26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

HukukPolitikası Hayrettin Ökçesiz Hukuk Bilimi “Steril Üniversite”: Bir AntiÜtopya Avrupa’da bir üniversite rektörü "en steril üniversiteyiz, üniversitemizde hiçbir zararlı unsur yoktur. Şu anlamda söylüyorum; ideolojik yapılaşma, kamplaşma olmayan, herkesin birbirine hoşgörüyle baktığı bir üniversiteyiz. Cumhuriyetin temel ilkeleriyle sorunu olan etnik ve dinci bölücü unsurlar üniversitemizde yoktur. Bozma çabaları vardır ama basamak yapacakları yapı yoktur" dese, orada bu sözler nasıl anlaşılır? İran İslam Cumhuriyeti’nde, Rusya’da veya Suudi Arabistan’da yahut Nazi Almanya’sında ve Doğu Alman Demokratik Cumhuriyeti’nde, Pinochet’nin Şili’sinde de bir üniversite rektörü aynı sözleri söylemiş olsa, bunları nasıl anlarız? Bu sözlerin bize duyumsatacakları ve düşündürecekler şey ülkesinin koşullarına göre değişir mi? Bu sözlerin içeriğinin doğru ve böyle bir kaygının yerinde olup olmadığına bakmaksızın böyle bir iletiyle hesaplanan etkilenim nedir diye sormalıyız. Bu sözlerle amaçlanan veya gerçekleşecek etkilenim her ülkede farklı olacaktır. Bu etki insan ruhunda gülmekten korkmaya kadar yayılan bir yelpazeyi kapsayacaktır. Korkuyu veya gülünçlüğü veren şey bu sözlerin içeriği değil, onları sarf eden öznenin kendi siyasal rolünün anlam ve etki alanında taşıdığı gücü ve bu gücün sınırlarıdır. Adana Barosu Bilirkişi Çalıştayı’nın ardından Bilirkişi kurumunun yozlaşması; öncelikle yargıç, avukat ve savcılardaki bilgi ve beceri eksikliğinin eğitim yoluyla giderilmesine bağlıdır.. lkemizde, her alanda çekilen sıkıntıla görev ve etkinliği sağlanmadan", "yargıcın karın ve sızlanmaların özünde eğitim ve nıtların değerlendirilmesi ve genel yaşam debilgi eksikliği gelmektedir. "Fizikteki neyimi kuralları ya da gözlem yoluyla olgu birleşikler kaplar kuramı devlet düzeninde ve sorunlarını çözme yetkisini kullanmadan", toplumsal olaylarda da geçerlidir" önermesin "bilirkişiye sorulacak soruları yanların görüden yola çıkarsak; Yargı’da da, her geçen gün şü alınarak belirlenmeden" genel ve yalın bir günceleşerek güvensizlik yaratan olumsuz kaç sözcükle bilirkişiye görev verilmektedir. lukların nedeni de yetersiz eğitim ürünü bilgi Böylesine belirsiz ve sınırsız bir buyrukve beceri eksikliğidir. Bu bağlamda Adana la göreve başlayan bilirkişi, yargıçlaştırılarak Barosu’nun düzenlediği ve Doç. Dr. Haluk tüm hukuk ve olgu sorunlarında görüş açıkKonuralp, Yrd. Doç. Dr. Sema Taşpınar ile lamaktadır. birlikte katıldığımız eğitim amaçlı "Bilirkişi Bilirkişiler, çoğun, görüşlerini yazılı olaÇalıştayı" bilgilerini sizlerle paylaşmak iste rak vermekte ve yasa olanak tanıdığı halde dim: sözlü yargılamada sorgulanmamaktadır. Oysa Yargıç, önüne gelen uyuşmazlığı çöz bilirkişinin; savcı ve avukatların da katıldığı mek ve hüküm vermekle yükümlüdür. Ancak sözlü yargılamada sorgulanacağını bilmesi özel ve teknik bilgiye gerektidurumunda daha özenli ve yanren olgu sorunlarında bilgi sasız görüş açıklaması gündeme hibi olması da düşünülemez. İşgelecektir. te "yargıcın doğal bir bilgi ekİkiyüzbine ulaYETKİLERİNİ sikliği"ni gidermek için bilirkişi şan icra takip KULLANMIYORLAR kurumu oluşturulmuştur. Bilirkişinin görevi; özel ve teknik Avukatlar ve savcılar; kadı lerden en az bilgisini sunarak, teknik saptahukuku diye nitelendirilecek yayüzde onunun sa dışı bilirkişi uygulamasına, çomalar yaparak yargıca yardımcı olmaktır. Ancak uygulamada, mahkeme önüne ğun sessiz kalmakla kurumun yargıcın yetkilerini üstlenen ve yozlaşmasına katkıda bulunmakonu yönlendiren bir kurum du geldiği düşünü tadırlar. Örneğin savcı ve avukatrumuna gelerek yozlaşmıştır. lürce binlerce lar; ceza yargılamasında mahkeÇalıştay’da, bilirkişi kurumenin onayına gerek olmadan munun yozlaşmasının temel ne dosya da gerek uzman kişi (özel bilirkişi) dinletdeninin "yargılamanın asli un siz yere bilirkişi me yetkilerini senelerce kullanmamışlardır. Yeni yasada da yer surları olan yargıç, avukat ve savcılardaki bilgi ve beceri ek ye başvurulmuş alan bu yetkinin kullanılması; yargıcın, olgu sorununu bilirkişisikliği" olduğu yolundaki kanı olmaktadır. ye başvurmadan önce kavramasıpaylaşılmıştır. Oysa Adalet Banı kolaylaştıracağı gibi, atanacak kanlığı "sorunun yasalardaki bilirkişiye sorulacak soruların eksikliklerden ve bilirkişilerin sağlıklı belirlenmesine ve bilirkiözensiz ve önyargılı davranışlaşinin görevini daha özenle yapmasına da yarrından kaynaklandığı" görüşündedir. dımcı olacaktır. SORUMLU ÜÇLÜ Yasa, hukuk davalarında, anlaşmaları Kuşkusuz bilirkişilerin eleştirilecek dav koşuluyla yanlara/ avukatlara bilirkişinin seranışları da az değildir. Yasal değişikliklere çiminde öncelik vermiştir. Bu yetkinin kullade gereksinim olabilir. Ancak yürürlükteki nılması "bilirkişi seçiminde yargıçlara yöneltihukukun öngördüğü temel ilkeler uygulan len eleştirileri ortadan kaldıracağı" gibi, "ormadıkça yeni düzenlemelerden çözüm bekle tak onayla seçilen bilirkişinin, kendisine dumek boş bir inançtır. Sorun, bilirkişi düzeni yulan güvenin psikolojik etkisiyle daha özennin hukuka uygun olarak yürütülmemesin li ve yansız çalışması gündeme gelecek"tir. den kaynaklanmaktadır; sorumlusu da ağır Avukatlar kolaycılığı yeğledikleri için yasal illıklı olarak yargıç, savcı ve avukat üçlüsüdür: ke amacına ulaşamamaktadır. Uygulamada "hukuk ve olgu sorunlarıAdana Çalıştayı’nda ilk gün, bilirkişiliknı ayırmadan", "uyuşmazlık konusu olan ol le ilgili hukukun öngördüğü soyut ve teorik mayan olguları saptamadan" , "yanların/ avu sunumlarla bilgilendirme yoluyla yukarıda kat ve savcıların olguların kanıtlanmasında açıkladığım olumsuzluklar ve çözüm yolları Ü HUKUK DEVLETİ Bu güç, taşıyıcısına karşıtlarını sorgusuz bir dışlama yetkisi tanıyorsa, bu dışlamanın kime, nasıl ve ne zaman isabet edeceğinin belirsizliği yanında bu tehdidin sürekliliği de, bilimciyi ve bilim topluluğunu zihinsel ve ruhsal bir çöküşe, ciddi bir korkuya ve fiziki çözülmeye kadar sürükleyebilecektir. Nazi Almanyası’nda bu olasılıklar bütünüyle gerçek olmuştu. Bu sözü, sahibiyle birlikte etkisiz ve gülünç kılabilecek tek siyasal yapılanma Çağdaş Hukuk Devleti’dir. Bir ülkede hukuk devleti ne denli yara alır ve seraplaşmaya doğru giderse, yukarıdaki söz ve sahibi o denli dehşet vermeye başlar. Bugün Avrupa’nın gelişmiş hukuk devletlerinde bir rektör böyle bir söz söylemeyi asla düşünmeyecektir. Söylemesi durumunda üniversite kamuoyunca yadırganacak ve ciddiyetinden kaybedecektir. Uzun vadede, işini sürdüremeyecektir. Elbette "Cumhuriyetin temel ilkeleriyle sorunu olan unsurların" üniversitelerimizde palazlanmasını aklı başında hiç kimse istemez. Ama, bu "zararlı unsurlar"ın yokluğunu üniversite için en üstün bir değer imiş gibi göstererek, bilimin üstün değerlerini her ne pahasına olursa olsun gerçekleştirme çabasını bu kaygıya tabi tutarak üniversiteyi kısırlaştırmayı haklı göstermeyi de akıl başında hiç kimse istemez. Suç fiillerinin işlendiği yerde ve zamanda bu suçların takibini ve cezalandırılmasını bu işle görevlendirilmiş hukuk devleti organlarına bırakmayı düşünmelidir. Bilim Hukuku’nun ilkelerine aykırı sayılabilecek olağanüstü yetkilerle donatılmış rektörün zaman zaman ortaya bu tarzda ve içerikte sözler atmasının ülkemizde bilimciler üzerine olan etkisi, onların "konform" olmaktan öte "üniform" olmaya doğru zorlanmasına götürecektir. STERİL BİLİM OLABİLİR Mİ? Oysa, tekbiçimliliğin egemen olduğu bir bilimsel toplulukta bilimsel değerlerin anlaşılması ve yaşanması olanaksızlaşır. Kanunsuz suç ve cezanın olmadığı Hukuk Devleti’nde kişileri itham ve cezalandırma yine hukuk devletinin ilkeleri çerçevesinde, hukuk devletinin üstün değerlerini korumak için yapılır. Bu nedenle tekil olaylar için söylenecek sözleri, gerçekleşecek idari eylem ve işlemleri güç ve yetki sahibi kişilerin öznesiz ve eylemsiz uluorta sergilememesi gerekir. Temel haklar ve özgürlükler hukuk devletinin üstün değerleridir. Düşüncenin tüm özgürlüklerini yadsıyan bir "Steril Üniversite" kavramı hukuksal bir değer değildir. Hiçbir bilimci üniversitesinin hangi nedenle olursa olsun steril olarak nitelenmesini istemez. Steril olmanın "üniversite" için muteber görülmeye başladığı yerde, her rektör kendi aklınca bulacağı bir çok nedenle üniversitesini sterilize etmek gayretine düşecektir. Bu niyetini ancak mevcut veya mümkün bir "steril bilimciler" yığını ile başarabilecektir. Her siyasal nedenle ve amaçla söylenebilecek "en steril üniversiteyiz" sözü, her bilimcinin kendi biliminin ve bilimsel değerler uğruna duruş sergilediği her bir durumun bertaraf edilmesi için de kullanılabilir. Bilimin kendi siyasetini, gündelik siyasetin dümen suyuna sokarak Damokles’in kılıcının bilimcilerin üzerine asılmasına izin vermemelidir. Herhangi bir amaçla ama hep gerçekleştirilmek istenen ve bu sırada güzel, kayırıcı sözlerle süslenen sterilizasyona düşüncenin tüm özgürlükleri adına ve onları kullanarak karşı durmak zorundayız. Üç hafta sonra buluşmak ümidiyle, [email protected] 989/18 4 Mart 2006
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear