23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
HABER 5 7 NİSAN 2021 ÇARŞAMBA Eski Meclis Başkanı Hüsamettin Cindoruk, amirallerin bildirisinde suç unsuru bulunmadığını söyledi: Hiçbir darbe bildiriyle gelmedi LEYLA KILIÇ Hüsamettin Cindoruk Amirallerin bildirisine ilişkin çıkan tartışmaları Cumhuriyet’e değerlendiren eski TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk, “Sayın amirallerin bildirisi hiçbir suç unsurunu içermiyor. İmza edenlerin hizmet ve birikimleri nedeniyle bir kovuşturma söz konusu. 1960’tan bu yana yaşadığımız askeri darbeler yönetimi telaşa sürüklemiş gözüküyor. Ben bütün darbeleri yaşadım. Avukatlık yaptım, hapis yattım. Hiçbir darbe emekli amirallerin bildirisiyle gelmedi. Darbeci ihtarname çekmez, bildiri yayımlamaz. İktidar suç olmadan suçlu göstermeye çalışıyor. Bu alınganlıktan vazgeçmelerini tavsiye ediyorum” dedi. Türkiye’nin çok ciddi dış tehlikelerle karşı karşıya olduğunu kaydeden Cindoruk, “1983 yılında gündeme gelen bir öneriyi tekrar etmek istiyorum. O zaman Meclis’te Milli Güvenlik Bakanlığı kurulmasını talep etmiştik. Bakanlık milli strateji kullanacaktı. Biz siyasal ve toplumsal birliği sağlamalıyız. Türkiye’nin milli bir strateji bölgesi yok. Açıkça söylüyorum. Kuvayı Milliye Cumhuriyeti ve Misakı Milli tehlike altında. Birbirimizi örseleyerek buradan çıkamayız. Milli birliğe ve uzlaşmaya ihtiyacımız var. Bütün darbeleri yaşamış 88 yaşındaki Meclis Başkanı olarak tavsiyem budur” diye konuştu. Kılıçdaroğlu, ‘darbe’ söylemini eleştirdi; Yüksek Yargı’dan gelen açıklamalara tepki gösterdi: YARGI ESAS DURUŞTA CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhur İttifakı’nın ‘darbe’ söylemine, “Millet yemiyor artık bu numaraları” sözleriyle tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında özetle şunları söyledi: n EN BAŞTAN SÖYLESEYDIN: Emekli amiraller açıklama yaptı. Mal bulmuş mağribi gibi, “Vay efendim yeniden darbe.” Ne darbesi kardeşim? Esnafın, çiftçinin derdi dile gelmesin, işsizlik sorunu konuşulmasın, çiftçi sorunu ile baş başa kalsın. Milletin dikkatini başka bir yere çekelim. Yahu zaten daha önce gazetelerde yazıldı, televizyonlarda söylendi. Sen çıkıp en baştan, “Lozan da Montrö de bizim güvencemizdir, Türkiye’nin güvencesidir” desen zaten bir şey olmayacak. Sesini çıkarmıyorsun, kalkıyorsun ondan sonra da “Vay efendim. Nasıl olur bu? Bunlar darbeci.” Millet de yemiyor artık bu numaraları. “Kardeşim ben açım, aç. Dükkân kapalı, dükkân. Sen neden bahsediyorsun” diyor. n YARGITAY’A, DANIŞTAY’A TELEFON: Gündemi büyütmek ve halkın gündemini çalmak için telefonlar Yargıtay’a, “Siz de bir bildiri yayımlayın.” Hepsi esas duruşta. Yahu ben esas duruş askerlikte olur diye bilirdim. Bu sivil darbeden sonra sivil hayatta da esas duruş başladı. “Derhal, emredersiniz.” Danıştay’a bir telefon. “Hay hay biz de.” Üniversiteye, şuraya telefon, “Sizler de açıklama yapın.” Ya, Allah bunlara akıl fikir versin. Diyorum ya, bunlar devleti yönetemiyor. Millet, “Kardeşim bırak bağırmayı, bırak suçlamayı sandığı getir” diyor. n ŞIMDI SANAL BILE OLAMAZ: Bu darbe marbe hikâyelerini güçlendirmek için bakıyorlar, havuz medyasını yeteri kadar kullanamıyorlar. Çünkü itibarı yok. Bir parça itibarı olan Hürriyet gazetesi üzerinden bu sefer CHP’ye saldırmaya başladılar. O gazetenin geçmişine üzülüyor insan. Halkın gazetesiydi, Türkiye’nin en çok satan gazetesiydi ve gerçekten medyanın amiral gemisiydi. Şimdi kuyrukta sandal bile olamadı. Efendim, “CHP darbe bildirisi filan bilmem neler.” Gündem yaratıyor sözde. O da CNN Türk de. Bu ikisi ne yaparsa yapsın, bildiğimiz yoldan dönmeyeceğiz. n HAINLERDEN HESAP SORACAĞIM: Hep Erdoğan’ı eleştiriyoruz bir de övelim. “Vatanı satmak, kendi dirayetsizliğiniz, kendi iş bilmezliğiniz yüzünden ülkeyi kriz üzerine krize sokmakla olur” diyor. Vatanı satmak, vatana ihanet etmektir. Erdoğan’ın bu sözünü tutacağım. Allah’ın izniyle iktidar olduğumuzda bu vatan hainlerinin hepsinden hesap soracağım. l ANKARA / Cumhuriyet ‘SARAY’DA LALE DEVRİ YAŞANIYOR’ Bahçeli yoksulluğa su taşıyor: Halkın yeni ayakkabı alamayıp ikinci el sorduğu bir dönemi yaşıyoruz. İkinci Dünya Savaşı’nda bile böyle olmamıştı. Saray’da lale devri yaşanıyor. Erdoğan çıkıp esnafın dükkânına gidebilir mi? Belki 50 bin korumayla gider. Bu mudur devleti yönetmek, halkçı olmak, milliyetçi olmak? Aynı şeyi Bahçeli’ye de soruyorum. Bu tabloya Bahçeli de destek veriyor. Ülkücüleri bunun dışında tutuyorum. Çok rahatsız olduklarını da gayet iyi biliyorum. Bahçeli bütün bu yoksulluğun değirmenine su taşıyan kişidir. Bildiri tartışmasına yargı kurumlarının dahil olmasını hukukçular eleştirdi: İktidara selam veriyorlar SEFA UYAR Yargıtay ve Danıştay başkanlıklarının, emekli amirallerin açıklamasına karşı açıklama yapmasına hukukçular tepki gösterdi. Eski Ankara Cumhuriyet Savcısı Bülent Yücetürk, “Yargıtay ve Danıştay’ın, önlerine olası bir gelecek davayla ilgili peşinen darbecilikle, darbe çığırtkanlığıyla suçlayıcı açıklama yapmaları, yargının tarafsız ve ve bağımsız olmadığı yönündeki eleştirileri haklı çıkarır mahiyettedir” dedi. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, Anayasa Mahkemesi’nin kapatılması gerektiği yönündeki açıklamasını anımsatan Yücetürk, “Yargıtay ve Danıştay bir açıklama yapacaksa, Bahçeli’nin, Yüksek Mahkeme’nin verdiği bir karardan dolayı kapatılması yönündeki açıklamasına karşı açıklama yapmaları gerekirdi” diye konuştu. Yargıtay ve Danıştay’ın açıklamasını “iktidara yaranma ve selam verme anlamında değerlendirildiğini” söyleyen Yücetürk, “Emekli amirallerin açıklaması eğer orduya bir selam durmaysa, Yargıtay ve Danıştay’ın açıklaması da iktidara selam durmadır. Bu, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını bozan, ortadan kaldıran bir davranıştır. Haklı ve meşru sayılmaz” ifadelerini kullandı. ‘Meşrulaştırıyor’ Yargıtay 9. Ceza Dairesi üyesi Ali Doğan’ın “Namaz kılan bir amirali bahane ederek darbe imalı bildiri yayımlayan emeklilerin, bu anayasal düzene TÜRK: ATATÜRK DÜŞMANLARINI BURADA ARAMAYIN Eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Kanal İstanbul’a karşı çıkanları Atatürk düşmanlığıyla suçlamasına tepki gösterdi. Yazılı açıklama yapan Türk “İstanbul Kanalı Projesi’ne karşı çıkanlar, Atatürk’e ve ilkelerine bağlı, O’nun kurduğu Cumhuriyete bütün kazanımlarıyla ve anayasada yazılı bütün nitelikleriyle sahip çıkan yurtseverlerdir. ‘Atatürk ve Cumhuriyet düşmanları’ onlar arasında aranmamalıdır” dedi. Atatürk’ün “Yurtta sulh cihanda sulh” sözlerini anımsatan Türk, “Atatürk, hiçbir zaman Trakya’yı ve İstanbul’un Avrupa yakasını ikiye bölecek bir kanal açtırmayı düşünmemiş; Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile Türkiye’nin boğazlar üzerindeki tam egemenliğini sağlamıştır” ifadelerine yer verdi. l ANKARA karşı darbe imalı bildirimlerini lanetliyorum ve kınıyorum” açıklamasına dikkat çeken Yücetürk, Doğan’ın, “namaz kılan amiral” nitelendirmesi ile “amirali meşrulaştırdığını ve dindar/muhafazakar kesime mesaj gönderdiğini” söyledi. Yücetürk, “Yaptığı suçtur. O Yargıtay üyesiyle ilgili disiplin hükümlerinin uygulanması gerekir. Halen görevde olan bir Yargıtay üyesinin açıklama yapması ifade hürriyeti kapsamında değerlendirilemez. En basitiyle bir disiplin suçudur. Yargıtay Başkanlığı’nın işlem yapması lazım. Yargıtay Başkanlığı’nın kendisinin açıklama yapması ise Türkiye’de yargının ve adaletin nereye geldiği konusunda fikir veriyor. Bu, çok acı bir durum” ifadelerini kullandı. Hukukçu Cihan Arık ise emekli amirallerin ailesinden ya da akrabalarından CHP’ye üye olanların isimlerinin bazı gazeteler tarafından açıklanmasına tepki gösterdi. Arık, “Yakınlarının siyasi parti üyelikleri bir veri. Bu verileri hukuka aykırı olarak ele geçirip yayımlayamazsınız. Özel verilerin ele geçirilmesi ve yayımlanması suçtur. Bu bilgileri nasıl elde ettiler” sorusunu yöneltti. Arık, verilerin ele geçirilmesi suçu için öngörülen hapis cezasının, gerçekleşme şartlarına bağlı olarak artabileceğini ve 2 yıldan 8 yıla kadar hapis cezası verilebileceğini kaydetti. ‘Siyasi manipülasyon’ İsimleri yayımlanan kişilerin, haberleri yapanları şikâyet edebileceğini vurgulayan Arık, “Haberin kaldırılmış olması, suçun dışına çıkarmıyor. Haber yapılmış ve isimler yayımlanmış. Yayımlandığında suç oluşturmuştur. Siyasi partiye üye olmak suç mu? Bu hakkı anayasa sağlıyor” dedi. Haberlerin, “siyasi manipülasyon” için yapıldığını belirten Arık, “İnsanların yakınlarının bir partiye üye olması, o kişilerin de o partiye üye olduğu anlamına gelmiyor” ifadelerini kullandı. l ANKARA ERDOĞAN’IN SÖZLERİ ÜZERİNE YANDAŞ MEDYA AMİRALLERİN YAKINLARININ ADLARINI YAYIMLADI Amiral yakınları: Kişilik haklarımıza saldırı LEYLA KILIÇ Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın emekli amiraller bildirisi ile ilgili CHP’yi hedef gösteren açıklamalarının ardından Hürriyet gazetesi bildiriye imza atan amirallerin yakınlarını hedef gösterdi. İsimlerinin haber yapılmasına tepki gösteren amiral yakınları “Yapılan, kişilik haklarımıza saldırı” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki gün partisinin MYK toplantısının ardından Montrö ile ilgili bildiri yayımlayan 104 amiral hakkında “Şu an da bu 104 kişi içerisinde bizzat CHP üyesi olan kendisi, karısı, oğlu, şusu busu olanlar var. Bunları da yakın zamanda yazılı ve görsel medyada göreceksiniz ve bu işin merkezinde aslında ana muhalefet partisinin ta kendisi var” dedi. Erdoğan’ın sözleri üzerine başta Hürriyet gazetesi olmak üzere iktidara yakın birçok gazetenin internet sitesinde CHP’ye üye olan amiral yakınlarının isimleri yayımlandı. Kamuoyu ve sosyal medya da tepki oluşması üzerine internet siteleri sadece amirallerin ismini yayımlayarak diğer isimleri kaldırdı. ‘Ortada suç mu var?’ Cumhuriyet’in ulaştığı isimlerden Abdullah Can Erenoğlu’nun kız kardeşi Nesrin Erenoğlu, “Hedef gösterilecek neyimiz var? Ortada yasal olmayan bir durum mu var? Ben bir parti üyesiyim. Bu kötü bir şey mi? Suç unsuru olmayan bir durum ve haber değeri bile yok. Bu bir suçsa o zaman CHP’lilerin tamamı suç işliyor. Ülkeyi bu kadar bölmesinler” dedi. Soylu’nun “O gece sabaha kadar uyumadık” sözlerine de yanıt veren Erenoğlu,“Bunun için uykusuz kalıyorlarsa uyumasınlar. Bizim ülkeyi karıştırmak gibi bir amacımız yok” diye konuştu. Emekli Amiral Mustafa Baha Eren’in oğlu Celal Emre Eren de yapılan haberin kişilik haklarına saldırı olduğunu belirterek, “Bu kişilik haklarımıza saldırı. Benim iznim ve müsaadem olmadan hangi partiye üye olduğum nasıl afişe edilir” diye konuştu. 104 emekli amiralin Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile ilgili yayımladığı bildiride imzası bulunan, “Mavi Vatan” kavramının isim babası olarak bilinen Cem Gürdeniz’in eşi Rengin Gürdeniz, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Mavi vatanımızı bu çürüklerle nasıl savunmuşuz” sözlerine tepki gösterdi. Gürdeniz sosyal medya hesabından, eşinin “Mavi Vatan” kavramının isim babası olduğunu hatırlatarak “Kullandığınız terimi bile o çürük dediğiniz insanlardan biri yarattı” dedi. MORALLERI VE DURUMLARI IYI Montrö tartışmaları ve “cüppeli amiral” konusundaki açıklama nedeniyle gözaltına alınan 10 emekli amiralin, Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ndeki (TEM) bekleyişi sürüyor. Ergun Mengi, Atilla Kezek, Alaettin Sevim, Cem Gürdeniz, Nadir Hakan Eraydın, Bülent Olcay, Kadir Sağdıç, Türker Ertürk, Turgay Erdağ ve Ali Sadi Ünsal önceki gün gözaltına alınmıştı. Engin Baykal, Cemil Şükrü Bozoğlu, Mustafa Özbey ve Atilla Kıyat ise “yaş durumları” nedeniyle ifadeye çağrılmıştı. Emekli amirallerin evlerinde el konan telefon ve bilgisayar gibi dijital materyallerin; HTS kayıtları üzerinden de emekli amirallerin, bu süreçte kimlerle irtibat kurduğunun incelendiği belirtildi. Emekli amirallerin avukatı Şule Nazlıoğlu Erol Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada, gözaltındaki emekli amiraller ile görüştüğünü belirterek, “Moralleri iyi. Durumları da iyi” bilgisini verdi. ‘Dava açacağız’ Bu arada dün akşam bir televizyon kanalının yayınına katılan Erol, 104 amiralin yayımladığı bildiri ile ilgili MHP lideri Devlet Bahçeli’ye ve “zevzeklik” diyen Meral Akşener’e dava açacaklarını duyurdu. Erol, “Bu ifadeden dolayı inanılmaz üzgünler. Mutlaka yasal haklarımızı kullanacağız. Sadece Meral Akşener’e değil, MHP’nin başındaki kişiler hakkında da düşünüyoruz” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet Günün mönüsü: Emekli generaller Akademisyenler seslerini çıkarmasınlar. Öğrenciler oturdukları yerde otursunlar. Kadınlar sokaklara dökülmesinler. LGBTİ+ bireyler ortalıkta görünmesinler. Hukukçular hadlerini bilsinler. Tabipler seslerini kessinler. İşçiler başlarını yerden kaldırmasınlar. İşadamları ağızlarını açmasınlar. Gazeteciler hiçbir şeyi kurcalamasınlar. Emekliler hayatta olduklarına şükretsinler. Çiftçiler analarını da alıp gitsinler. Emekli askerler konuşmasınlar. Ülkeye, rejime, laikliğe, demokrasiye, adalete, çağdaşlığa sahip çıkan parti, sivil toplum örgütü, sendika, basın, okumuş, okumamış, yetkili, yetkisiz, güçlü, güçsüz kalmasın ortalarda. Hepsi çil yavrusu gibi dağılıp saklansın yuvalarına. Biz öyle uzaktan, ekrandan, yandan, tam olarak da bakmadan, gözümüzü dikmeden, sinirden oramız buramız seğirmeden, kimseyi ürkütmeden, mümkünse baktığımızı belli etmeden... bakalım... sadece bakalım. Bakakalalım. Biz susalım Bu arada işsiz insan sayısı çığ gibi büyüsün. Yoksulluk günden güne derinleşsin. Çalışanlar kazandıkları parayla karınlarını bile doyuramaz hale gelsin. İnsanlar kaderlerine terk edilsin. Ve iktidar, bir yandan sanki ülkede her şey yolundaymış gibi demeçler verirken diğer yandan da astığımız astık kestiğimiz kestik diye tehditler savura savura “Demokrasiye sahip çıkıyoruz” desin. Biz hâlâ susalım. Hâlâ bir evimiz varsa, penceresinden dışarı bakalım ve susalım. Hâlâ bir işimiz varsa, aç karnına çalışalım ve susalım. Hâlâ bir hayatımız varsa yaşamayalım ve susalım. Onlar bağırıp çağırsınlar. Çığlık çığlığa herkesi suçlasınlar. Her yeri gözdağına bulasınlar. Herkesi hapislere tıksınlar. İşlerine gelmeyen sözleşmeleri “Çıktım ben” deyip çöpe atsınlar. Yüksek mahkemeleri tanımasınlar, anayasayı umursamasınlar. Uluslararası yaptırımları takmasınlar. Ne istiyorlarsa hepsini kendi bildikleri gibi yapsınlar. Ortada ne bir devlet kalsın ne bir bütçe. Yağmaladıkça yağmalasınlar sistemi de Hazine’yi de. Biz susalım. Sokaklarda dövülen, hırpalanan genç çocuklara bakalım susalım. Üniversitelerin kapısına konulan bilim insanlarına bakalım susalım. Açlıktan, çaresizlikten kendisini öldüren insanlara bakalım susalım. Satamadığı ürünün, işleyemediği toprağın, denkleştiremediği hesabın üzerine yığılıp ağlayan insanlara bakıp bakıp susalım. Onlar önlerine geleni hainlikle, teröristlikle, gizli bağlantıları olmakla suçlasınlar. Yasal partileri yasadışı örgütlermiş gibi dillerine dolasınlar, parmakla gösterdiklerinin hayatlarını karartsınlar. Düşene bir tekme de onlar atsınlar. Biz susalım. Önümüze bakalım. Uzaklara bakalım. Ama olan bitene bakmayalım. Gözümüzü gerçeklerden kaçıralım. Onların astığı astık kestiği kestik olsun. Rütbeleri söksünler. Maaşları kessinler. Evlere, barklara el koysunlar. Vatandaşlıkları iptal etsinler. Muhalifleri doğduklarına pişman etsinler... Düşman bellediklerinin kafaları kopartsınlar, bedenlerini katrana tüye bulasınlar; hepsini çukurlara gömüp taşlasınlar. Biz susalım. Ağzımızı bıçak açmasın. Ya bizi de içeri alırlarsa... ya bizi de işaretlerlerse... ya iş bulamazsak... ya maaşımızı keserlerse... ya çoluğumuza çocuğumuza musallat olurlarsa... ya mahkemelerde süründürürlerse... ya fark edilirsek... ya mimlenirsek... ya... diye diye türlü bahanelerle duralım durduğumuz yerde. Şimdi sıra emekli generallerde. Sizce yarın kimde? TESUD’DAN MSB’YE YALANLAMA: Bildiriyi kınamadık Milli Savunma Bakanlığı’nın (MSB) “Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) ile Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği (TEMAD) yöneticileri, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’la görüşmelerinde “Emekli amirallerin Montrö bildirisini kınadı” açıklamasına TESUD’dan yalanlama geldi. MSB tarafından “destek ziyareti” olarak duyurulan ziyaretin, MSB’nin daveti üzerine gerçekleştiğini duyuran TESUD’dan yapılan açıklamada “Emekli amirallerin bildirisine yönelik herhangi bir kınama ifadesi kullanılmamıştır” denildi. l ANKARA/Cumhuriyet
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear