29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 13 MAYIS 2021 PERŞEMBE HABER Cumhurbaşkanlığı YİK üyesi Çiçek, Peker’in videolarıyla ilgili yargıyı göreve çağırdı: Savcılar harekete geçmeli Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyeve sıkıntıdır. Binde birken önünü alamazsanız, bu yüzde bir, sonsi Cemil Çiçek, organira onda bir olur sonra ze suç örgütü lideri Sebir bakarsınız ki bütün dat Peker’in videolarıvücudu kaplamış. Türnı seyreden savcıların kiye bu konuda yeteri harekete geçip gereğini kadar geçmişte tecrüyapmaları gerektiğini be sahibi oldu. Gerekli söyledi. Çiçek, “Binde ders çıkarılarak gerebiri bile doğru ise felağinin yapılması lazım. ket ve sıkıntıdır” dedi. Videoları seyreden, gaDW Türkçe’den Değer Cemil Çiçek Akal’ın sorularını yazetede okuyan ilgili savcı ya da savcıların nıtlayan Çiçek, en önemli soru harekete geçip gereğini yapmanun develete güven sorunu oldu ları lazım. Devlete güveni sağlağunu belirterek “Devlete güven mak açısından bu gereklidir. Bu sarsılırsa birçok şeyi yerli yeri boyuttaki iddiaları savcılar araşne oturtamazsınız. Devlete gü tıracak, gerçek neyse ortaya çıven yoksa ne doğru dürüst kal karacaktır. Suç teşkil eden bir kınma ne doğru dürüst demokra şey varsa, evvela yargı makamlasi olur ne de başka türlü kökleş rının harekete geçmesi lazım. Bu miş sorunlar çözüme kavuşturu bahseliden konular şikâyete bağlur. Devletin bilgisi ya da dene lı suçlar değil. Savcıların bu idditimi dışında olanların hepsi ka alar hakkında haberdar oldukları yıt dışıdır. Bilgisi var ve deneti an itibarıyla soruşturma başlatmi dışındaysa bu da aynı kapı maları gerekiyor. Basında yeteri ya çıkar. Bu, bir gün mafya örgü kadar yer buldu, görmüşlerdir... tü olarak ortaya çıkar, bir gün de İddialar doğru değilse de elbette Gülen gibi dini cemaat terör ör biz gereğinin yapıldığını görür, gütü olarak ortaya çıkar” dedi. ‘yalanmış esası yokmuş’ deriz. Sedat Peker’in videolarının Ama yargının görevini yerine geanımsatılması üzerine Çiçek, tirmesi gerekir” dedi. “Binde biri bile doğruysa felaket l Haber Merkezi Mehmet Ağar Tolga Ağar Mehmet Ağar: Biz olmasak marinaya mafya çöker Eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar, hakkında “organize suç örgütü yöneticisi ve üyesi olmak” suçlamasıyla soruşturma başlatılan Sedat Peker’in açıklamalarının ardından gazeteci Saygı Öztürk’e konuştu. Peker tarafından, FETÖ’den ceza alıp tahliye edilen Palmali Holding’in sahibi Mübariz Mansimov Gurbanoğlu’na kumpas kurmakla suçlanan Ağar, Yalıkavak Marina’nın satışıyla ilgili “Bodrum’a hiç gitmedim. Marinanın sahibi değil, profesyonel yöneticisiyim” dedi. Son dönemlerde Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve PKK sitelerinin marina ve kendisiyle ilgili yalan haberler ürettiğini söyleyen Ağar, “Şimdi farklı taktikler uygulanıyor. Beni gündeme getirmelerinin asıl nedeni de bizi buradan uzaklaştırmak. Bizi buradan uzaklaştırınca yapılacak olan da belli: Buraya mafya çökecek. Bugün eğer mafya buraya giremiyorsa bizim burada olmamızdandır” diye konuştu. Marinaya tehditle el koyduğu iddialarına karşı ise Ağar, “Madem tehditle el koydumsa, bu kişinin tehdit davası açması gerekirdi. Bu marinanın biz bir tarafında yokuz. Rica üzerine profesyonel yönetici olarak buradayım. Devletin bütün kayıtlarında buradaki konumum bellidir” dedi. l İç Politika İlçe Başkanı Fahri Yıldırım, Çankaya Belediye Meclisi CHP Grup Başkanvekili Yeliz Aşcı, CHP Ankara İl Disiplin Kurulu Başkanı Murat Ünal ve Disiplin Kurulu Üyesi Aykut Canikli, İl Yöneticisi Hasan Alp, ilçe yöneticileri, il kadın ve gençlik kolu başkanları, belediye meclis üyeleri ve partililerin katıldığı eylemde, “Kahrolsun İsrail Siyonizmi, yaşasın Filistin halkı” yazılı pankart açıldı. FILISTIN PROTESTOLARI CHP’den İsrail’e siyah çelenk İsrail’in Filistinlilere yönelik saldırılarına karşı Ankara’da devam eden protestolar kapsamında CHP Çankaya İlçe Başkanlığı, dün sabah saatlerinde İsrail Büyükelçiliği önünde basın açıklaması düzenledi, elçilik binası önüne siyah çelenk bırakıldı. İlçe Başkanı Fahri Yıldırım, “1948 yılından bu yana Ortadoğu’nun kalbine hançer gibi saplanan ve mazlum Filistin halkına yıllardır zulmeden, baskı kuran İsrail’i protesto etmek için buradayız. Ortadoğu’da Amerikan emperyalizmine karakol bekçiliği yapan, dünyanın bütün mazlum milletlerini ve devletlerini işgal ederek onların yeraltı ve yerüstü zenginliklerine el koyan ve ABD’nin desteğiyle Ortadoğuda barışı, adaleti, hukuku yok sayan İsrail’i protesto ediyoruz” dedi. Hakİş Konfederasyonu, önceki gece İsrail’in Filistinlilere yönelik saldırılarını protesto amacıyla İsrail Büyükelçiliği Konutu önünde eylem yaparken Hakİş Genel Başkanı Arslan, Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) ve Avrupa Sendikalar Konfederasyonu (ETUC) ile Birleşmiş Milletler’e (BM) mektup gönderdi. Arslan, “Uluslararası toplumu işgalci İsrail güçlerinin saldırılarını kınamaya ve güçlü bir tavır ortaya koymaya davet ediyoruz” çağrısı yaptı. KamuSen’den Mustafa’ya ziyaret Türkiye KamuSen Genel Başkanı Önder Kahveci ise beraberindeki heyetle Filistin’in Ankara Büyükelçisi Fayed Mustafa’yı ziyaret etti. İsrail Devleti’nin zulmünün kabul edilemez olduğunun altını çizen Kahveci, “Soykırımın, işgalin ve barbarlığın her türlüsünü sergileyen İsrail Devleti, adeta bir terör örgütü gibi davranmakta, silahsız, masum, kadın, çocuk, yaşlı, engelli demeden, işgal politikalarına karşı çıkan herkesi katletmektedir” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet AKP’DEN INSTAGRAM’A TEPKİ: Nefretle mücadele edenleri sansürlüyor AKP Sözcüsü Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın damadı ve Baykar Teknik Müdürü Selçuk Bayraktar’ın Mescidi Aksa’da çıkan yangın sırasında kutlama yapan Yahudilerin görüntülerine ilişkin paylaşımının Instagram tarafından sansürlenmesine tepki gösterdi. Çelik, “Nefreti inanç haline getirenler, mabet yanarken kutlama yapıyorlar. Sosyal medya bu nefretle mücadele edenleri sansürlüyor. Asıl bu sansürcülük nefret söylemidir. Bugün insanlık Gazze’dir. Bugün insanlık Doğu Kudüs’tür. Bugün insanlık Aksa’dır” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet BAYRAM SONRASI TEDBİRLER Erdoğan: İnşallah kontrollü normalleşme Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Ramazan Bayramı dolayısıyla yayımladığı video mesajda, artan vaka, yoğun bakım ve vefat sayıları karşısında “millete olan sorumluluklarının gereği” olarak sınırlamalara gitmek mecburiyetinde kaldıklarını belirterek “İnşallah, salgını kontrol altına almış olarak bayram sonrasında kontrollü bir şekilde normalleşme adımlarını atıyoruz” dedi. Erdoğan, salgın tedbirlerinden olumsuz etkilenen her kesime de destek paketleriyle ellerini uzattıklarını savundu. “Bölgemizde yaşanan hemen her hadisenin gerisinde Türkiye’yi kazanımlarından mahrum bırakma hedeflerinden uzaklaştırma niyeti olduğu inkâr edilemez bir gerçektir” diyen Erdoğan, “Ülkemize karşı artık saklamaya bile gerek görmedikleri kinlerini kusanları ve onların senaryolarına gönüllü figüranlık yapanları milletimizin irfanına havale ediyoruz. Dünyanın her yerinde yaşanan bu salgını bile bu gayeyle istismar edenlere meydanı bırakmayacağız” ifadelerini kullandı. l ANKARA/Cumhuriyet Kim bu 14 bin kişi? Her şey ne kadar da birbiriyle buluşuyor. Uyuşturucu baronu Cemal Nayır 10 Mayıs’ta hayatını kaybetti. Nayır, hastanede koronavirüs tedavisi görüyordu. 14 yıldır aranan uluslararası mafya lideri Francesco Pelle kısa süre önce yakalandı. Pelle de koronavirüsten dolayı Portekiz’de bir hastanedeydi. Başında olduğu Avrupa’nın en büyük mafyası Ndrangheta’ya ise daha geçen hafta baskın yapıldı. İşte o operasyonda en büyük delil EncroChat’ti. Uluslararası mafya, uyuşturucu organizasyonunu telefonlarına yüklü bu uygulama aracılığıyla yürütüyordu. Şaşırmamak gerek, EncroChat bu topraklarda da kullanılıyordu. Keza, Türkiye’de en büyük eroin operasyonu da o uygulamanın çözülmesi sayesinde yapıldı. Evet, tıpkı FETÖ’nün ByLock’u gibiydi EncroChat. Kaç ByLock kullanıcısı var? FETÖ’nün kumpas davalarını çökerten birçok raporda imzası olan adli bilişim mühendisi Tuncay Beşikçi ile sohbet ediyordum. “Keşke Avrupa’nın EncroChat’te yaptığı gibi titiz davransaydık. Bizdeki ByLock soruşturmalarında halen ciddi sorunlar var” diyordu. Açmasını istedim; şunları söyledi: “Kaç kişinin ByLock kullandığı net değil. Resmi açıklamalara göre tüm detayları tespit edilebilmiş 25 bin gerçek ByLock kullanıcısı var. 50 bin kişi ise yalnızca güvenilirliği tartışmalı GSM kayıtları üzerinden yargılanıyor. Bu kayıtlar zamanında FETÖ kontrolünde olan TİB kaynaklı. Bununla birlikte... Örgüt 2014’te ByLock sunucusundan geçmişe yönelik kayıtlarını sildi. Bir GSM operatörü de verileri hatalı tuttu. Bu nedenle 30 bin kadar kullanıcının içeriği hiç tespit edilemeyecek.” ‘Bakanlar yanlış bilgilendiriliyor’ Beşikçi, yıllardır ByLock konusunda yargı ve güvenlik bürokrasisine yardımcı olan bir isimdi. Kafasını kurcalayan önemli bir nokta vardı: “Henüz adli işlem görmeyen yaklaşık 14 bin kişinin olduğunu düşünüyorum. Yeni tespit edilenler için derhal soruşturma başlatılıyor. Ama 14 bin kişilik gruba dört yıldır neden işlem yapılamadığına dair henüz açıklama yapılmadı. Sahi, kim onlar? Mesela, ünlü bir eski başimamın yurtdışında olan yeğeni de 14 bin kişi içinde mi?” Çok çarpıcı bir iddiaydı Beşikçi’nin bu dediği. Telefonu kapatırken ise şöyle bitirdi konuşmasını: “Ben İçişleri Bakanı’nın da Adalet Bakanı’nın da ByLock meselesinde yanlış bilgilendirildiğini düşünüyorum. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ByLock ve FETÖ konusunda haklı iken haksız duruma düşmemelidir. İsterlerse, daha önce de yaptığım gibi tüm bu dediklerimi delilleriyle ortaya koyabilirim.” Bakalım, Tuncay Beşikçi’nin bu çağrısına ve kaygısına nasıl yanıt verilecek... Best of Çakıcı Bir ustayla telefondaydım. “Sen daha lisedeydin o zamanlar, hatırlamazsın” dedi. Halbuki bende de vardı, saklıyordum. “Best of Çakıcı” kasedinden bahsediyorum. Hani bugün Sedat Peker’in YouTube’tan yaptığı açıklamaları izliyoruz ya... Bundan 23 yıl önce de Alaattin Çakıcı’nın sesini dinliyorduk. 1998 yılıydı ve Çakıcı da yurtdışında, Fransa’da cezaevindeydi. Ancak iş ve siyaset dünyasıyla yaptığı telefon konuşmaları Türk televizyonlarında yayımlanıyordu. Ve o günlerde Hürriyet gazetesinin barında... Ünlü bir türkücü ilahi okuduğu kaseti promosyon olarak dağıtması için gazete yönetimini ikna etmeye çalışıyordu. Buna kulak misafiri olanlar arasında Tempo dergisi ekibi de vardı. İçlerinden biri “Promosyonun kralı Çakıcı kaseti olur” diye espri yaptı. Sonra düşündüler, neden olmasın? Gizli bir şekilde kolları sıvadılar. O dönem Tempo’nun sorumlu yazıişleri müdürü olan Levent Evkuran’la konuştum. “Patron Aydın Doğan’a bile haber vermedik böyle bir kaseti dağıtacağımızdan” diyordu. Radyo D’de ses kayıtları birleştirildi. Doğan Grubu’na dokunan yerler ayıklandı. Ancak kritik bir pürüz söz konusuydu. Yasa gereği Çakıcı’nın telif hakkı vardı ve yazılı izni gerekiyordu. Kültür Bakanı İstemihan Talay ile iletişime geçildi. Ve böylece Çakıcı’nın telefon konuşmaları “enstrümantal müzik eseri” diye çıktı. 60 bin adet basıldı kasetten. Haliyle büyük tartışma yarattı. Çakıcı’nın ses kayıtları o dönem hükümetin değişmesine dahi yol açacaktı. Dinleyenin ise Fethullahçılar olduğu yıllar sonra gündeme geldi. Bakan Çavuşoğlu’na isyan Anımsayın: Milli Piyango yılbaşı çekilişinde satılmayan üç bilet vardı. Böylece 75 milyon liralık ikramiye Türkiye Varlık Fonu’na aktarılmıştı. Paranın SMA hastası çocuklara kullanılması için kampanya yapılmasına ise Sağlık Bakanlığı tepki göstermişti. Neler demişti Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, hatırlayın: Bunlar kirli kampanya. İlaç şirketlerinin oyunu bu. Çocuklarımızın kobay olmasına izin vermeyeceğiz. Aradan aylar geçti. Birkaç gün önce SMA hastası Ahmet bebeğin yurtdışında tedavisi için bir kampanya yürütüldü. Ve o kampanyaya katılan, destek veren, maddi katkıda bulunan kimdi biliyor musunuz: Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu. Güzel, güzel de... Devletin bir bakanı böylesi kampanyalara çok ağır sözlerle karşı çıkıyor, bir diğer bakanı ise açık destek veriyordu. Haliyle bu çelişki de benzer durumdaki birçok aileyi isyan ettirdi. Onlardan biri olan, SMA hastası Ali Ürün’ün annesi bakın nasıl seslendi Mevlüt Çavuşoğlu’na: “Peki ya melek olan bebekler? Kampanyasına kirli dediğiniz bebekler? Çocuklarınızı kobay olarak kullanmayın, söylemleri? Bu kampanyalar kirli ise neden bir bakan buna destek verdi? Aile olarak sizden zerre maddi destek istemiyoruz. Gül sermeniz gereken yolumuza dikenlerinizi bırakmayın. İzin süreçlerimizi bu kadar uzatmayın. Bırakın, evlatlarımız nefes alsın. Yaşamak her SMA bebeğinin hakkıdır.”
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear