25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
gorus@cumhuriyet.com.tr 3 TEMMUZ 2021 CUMARTESİ 2 olaylar ve görüşler AKP’nin son ipoteği: Afganistan jandarmalığı mette olduğu görülür. karşı karşıya kalması ve NATO’dan baş- daki bütün milli bağımsızlıkçı hareketler- den canlandırmaya önayak olması, İran HASAN BÖGÜN ka bir seçenek bulunmaması gerekçesi- den ve milli devletlerden koparmıştı. Tür- ve Mısır’la enerji temelli ittifaklar kura- SSCB’nin katılmadığı, veto hakkını kul- GAZETECİ lanamadığı oldubitti bir BM Güvenlik ne sığınmıştır. Bu “reel politik” açıklama, kiye, ABD’nin Ortadoğu’daki jandarması rak Batı Asya’da bir mihrak oluşturma- ABD ve SSCB arasında üçüncü bir dün- sı gibi hedefler belirlemesi için elverişli- Konseyi kararıyla Kore’ye asker gönderil- olarak anılmaya başlanmıştı. Afganistan BD’nin FETÖ’yü kullanarak giriş- mişti. ABD ve İngiltere dışında asker gön- ya savaşının açıkça tartışıldığı o günkü anlaşması da benzer sonuca yol açabilir. dir. ABD’nin isteğiyle Kâbil Havalimanı’na tiği darbeden sonra, kamuoyun- koşullar dikkate alındığında yine de bir jandarmalık, Türkiye’yi böylesine strate- deren 14 ülkenin Türkiye dışındaki 13’ü, Türkiye’nin Çin, Hindistan, Pakistan, İran Ada ABD karşıtlığının üçte ikiye çık- ya ABD’nin ve İngiltere’nin dominyonla- açıklamaydı. ve öteki çevre devletlerle ilişkilerini, ona- jik hedeflerden uzaklaştırır. tığına bakınca Türkiye’nin ABD’yle yap- rı ya da ABD’nin İkinci Dünya Savaşı’nda rılması çok güç ölçülerde bozabilir. tığı Afganistan’daki Kâbil (Hamid Karzai) Milli kurtuluşçu gelenek Oysa günümüzdeki koşullar, İkin- Zaman ve enerji kaybı “kurtardığı” Avrupa devletleriydi. Türkiye Havalimanı’na jandarmalık anlaşmasına ne dominyondu ne kurtarılmıştı. Türkiye, ci Dünya Savaşı ertesindeki koşullardan Afganistan anlaşmasının, esas ola- Söylemi ne olursa olsun, her parti son tepkinin cılız kaldığı söylenebilir. Bunda Atlantik İttifakı içinde yer aldığını kesin rak dış kaynak bulmak için ABD Başkanı çok farklı. O sırada ABD gücünün doru- tahlilde sınıfının siyasetini yapar. Son iktidarın medya üzerindeki etkisinin payı- olarak ilan etmenin yanı sıra NATO üye- ğundaydı. Şimdi “müttefikim” dediği ül- Joe Biden’ın desteğini sağlama anlaşma- yıllarda ülkemizde yaşananlar, AKP’nin nı unutmayalım. liğini garantiledi. İngiltere’nin vetosunu sı olduğu yeterince yazılıp çizildi. Ancak kelere bile söz geçiremiyor. O zama- Türkiye’de hangi sınıfın partisi olduğunu Anlaşmayı AKP’nin ABD’ye kafa tutma- kaldırmasıyla 1952’de girilen NATO’nun nın iki kutuplu dünyasının yerini, çok ku- Kâbil’den ilk çatışma, ilk kayıp (umarız gösterdi. Bu sınıf, başında ABD’nin ma- sı olarak değerlendirenler var. İktidarın her geçen 69 yıl boyunca pek çok bakımdan olmaz) haberleri geldiği zaman, ABD’nin tuplu dünya aldı. Dünya öylesine parça- li sermayesinin bulunduğu, uluslarara- eyleminde bir hikmet bulan yandaşlardan lı durumda ki ABD’li kimi strateji uzman- dış siyasetimizi ipotek altına aldığı gide- Türkiye’ye dünyanın yarısını terk ettiğini, sı mali sermayenin ağlarına takıldı. AKP, başka bir tavır beklenemez. Ne de olsa si- rek daha berrak biçimde görünüyor. Türkiye’nin masaya Mehmetçiğin silahı- ları, Avrupa, Rusya ve Çin’in yanı sıra sınıfsal karakteri gereği, koşullar çok el- yaset yapmayı, algıyı yönetmek olarak anlı- O sırada NATO üyeliğini dış politikanın nı koyduğunu söyleyenlerin ne diyeceğini Hindistan’ı da potansiyel bir kutup ada- verişli olmasına karşın, Türkiye’nin ba- yorlar. Psikolojik savaşın yarattığı kafa ka- bir numaralı sorunu haline getiren gerek merak ediyoruz. Şunu da hemen ekleye- yı sayıyorlar. ğımsız bir çizgiye girmesi yerine, “Ali’nin rışıklığı aşılırsa havalimanı koruma anlaş- CHP gerek DP, Türkiye’nin İkinci Dünya lim: Kore’ye asker göndermek ve NATO Bugünkü koşullar, Türkiye’nin milli kur- külahını Veli’ye, Veli’nin külahını Ali’ye” masının Türkiye’nin, 1950’de Kore’ye as- Savaşı’nın galibi dev bir orduya sahip sö- üyeliği, emperyalizme karşı ilk Milli Kur- tuluşçu geleneğini hatırlayarak NATO’dan oyunlarıyla, Türkiye’ye zaman ve enerji ker göndermesiyle kıyaslanabilecek vaha- züm ona “düşman” SSCB’yle tek başına tuluş Savaşı’nı yapan Türkiye’yi, dünya- çıkması, Bağlantısızlar Hareketi’ni yeni- kaybettiriyor. Her yerden Fener Patrikhanesi, 1940’lardan bu yana, görülmek Mâhinur ve İlhan kendi karakterleri ABD’nin Rusya’ya karşı yürüttüğü bu olan anne babalarından eşlerine, mücadelenin dini ayağını oluşturuyor. sevgililerine onlarla baş etmeye Rusya ise, Moskova Patrikhanesi’ne çelişkisi çalışırken anlaşabilecekler, birlikte bir destek veriyor. Konu, Türkiye’yi yakından dostluk köprüsü kurabilecekler mi? ilgilendirdiği halde, ülkemizde bu konuda A. CELAL BİNZET Belli mi olur? yeterli araştırma, yok. Bu kitap, Fener stanbul’un her yerinden görülebilir olması ni- Patrikhanesi’nin ortaya çıkışından Yeter ki ilişkide taraflar ille de kendi İyetiyle Çamlıca Tepesi’ne yapılan cami iki yıl başlayarak, son 80 yılda ABD’yle Fener iktidarını dayatmaya kalkmasın, önce açılmıştı. Harcamaları ve üzerinde dola- arasındaki yoğun ilişkileri Ortodoksluğun o kırılgan sınırlar keskin uçlu kalemle şan söylentileriyle işlevinden çok ideolojik ni- Doğu Avrupa halklarının milli kimliğinde değil suluboyayla çizilsin ki keskinliği yetler barındıran bir yapı olma özelliği taşıdı- oynadığı rolü ve Fener’le Moskova ğı açık. Politik kaygı içerdiği şuradan belli ki giderilmiş olsun. Çünkü herkes, çeşitli büyüklük ve “kentin her yerinden görülebilir” arasındaki en büyük çatışmanın neden zamanlarda yaşamına giren insanlarla oluşu özellikle vurgulanıyor. Bu konudaki en Ukrayna’da patlak verdiğini ortaya bir ordu kurmuyor mu, her ilişkide dikkat çekici oluşum son yıllarda sayıları ya- koymaya çalışıyor. kkoomutanlığını yapm tığı ordular onları nında dinsel yapılardaki büyüklüğün yaygın- savaşa sürüklemiyor mu? ABD’nin Fener Patrikhanesi’ne laşması. Doğal ki kullanım alanlarının genişle- mesiyle daha süslü oluşları da dikkat çekici. “e“ekküümeniklik” statüsü verilmesi km onusunda SizSizi Kavşakta’da, içine heyecanla Hepimizin çok iyi bildiği gibi mimarlık iş- TüTürkiye’ye neden bu krk adar baskı yaptığı dadalacağınız, sürprizlerle dolu bir rlaca oman levsel bir sanattır. Her yapı bir kullanım ama- ssorusuna da bu kitap, kapsamlı labirenti bekliyor. cına hizmet eder. Bir anlamda toplumla yüz- bir yanıt veriyor. leşmek zorundadır. O toplum ki içinde bulun- duğumuz süreçte en büyük çelişkilerin yata- ğında boğuluyor. Küçük bir azınlığın sahip ol- “Yemişim lan büyüsünü” dedi adam. Eli, köpeğin duğu ölçüsüz değerler yanında toplumun ge- açlıktan kemik torbasına dönmüş boynundaydı. 50 günde 10, 100 günde niş kesimi açlık sınırında. Yoksulluğa inat bü- “Büyü bilsem kendime yaparım önce y....!” 17 kilo verip 365. günde yüyen ve çoğalan dinsel yapılar ortamındayız. Bir yudum daha çekti elindeki gazete kâğıdına 20 kiloda istikrarı yakalayan Bu özellik, ister istemez Avrupa anakarasının sarılmış şişeden. “Bıraktık büyü yapmayı, adam Tİ-YETisyen yazar Erdinç Utku, 12-15. yüzyıllar arasındaki durumunu anıştırı- bile sayılmam ben. Adam olsam şu mereti yor. Değinilen dönem kilisenin en baskıcı ol- sevimli zayıflama serüvenini içmem. O kadar da söz verdik başkana…” duğu yıllar. Gotik sanatın öne çıkan en büyük okuyucuyla paylaşıyor. Özellikle Köpek, adamın elindeki şişeyi saran gazete özelliği dinsel yapıların olağanüstü büyüklüğe koronavirüs salgını sonrası ciddi bir kâğıdını yaladı, sonra adamın yüzüne derin bir ulaştırılmasıdır. sorun haline gelen zayıflama mücadele- minnetle baktı. Adamın başka bir kâğıt içinde sine neşeli bir bakış sergiliyor. Koronavi- getirdiği kıymayla ekmek karnını doyurmaya Anlatılan anlaşılan kadar yetmemişti. Gece yarısı, köpekle adamın yan rüs zamanlarında aldığınız ek kilolardan Toplumun geniş kesimlerindeki yoksullaş- yana altına sığındıkları yaprakları boyun kurtulmanın formülü de bu kitapta: maya karşın din kurumunu ellerinde bulundu- bükmüş ağaca incecik bir yağmur tıpırdıyordu. “Kontrollü Zikzak ve OHA Terorisi” ranların aşırı zenginleşmesi dikkatlerden kaç- K…. kasabası bilmem kaçıncı uykusunda mıyor. Ağır vergiler ve zorlu çalışma koşulla- homurhomurdanarak devinirken, adamla köpek bir yılı rının her gün ağırlaştığı süreçte halka göste- “Eyvah Zayıflıyorum!”, aşkın aşkın bir süredir adamın mutlu ve mutsuz tüm rilen tek çıkış yolu ise ölümden sonra cenne- kilo verme mücadelenizde başucu kilo gecelerini pag ylaştıkları yerde, fabrika te gitme masalı. Yaşarken bu dünyada kurtu- kitabınız olacak. lojmanlarının ortasındaki bakımsız parkta lojm luşunun olanaksızlığına inandırılan yoksullar geceyi dinliyorlardı. için ölümü beklemekten başka çare görünmü- yor. Din adamları da doymak bilmez açgözlü- lük içinde hep daha diyerek insanların ellerin- deki değerli olan ne varsa onları istemekte. Tutkuların sınırsızlığı, bilgisiz insanlara cen- nete giriş belgesi satmaya değin varır. Paray- “Önasya’nın içiçe girmiş uygarlıklarına Ermeni sorunu, la alınan “endüljans” adlı kâğıtları ölümü son- eğilmek,” yararlanmanın ötesinde bir son yıllarda uluslararası rasında karşılaştığı görevliye (!) veren kişi gü- anlam kazanıyor Erdoğan Özer’in şiirinde. platformda yer alan çok önemli nahlarından kurtulmuş sayılacaktır. Cehen- Çünkü o, günümüzü kavramanın nesnel nem korkusuyla güdülenenler ellerinde avuç- bir konu hale geldi. koşullarını, bu toprağın tarihsel yazgısın- larında kalan paralarını kiliseye aktararak söz Ama konu tarihsel mecrasından konusu belgeyi satın alma kuyruğuna girmek- da buluyor. Kısır ve yoz sapmalara karşı, çıkarıldı, giderek siyasallaştırıldı. te gecikmezler. Böylece varsıllaşan kilise, halkımızın hayat süreciyle bütünleşmeye Bu konuya siyasi olarak bakanlar, egemenliğini pekiştirme anlamında devasa çağrıdır Erdoğan Özer’in şiiri. ölçekte yapılarla toplum üzerindeki etkisini “soykırım” kavramını öne çıkardı. “Erdoğan Özer, söyleyecek sözü olan bir kuvvetlendirme yoluna gider. Araç olarak kul- Konuya yansız olarak bakan lanılan kutsal kitabı okuyup anlamak olanak- ozan. Kültürlü, dikkatli, dile egemen. tarihçiler ise belgeler sız zaten. Halkın bilmediği Latince yazılar din Feneri ne yana tutacağını biliyor.” üzerinde durmaktadırlar. adamlarının anlayıp aktardığı kadardır. Hasan Hüseyin Bu kitapta; Milli Mücadele sırasında; “Özer'in şiir tema'larındaki çeşitliliği. Şiirin Boş büyüklük Atatürk’ün Anadolu’da yaşanan Ermeni Çokça gündemde tutulan günah olgusu en kkaapsamını geniş tutarpsa ak bir toplumun ve olaolaylarına verylar diği tepkilere ait 30 belge çok da kadınlar üzerinden uygulamaya konu- o toplumun insanlarının serüvenini o t ile yabancı kile aynaklı 330 belgeye lacaktır. Engizisyonun kararıyla kurulan ça- yansıtmayı amaçlıyor.” yer verilmiştir. dır mahkemelerinde yargılanan binlerce kadın Doğan Hızlan en ağır sorgu ve işkencelerden geçirilir. So- kak ortasında yakılır. Korku ve baskıyla baskı- lananların gözünde dinsel yapıların büyüklüğü ile Tanrı’nın büyüklüğü arasında doğrusal bir ilişki kurulmak istendiği dikkatlerden kaçmaz. +SY?IR?LISY?Ú? Bir gün Martin Luther adlı bir papaz 1517 yı- ,&-0õ-"/,6,-"5ó:"53046 lında bu çelişkili duruma karşı çıkarak ünlü “Doksan Beş Tez”ini yayımlar. Sorduğu soru- @?ÚÎKQÎXJÎIBCQR?LÎ lardan biri tam da can yakıcı sorunların başın- da geliyor: “Niçin serveti, zengin Crassus’un servetinden daha büyük olan papa, biricik )YÎI+?LQShLSL Aziz Petrus Bazılikası’nı kendi parasıyla değil F?XÎPJ?WÎNISPESJ?BÎÚÎ de inançlı fakirlerin parasıyla inşa ediyor?” Tarih, ortaçağın bitimini 1517 yılına bağlar. «MASIJ?PÎLÎXJ? Bugün Avrupa’nın belli başlı kentlerinde ola- FCKCÚJCLGN ğanüstü boyutları ve aşırı süslemeleriyle dik- katleri çeken dinsel yapıların gerisinde mil- FCKBCR?PGF@GJEGLGXG yonlarca yoksulun umutlarını barındıran çe- lişkiler yatar. Yaşananların birinci elden tanı- R?XCJCWCACÚGLGX ğı Martin Luther bunu özlü şekilde anlatmış CÚGRGAGTC@GJEGJCLBGPGAG zaten. Gerçeklerin bize gösterdiği, insanla- rın sömürülmesi ile dinsel bağnazlığın artması ISRSMWSLS arasındaki ilişki. Anlatılan durumun ortaçağ- da kaldığı sanılırken 20. yüzyılda da benze- i9?Y?QÎL#SKFSPGWCRj ri bir uygulama karşımıza çıkmasın mı! Hitler ,ESBIRLEñTIROYNA QGXJCPJCÖ iktidara geldiğinde mimarı Albert Speer’den her yerden görülecek ölçekte bir yapı istemiş- ti. Gökyüzüne yöneltilmiş büyük ışık kaynak- larıyla oluşturulan 1934 tarihli “Işık Katedra- li” Hitler’in güç gösterisinden başka bir şeye yaramayacaktı. Boş büyüklük gösterisi tarihe yüz karası olarak geçti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear