Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
BEYİN ARAŞTIRMALARI Basit deneylerle beynin inceliklerine varmanın 7 yolu Beynimiz nasıl işliyor? Beyin görüntüleme de çeşitli tekniklerin bu soruya büyük ölçüde ışık tuttuğu bir gerçek. Ne var ki, beynin araştırılması böylesine yüksek teknolojilere dayalı bir uğraş olmak zorunda değil. Birtakım basit deneyler de bu organda olup bitenlerin aydınlığa kavuşturulmasına yardımcı olabilir. Üstelik, bu deneylerin birçoğunu evde uygulamak ya da onlara internet ortamında ulaşmak da olası. Bunları uyguladığınızda beyin işlevinin bilim dünyasında yeni yeni kavranmaya başlayan farklı yönlerine kendi gözlerinizle tanık olacaksınız. inandırdığına dikkat çekiyor. Loftus'un araştırmaları insan beyninin anıları nasıl oluşturduğu ve bunları belleğinde nasıl tuttuğu konusuna ışık tutan bir yığın gerçeği su yüzüne çıkardı. Asılsız bir anının bellekte kolaylıkla oluşabileceğini gözler önüne seren bir başka örnek de DeeseRoedigerMcDermott paradigması adıyla biliniyor. Aşağıdaki ilk iki listede verilen sözcükleri okuduktan sonra birkaç dakika ara verin ve üçüncü listedeki sözcükleri okuyun. Ardından bu listedeki sözcükler arasından ilk iki listede yer alan sözcükleri işaretleyin. Şimdi listeye geri dönüp yanıtlarınızı gözden geçirin... Liste 1 Elma, sebze, portakal, kivi, turunçgiller, olgun, armut, muz, böğürtlen, kiraz, sepet, meyve suyu, salata, kase, kokteyl Liste 2 Ağ, böcek, kurt, korku, uçmak, örümcek, emeklemek, büyük örümcek, zehir, ısırmak, sürüngen, hayvan, çirkin, duyarga, küçük Liste 3 Mutlu, kadın, kış, sirk, örümcek, tüy, turunçgiller, çirkin, lastik, piyano, keçi, toprak, kiraz, acı, böcek, meyva, banliyo, kivi, hızlı, fare, yığın, balık GÖRMEK, İNANMAK DEĞİLDİR işaret parmaklarınızdan birini göstermesini isteyin. Ardından onu hareket ettirmeye çalışın. Yanlış parmağı mı hareket ettirdiniz? Öyle ise, az önce beden şemasında ufak çaplı bir tökezlemeye tanık oldunuz. Bu durum beynin görme, dokunma ve bedenin gerilim ve durumunu denetleyen geniş sinir ağından gelen veriler ışığında oluşturduğu bir durumdur. Beden şeması özbilincin can alıcı bir parçasıdır. Oradaki bir tersliğin insana böylesine garip gelmesi de bu yüzdendir. Kavuşturulmuş eller yanılsamasında kafa karıştırıcı görsel bir girdi yüzünden şema başarısızlığa uğrar. Normalde ellerinizi böyle bükülmüş görmediğinizden, hareket ettirdiğiniz parmak, ellerinizi dua eder gibi birleştirmiş olsaydınız doğru parmağın işaret ediyor olacağı yöne bakan parmak olur. Beden şemasını bozmanın daha da garip bir yolu, doğrudan bedeni sahiplenme duygusunu hedef alan ve lastik bir elin, hatta bir ahşap parçası ya da masanın bedeninizin bir parçasıymış gibi bir izlenime kapılmanızı sağlayan lastik el yanılsamasıdır. Bu duyguyu yaşamak istiyorsanız önce bir manken eli bulun (çok gerçekçi olması gerekmiyor) ve onu önünüzdeki masanın üzerine koyun. Bu elin sol eliniz olduğunu düşünün ve gerçek sol elinizi lastik elin biçimine sokup göremeyeceğiniz bir yere saklayın. Şimdi birisinden hem görünmeyen elinizi, hem de lastik eli aynı devinimlerle tutup sıkmasını isteyin. Düşüncenizi lastik ele odaklayacak olursanız, bir olasılıkla bu elin kendi eliniz olduğu duygusuna kapılacaksınız. Bu yanılsama bedenin iyelik duygusunun gerçekte sanıldığı kadar güçlü olmadığını ortaya koyuyor. Beyin bedenin gerilim ve durumunu denetleyen sinir ağından gelen bilgileri seve seve göz ardı edip, görme ve dokunmaya dayalı yanlış ama tutarlı bir beden şeması yaratabiliyor. Beyin: Bu sizin eliniz! Gerçekten de, zihinsel beden haritamız görsel bilgileri kesinlikle emip yok ediyor. Bu yıl Swarthmore College uzmanlarından Frank Durgin yukarıdaki yanılsama deneyini lastik ele dokunmak yerine yalnızca bir lazer işaret değneğiyle “okşayarak” ve böylece görünmeyen eli kendi haline bırakarak uyguladı. Deneye katılan 220 kişinin üçte ikisi lastik elin kendi elleriymiş gibi bir duyguya kapıldıklarını, hatta lazer değneğinin sıcaklığını ve dokunuşunu da hissettiklerini belirttiler. Durgin'e göre, elin lastik olduğundan kimsenin kuşkusu yoktu, ama beyin bunun sizin eliniz olduğuna karar vermişti ve hiçbir bilinçli farkındalık bunu değiştiremezdi. Yapay el bulmakta zorlanıyorsanız bu yanılsamayı denemenin, daha az güvenilir olsa bile, başka yolları da var. Kimi insanlar bir tahta parçasının kendi elleri olduğuna inandırılabilir. Dahası, masa yüzeyinin bedenlerinin bir parçası olduğunu bile düşünebilirler. Masanın başına oturun ve elinizi masanın altına gizleyin. Birinin hem elinizi, hem de masanın üstünü aynı anda tutup okşamasını sağlayın. Bu sırada gözlerinizi masanın üstüne dikerseniz, masanın bedeninizin bir parçası olduğu izlenimine kapılabilirsiniz. Bedenin içinden gelen uyaranların algılanması beden şemasının yaratılmasında görme ve dokunmadan sonra gelen ikincil bir unsur olsa bile, önemli bir rol oynar. Bunu yalnızca bedenin iç uyaranlarını hedef alan Pinokyo yanılsaması ile gözler önüne serebiliriz. Bunun için fizyoterapide kullanılan titreşimli bir masaj aleti edinmeniz gerekir. Gözlerinizi kapayın ve burnunuzun ucuna dokunun. Ardından birisinden yaklaşık 100 hertz titreşimli masaj aletini kolun üst bölümündeki kasların üzerinde gezdirmesini isteyin. Bu süreç içinde dirseğinizi doğrulttuğunuz ve burnunuzun da giderek uzadığı duygusuna kapılırsınız. Kiriş üzerindeki derinin titreşmesi kas içindeki germe alıcılarını devinime geçirir ve kasın gerildiği, eklemin de uzadığı duygusunu yaratır. Aynı anda burnunuza dokunduğunuzda da, burnun giderek büyüdüğü gibi garip bir duyguya kapılırsınız. Pinokyo yanılsaması beynin bedenin boyut ve biçimlerini nasıl hesapladığını kavramamıza yardımcı olur. 3 İKİYE BÖLÜNMÜŞ BEYİN Sizce mantıklı ve çözümleyici bir kişiliğe mi sahipsiniz, yoksa yaratıcı ve başkalarının duygularına ortak olabilen biri misiniz? Popüler ruhbilimcilere göre, bu iki gruptan birine giriyorsunuz ve bunu beyninizin hangi yarısının daha etkin olduğu belirliyor. Beynin sol yarısı daha etkinse mantıklı ve kılı kırk yaran, sağ yarısı etkinse sanatsal yönü ağır basan bir kişi oluyorsunuz. Tabii ki, tüm bunlar hayal ürünü. Ancak tüm hayal ürünlerinde olduğu gibi, bunda da bir gerçek payı var. Beynin daha üst işlevlerden sorumlu en dış katmanı olan korteks, gerçekten de ikiye bölünmüştür. Bu iki parça korpus kallosum adı verilen yassı sinir lifleriyle birbirlerine bağlı olmalarına karşın, çok farklı işlevlere sahiptirler. Sağ beyin/sol beyin kavramı ilk kez 1970'lerin başlarında, sara hastalığına çözüm getirmek amacıyla korpus kallosum'ları alınan hastalar üzerinde yapılan deneyler sonucunda ortaya atıldı. Beyinleri “bölünmüş” bu hastalar görüş alanının en sağ ya da en sol ucuna gönderilen uyarılara çok çarpıcı tepkiler verdiler. Söz gelimi beynin sağ yanına bir sözcük ya da resim sunulduğunda, hastalar genellikle onu okuyamıyor ya da tanıyamıyorlardı. Bu ve benzer deneyler beynin sol yanının mantık ve gerçeklerle, sağ yanının da sezgiler ve yorumlarla bağlantılı olduğu yönünde bir düşüncenin ortaya atılmasına neden oldu. Böyle bir ayırıma gitmek olayı çok basit bir düzeye indirgese de, özünde bir gerçeği barındırıyor. Bu konuda ortaya atılan en son görüş beynin iki yarısında bilgilerin çok farklı yöntemlerle işlendiği ve sol yarının ayrıntılara, sağ yarının da daha çok bütünselliğe ağırlık verdiği yönünde. Beynin iki yarısının farklı biçimlerde işlediğini ortaya koyan deneylerden biri de yüz tanıma deneyi. Çoğumuz karşımızda bir yüz görürken, bu yüzün cinsiyetini tanıma ve takındığı ifadeyi belirleme görevinin yerine getirilmesinde aslan payı beynimizin sağ yarısına düşüyor. Beynin sağ yarısı görüş alanımızın solundan beslendiği için de, yüzlerin değerlendirilmesinde beynin sol yarısı etkili oluyor. Resimdeki iki yüze baktığınızda, hangisi daha mutlu görünüyor? Büyük bir olasılıkla seçiminizi alttaki resimden yana yap tınız. Ne var ki iki resim, birbirlerinin ayna yansımaları olmanın dışında, gerçekte aynı. Bu tür resimlere kimerik yüz adı veriliyor ve aynı yüzün fotoğrafının önce ifadesiz, ardından gülerken çekilmesi ve ardından bunların ikiye bölünüp parçaların farklı fotoğraflarla birleştirilmesi suretiyle elde ediliyor. Genelde yüzün sol kesimine eğilimli olmamız, gerçekte birbirlerinin özdeşi olan bu iki yüzü farklı görmemize yol açıyor. 4 BİLİNÇALTINIZI EŞELEYİN 1983 yılında Kaliforniya Üniversitesi ruhbilimcilerinden Benjamin Libet bilinçaltı ve özgür iradenin doğası konusunda çığır açıcı bir araştırma yaptı. Beş deneği EEG aygıtına bağlayan ve onlardan parmaklarını kaldırmak gibi isteğe bağlı devinimlerde bulunmalarını isteyen, bu sırada beyinlerindeki elektriksel etkinliği izleyen Libet, deneklerin eyleme geçme niyetlerinin ayırdına ancak beyinlerinin devinimi başlatmasından birkaç yüz milisaniye sonra vardıklarını ortaya koydu. Bu veriler ışığında araştırmacı, bilinçli gibi görünen davranışların gerçekte hiç de öyle olmadığı sonucuna vardı. Libet'in deneyi sinirbilim alanında artık yerleşik olan bir kuramı ilk kez ortaya koymuş oldu. Bu kurama göre, düşünce ve edimlerimizin büyük bir çoğunluğudenetimin tümden elinizde olduğuna inandığınız şeyler bile gerçekte bilinçaltında oluşuyor. İnsanoğlu esasen zamanının büyük bir bölümünü otomatik pilota bağlı olarak geçiriyor. Kişinin “saklı savları” beynin derinliklerinin farklı bir yönünü yansıtır. Bilinçaltınız yalnızca edimleri tasarlayıp yerine getirmekle kalmayıp, aynı zamanda dünyayı çözümleyip, yaşamda yol almanıza yardımcı olabilecek ilişki ve dizgeleri de araştırıyor. Bu süreç sonunda ulaşılan sonuçlara “saklı savlar”insanlar ve olaylarla ilgili incelikli önyargılar adı veriliyor. Yazının devamı arka sayfada 1 UYDURULMUŞ ANILAR Oyuncu Alan Alda, birkaç yıl önce, bir televizyon programı için Kaliforniya Üniversitesi'ni ziyaret etti. Açık havada öğle yemeği yenilirken, oradaki araştırmacılardan biri Alda'ya haşlanmış yumurta ikram etti. Ancak Alda çocukluğunda çok yumurta yiyip hastalandığını söyleyerek ikramı geri çevirdi. Oysa, Alda'nın başından böyle bir olay geçmemişti. Yine de, bunun gerçek olduğuna inanıyordu. Nasıl mı? Yumurta olayı Kaliforniya Üniversitesi araştırmacılarından Elizabeth Loftus tarafından beynine kazınmış asılsız bir anıydı. Loftus, ziyaretinden önce Alda'ya kişiliği ve tercih ettiği yiyeceklerle ilgili bir anket göndermiş ve ardından da kendisine bilgisayar çözümlemelerinin, yumurtadan hastalanması da dahil, çocukluğuyla ilgili birtakım gerçekleri su yüzüne çıkardığını söylemişti. Öyle bir çözümleme yapılmadığı halde, bu söylenenler Alda'yı inandırmaya yetmişti. Belleğiniz geçmişinizle ilgili güvenilir bir kayıtmış gibi görünse de, gerçekte öyle değil. Loftus otuz yıldır insanların var olmayan olaylarla ilgili “anılar” yaratmalarını araştırıyor. Bugüne dek sayısız insanı hiç yapmayıp görmedikleri şeyleri yaptıklarına ya da gördüklerine 5 DİKKAT EDİN! Sokakta yürüdüğünüzü ve birilerinin sizden gideceği yolu tarif etmenizi istediğini düşünün. Onunla konuştuğunuz sırada ellerinde kapı taşıyan iki kişi itiş kakış aranızdan geçiyor. Sonra garip bir şey oluyor: Yoldan geçen adam kapının arkasında kaldığı o kısacık süre içinde kapıyı taşıyanlardan biriyle yer değiştiriyor ve siz daha uzun boylu, farklı giysiler giyen, farklı ses tonu olan bir adama yolu tarif etmeyi sürdürüyorsunuz. Sizce bu değişikliğin farkına varır mıydınız? Varmaz olur muyum diyorsanız, yanılıyorsunuz. Harvard Üniversitesi araştırmacıları tarafından 15 kişiye uygulanan bu deneyde, deneklerden sekizinin değişikliğin farkına varmadıkları görüldü. Deney “değişim körlüğü” adıyla bilinen, beynin en can alıcı kaynağı olan dikkatin süreğen eksikliğinden kaynaklanan bir olguyu ortaya koyuyor. Dikkatin içyüzü henüz tam olarak bilinmemekle birlikte, insanda sınırlı miktarda bulunduğu bir gerçek. Belli bir zamanda beyne ulaşan ya da beyinde üretilen tüm bilgileringörüntüler, sesler, anılar, düşünceler vb. yalnızca çok minik bir bölümü bilincinize giriyor. Araştırmalar kişinin belli bir anda en çok beş ya da altı farklı şeye dikkatini verebileceğini gösteriyor. 2 BU BENİM BURNUM DEĞİL Kavuşturulmuş eller yanılsamasını biliyor olabilirsiniz. Kollarınızı öne uzatıp, ellerinizi avuç içleriniz birbirlerine bakacak biçimde döndürün ve parmaklarınızı iç içe geçirin. Şimdi ellerinizi, yalnızca oynak yerlerini görebileceğiniz biçimde, yavaşça kollarınızın arasından geçirin. Birilerinden CBT 1086/12 11 Ocak 2008 Önce ortadaki gri boşluğa bakın; sonra yandaki iki resim arasında gözünüzü kırpıştırın bakın, aralarındaki farkı bulabilecek misiniz? CBT 1086/13 11 Ocak 2008 BEYİN ARAŞTIRMALARI