24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
11 ŞUBAT 2022 CUMA9 YÜKSEK YERİLİM HATTI / Erdinç UTKU “Her haneye üç çocuk”tan tü. Evde kaldı kızımız :( Yarım sağlık sistemi doktor- hırsızdır ya deli.” geldiğimiz nokta : (her hane- H dan eder... Ya da ölü. Ölüler hayat pa- ye) üç haneli enflasyon... “Z kuşağı” değil, zamlı H halılığını hissetmezler... H elektrik faturalarından sonra “Vatandaşımızı enflasyona H Spekülasyon, rüşvet, yolsuz- “Alacakaranlık kuşağı” götü- ezdirmeyeceğiz” diye diye ezi- Kanımızı emiyorlar, ataları- luk, piyasada düzenbazlık... recek iktidarı... yorlar vatandaşımızı... mızın kanlarıyla suladığı vata- Devir: HİLELİ TAŞ DEVRİ! H H nımızda... H Menü istemez garson bey Patlıcanın tanesi 8.23 TL ol- H Kindar kesimin Atatürk nef- evladım. du ama zamlara yeterince tep- Şehirlerarası otobüs biletleri- reti afişe oldu: Biz bir saat ısınıp çıkacağız. ki gösterilmiyor. ne pek çok kentte zam yapıldı. Takıyye düştü, heyKEL gö- İstersen “ısınma ücreti” hesa- Felsefemiz: Çaylar AKP’den, zamlar şir- ründü... bını getir sen... Sıkma tatlı canını ketten... H H Okşa patlıcanını! H Kızımızı ne doktorlar ne Bilim denince anladığımız: H “Orta direk” ortada kaldı. mühendisler istedi de.... komplo teorisi... Cem Yılmaz: “Hayat pahalı- Gündemi elektrik direkleri be- Sonra hepsi yurtdışına göç- H lığından yakınmayan biri, ya lirliyor... l Cemalettin Güzeloğlu BİR DAKİKA / Mine G. KIRIKKANAT Güzelin dahası, çirkinin pahası! Dev okyanusların ortasında yalnız rini doğru çıkar, satalım. Ama ba- l Ekrem Borazan ve güzel ülkecik Mikronezya’nın na bir kez daha kazık atmaya kal- makus talihine son cilayı çeken Mil- karsan, çükünü keserim, bir daha l Zeki Bol li Şef Muktedir Makropiç, adanın MAK’amazsın!” tüm sahillerini, kamu arazilerini, ku- Hayır demek ne mümkün? HÜSREV BEY’İN GÜNLÜĞÜ / Günhan AYDIN rumlarını, yollarını, köprülerini vb. Mikron Mikropiç, soluğu müzede haraç mezat satmış, yine de ekono- aldı. Modern resimden tabii ki anla- mik krizin üstesinden gelemiyordu. mıyordu, ama müze müdürüne gü- Neyi kaça satarsa satsın, çevresine veniyordu. Müdür “Tembel Yolsuz- topladığı ve dağılmasın diye besle- lar” zamanında atanmış, oracıkta mek zorunda kaldığı hırsız çetesi ta- unutulmuş, dolayısıyla liyakatsizlik Öteki sessizlik, rafından hamhum şaralop yutuluyor; seferberliği dışında kalmıştı. Müze- homurdanan millete dar boğazından yi birlikte arşınlayarak değer tespiti- geçecek lokma kalmıyordu. ne başladılar. Çalışkan Yolsuzlar Parti- Yolsuz müteahhit, ağzının yerin- si Başkanı ve Milli Şef Muktedir de burnu, burnunun yerinde kulağı küçük arkadaşım Makropiç’in gözleri ülkeyi radar gi- olan bir portrenin önünde, “Yahu bu bi tarıyor, köşe bucak henüz satıl- garabet mi resim?” diye bağırdı. mamış kamu malı arıyordu. Müdür, “O bir Picasso, efendim” 8 ŞUBAT: Karlar içinde kaldı şehir. Ça- Sıra, vaktiyle iktidardaki “Tembel dedi usulca. murlu caddeden geçen belediye otobüsün- Yolsuzlar”ın kurduğu birkaç müze- “Kaç para eder?” de, sabahın en erken saatinde, yorgun, bit- nin içini boşaltmaya gelmişti. Mak- “10 milyon dolar.” kin, bezgin yüzlerinde insanların kararan, ropiç, ekonomiden anladığını iddia Mikropiç bir ıslık çaldı. Not al- sihrini kaybetmiş bir kış anlatımı... Büyü- ederdi. Ama kabaktan heykelini ya- dı. Yürüdü. Bir başka resimde, er- sü bozulmuş, masalı silinmiş; kirli avuçla- pan yontucuyu intihar ettirdiğinden kek gibi bir figür, tavuk ibiğiyle be- rına hohlayan kestaneci de yok kaldırım- beri, Milli Şef’in çevresinde “Tem- zenmiş bir kadın figürüne yapışmış larda... Meşhur gangster John Dillinger, bel Yolsuzlar”ın zamanında Modern uçuyor; tablonun altında “Eyfel Ku- Resim Müzesi’ne aldırdığı tablola- lesi” yazıyordu. Müteahhit, şaşkınlı- bir adamla sabahleyin karşılaştığında ona l Ahmet Öztürklevent rın gerçek ederini bilecek sanat er- ğını gizleyemedi. günaydın diyeceğini, öğleyin karşılaşır- babı hırsız kalmamıştı. “Yahu bu benim holding binasın- sa şüpheleneceğini, akşamki karşılaşmala- Düşündü, taşındı, yurtdışında al- dan bile çirkin!” rında tereddüt etmeden vuracağını söyler- dığı ihaleden Makropiç’e düşen pa- “O bir Chagall, beyefendi.” miş; tesadüflere inanmam, dermiş... Ama yı bile iç ettiği için önce suçla- “Kaç para eder?” ben banka soyguncusu değilim, peşimde- nıp sonra aklanmasını; yargılanma- “2 milyon dolar civarı…” ki de yavru bir köpek. Benzer bir tedbiri sı ama mahkûm edilmemesini sağ- Mikropiç yutkundu. Sesini çıkar- tatbik etmek çok zor. Üç gündür peşimde, ladığı MAK İnşaat’ın sahibi Mikron madan not aldı. Yürüdüler. Birkaç Mikropiç’i huzuruna çağırdı. adım sonra bir erkek portresini te- belki dört. Ensemde yavru köpekle gün- “Bana bak” dedi, “Modern Re- peden tırnağa süzüp müdüre patla- leri saymayı bıraktım. Evladım ben ken- sim Müzesi’nde senin sel basan sa- dı: “Şu eciş bücüş cüceye bak ya- dime bakamıyorum, bakmıyorum, ken- hil yollarına, ufalanan asfaltına, çö- hu! Buna da milyon eder falan de- dimde bakılmaya değecek bir taraf sap- ken çatılarına, yıkılan trafolarına, me, çarparım!” tayamadım... Sen acaba nasıl bir buhra- l Birol Çün velhasılı çarpık çurpuk inşaatlarına Müdür, ezile büzüle fısıldadı: nın pençesindesin ki beni sahiplenmeye benzeyen abuk sabuk resimler var. “O bir ayna efendim! Eh, siz de dönük bir istidat gösteriyorsun?... Sevgi- Anlarsan sen anlarsın, şunların ede- epeyce milyon edersiniz…” yaletler, Şekspir görse kahrından ağlardı. li dostum, 20. yüzyılın en mühim adam- O neler görmüştür mü, diyorsun... Doğru, larından, Fransız bestekâr Maurice Ravel, sen de haklısın. “İçimde süren bir kavga başyapıtın Bolero, ama içinde hiç müzik var, uyumama izin vermiyor...” daha kaç l Murteza Albayrak yok, dermiş; ben de adlandıramadığım bir kış kaldı önümde bilmiyorum. Ama gör- şeyin yokluğundan mustaribim, bilsem ne düklerimden az. Çok daha az... Ötesi ses- fark edecek; sana şefkat ve muhabbet gös- sizlik. Dürüst olmaktan başkası gelme- terebilecek hayli arkadaş var bu mu- di elimizden. Ötesi sessizlik küçük ar- hitte; giderek genişleyen bir yok- kadaşım. luğum, kış, kış’tan mahrum, hız- 9 ŞUBAT: “Yeniden uykuya dalı- la ilerliyor küredeki çatlak; kaldı- yor, on gün sonra ölüyor. Vasiyet l Mehmet Zeber rımlarda kestaneciler yok; ister- bırakmıyor, herhangi bir film kay- sen elmaşekeri ısmarlayabili- dı yok, kısacık bir ses kaydı rim sana; zararlı olduğunu söy- bile.” JEAN ECHE- leyenlere aldırma, tadını çıkar NOZ - “RA- bu yaşların... Nasıl istersen, yürüyelim VEL” biraz daha; cebimde cildi erimiş bir ki- tap, yarım paket sigara, bir kutu kibrit; yanımda sen, kirli karların çamurların içinden, tanımadığımız insanların ara- sından. Hayatının çok erken bir aşama- sında olduğundan, oyuncu bir tabiatın da var, haddimi aşmak pahasına temkin- li olmanı tavsiye etmek istiyorum. Benim de mesubu olduğum türde çürüyen bir şeyler var. Aklına İngilizlerin en tanınmışı Şekspir’in en tanınmış piyesi Hamlet ge- lebilir... Kişi olarak çok sevmeme rağmen zaaflarını da teslim etme ihtiyacı duyu- yorum prens dostumuzun ve çürüyüş ora- dakinden çok başka; Şekspir’in muhayyi- lesi bile neşe içinde bir bebek köpek me- sabesindedir... Polonius mu söylüyordu, evet bu delilik ama bir yöntemi var; ha- lihazırda yöntem filan kalmadı küçük ar- kadaşım... Uçurumun kenarında esrik ha- l Raşit Yakalı CUK / Günel ALTINTAŞ Bence bu elektrik ve doğalgaz bii. Tekrar benzin almaya gitti- zamları az. Daha, daha zam ya- ğimde, benzin zamlanmıştı. pılmalı ki seçmen AKP’yi sırtın- H da taşıyamasın! Enflasyon sadece kurları ve fi- H yatları değil; işsizliği, stresle- Arabama benzin alacaktım. O ri, vatandaşın birbirine ve cum- sırada dolar kuru düşmüştü. Bir- hurbaşkanına yaptığı hakaretle- kaç gün sonra benzin fiyatının da ri, düşmanlıkları, kadın cinayetle- düşeceğini düşünerek az benzin rini, adaletsizlikleri, muhalefetin aldım. Az alınca, çabuk bitti ta- oylarını… da artırıyor! l Cem Koç l Erdoğan Başol l Mehmet Selçuk l Kürşat Coşgun
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear