26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
30 AĞUSTOS 2022 SALI 10 BÜYÜK ZAFER’İN 100. YILI 30 AĞUSTOS ZAFERI’NIN 2 YIL SONRAKI KUTLAMALARINDA O GÜNÜ VE YARINLARI PAYLAŞTI Atatürk, zaferi anlattı: fendiler, Genelkurmay Başkanı Fev- ni yapmış ve birkaç saat sonra tekrar yanıma zi Paşa Hazretleri’nin verdiği kıy- gelerek bilgi de vermişti. 11. Fırka’nın kahra- ATATÜRK’ÜN DUMLUPINAR’DA YAPTIĞI KONUŞMANIN ÖNEMİ VE NEDENİ Emetli anlatımla burada hazır olan- man kumandanı Derviş Bey bizzat ileri atıla- lar “Afyonkarahisar-Dumlupınar” Meydan rak bütün kuvvetiyle düşman bölgesine iler- Ağustos Zaferi bağımsızlığın 4 ay sonra 3 Mart 1924’te üç büyük yılında 30 Ağustos 1924’te Atatürk, Savaşı’nın ve kesin sonuç veren 30 Ağus- liyordu. Kolordu Kumandanı Kemalettin Pa- 30temeliydi. Ardından devrim - Devrim Yasası Meclis tarafından ka- savaşın geçtiği Dumlupınar’da çok tos Savaşı’nın yürüyüşü hakkında genel şa güneyden ve batıdan düşmana saldırdığı ler birbirini izledi. Nitekim zaferden bul edildi. Buna göre hilafet kaldırıl- önemli bir konuşma yaptı. bir fikir edinmişlerdir. Beş gün kesintisiz, diğer fırkalarına yeniden yeniye harekâtı şid- sadece iki ay sonra 1 Kasım 1922’de dı, eğitim birliği yasası kabul edildi, Atatürk bu konuşmasında, savaşı geceli gündüzlü süren bu büyük meydan detlendirmek ve hızlandırmak için emirleri- Meclis kararıyla Osmanlı saltanatına mahalle mektepleri ve medreseler ka- anlattı ancak çağdaş ve uygar bir top- savaşının gerçek niteliği bugün verilen an- ni ulaştırıyordu. 2. Ordu’nun 16. ve 61. fırka- son verildi. 24 Temmuz 1923’te Lozan patıldı. 30 Ağustos Savaşı ve 9 Eylül lumun niteliklerini de belirtti. Toplu- ları düşmanla ciddi savaşa girişiyorlar, diğer latımdan ziyade, yarın tarihin hükümleri, Barış Antlaşması imzalandı. 11 Ağus- 1922 zaferinden itibaren bir buçuk mu dönüştürecek laiklik ilkesine da- fırkaları da kuşatma çevresini darlaştırıyor- araştırmacıların inceleme ve değerlendir- tos 1923’te yeni seçilen 2. Meclis gö- yıl içinde gerçekleşen bu büyük dev- yalı büyük devrimlerin işaretlerini du. Bunları görüyordum. Süvari kolordumu- meleri okunduğu zaman daha açık, daha reve başladı. 29 Ekim 1923’te Meclis rimler aslında bir toplumun yaşamın- veriyordu. Bu nedenle bu önemli ko- zun daha batıdan düşmanın arkasını kesmek kapsamlı bir surette anlaşılacaktır. Cumhuriyeti ilan etti. da çok büyük dönüşümlerdi. nuşmanın Türkçeye uyarlanmış tam üzere bulunduğunu, bana haber getiren sü- Beni, milletim, Türk milleti, emniyet ve Cumhuriyetin ilanından sadece İşte bu koşullar altında savaşın 2. metnini gazetemiz aynen veriyor. vari subayı söylemişti. güvenine layık görerek bu harekâtın ba- şında bulundurdu. Bu görev ve memuriye- Kıyamet kopmak üzere timin mutlu hatırasını milletime karşı da- kuşatmaya uygun bir durum almış bulunu- ben de otomobil ile şimendifer yolunu izle- du karargâhında kalamazdım. Savaş duru- Arkadaşlar, saatler ilerledikçe gözleri- ima en derin gönül bağlılığı duygusuyla, yorlardı. Şu durumda, tasarladığımız ve is- yerek batıya hareket ettim. Akçaşehir’de 1. munu gözümle görmek benim için dayanıl- min önünde gelişen manzara şu idi: Düş- haz ile, onurla, saklıyorum. Görevlerini mil- tediğimiz sonuçları sağlayacağını ümit ey- Ordu karargâhına saat dokuzdan evvel idi ki maz bir ihtiyaç oldu. Ordu kumandanını da man başkumandanının şu karşıki tepe- letin vicdani arzusuna, gerçek ihtiyacına, lediğimiz durumlar gerçekleşiyordu. beraber alarak 4. Kolordu Kumandanı’nın ulaşmıştım. Ordu kumandanına bir taraftan de son gayretiyle çırpındığını görüyor gi- yalnız onun yüksek iradesine uyarak yap- cephenin yazılı emri verilirken ben de ken- gözlem için bulunduğu şu yöndeki bir tepeye biydim. Bütün düşman mevzilerinde büyük mış olanlara mahsus bir vicdan rahatlığı Bizzat cepheye gidiş geldik. (Arpalık civarında) disine sözlü olarak durumu izah ettim ve 4. bir heyecan ve helecan vardı. Artık topları- ile bugün karşınızda bulunurken hissetti- Kolordu’nun bütün fırkalarıyla ve sürat ve Çalköy batısında ve kuzeyinde patlayan Derhal Fevzi ve İsmet paşaları çağırınız nın, tüfeklerinin ve mitralyözlerinin ateşle- ğim mutluluğu anlatamam. topların gürültülerini işitiyordum. Oradan şiddetle, işte bu köyün, Çalyöy’ün dedim. Üçümüz toplandık. Durumu bir kez rinde sanki öldürücü özellik kalmamıştı. Bu Efendiler, tıpkı bugün gibi (1922) sene- batısındaki düşmanın ana kıs- durumu dürbün ile incelemeye uğraşmak daha değerlendirdik ve kesinlikle karara ovadan, kuzeyden ve güneyden birbirini iz- bana sıkıntılı geldi. Daha ileriye, ateş yerine si ağustosunun 30. günü saat ikide, şim- mını kuşatacak surette sava- vardık ki Türkün gerçek kurtuluş güneşi leyen avcı hatlarımızın guruba yaklaşan gü- şa zorlamasını emrettim. Ve gitmek için kesin bir lüzum ve ihtiyaç hisse- di hep beraber bulunduğumuz bu nokta- 30 Ağustos sabahı ufuktan bütün parlak- neşin son ışınlarıyla parlayan süngüleri her diyordum ve bu noktayı, şimdi üzerinde bu- ya gelmiştim. Bu üzerinde bulunduğumuz ilave ettim ki düşman ordu- lığıyla doğacaktır. Bu karara göre or- an daha ileride görülüyordu. Düşman mev- su mutlaka imha olunacaktır. lunduğumuz bu tepeyi gösterdim. Oraya git- sırtlarda kahraman 11. Fırkamız, şu kar- dulara yeni emir ve talimat yazıl- zilerini saran bir daire üzerinde mevzi almış mek gereklidir ve buyrun gidelim dedim. şıki tepelerde savaşa mecbur edilen düş- Ordu kumandanı benim yanım- dı (6.30 evvelde). Fakat durum olan bataryalarımızın kesintisiz ve amansız da telefonla Kolordu Kumandanı Otomobillere atladık, bu tepeye gelen yola man ana kuvvetlerine saldırı için yayılarak o kadar önemli, o kadar sürat ateşleri düşman mevziini içinde barınılmaz dahil olduk. Ara sıra yolumuzun soluna düş- ilerlemekte bulunuyordu. Şu gördüğümüz Kemalettin Paşa’yı buldu. Benim ve şiddet talep ediyordu ki bu bir cehennem haline getiriyordu. oraya geldiğimi ve emrimi bildir- man mermileri düşüyordu. 4. Kolordu’nun Çalköy alevler ve dumanlar içinde yanıyor- yazılı emirlerle yetinmek ile- Güneş batıya yaklaştıkça, ateşli, kan- fırkaları doğudan batıya yolumuzu kat ede- du. Beni buraya kadar getiren sebebin ne di. Bir süre bu karargâhta kaldım. risi için yeterli ve uygun ola- lı ve ölümlü bir kıyametin kopmak üze- Devamlı olarak gelen çeşitli rütbe- rek seri adımlarla ilerliyorlardı. olduğunu anlatmak için anımsadığım bir mazdı. Onun için Fevzi Paşa re olduğunu bütün ruhlarda hissolunuyor- Biraz evvel dediğim gibi, saat ikide şuraya iki noktayı burada tekrar edeceğim. deki esir subaylarla görüştüm. Bun- du. Bir an sonra dünyada büyük bir yıkım Hazretleri’nden, bizzat Altın- lardan biri kurmay subayı idi. Zaval- çıkmış bulunuyorduk. Düşman kuvvetlerini olacaktı. Ve beklediğimiz kurtuluş güneşi- taş ve güneyinden hareket gündüz gözüyle tamamen kuşatmak ve düş- nin doğabilmesi için bu yıkım lazımdı. Ka- Türkün parlak geleceği lı, verdiği bilgi arasında, istemeyerek eden 2. Ordumuzun ve bu- ranlıklar içinde bu yıkım gerçekleşmeliy- başkumandandan vazifesini alan Ge- manın inatla savunduğu savaş mevzilerinde nun daha batısında bulu- 29/30 Ağustos gecesi sabaha karşı Ba- di. Gerçekten gökyüzünün karardığı bir da- süngü hücumlarıyla dahil olarak kesin sonuç neral Trikopis’in ve 2. Kolordu Kuman- nan Süvari Kolordumuzun tı Cephesi Harekât Şubesi Müdürü Tevfik kikada Türk süngüleri düşman dolu o sır- danı General Digenis’in de bizim çevir- almak zorunluydu. Bunun için bütün kıtaların yanına giderek planlarımı- Bey, her zamanki gibi, o saate kadar çeşit- ta hücum ettiler. Artık karşımda bir ordu, mek istediğimiz çemberin içinde bu- en üst fedakârlıkla ilerlemesini ve bütün ba- za göre savaşı düzenleme- li karargâhlardan ve her taraftan gelen ra- bir kuvvet kalmamıştı. Tamamen mahvol- lunduğunu açıklamış oldu. Derhal ya- taryalarımızın, hata gizlenmeye bakmaksızın sini kendilerinden rica ettim. porlara göre harita üzerinde tespit ve işa- muş, perişan bir kılıç artığı kitlesi bulunu- nımda bulunan ordu kumandanına, ateş bölgelerine girip düşman bölgesini sars- 4. Kolordu’su ile hedefle- ret ettiği genel durumu Cephe Kumanda- yordu. Kendilerinin dediği gibi, çok korkan Kemalettin Paşa’yı bulunuz. Bizzat masını istiyordum. Yanımdaki kumandanlar diğimiz düşmanın ana kısmı- nı İsmet Paşa’ya göstermiş ve o da derhal ve titreyen, şekilsiz bir kitle, acayip bir ala- Trikopis’le beraber bütün düşman bu görüşlerimi anlar anlamaz derhal ve en nı güneyden takip eden 1. Ordu Paşa’ya “göster” emriyle Tevfik Bey’i yanı- şım halinde kaçış için çıkış arıyordu. Artık generallerini mutlaka esir etmesi- asabi bir suretle harekete geçtiler. Ne yazık karargâhına da ben bizzat gi- ma göndermişti. Afyonkarahisar’da beledi- gecenin koyulaşan karanlığı sonucu gözle ni söyleyiniz dedim. Bu emir hemen ki şimdi ismini hatırlayamadığım, yanımda decektim. İsmet Paşa’nın ye binasında bana verilen odada yatmak- görmek için güneşin tekrar doğudan doğ- telefonla bildirildi. Zavallı esir subay bulunan kahraman bir süvari subayına birkaç ta idim. Beni uyandıran Tevfik Bey’in gös- karargâhta kalıp genel masını beklemeyi zorunlu kılıyordu. benim bu emrimi işitir işitmez ik- kelime not ettirerek düşman mevzilerini ku- durumu yönetmesini uy- terdiği haritaya baktım. Hemen yataktan Efendiler, ertesi günü tekrar bu savaş ram ettiğim çayı içemeyerek zeyden saran 2. Ordu’ya gönderdim. Ve söz- fırladım. Arkadaşlar, haritada gördüğüm gun gördüm. Fevzi Pa- meydanını dolaştığım zaman, ordumuzun büyük bir baygınlık geçir- lü olarak burada benden işittiklerini onlara şa Hazretleri kuze- şey şu idi ki, ordularımız düşmanın önemli kazandığı zaferin azameti ve buna karşılık di. Daha fazla bu or- da söylemesini emrettim. Bu subay görevi- kuvvetlerini kuzeyden, güneyden, batıdan ye hareket ederken
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear