23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
12 15 MART 2021 PAZARTESİ HABER/YORUM Atatürk ve kadın hakları İnsanlık tarihi boyunca insana ait tüm hakların aynı anda tek bir devrimle elde edildiğine dair bir örnek yoktur. İnsan mükemmel bir varlık olmadığı için, haklar ne yazık ki yüzlerce, binlerce yıl içinde, adım adım elde edilmektedir. Kadın hakları konusunun 19. yüzyılda gecikmeli biçimde gündeme gelmesi büyük bir talihsizliktir. Hem antik Yunan’da hem de Rönesans, reformasyon ve aydınlanma dönemlerinde Batı Avrupa’da, bilimsel, felsefi, sanatsal ve siyasi devrimler gerçekleşirken, kadın hakları konusu bu süreçlerin dışında kalmıştır. 1776 Amerikan devrimi ve 1789 Fransız devrimi ile birlikte, dünyanın belli başlı bölgelerinde, monarşinin, teokrasinin ve feodalizmin yıkılma süreci başlarken, kadın hakları sorunu yine çözülmemiştir. HHH 19. yüzyılda bir yandan kadın hakları hareketlerinin bir yandan da sosyalist hareketlerin gelişmesi, insanlık tarihi açısından çok önemli bir devrimdir. 1776 Amerikan devriminin ve 1789 Fransız devriminin kazanımları kuşkusuz ki, kadın hakları ve sosyalizm alanındaki gelişmeler için önemli bir zemini oluşturmuştur. 19. yüzyılın devrimci hareketlerini, 18. yüzyılın devrimci hareketleriyle bir karşıtlık içerisinde açıklamak yerine, tarihselci bir bakış açısıyla 19. yüzyılın devrimci hareketlerini, 18. yüzyılın devrimci hareketlerinin yeniden yapılandırılmış bir uzantısı olarak görmek gerekir. 1789 Fransız devriminden esinlenerek monarşiyi, teokrasiyi ve feodalizmi Osmanlı topraklarında yıkan Mustafa Kemal Atatürk, 19. ve 20. yüzyılda kadın hakları alanındaki gelişmeleri de dikkate alarak Fransız devriminin eksik bıraktığı bir konuyu tamamlamıştır. Öte yanda Atatürk, sosyalist ve komünist ideolojiyi devrim sürecinin dışında bırakmış olsa da hem Kurtuluş Savaşı’nda hem de cumhuriyetin kuruluşundan sonraki yıllarda, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ile yakın işbirliği içinde olmuştur. Atatürk, halkçılık ve devletçilik ilkeleriyle de ekonomik ve siyasal atılımların, serbest piyasaya ve özel sektöre terk edilmesini engellemiştir. HHH Osmanlı İmparatorluğu döneminde kadın hâlâ, ortaçağ zihniyetine göre algılanıyordu. Ortaçağ, felsefenin, bilimin, sanatın, siyasetin ve sosyal yaşamın din kurallarına göre belirlendiği, dini dogmaların ve teokratik yapılanmaların egemen olduğu, yaklaşık bin yıllık bir dönemdi. Bu dönemde kadına yönelik yaklaşım da Tevrat, İncil ve Kuran gibi din kitaplarındaki açıklamaların etkisi altında biçimleniyordu. Din kitaplarında erkek ve kadın eşit varlıklar olarak görülmüyor, erkeğin kadından üstün olduğu varsayılıyor, kadının miras, şahitlik, boşanma, mülkiyet, evlilik, cinsellik, kıyafet gibi konularda erkekle eşit haklara sahip olmadığına dair birçok ifade bulunuyordu. Laiklik ilkesi bu nedenle, kadın haklarının elde edilmesini sağlayan en önemli ilkelerden birisidir. Çünkü laiklik, dinin siyaseti, devleti, hukuku ve eğitimi esir almasını engelleyen bir ilkedir. Laikliğin geçerli olduğu bir ülkede kimse kadını, dinlerin ortaya koyduğu tanımlamaların içerisine hapsedemez. Bugün Türkiye’de kadınların sahip oldukları hakların önemli bir kısmı, Atatürk’ün hilafeti kaldırması, “Devletin dini İslamdır” ifadesini anayasadan çıkarması ve laiklik ilkesini anayasaya koyması sayesinde elde edilmiştir. HHH Atatürk kadın hakları konusunda çok önemli somut devrimler de gerçekleştirmiştir. Öğretim Birliği Yasası’yla kadınların ve erkeklerin tamamı bilimsel ve laik eğitimden yararlanma hakkını kazanmışlardır. Medeni Yasa’yla kadınlar boşanma, şahitlik, miras gibi konularda erkekler ile eşit haklara sahip olmuşlardır. Kadınların kamusal alanda kara çarşaf giyme ve başörtüsü takma zorunluluğu kaldırılmıştır. Kadınlar yaygın bir biçimde eğitim ve çalışma yaşamına dahil edilmişlerdir. Kadınlar seçme ve seçilme hakkını elde ederek siyasal yaşamın eşit bir parçası haline gelmişlerdir. Acaba geçen hafta 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlayan kadınların ve erkeklerin yüzde kaçı bu olguları hatırladı ve hatırlattı?! Çanakkale’de destan yazan Mehmetçiğe, müzayede ile saygısızlık Duygu sömürüyorlar Çanakkale Deniz Zaferi’nin 106’ncı yıldönümü öncesinde, kahramanlık destanı yazan Mehmetçiğin hatıralarına, internet üzerinden düzenlenen online müzayedeler ile saygısızlık yapılıyor. Tarihi Gelibolu Yarımadası’ndaki müzelerde sergilenen havada çarpışıp kaynamış mermilerin imitasyonları sanal ortamdaki müzayedelerde 1000 TL’den açık artırmaya sunuluyor. Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, “Sömürü amacıyla üretilmiş havada çarpışan mermilere itibar edilmemesini istiyorum. Vatan ve millet sevgisi, Türk milletinin her zaman sahip olduğu duygulardır. Bu birtakım art niyetli kimseler, milletimizin duygularını çok iyi bildiği için havada çarpışan mermiler adı altında birtakım ticari üretimler yapmışlardır. Bunların orijinallerinin Çanakkale’deki müzelerde olduğunu önemle ifade ediyorum. Bütün milletimizi Tarihi Alana, Çanakkale Ruhu’nu hissetmeye, Çanakkale’deki kahramanlığı daha yakından görmeye davet ediyoruz” dedi. Çanakkale Boğazı’na döşediği mayınlarla deniz savaşının kaderini değiştiren Nusret mayın gemisinin komutanı Yüzbaşı Hakkı Bey’in torunu Cihat Gündoğdu da online müzayedede açık artırmaya çıkarılan havada çarpışan mermileri görür görmez, bu duruma sosyal medya hesabından tepki gösterdi. Gündoğdu, “Çanakkale Muharebeleri, Türk insanının zihninde önemli bir yer alıyor. Bu yüzden de suiistimale çok açık bir konu” dedi. l DHA İSTANBUL’UN EN KALABALIK MAHALLESI 3 ilin nüfusunu geride bıraktı Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Türkiye’nin nüfusu, 2020’de 83 milyon 614 bin 362 kişiye ulaştı. Nüfusun yüzde 18.49’unun ikamet ettiği İstanbul, 15 milyon 462 bin 452 kişiyle Türkiye’nin en kalabalık şehri olmayı sürdürdü. Kentte 365 bin 564 kişinin bulunduğu Beylikdüzü ilçesine bağlı Adnan Kahveci Mahallesi, 101 bin 668’e ulaşan nüfusuyla şehrin en kalabalık mahallesi olma özelliğini taşıyor. Adnan Kahveci Mahallesi, 96 bin 161 nüfuslu Ardahan’ı, 83 bin 443 nüfusa sahip Tunceli’yi ve 81 bin 910 nüfuslu Bayburt’u geride bıraktı. Adnan Kahveci Mahallesi muhtarı Seyhan Topaloğlu, “Bu güzel ve büyük mahallede muhtarlık yapmaktan büyük keyif alıyor, onur ve mutluluk duyuyorum” dedi. l AA BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Dervişlerin ibadet ederken uyuklamamak için yaslandıkları 1 234 5 678 9 1 2 3 4 5 6789 1 DER İ NKUYU 1 bir tür kısa baston. 2/ Öğütülmüş 2 O N A T A M A T 2 tahıl... “Çok uzaklardan kuşları 3 geçiyor / Tüyleri diken diken” (B.R. Eyüboğlu). 3/ Bir akışkanın çekim ve sürtünme kuvvetleri nedeniyle 4 5 LEY FR İ SA AZ SAKA ZEKA AKAÇ 3 4 akma eğilimine karşı gösterdiği iç 6 AF İ S L İ 5 direnç. 4/ Tanrıtanımaz... Kabaca dokunmuş dayanıklı bir yün kumaş. 5/ Pokerde, birbirini izleyen 7 U ZMAN CAĞ 6 8 ŞA İ R SEC İ 7 değişik renkli beş karta verilen ad... 9 Kuzu sesi. 6/ “Giysi” anlamında İ N L İ MUR A T 8 argo sözcük... Güzel sanat. 7/ Ulus zeyinin birinden öbürüne aşır 9 lararası Çalışma Örgütü’nün kısa mak için yapılmış ara havuz. 3/ yazılışı... Özen. 8/ Bir mekânı örten Orkestra için bestelenmiş uzun kemerli yapı... Bir nota. 9/ Büyük kompozisyon. 4/ Sessiz, hareketsiz, giyim tarzı... Kaz Dağı’nın antik döOkyanus’ta bir ada ülkesi. uslu... Uzaklık işareti... Önü hen nemlerdeki adı. 8/ Verme, ödeme... YUKARIDAN AŞAĞIYA: dekli siper. 5/ Bir sanat yapıtının Bir elektroliz aygıtındaki artı ku1/ Güneşe bakarak namaz vakitilk taslağı... Saban demirinin top tup. 9/ Psikanalizde, kız çocuğunun lerini bildiren kimse. 2/ Bir ders rakta bıraktığı iz. 6/ Bombalardan babasına karşı cinsel istek duyup programının başlıca bölümlerinden korunmak için yerin altına kazılmış annesini rakip olarak görmesi her biri... Gemileri farklı iki su dü siper. 7/ Şık, lüks ve gösterişli kompleksi. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr 15 MART 2021 SAYI: 34855 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ekler) Görsel Yönetmen Münevver Oskay l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: l İstanbul: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Yenibosna mh. 29 Ekim Cd. no: 11A/41 Bahçelievler/İstanbul Tel : 0212 454 35 10. l Ankara : İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Saracalar mh. 57. cd. no: 21/A Akyurt/Ankara Tel : 0312 353 29 61. l İzmir: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Fatih mh. 1199 sok. no:1/7 SarnıçGaziemir/İzmir Tel : 0232 483 96 60. l Adana: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Levent mh. 1791 sok. no: 33/A Yüreğir/Adana Tel : 0322 346 36 25. l Trabzon: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Organize sanayi Bölgesi no: 2 Arsin/Trabzon Tel : 0462 711 40 20. Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 05:44 07:09 13:18 16:38 19:17 20:36 Ankara 05:30 06:53 13:03 16:23 19:02 20:20 İzmir 05:55 07:16 13:25 16:47 19:25 20:41 ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com Anasının rahmine haklı düşen muhafazakârlar Türkiye’nin Mısır’la anlaşması gerektiğini her söylediğimizde tepki gösterenler, birkaç gündür “Mısır’la anlaşmak bütün kapıları açar” anafikirli yazılar yazmaya, ekranlarda konuşmaya başladı. Güzel. Er geç benzerini Suriye ve Beşşar Esad için de yazacaklar, söyleyecekler… Özdemir İnce’nin büyük katkısı Özdemir İnce’nin siyaset literatürüne büyük katkısıdır: Liberaller için “ana rahmine haklı düşenler” tanımlamasını yapmıştı 20 yıl önce; öyle ya hepsi “her koşulda, her şeye ve herkese karşı ‘haklı olmak’ için programlanmışlardı.” Belki de kuruluşundan son birkaç yıl öncesine kadar AKP’yle asgari “yetmez ama evet” ölçeğinde ittifak yapan liberallerin etkisidir; muhafazakârlarımız da “ana rahmine haklı düşenler” kıvamında bir süredir… İşte son olarak, Mısır’la normalleşme olasılığı ortaya çıkınca, “ana rahmine haklı düşen” muhafazakârlar köşelerinden ve ekranlardan dün söylediklerinin 180 derece tersini savunmaya başladılar… Başkasının adına utanmak! Almanların oldukça derinlikli bir kavramı var: Fremdschamen. “Utanmasını bilmeyen bir başkasının yerine duyulan utanç” demek. İşte bazen dinlerken, okurken öyle oluyorum: Başkasının adına utanıyorum… Dün söylediklerinin bugün tersini söyledikleri için değil bu utanmam; elbette insan dün bir konuda yanlış görüş savunmuş olabilir, bugün de düzeltebilir. Son tahlilde doğrusunu savunduğu için mutlu oluruz… Kaldı ki yazanlar ve ekranlara çıkanlar olarak hata yapma oranımız çok yüksek; çoğu zaman elde yeterli veri olmadan ham değerlendirme yapmak durumunda kalıyoruz. Yeni veriler oluştukça, o ham verilerimiz belli ölçülerde değişiyor, gelişiyor ve olgunlaşıyor… Utanmam ise şundan: Bugünkü doğrularını da dünkü yanlışlarını da birlikte savunabilmelerinden; dün de bugün de haklı olduklarını iddia edebilmelerinden! Damadı 24 saatte gömenler Bu “çapsız” dönüşümün son “mağduru” Berat Albayrak. Düne kadar Albayrak’ın ekonomi politikasını övenler ve alkışlayanlar, bugün de ekonomi alanında yaşananları “Albayrak’ın izlerinin silinerek piyasalara güven ve moral verilmesi” diyerek övüyor ve alkışlayabiliyor örneğin… Okurken, izlerken nutkum tutuluyor… “Ne hazin” diyebiliyorum sadece… Yaşayacağız: Yarın Tayyip Erdoğan iktidardan düştüğünde bunların büyük bir kısmı “Erdoğan’ın yanlışlarını” anlatacak uzun uzun. Üstelik o kadar ölçüsüzce konuşacakları ki Erdoğan’ın en “azılı muhalifleri” olarak bizler bile “o kadar da değil” diyeceğiz bunlara! Hatipoğlu’nun açtığı dava Her dönemin sembolleri vardır: Bu dönemin önemli sembollerinden biri de Nihat Hatipoğlu’dur. Otelinin kaçak olduğu (Sözcü) ya da otelinde alkol satıldığı (OdaTV) türünden haberlerle ama en çok da her ramazanda ekranlarda bol kazançlı yayınlarıyla bilinen ilahiyatçı Hatipoğlu, son olarak bir üniversiteye de rektör atanmıştı. Konu gündemde olduğu için de Tele1’de o dönemde yaptığımız Türkiye’nin Yönü programında Merdan Yanardağ ve Mine G. Kırıkkanat ile birlikte bu atamayı sertçe eleştirmiştik. Hatipoğlu üçümüze, ayrı ayrı 50 bin TL tazminat davası açtı! Dava sürüyor ve bir sonraki duruşma mayıs ayında… Hem rektör hem de dört yere dekan Nihat Hatipoğlu’nun, rektörü olduğu üniversitenin dört fakültesinde dekan vekilliği yaptığı ortaya çıktı! Sefa Uyar’ın Cumhuriyet’teki haberi oldukça ses getirdi: Rektör Nihat Hatipoğlu, Tıp Fakültesi dahil dört fakültede dekan vekiliydi. Daha ilginci, toplam sekiz fakültenin bulunduğu üniversitede, sadece üç dekan vekili bulunuyordu. Hatipoğlu dört fakülteden, diğer iki isim de ikişer fakülteden sorumluydu! AKP’nin neredeyse kişiye özel kurduğu üniversitede sadece ve sadece üç profesör vardı ve yasa gereği, fakülteleri profesör yöneteceğinden Hatipoğlu, kendisini ve diğer iki profesörü fakültelere dekan vekili olarak atamıştı. Ancak Hatipoğlu, tablonun bu derece çarpık olmasına rağmen, sanki her şey normalmiş ve kendisi de bu konumunda çok haklıymış gibi kalkıp Cumhuriyet’i algı operasyonu yapmakla suçladı! Kısacası konu Mısır da olsa ekonomi de olsa eğitim de olsa fark etmiyor; hep benzer manzarayla karşılaşıyoruz! 21. yüzyılın siyasal İslamcıları ve muhafazakârları hep haklı, hep mağdur, hep algı kurbanı!
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear