24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
gorus@cumhuriyet.com.tr 5 OCAK 2022 ÇARŞAMBA 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER AKP DÖNEMİNDE Siyaset, söylem ve iktidar TÜRKİYE VE AB DR. SIBEL ÖZDEMIR PROF. DR. NAZIFE GÜNGÖR gemonik ilişki olarak tanımlar. Gü- Asıl olan halkın yaşamına somut dokunuşlarda nümüzde siyaset böyle işlemekte- CHP ISTANBUL MILLETVEKILI bulunabilmektir. Bunun için de halk, siyasetçinin iktidar ÜSKÜDAR ÜNIVERSITESI dir. Toplum, söylemin ve retoriğin AB UYUM KOMISYONU ÜYESI mücadelesine değil, siyasetçi halkın yaşam mücadelesine olanaklarından yararlanılarak ik- er şeyin söyleme indirgendi- hizmet etmelidir. Halkın yaşam mücadelesine hizmeti vrupa Birliği’ne (AB) tam üyelik hedefinin na edilmekte, kendi gerçekliğinden ği bir çağda yaşıyoruz. Kavga Abaşta gençler olmak üzere toplumun yüz- önceliğe alan siyasi tavırdan yoksun hiçbir siyasi strateji, uzaklaştırılarak siyasetin ideolojik Hbitmiyor, hatta kızışarak sü- de sekseni tarafından desteklenmesi önem- alanına sürüklenmekte, kendisine rüyor. Ancak ne uğruna olduğu, ne- uzun soluklu olamaz. lidir. Ancak en başından itibaren inişli-çıkış- ait olmayan sahte bir gerçeklik içe- yi amaçladığı, hangi somut hedefle- lı ve uzun ince bir yol olan bu süreçte, AB ile risinde alıkonulmakta, oyalanmak- re yönelik olduğunu anlaşılmıyor. katılım müzakerelerinde yaşanan gerileme- tadır. İdeoloji temelinde söylem ve Fransız düşünür Jean Baudrillard’a lerin hızla artmasının bir sonucu olarak sa- retorik aracılığıyla işletilen bu ik- göre, gerçeklikten uzaklaştık, hiper dece geriye gidişlerin değil kurumsal yapılar- na süreci, çoğunlukla duygu odaklı dan kopuşların da yaşandığı bir dönemden gerçeklik içerisinde yaşıyoruz. Du- gerçekleşir. Dolayısıyla insanların geçiyoruz. yumsayamadığımız, dokunamadığı- Oysa 1999 Helsinki Zirvesi’nin ardından duygu dünyasını kolayca hareke- mız, tanımlayamadığımız ama pe- önemli reformların hayata geçirilmeye baş- te geçirebilecek söylemler kullanı- şinden koştuğumuz, uğruna kıya- lanmasından üç yıl sonra iktidara gelen AKP, lır. Ayrıştırıcı, ötekileştirici, ırkçı, sıya kavgaya tutuştuğumuz hedef- AB ile tam üyelik müzakerelerine önemli öl- etnikçi, dinci, dilci, cinsiyetçi vb. lerimiz var. Ama bu hedeflerin bi- çüde hazır bir Türkiye devralmıştı. Süreci iyi söylemler, bu anlamda en çok baş- zi hangi ideallere taşıyacağını ken- değerlendirmeyen AKP iktidarının özellikle vurulan söylemler arasındadır. dimiz de bilmiyoruz. Dahası yaşadı- son on yılında ulusal, stratejik ve uzun vade- ğımız dünyayla nasıl bir ilişki kur- li dış politika çizgisi terk edilerek şahsi ve kı- Doğru öncelik mak istediğimizin de tam olarak bi- sa vadeli kazanımlara indirgendi. Bu tercihin Soyutlama temelinde işleyen bu lincinde değiliz. ilişkilere yansıması üyelik müzakerelerinden söylemlerin doğrudan duygula- uzaklaşma oldu. Türkiye, aday ülke statüsü- Tersine işleyiş rı hedef alması, onların bu tarz bir ne rağmen AB belgelerinde “üçüncü ülke” “komşu ülke” olarak nitelendiriliyor. Cum- siyaset anlayışında işe yaramasını Bir kısmımız mala mülke indir- hurbaşkanlığı hükümet sistemiyle birlikte ise sağlar. Ancak bu tür bir hegemo- genmiş bir iktidar hırsıyla kıvra- partili ve taraflı cumhurbaşkanı uygulamala- nik ilişki biçimiyle işletilen siya- nırken bir kısmımız onların bu rından kaynaklı olarak, güçler ayrılığı, bağım- setin sürekliliğine de bakmak ge- hırslarına hizmet etmek için kendi- sız-özerk kurumlar, denge-denetleme, yar- Bu noktada siyasetçinin, toplu- larının iktidar mücadelelerine hiz- rekir. İnsanlar elbette belli bir sü- mizi paralıyoruz. Bir kamusal hiz- gı bağımsızlığı, temel hak ve özgürlüklerdeki mu bu mücadelenin içerisine çek- met etmesi durumunda, kamusal re için siyasilerin etkisinde kalabi- met alanı olması gereken siyaset ciddi geriye gidişler ilişkilerde sorun alanları me çabası dikkat çekiyor. Burada hizmet kapsamında yukarıda be- lir, siyasetin ideolojik alanında et- de aynı kısırdöngünün içerisinde. ve açmazlar olarak karşımızda duruyor. da devreye söylem ve retorik giri- lirtilen somut uygulamalara gerek kin hale geldiklerini, itibar sahibi Ancak işin kamusal hizmet kısmı, yor. Topluma hizmet götürmek, si- duyulmaz. Onun yerine siyasetin siyasilerin bitmeyen iktidar hırsla- olduklarını sanarak tatmin olabi- Kazanım yok, kayıp çok yasetin somut stratejiler temelinde uygulayıcıları toplumu kendi ik- lirler. Ancak biyolojik yaşamlarını rı uğruna anlam yitimine uğramış, Bu geriye gidişlere ve beklentilere kar- işlemesini gerektirir. Topluma hiz- tidar mücadelelerine alet etmeye şı her ne kadar reform paketleri ve eylem hatta siyasetin amaç ve hedefleri- sürdürmeye yönelik gereksinim- metin sınırları içerisinde öncelik- yönelirler. planları açıklansa da temel beklentiler uy- lerden yoksunluk büyüyü bozabi- nin neredeyse dışına itilmiş görü- gulamalara yansımadı. Bir taraftan reform le, toplumdaki kurum ve kuruluş- nüyor. Siyasetin uygulayıcıları hal- lir. Bu nedenle asıl olan halkın ya- paketleri gündeme getirilirken diğer taraf- Siyasetçinin görevi nedir? ların amaca uygun biçimde işleyi- kın yaşamını kolaylaştırmak, raha- şamına somut dokunuşlarda bulu- tan da “Talimat verdim” “Bu can bu beden- şini sağlamak, ekonomiyi toplum- Bu noktada ikna odaklı olmak nabilmektir. Bunun için de halk, tını sağlamak yerine, kendi iktidar deyken” veya “AİHM kararlarını tanımıyo- sal refah temelinde yönetmek, top- üzere söylem ve retorik önemli ha- hırslarına sıkışıp kalmışlar. Hatta siyasetçinin iktidar mücadelesine ruz” denildiğinde reform paketlerinin AB le gelir. Toplum ve siyaset arasın- lum ve ülke kalkınmasını sağlaya- değil, siyasetçi halkın yaşam mü- siyasetin uygulayıcılarıyla toplum nezdinde ise bir inandırıcılığı veya somut cak üretim mekanizmalarını gereği da söylem ve retoriğin olanakla- arasındaki ilişki tersine bir işleyi- cadelesine hizmet etmelidir. Hal- karşılığı olmadı. Güven kaybı, belirsizlik ve gibi işletmek gelir. Bu süreç tersin- rından yararlanılarak kurulan iliş- şe bürünmüş. Siyasetçinin toplu- kın yaşam mücadelesine hizmeti öngörülemezlik ilişkilere hâkim oldu. İç po- ma hizmet etmesinin yerini, toplu- den işlerse, durum farklıdır. Yani ki biçimini İtalyan düşünür Anto- önceliğe alan siyasi tavırdan yok- litikaya dönük dönemsel kazanımlar elde etme hesabıyla yürütülen bilinçli dış politi- mun siyasetçinin iktidar mücadele- toplumun, siyasetten hizmet bek- nio Gramsci, ideolojik zeminde olu- sun hiçbir siyasi strateji, uzun so- ka tercihleri neticesinde katılım müzakere- sine destek vermesi almış. lemek yerine, siyasetin uygulayıcı- şan ve rıza üzerinden işleyen he- luklu olamaz. leri durdu. Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın gün- demde olduğu bir süreçte Gümrük Birliği Anlaşması’nın modernizasyonu yapılama- dı. 18 Mart Mutabakatı’yla mültecilerle ilgi- li verilen söz ve taahhütlerimizi yerine geti- rirken 72 kriterden 6’sı tamamlanamadığı için vize serbestisi hakkı elde edilemedi. Bu tablo sahada ve masada “güçlü Türkiye” sa- ‘Ekonomik esareti reddettim’ vının AB sürecinde bir karşılığı veya kazanı- mının olmadığını ortaya koyuyor. İktidarın bu başarısızlıklara ek olarak, çe- ekonomik açıdan güçlenecek ve özel Bir ülkeyi ayakta tutan kincesiz imzalanan, insan hakları ve kadın teşebbüse de destek sağlayacaktı. taşıyıcı kolonlar, o ülkenin hakları konusunda önemli bir eşik olan ve Türkiye Lozan’a ikinci kez gittiğin- ordusu, eğitimi, adaleti ve kurucu üyesi olduğumuz Avrupa Konseyi’nin de meyveleri toplandı bu kongrenin. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması da yeni ekonomisiydi. Bu alanlar güçlü Esas sorun hızlıca çözüme ulaştı. Ka- bir sorun alanı yarattı. Dolayısıyla başka bir olursa, o ülke dimdik ayakta pitülasyonlar kaldırılmış, Türkiye uluslararası anlaşma olan Paris İklim Anlaş- tam bağımsız olmuştu. Görülüyor- dururdu. Sevr’den Lozan’a masını onaylarken, aynı zamanda bir başka du ki Atatürk Türkiye’de, İsmet Paşa uluslararası sözleşmeden bir gece yarısı, ge- uzanan esas mesele buydu. İsviçre’de eşzamanlı tam bağımsızlık rekçesiz ve şahsi bir kararla çıkılması Avru- mücadelesi veriyordu. pa nezdinde ve uluslararası alanda yeni çe- DOÇ. DR. EVRIM ŞENCAN GÜRTUNCA lişkilere ve güvensizliklere yol açtı. BAŞKENT ÜNIVERSITESI Taşıyıcı kolonlar İtibarlı zemin Hürriyette, bağımsızlıkta ve ege- 16 Aralık 2021 tarihli AB Liderler “Türlü fedakârlıkları yaptım, menlikte yüzde 100 başarı göster- Zirvesi’nde AB’nin genişlemesiyle ilgili ya- ekonomik esareti reddettim.” mişti Türkiye Lozan’da. Kazanılan yımlanan Sonuç Bildirgesi ile Türkiye’nin başarıyı tebrik etti Atatürk. Lozan, AB’den uzaklaşmaya devam ettiği, katılım üllerinden doğan yepyeni bir ül- cephelerde emperyalist ülkelere kar- müzakerelerinin durma noktasına geldiği Kkenin, Türkiye Cumhuriyeti’nin, şı verilen tam bağımsızlık savaşının, ve yeni bir faslın açılması ya da kapanması- tam bağımsızlık sürecini bu sözleriy- masada tasdik edilmesiydi. küldüğünü ve medeni milletler gibi yol izlenmeli, ekonomik bağımsızlık nın söz konusu olmadığının altı çizildi. Bu tu- le özetledi İsmet Paşa. Yıl 1923’tü. Bir ülkeyi ayakta tutan taşıyı- hürriyet istediğini dile getirdi. Çün- için diğer konularda birbirlerini ta- tuma karşı on dokuz yıldır muhalefetin tam Lozan’daydı. Biliyordu ki ekonomik cı kolonlar, o ülkenin ordusu, eğiti- kü Atatürk ondan, esas sorunun çö- mamlayıcı kararlar alınmalıydı. Öy- desteğiyle müzakereleri yürüten siyasi ikti- özgürlüğü elde etmeden bir ülke tam mi, adaleti ve ekonomisiydi. Bu alan- darın, çözülemeyen sorunların kaynağı ve zülmesini istemişti. “Önemli olan ad- le de oldu. bağımsız olamazdı. müzakerelerde yaşanan tıkanmanın nede- lar güçlü olursa, o ülke dimdik ayak- li, mali, idari ve ekonomik bağımsız- ni olarak salt AB’nin “çifte standardı, ikiyüz- Dünya Savaşı’nın kaybedeni değil, Tam bağımsızlık ta dururdu. Sevr’den Lozan’a uzanan lıktır” demişti. Ortak akılla bir çö- lülüğü, siyasi tavrı” gibi gerekçelere sığınma- Kurtuluş Savaşı’nın kazananı olarak esas mesele buydu. Tam bağımsızlı- züm yolu bulunması için İsmet Pa- İngiltere 1. Dünya Savaşı, Mond- sı kabul edilemez. Çünkü bu yaklaşım, özel- gitmişti Türkiye Lozan’a. Bu durum, ğa giden yol, ortadan kaldırılan ordu- ros ve Sevr dedikçe, Türkiye Kurtu- şa ve Atatürk, diğer bir ifadeyle likle Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu dö- antlaşmanın metninde görülüyordu. dan düzenli orduya, ülkenin içinde Lozan’la Ankara arasında yaklaşık luş Savaşı, Mudanya ve Lozan diyor- neminde süreci yönetmedeki başarısızlıkla- Britanya İmparatorluğu, Fransa, İtal- oluşturulan nüfuz bölgelerinden par- du ısrarla müzakerelerde. Yüzyıl- 1600 telgraf çekildi. rın, geriye gidişlerin tartışılmasını ve özeleş- ya, Japonya, Yunanistan, Romanya, çalanamaz bütün vatana, kontrol dı- Antlaşma maddelerine bakıldığın- lık hesaplar diplomasi masasında gö- tirisini yapmayı engellemektedir. AB kurum- Sırp-Hırvat-Sloven Devleti bir yerde, şı hareket eden misyoner okulların- rülüyordu. Adalar, Musul, genel af, da, alınan her kararın diğerinin ta- sal yapılarına ve üye ülkelere haklı tezlerimi- Türkiye bir yerdeydi. İlaveten, göz- dan milli eğitime, geleneksel tarım- mamlayıcısı olduğu ortadaydı. Azın- azınlıklar, Osmanlı Borçları, Tami- zi kabul ettiremeyen ve bu başarısızlıkları or- lemciler vardı. Kısacası, Avrupa ve dan modern tarıma, cinsiyet ve din rat... Her konu İsmet Paşa’ya sunu- tadayken muhalefeti tek yanlı tutum almakla lıklar konusu mübadeleye; mübade- Balkan blokunun karşısında tek ba- itham eden Dışişleri Bakanı, bütçe görüşme- ayrımlı hukuktan eşit hukuk kural- le yabancı okullara, yabancı okullar luyordu. Ancak “Önce tam bağımsız- leri sırasında katılım müzakerelerinin yeni- şınaydı Türkiye. Bu tek başınalık larına geçişti. lık” diyordu Türkiye karşılığında. Bu Patrikhane’nin durumuna bağlanı- den canlandırılmasına dönük samimi ve güç- ana hedefe giden yolda daha da per- Tüm bunların gerçeklemesini sağ- yordu. Boğazlar konusu İstanbul’la, husus gerçekleşmeden, diğer konu- lü bir yol haritasının olup olmadığı sorumuza çinledi İsmet Paşa’yı. İktisadi bağım- layan temel öğe ise yabancıların lar üzerine sağlıklı konuşulamazdı. İstanbul Trakya’yla, Trakya ise bir yanıt veremedi. sızlık tehlikeye sokulmayacaktı. kontrolündeki ekonomik komisyo- Karaağaç’la bağlantılı hususları içe- Görüşmelere ara verildiğinde I. İk- Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında CHP nun reddi ve millî ekonominin ka- tisat Kongresi’nin İzmir’de toplan- riyordu. Hal böyle olunca, Boğazlar olarak, müzakereleri yürütme görevini üst- Tamamlayıcı kararlar bulüydü. Eğer ekonomik imtiyazla- konusu, Gökçeada ve Bozcaada’yı da mış olması, hedeften vazgeçilmeye- lendiğimizde gerçek anlamda bir siyasi ira- İngiltere’nin temsilcisi ona, mü- ra devam edilseydi veya İtilaf Devlet- ceğinin somut örneği oldu. Alınan kapsıyordu. Adaların tamamına ba- deyi ve reform programını ortaya koyarak zik kutusunda hep aynı melodiyi, lerinin Lozan’da talep ettiği gibi “en kıldığında, bu kez vakıf malları gün- kararlar, ekonomisi bağımsız bir ül- AB ile karşılıklı güvene dayalı, adil, eşit ve iti- “bağımsızlığı”, tekrar ettiğini söyle- azından adli imtiyazlar” devam et- kenin alacağı nitelikteydi. Yerli sa- barlı bir üyelik zeminini kurma kararlılığını deme geliyordu. Bunların tamamı ise diğinde bile umutsuzluğa düşmedi. seydi ne olurdu sorusunun cevabı ortaya koyacağız. kapitülasyon konusunun kapsamın- nayi teşvik ediliyor, milli bankalar- Çok sıkıntı çekildiğini, çok kan dö- Sevr’deydi. dan söz ediliyordu. Plana göre devlet daydı. Diğer bir ifadeyle, akılcı bir Mustafa Kemal Atatürk'ün Kitap okuduğunuzu biliyoruz. 13,5x21 12,5x19,5 13,5x21 İnveleme Gez Anı 176 sayfa 160 sayfa 104 sayfa
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear