya Erdemci çok güzel bir seçim yapmışlar. Bir mimari ve sanat tarihçisi hem kentsel yerleşme, hem de retroaktif ve çağdaş bir sanat şölenini birlikte görürse heyecanlanıyor. Neredeyse belediyenin ilkel, garip, ve bilim dışı davranışlarını bile bir an için unutturacak bir nefes alma oldu benim için bu Silahtarağa ziyareti. Sanat bütün ideolojilerden daha yüksekte uçabiliyor. Uçuranlara teşekkür borçluyuz.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear