29 Eylül 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

OOOF OFF LİNE Tanol Türkoğlu rilen www.vox.com’un hedefi, bu kitleye ücretsiz, kullanılması kolay bir hizmet sunmak. Vox’un en önemli özelliği blog post’larını tüm dünyaya değil, yalnızca blog’cuların seçtiği özel bir gruba göndermek. Dolayısıyla bir blog’cunun yazdıklarının eski eşler veya eski patronlar tarafından okunma riski ortadan kalkmış oluyor. Ayrıca teknik açıdan zayıf olan kullanıcılar post’larını medya ile sorunsuzca birleştirebiliyor. Bunun yanı sıra Flickr, Photobucket, Amazon ve YouTube gibi web sitelerinden yükleme yapmak da mümkün olabiliyor. Vox cep telefonlarında da kullanılabiliyor. TanolTurkoğ[email protected] Ümit edelim de bu tür internet arşivleri, dijital kültürün kaypaklıktan sıyrılmasında, kendine özgü dahi olsa değer verdiği bir erdemler kümesine sahip olmasında yardımcı olsun. İnternetin de Arşivi (mi) Olurmuş! Martin Mystere/Atlantis isimli çizgi roman dizisinin bir sayısında, insanoğlunun ölülerini gömemesi, ölüsü ardından yas tutamaması, ona ait sabit bir yere sahip olamaması; yeryüzü kültüründe pek çok erdemi ortadan kaldıracak tetikleyici unsur olarak ele alınıyordu. İnsanın sonu buharlaşıp yok olmak olursa, geride kalanlar hangi ahlak ilkesine ya da erdeme neden bağlı kalacaklardı ki? Dijital kültürün bana göre en zayıf halkası, bünyesindeki "dijital kaypaklık". Bir başka deyişle dijital dünyada bir şeyi değiştirmenin, onun eski halini ortada bir iz bırakmadan kaldırmanın çok kolay olması. Aynı zamanda da çok hızlı bir şekilde bunun uygulanması. Bir gazete nüshası, kâğıda basıldığı zaman, en azından yirmidört saat değerini koruyabilir. Ama o gazetenin web sitesi her dakika yeni gelen haberlerle güncellenmek zorundadır. Martin Msytere’deki formüle dönecek olursak; bu dijital kaypaklık, dijital dünyada erdemli olmayı engelleyici bir faktör olabilir mi? Ya da belki geçen günlerde "halka inen" yeni bir web sitesi, bu erdemsizliği ortadan kaldırmada bir araç olabilir mi? Internet otuz küsür senedir var. Hadi ABD ve birkaç müttefikinde, akademik ve resmi kurumlara açık olduğu sınırlı dönemi geçelim – webin ortaya çıkması, ticari faaliyetlere izin verilmesi, "halka inmesi" üzerinden on yılı aşkın bir süre geçti. Bu süre zarfında, web üzerinde milyonlarsa sayfalık bilgi oluştu. Bu bilgilerin belki de hemen hepsi değişti. Hem de defalarca. Şimdi tüm bu değişiklikleri, 1996 yılından beri arşivlemiş olan bir Internet Arşivi, herkesin erşimine açıldı. Evet yanlış duymadınız; internetin de artık bir arşivi var. Ana sayfasındaki bilgiye göre şu an bu arşivde 55 milyar sayfalık bilgi biriktirilmiş durumda. Bu figüre her gün milyonlarca sayfa ekleniyor. Yerli yabancı merak ettiğiniz bir web sitesinin arşive buradan erişebilirsiniz. Örneğin 1999 yılında o web sitesinde hangi bilgiler vardı, hangi görsel malzeme kullanılmış; nostalji yapabilirsiniz. Tabii akla hemen şu iki konu gelebilir : Bir, "Kimin ne işine yarayacak?" İki, "İşte bak, büyük birader bizi izliyor!". Benim aklıma ise doğal olarak bu kadar bilgiyi ne tür bir teknoloji ile konsolide edebilmiş ve ne tür bir altyapıda saklayabilmekte oldukları geliyor. Web sitesindeki sıkça sorulan sorular kısmında, geliştirmiş oldukları bir yazılım ile 1996 yılından beri bu tarafa işini yaptıkları anlaşılıyor. Aradığınız her web sitesinin arşiv bilgilerini bulamayabilirsiniz. Bunun nedeni de, 1996’dan beri tarama yapan yazılımlarının, arşive aktarma işlevini engelleyici bir tedbir alınmışsa o web sitesinin arşivlenememiş olması. Bu tedbirlerden bir tanesi, örneğin, şifre ile giriş yapılan web siteleri. Internet Arşivi’nde eposta ve chat muhabbet odalarının kayıtları yok! Yani nasıl ki artık yanınızda olmayan bir sevdiğinizin albümlerde kalan fotoğraflarına bakarak onu yad edebiliyorsanız; şimdi artık ortadan kalkmış ya da bambaşka bir hal almış ama size çok şey ifade eden bir web sitesinin beş sene, on sene önceki halini ekranınıza getirebilir ve o eski güzel günleri anabilirsiniz. Ama onunla yaptığınız konuşmaların kayıtlarını o albümde bulamazsınız. Ümit edelim de bu tür internet arşivleri, dijital kültürün kaypaklıktan sıyrılmasında, kendine özgü dahi olsa değer verdiği bir erdemler kümesine sahip olmasında yardımcı olsun. Ki böylece o dijital kültürle yoğurulan genç kuşaklar da hayatta etik diye, erdem diye bir şeyin olduğunu da kendi "doğal yetişme süreçleri içinde" idrak etmiş olurlar. Her zaman haksız buldukları ebeveynlerinin ya da kendi hızlarına yetişmediklerine inandıkları tutucu toplumlarının telkiniyle değil. http://www.archive.org DAHA KALİTELİ VE DAHA UCUZ TELEVİZYON EKRANI Son yıllarda televizyon ekranları yalnızca büyümüyor; aynı zamanda renkleri doğallaşıyor ve görüntü parlaklığı artıyor. Merkezi Kaliforniya, Sunnyvale’de bulunan Novalux adındaki televizyon üreticisi, binlerce aynadan yararlanarak düşük enerjili (ve düşük maliyetli) lazer ışınlarını ekran üzerine yönlendirecek bir teknoloji geliştirdi. Sonuçta ortaya çıkan görüntünün renk dağılımı, LCD ve plazma televizyonlarındaki görüntünün iki katı. Şirketin genel müdürü Greg Niven, bu teknoloji sayesinde 46 inç’ten daha büyük televizyon ekranlarının bir yıl içinde daha ucuza mal edileceğini ve daha kaliteli olacağını söylüyor. CERRAHLAR İÇİN DÜŞÜK MALİYETLİ IŞIK Bilim adamları bazı cerrahi müdahalelerde –tümörleri çıkartmak gibiçok pahalı olan lazerler yerine doğal ışıktan yararlanmanın yollarını arıyor. Bu teknolojinin gelişmekte olan ülkelerde sağlık giderlerinde önemli düşüşlere yol açması bekleniyor. İsrail, BeerSheva’daki Ben Gurion Üniversitesi’nden bilim adamları bu amaçla, bazı otomobillerin farlarında kullanılan ucuz, fakat ultraparlak ışık veren ksenon ışığından yararlanmanın yolunu buldular (Journal of Biomedical Optics, vol 11, p 050509). Ekibin lideri Jeffrey Gordon, "Bu cihazın parlaklığı ihtiyacımız olan enerji yoğunluğunu sağlıyor. Biz bu ışık yoğunluğuna LED’ler ve elektrik ampulleri ile erişemiyorduk" diyor. Ekip, düşük voltajlı 150Watt lambadan gelen ışığı beslemek için bir reflektörden yararlanıyor. Bir fibere yansıtılan ışık, milimetre kare başına 2.7 Watt enerji yoğunluğu üretiyor. Hayvanlar üzerinde denenen cihazın, karaciğer ve böbrek dokusunu yok etme konusunda lazerden geri kalmadığı görüldü. Gordon çalışmaları hakkında şu bilgiyi veriyor: " İlk kez, yapay, bağdaşımsız (noncoherent) bir ışık, canlı hayvanlar üzerindeki cerrahi müdahalelerde bu denli başarılı bir sonuç verdi. Sisteme enerji sağlamak için güneş panellerinden elektrik üretmek ve depolamak amacıyla yararlanılabileceğiz." Singapur’da bulunan Ray Medacal isimli bir şirket, bu teknolojiyi ticarileştirme çalışmalarına başladı. Hazırlayan: Reyhan Oksay CBT 1027/19 24 Kasım 2006
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear