28 Eylül 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

BİLİM UZAYI Van Gölü'nün dibindeki bacalar Van Gölü, ender görülen bir özellikle, uluslararası bilimin gündeminde yerini aldı. M. Ali Alpar I atura dergisinin 14 Şubat 1991 sayısının içindekiler sayfasında "Türk mlkrobialltlari" ibaresıyle dergideki "Blllnen an büyük mlkroblalittor Türfciye'de Van gölümte bulundu" başlıkh bır bilımsel makaleye dikkat çekiliyor. Yazı, Hamburg Üniversitesi'nden bir grup, Polonya Bilimler Akademisi'nden bir araştırmacı ve İzmır Dokuz Eylül Üniversitesi Denız Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü'nden T.Konuk adlı bir araştırmacı tarafından yayımlanmış. Bu araştırmacılar Van gölünün dibınde 40 metre kadar boylara ulaşan ve tepelerı su yüzeyınden en az 810 metre aşağıda kalan bacalar bulmuşlar. Bulunan bacalar bu türden bilinen en büyük örnekler. Bilimsel yazılann alışılmış kuru teknik üslubu içinde anlatılanlar sankı gerçeküstü, düşsel bir manzara, göl dibınde peribacaları ya da bir gezegen yüzeyinın fotoğrafı gıbi şaşırtıcı olmaktan kaynaklanan bir güzeHik çiziyor. Bunun yanı sıra bir de tüm arastırmalarda olduğü gibi bulmaktan, anlamaktan kaynaklanan başka türlü bir güzellik var. Yenı bilginin başlangıçta Örtük olması, araştırmayla, çabayla ortaya çıkması bilimin her çeşıdinde yaygın bir Özelliktir. Bu örnekte olduğu gibi bu çaba yakın, ulaşılabilir, aşına yerlerde de yeni bir gizem bulup çıkarabiliyor. şılık kalsiyum yoğunluğunun çok düşük olduğu da belirtiliyor. Van gölünde dev sütunlar bulunması tesadüfen olmamış. Bilım adamları 1957'de Tatvan yakınlarında Pore köyünde sütunlar görmüşler, 1974'te yapılan ilk uluslararası Van gölü araştırmasında Adılcevaz civarında akustik dip kayıtlarında sivri oiuşumlar dikkat cekmiş. Jeolojik zamanlarda soda okyanuslarının bulunduğu ve fosil mikrobialitlerin bu sodalı ortamlarda oluştuğu hıpotezı de benzer oluşumların 1989'daki ikinci uluslararası araştırma gezisi sırasında Van gölünde aranmasına yol açmış. Van Gö/ü mıkrobıyalitlerinin mlkroskoplk yapısı. a) Yaşayan yüzeyi dik olarak kesen aragonıtlk marjinal bölgenin ınce kısmının optık mıkrogratı (Tatvan, dennlik 22 m) b) a'da görülen mıkrobıyalıt yuzeyının elektron mikrografı. c) Eksensel bölgeden bir laminanın Ince kısmının optık mikrografı (a: cyanobacterıa taratından oluşturulmuş cratonıt. c ınorganik olarak çökelmiş kalsit. Tatvan, dennlik 25 m). d) Mlkroblyalit başın eksensel bölgesinden altglobüler yapısının elektron mikrogratı (Adilcevaz derlnlik 15 m). Bacalar Van Gölü Yazının başında mikrobialitlerin mikroorganizma topluluklarıyla kimyasal çevre arasındakı etkileşmelerden kaynaklanan oiuşumlar olduklannı öğrenıyoruz. Van gölü ise dünyanın hacim olarak dördüncü en büyük gölü ve sodalı göller arasında en büyüğü imiş. Bu göle girdiyseniz, hatta baktıysanız farklılığını bilirsiniz. Gölün suyu pH denen ve O'dan 14'e uzanan asitalkali ölçeğinde 9.8 ile epeyce alkali bir ortam Yarısı sofratuzu sodyum klorür, yarısı da ceşitli sodyum karbonatlarından oluşan % 21.7 kadar bir tuz yoğunluğuna kar Sütunların varlığı ses yankısı tekniği ile alınan taban profilleriyle, bağlı olarak indirilen sualtı televizyon kameralarıyla ve bir de tüple (skuba) dalış yapılarak kanıtlanmış. Tatvan ve Adilcevaz civarında 100 metreyi aşan derinliklere kadar, 40 metre boylara ulaşan, sıkışık sütun toplulukları görülmüş. En derındekilerin belki on bin yıl öncesinden kalmış olabileceği düşünülüyor. Esas ilginç olan bu sütunların oluşumlarının sürmekte olması. Üstelik bu oluşum kısmen canlıların yardımıyla oluyor. Sütun yüzeylerinh dalarak gözlenen koyu yeşil, neredeyse siyah renkleri 'cyonobacteria' türünden canlı bir bakteri örtüsüne işaret etmiş. Tepeleri ise kahverengiyeşil renkli, kaypak yosunlarla ('algae') örtülüymüş. Alınan örneklerden bir baca yapısı, delikli, sünger gibi bir doku gözlenmış. Optik mikroskop ve elektron mikroskobu ile alınmış resımlerle 1040 mikron kalınlığındaki canlı bakteri örtüsü sergilenıyor. Bunun altında 12 mılimetresi organik kalıntılardan yana zengin olan aragonit denen türden bir mineral kabuk var. Bacanın iç kısımlarında da inorganik kalsit çökeltı katmanlarının yer aldığı, kalsitin içinde de aragonit parcalarının bulunduğu gözlenıyor. Burada bir jeoloji el kitabına bakarak kalsitin en sık bulunan kalsiyum karbonat (kireç) kristali olduğunu, aragonitin ise farklı kristal yapıya sahip ve canlılarca da üretilen bir kalsiyum karbonat oluşumu olduğunu öğreniyorum. Sedef ve mercan da aragonit örnekleriymiş. Bacaların tepesinden uç veren beyaz çıkıntılarınsa baca içlerindekine benzeyen inorganik kökenli kalsit olduğu bulunmuş. çıkınblar beyaz Baca Inşaatı Van Qölü kıyısında Tatvan ve Milcevaz'da dev mikroblyalitler bulunuyor. Altta, bu mlkrobiyalitlerın büyüklük ve derinlık ölçümlerı görulüyor. )fandakı harıta ustte, Tatvan'dan alınan ıkı mıkrobıyalıt ömeği a örneği, tepesı 5 m, denız ıçındekı bölümu 19 m olan bır bacanın kısa bır yan dalından alınmış. b örneği. aynı dalın kesışme yerını gösterıyor Bu bulgulardan çıkarak bacaların iki ayrı sürecin katkısıyla oluştuğu öne sürülüyor. Kalsiyumdan yana zengin yeraltı suları dıpten kaynayıp gölün alkali ortamıyla karşılaşınca kalsit çökeltılen oluşuyor. Bunların üzerine yerleşen bakteriler aragonit oluşturarak dipten kaynayan bacayı sert bir kabuk içine alıyor, oluşumu yükselmeye zorluyorlar. Delikli, geçirgen kalsit, dipten gelen kaynak suyunun baca içinde yükselmesine ızin veriyor Yeraltı suyu AdilcevazTatvan yöresinin kireç ve mermerli oluşumundan dolayı kalsiyumdan yana zengin. Baca içine sızan göl suları ve çürüyen bakterllerln verdiği karbondioksitle yeniden kalsit, bakterilerin yardımıyla da aragonit kabuk büyüyor Bunun yanında bacayı sağlamlastıran kalsiyum karbonat, silisyum manganez ve demir oksitleri ve belki daha başka şeyler içeren mineraller de oluşuyor. Baca, göl yüzeyinin 810 metre altında bakterilerin yerine, ortamın elverdiği kaypak yosunların almasıyla külahını buluyor, çunkü bu yeni mikroorganızmalar aragonit kabuk yapmıyorlar. Bu şema konunun dışından bakan biri olarak bana inandırıcı geldi. Bacalar ince , ^ Ca yönünden s 'zengin yeraltı suları Van Gölü mikrobiyalitlnin diyagramı. Küçuk dîyagramda bır yan daldan alınan bir kesit gurulüyor. lenip detaylar öğrenildikce belki farklı açıklamalar öne surulur. önemli olan yeni bir olgunun birçok temel özellığı ile birlikte önümüze açılması. Konuyu ılgınç kılan da Türkiye'yle ilgili olması veya bır Turk bilim adamının da katkısı bulunması değil. Her iki kategoride de istediğimizden çok az da olsa dünya literatüründe epey örnek var. Van gölü üstüne olduğu gibi bütün dünyanın veya yıldızların yapısı üzerine de çalısanlarımız var. Burada ılgi çeken boyut bilimin konularının yakında ve ulaşılır olabileceği. Yakın çevremizde de merak edilecek, araştırılacak konular var. Bu yazının dipnotunda Türkiye'nin Bonn Büyükelçiliği'nin yanı sıra Tatvan'da Devlst Demiryolları'nda ve Van gölünde çalışan "Süphan" teknesi mürettebatına da tesekkur ediliyor. Bu araştırma orada yaşayanların çevresınde, onların da yardımlarıyia olmuş. Belki meraklı gençler doğal çevrelerini ınceleyerek göl dibınde baca bulmasalar da bilıme ılgılerinı uyandıracak bir pencere bulabilirler. D 2094
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear