14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10 23 NİSAN 2021 CUMA 23 NİSAN İlk 23 Nisan’ım... Şükran SONER Tito Yugoslavyası’nda Kosova Priştine’den göç ediş ayımız 1956 yılının ağustosu, 10 yaşındayım. İlk 23 Nisan Çocuk Bayramı anlamı ile yüzleşmem bir yıl sonrasına, 11 yaşıma kalacak. Ancak her nedense, en içten algılanıp yaşanabilecek çocukluk yıllarımdan tanışmış duygusu içindeyim.. Galiba ilk suçlusu göçü 6 yaşında yakalayan kız kardeşim. “Ben de sizinle okula geleceğim” diye tutturunca da ayrıcalıklı, şanslı çocuklar olarak ilk ders yılımızda, aynı zamanda ilk göçmen çocuklarını çok sıcak karşılayan Büyükadalı öğretmenler sayesinde, kendimizi Büyükada İlkokulu Müdürü’nün odasında bulmuştuk. Müdür arkasındaki resmin kim olduğunu sorunca da hevesle “Tito” diye bağırmıştı. Müdür sıcak bir sesle “Artık Türkiye’desiniz. Hoş geldiniz. Tito’nun yerinde Atatürk’ün resmini göreceksiniz..” anlamında bir açıklamada bulunmuştu. Babamın elinden ise resimli Tito ve Atatürk’ün yaşamlarını kapsayan bir çocuk kitabını okuduğumu anımsıyorum. Belki Piştine, belki de Üsküp Türklerinin bir yayınıydı, bilemiyorum. Ancak yaşamöykülerine ilişkin sıcak karşılaştırmaları, en çok da her ikisinin kurtuluş savaşlarını verdikleri tarihlerde karda uyurlarken kalpaklı fotoğraflarının benzerliğini hiç unutamıyorum. En çok da çocuklara armağan ettikleri bayramların “Kardeşlik, çokseslilik, çokkültürlülük, çağdaş uygarlığa..” yürüyüş yolunu içime sindirdiğimi gözlüyorum. Çoukluğumun Priştinesi’nde Yugoslavya’nın bayramları, hele de Tito’nun doğum günleri, çocukların ayrımsız hep bir arada çok farklı ırklar, dinler, mezheplerden, dillerden, ortak dilden de bağıra çağıra oynadıkları, sabahlara kadar sokaklarda geçirebildikleri şenlikler, etkinliklerle geçerdi. GÖZYAŞLARIM Mustafa Kemal Atatürk’ün, Gazi Meclis’in açılış gününün, “23 Nisan Çocuk Bayramı” olarak kutlanmasındaki amacı çok daha iyi özümsememe yaradığını çok düşünmüşümdür. Hiç çocukluk yaşalarımda kutlayamadığım çocuk bayramımıza ilişkin hayıflandığımı anımsamıyorum. Tam tersi yetişkin insan olduktan sonra da benden sonraki kuşakların çocuklarının bayramlarını kutlamalarına karşı duyarlılığım çok gelişti. Dahası ne zaman 23 Nisan törenleri sırasında özenerek giyinmiş çocukların üzerine yağmur yağsa onların yerine, en kötü, acılı günlerimde akmayan gözyaşlarımın kontrolsüz akışına tanıklık etmişimdir. Türkiye’de ilk yaşadığım 23 Nisan gününde, göçmen çocuğu olarak bayramı yakalama şansım da olmadı. Bilindiği üzere göçmen çocukları ilk ders yıllarına, orada bitirdikleri sınıfın yinelenmesi ile başlıyorlardı. Büyükada İlkokulu’nda, öğretmenlerimin olağanüstü özeni, çabaları sayesinde 9 ayda Rumeli aksanlı Tükçemden kurtulmuş, Behice Öğretmenimin anneme iskelede söylediği üzere eğitimimin ilerisine dönük en küçük bir pürüz kalmamıştı. Sonuç olarak lüks semt sayılan Levent’e iki katlı bahçeli eve kiracı olarak taşınmış, üç çekirdek ailenin 5 çocuk, 7 yetişkini, 5 oda, tek mutfağa yerleşmiş olarak yaşarken, 5. sınıfta Levent İlkokulu’nda 1957 yılının eğitim koşullarında beni hastalanan 2. sınıf öğretmeninin yerine sınıf sorumluluğunu almış konumda görevlendirmişlerdi. Kız kardeşimin okuduğu sınıfın derslerini müdür yardımcılarının desteğinde sürdürüyor, yazılı kâğıtlarının bile ilk yoklamalarını yapıyordum. 23 Nisan Bayramı’nı, yine çocuk bayramı olarak kutlamanın son şansını kaçırmıştım. HÜZÜNLÜ ALKIŞ Yine çok ilginç, anlamlı bir çakışma olarak, İstanbul’un çok fazla semtini dolaşmak zorunda kalan göçmen ailenin çocuğu olarak, tanıklık etiğim 23 Nisan Çocuk Bayramı kutlamalarına katılan dünya çocuklarının arasında çok fazla Balkan kökenli, giderek daha paramparça olan, devletçiklerden gelen çok fazla hemşeri sayılacak göçmen çocukları görüyordum. Sonraki ergin gazetecilikte, ilerleyen yaşlar, yıllarımda, kullanmaya kullanmaya, gazetecilikte koşturmacasının gerçeğinde kullanamaya kullanamaya, önce okuryazarlıklarını, orijinal alfabelerini unuttuğum, şimdilerde ancak şarkı sözlerini çakarabildiğim Sırpça ve Arnavutça dillerini, anadilleri olarak kullanan çok fazla parçalanmış ülkeciklerin çocuklarının bizim 23 Nisan Çocuk Bayramı törenlerindeki oyunlarını, hüzünle alkışlar oldum.. ‘KÜÇÜK HANIMLAR, KÜÇÜK BEYLER...’ SUDE HACIİSLAMOĞLU / Bilnet Koleji / KOCAELİ HIRANUR AKTAŞ Alikahya İlkokulu / KOCAELİ Sarı Paşa’m! Sarı Paşa’m! Görmedi beni. Oysa, az evvel şiirimi okurken, nasıl da gülümsüyordu bana bakarak. Bu kalabalıkta tekrar nasıl göreceğim onu? Hah, gördüm işte! Gördüm Sarı Paşa’mı. Onu o kadar çok seviyorum ki! Vatanımızı kurtardı, biz çocuklara bugünü, 23 Nisan’ı armağan etti. Bugün, ilk kez 23 Nisan kutlamaları yapılıyor. Muallimem ve arkadaşlarımla, güzel İzmir’imizden güzel Ankara’mıza en çok Mustafa Kemâl’i görebilmek için geldik. Kutlamanın yapıldığı alan boşalmaya başlayınca, 23 Nisan kutlamaları bitti sandık. Muallimemiz bize, henüz kutlamaların bitmediğini, gece olduğunda, fener alayı, müsabakalar, sergi, müsamere düzenleneceğini söyledi. Bir de çocuk balosu yapılacakmış. Bu baloda bizim için hediyeler hazırlanmış. Bugün hayatım boyunca unutmayacağım tek şey, Mustafa Kemâl Paşa’mın yaptığı konuşmaydı. Konuşmasına, “Küçük hanımlar ve küçük beyler!” diye başladı. Sonra devam etti, “Sizler geleceğimizin gülü, yıldızı, talih ışığısınız. Memleketi asıl aydınlığa sizler boğacaksınız. Ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek, ona göre çalışınız. Kızlarım, çocuklarım, sizlerden çok şey bekliyoruz” dedi. Biraz durdu ve sordu: “Çok çalışacaksınız, değil mi?” Biz çocuklar, hep bir ağızdan, sesimiz çıktığınca, “Söz!” ...diye bağırdılar. Öncelikle, “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı”mız kutlu olsun! İçinde bulunduğumuz dönem, zorluklarla dolu bir dönem. Planlanan kutlamalar iptal edildi. Maalesef, TBMM’nin açılmasının ardından bir asır bir yıl geçmiş olmasını hep beraber kutlayamayacağız. Türk halkı, Mustafa Kemâl Atatürk önderliğinde, 1919’da bir güçlüğe göğüs gerdi ve üç yılın sonunda zafer bayrağını kaldırdı. Bu virüse karşı kazandığımız zafer bayrağını, o günlerde olduğu gibi evimizde kalarak fakat beraberlik oluşturarak kaldıracağız. Bayramlarımızı yine aynı neşeyle kutlayacağız. Çünkü bir Türk, her ne kadar zor şartların içinde olursa olsun, bayramını kutlamasını bilir! Ne mutlu Türk’üm diyene! BİLGE ÇOLAK ERGÜN EFE KOCABIYIK Leyla Atakan İlkokulu / KOCAELİ SAĞLIKTA ÇALIŞANLAR Sağlık için özveriyle, Aralıksız çalışır sağlıkçılar, Gece, gündüz uğraşırlar Lale, Fatma, Ayşe, Ahmet Işık tutar geleceğimize Korkularımızı yener sağlıkçılar. Teşekkür ederiz hepsine Ailemizden sayılır sağlıkçılar. Çaba gösterir hastalarımıza Ailece seviyoruz sağlıkçılarımızı Lakırdı edilmez onlara. Irak ederler bizlere hastalıkları Şanslıyız yanımızda hep onlar Aradığımızda yanımızda buluruz, Naz etmezler bize asla, Lekesiz, bembeyaz elbiseleriyle Azimli, azimli çalışırlar. Rahat etmemiz için gece gündüz. BUKETSU ERİŞMİŞ Ali Hadi Türkay İlkokulu/ BURSA TÜRK ÇOCUKLARI SEVER ATA’SINI 23 Nisan 1920’de açıldı meclis Toplandı asker, genç, yaşlı, milis Her vatanseverin Türk kanı halis Atamı başkan seçti yüce meclis. Mustafa Kemal geçti ordunun başına Güvenirdi Türk Milletinin bayrak aşkına Koştu cepheye herkes bakmadı yaşına Dünya şaştı başarılan Kurtuluş Savaşı’na. Egemenlik günü bayram oldu çocuklara Dünya çocukları katıldı bu bayramlara Bu yıl virüsten dolayı koşarız balkonlara Yurdum yine donatıldı bayraklarla. Bir asırdır kutluyoruz 23 Nisan Bayramı Şarkılarla, türkülerle neşeli yurdun yanı Dünya çocukları ulusun egemenlik koruyanı Türk Çocukları sever Atasını tanıyanı. DOĞA GÜMÜŞTAŞ Ted Koleji / ANKARA ZEYNEP IPEK ATEŞ Dr. Ferdi Koçal İlkokulu / KOCAELİ YAREN ÖMÜR Dr. Ferdi Koçal İlkokulu / KOCAELİ YİĞIT ENSAR ACAR Dr. Ferdi Koçal İlkokulu / KOCAELİ ZEYNEP RANA UYGUN Leyla Atakan İlkokulu / KOCAELİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear