22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
HABER 5 17 ŞUBAT 2021 ÇARŞAMBA Kaçırılan askerler için 6 yıl boyunca resmi açıklama yapılmadı, aileler Meclis’e kadar geldi Seslerini duyuramadılar Irak’ın Gara bölgesinde bir mağarada rehine olarak tutulan asker, polis ve sivil 13 Türk vatandaşının terör örgütü PKK tarafından şehit edilmesiyle kaçırılan askerlerin ailelerinin 6 yıl boyunca süren seslerini duyurma mücadeleleri yeniden gündeme geldi. “Çözüm süreci” sırasında terör örgütü PKK’nin HÜSEYİN kaçırdığı askerler konuHAYATSEVER sunda 6 yıl boyunca konuyla ilgili Milli Savunma Bakanlığı ya da İçişleri Bakanlığı tarafından hiçbir açıklama gelmedi. Kaçırılan asker ve polislerle ilgili milletvekillerinin soru önergeleri iktidar tarafından yanıtsız bırakıldı. Kaçırılan asker ve polislerin aileleri birçok kez İnsan Hakları Derneği’nde basın toplantısı yaparak seslerini duyurmaya çalışmış, TBMM’de de CHP ve HDP milletvekilleriyle görüşmüşlerdi. Bu süreçte ailelerin bir bölümü HDP Diyarbakır İl Binası’nın önündeki oturma eylemine katılmıştı. Aileler, son olarak 2019 Mayısı’nda AKP Grup Başkanı Naci Bostancı ile de görüşmüşlerdi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Ağbaba, yaptığı yazılı açıklamada üzüntüsünü dile getirerek “PKK’nin katlettiği evlatlarımızın anaları babaları yıllardır seslerini duyurmaya çalışıyordu. Seslerini duymadılar, yüzlerine tüm kapıları kapadılar. Genel Başkanımız ailelerle defalarca buluşup onların isteğiyle Başbakan’la görüştü. Bugün hamaset yapanlar, özür dilemek yerine üste çıkmaya çalışıyor” dedi. Sorular cevapsız Cumhuriyet’e konuşan CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan da farklı tarihlerde 7 ayrı soru önergesi verdiğini ancak önergelerin sadece birine Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar tarafından “Terör örgütlerine karşı keşif, gözetleme ve operasyonlarımız kararlılıkla sürmektedir” ifadelerinin yer aldığı somut bir veri içermeyen yanıt geldiğini belirtti. Bakan, “Bir emirle vatanları için ölüme giden bu askerler ve polisler için devletin bir sorumluluğu vardır. Bunları kurtarmak için ya operasyon yaparsınız ya da diplomasi, müzakere yöntemlerini kullanırsınız. Görülüyor ki 2015’ten bu operasyona kadar hiçbir şey yapılmamış, bir girişimde bulunulmamış. Sayın Hulusi Akar, bu operasyonun bu vatandaşlarla ilgili istihbaratın teyit edilmesi için yapıldığını söylüyor, fakat 13 vatandaşımız şehit edildi. Demek ki bu operasyonda yolunda gitmeyen, yanlış yapılan bir şeyler oldu. Burada bir hata var, bir sorumlu var. Bunun sorgulanması gerekir” dedi. l ANKARA SOYLU VE AKAR’DAN MUHALEFETE ‘GARA’ BILGILENDIRMESI Bakan Akar ve Soylu, İYİ Parti liderine Gara operasyonu ile ilgili bilgi verdi. SELDA GÜNEYSU İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’i ziyaret ederek, PKK terör örgütü tarafından Gara’da 13 yurttaşın şehit edilmesiyle ilgili bilgilendirme yaptı. Soylu ve Akar, ilk olarak Kılıçdaroğlu’nu TBMM’deki makamında ziyaret etti. Yaklaşık 50 dakika süren görüşmede, Kılıçdaroğlu’na, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ve CHP Sözcüsü Faik Öztrak eşlik etti. Soylu ve Akar, Kılıçdaroğlu'nun ardından Akşener’i ziyaret etti. İYİ Parti Genel Merkezi’nde gerçekleştirilen görüşmede Akşener, “İYİ Parti’nin terörle mücadelede her zaman devletin ve milletin yanında bulunduğunu, bu konuda her zaman AKP iktidarına destek verdiklerini” belirtti. Akşener’in görüşmede iki bakana “Operasyonun devamı gelecek mi? PKK’nin elinde başka rehineler var mı” sorularını yönelttiği ifade edildi. Şehitlerin 2015 ve 2016 yıllarında kaçırıldığına dikkat çeken Akşener’in, “bu operasyonun neden daha önce yapılmadığını sorduğu” da belirtildi. Bakan Akar: Operasyon başladığında infaz edildiler Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu TBMM Genel Kurulu’nda Pençe Kartal2 harekâtına ilişkin bilgilendirmede bulundu. Gara operasyonunun ayrıntılarını anlatan Akar, 75 kilometre genişliğinde ve 25 kilometre derinliğindeki alanda planlanan “50’den fazla hedeften 48’inin vurulduğunu” belirtti. Mağaralara coğrafi yapı itibarıyla hava operasyonunun mümkün olmadığını söyleyen Akar, kara operasyonuna karar verildiğini açıkladı. Akar şu bilgileri verdi: “İçeriden ateş ediliyor, el bombası atılıyor; bizim kara unsurlarımızca da gerekli karşılığı veriliyordu. Sadece göz yaşartıcı gaz kullanılmıştır, başka herhangi bir mühimmat kullanılmamıştır. Bu esnada teslim olmaları gerektiği hususu tekrar tekrar hatırlatıldı. İlerleme çok zor oldu. Cuma günü akşam saatlerine doğru birinci terörist ‘ateş etmeyin teslim olmak istiyorum’ diye dışarı çıktı. Teslim olan teröristin açıklamasıyla içeride 7 terörist ve alıkonulan 12’si Türk vatandaşı biri yabancı 13 kişinin olduğu öğrenildi. Alıkonulan 13 kişinin sözde mağara sorumlusu tarafından hava harekâtı başladığında yani sabah 05.30’da başlarından vurularak infaz edildiği öğrenildi. Diğer teröristlerden teslim olan olmadı. Ertesi gün sabah ikinci bir terörist kaçmaya çalışırken yakalandı. İfadesinde alıkonulan 13 kişinin başlarından vurularak şehit edildiği tekraren belirtildi. Mağara içerisinde teröristlerin ateşine karşılık verilerek ilerlendi ve bir süre sonra karşıdan gelen ateş de kesildi. Bölgeye girildiğinde vatandaşlarımızın naaşları yerde görüldü.” Soylu: Buldan’la görüşüldü Bakan Soylu ise asker ve polislerin kaçırılmasından bu yana 5 yıldır hükümetin tüm birimleriyle olayın takipçisi olduğunu ileri sürdü. Soylu, “Sayın Cumhurbaşkanımız ailelerle görüştü. İnsan Hakları Derneği bunları Türkiye’ye getirebileceklerini söyledi. Ama hukuki bir şeyden çekiniyorlar. Cumhurbaşkanımız ‘Sınıra getirin, hiçbir şey olmayacak’ dedi. Tam 5 kere benim bakan yardımcım 1 yılda görüştü. Aileleri alıp Erbil’e götürdüler, elleri boş döndü” bilgisini paylaştı. Devletin her şeyi yaptığını aktaran Soylu, “Naci Bostancı, Mehmet Uçum’la bu aileler kaç kez görüştü. Bunları getirin, her türlü teminatı biziz, bombalama olmayacak dedik. Derneği söylemeyeceğim, dediler ki MLKP’li gözaltına alınmış, onu bırakın şu askerleri getirelim. Tamam dedik. Bu olay olduğunda Pervin Buldan’la görüşüldü, ‘Onlar mı kaçırmışlar, teyit edelim’ dedi. Daha sonra Pervin Buldan döndü bize dedi ki ‘Biraz misafir edecekler, sonra bırakacaklar’. Bunların hepsi tarihi şahitliklerle geçerlidir” ifadelerini kullandı. ‘Hiç gülmeyin’ tartışması Soylu, “PKK/PYD terör örgütü bilmenizi istiyorum ki annelere karşı zafer kazanamayacak, anneler onları yenecek” sözlerinin ardından HDP sıralarına dönerek, “Hiç gülmeyin hanımefendi, biz gülmüyoruz, hiç gülmeyin” dedi. Bunun üzerine HDP sıralarından Soylu’ya tepkiler geldi. Soylu tepkilere, “Benim Genel Başkanımı ağzınıza alacak sizin ağzınız yok” karşılığını verdi. Sabah CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile konuştuğunu anımsatan Soylu, “Burada Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne de izahatta bulunuyoruz, meseleyi anlatmaya çalışıyoruz ama şunu bize sorarlarsa haksızlık ederler: ‘Trump’tan bunları isteseydiniz’. Siz yanınızdaki gruptan bunları istemek için ne yaptınız da Sayın Cumhurbaşkanımıza; bu memleketin evladı olmayan Trump’tan bunu istiyorsunuz?” ifadelerini kullandı. Soylu konuşmasında İHD ve CHP’yi hedef aldı. Meclis’te gerginlik yaşandı. ‘HDP’den istemek ayıptır’ Oturumda İYİ Parti adına söz alan Müsavat Dervişoğlu, “Türk milletinin evlatlarını bir terör örgütü alıkoymuşsa onu Trump’tan istemek kadar HDP’den istemek de ayıptır. Çünkü bu hükümetin asli görevidir” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet BAŞSAĞLIĞI Arıköy Konut Yapı Kooperatifi ve Arıköy Site Yönetim Kurulu Başkanı, Arıköy Çevre Gönüllüleri Derneği kurucu Başkanı ve Onur üyesi ; Arıköy Sitemizi bizlere kazandıran, demokrat, aydın ve dost insan, sevgili Hocamız Prof. Dr. AYHAN Buldan’dan Soylu’ya yanıt HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun kendisi hakkında PKK tarafından alıkonulan bir askerle ilgili bir AKP milletvekiline “Biraz misafir edecekler. Bırakacaklar” dediği yönündeki iddiasına “Bu iddia kesinlikle gerçekdışıdır, saptırmadır ve kara propaganda amaçlıdır” yanıtını verdi. Yazılı açıklama yapan Buldan, “Olayın doğrusu şöyledir: AKP Milletvekili Öznur Çalık, Grup Başkanvekili olduğum dönemde beni aradı ve alıkonulan bir askerin annesinin kanser hastası olduğunu ve oğlundan haber almak istediğini aktardı. Müzakere ve çözüm sürecinin devam ettiği bir dönemdi. Konuyla ilgili olarak eğer bir bilgiye ulaşılabilirse mutlaka paylaşacağımı kendisine ifade ettim. Alıkonulan askerin sadece sağlığının iyi olduğu yönünde bir bilgiye ulaşıldı ve Çalık’a ‘Sağlığı iyiymiş. Umarım en kısa zamanda bırakılır. Biz elimizden geleni yapıyoruz’ şeklinde bir paylaşımda bulundum. Aramızda geçen diyalog bundan ibarettir. Bunun dışındaki iddialar asla doğru değildir” dedi. ‘Siyaseti engellediniz’ TBMM Genel Kurulu’ndaki görüşmelerde HDP adına söz alan Saruhan Oluç, “1990 ile 2012 arasında güvenlik güçlerinden alıkonulmuş olan kişi sayısı 350 civarında. Siyaset devreye girmiştir o yıllarda ve heyetler oluşturulmuştur. Konuşarak hiçbir kişinin burnunun kanamasına yol açmaksızın onların hepsini geri alıp gelmişlerdir” dedi. Bu sefer böyle olmadığını söyleyen Oluç, “Neden? Çünkü siz iktidar olarak siyasetin devreye girmesini engellediniz. Yaşanan bu ölümlerin siyasi sorumluluğu iktidardadır” savunmasını yaptı. Oluç, Soylu’nun Buldan’la ilgili sözlerine, “2014, Pervin Buldan, Sırrı Süreyya Önder ve Selahattin Demirtaş, üçü bizzat Lice’ye, dağlara çıktılar. 3 uzman çavuşu sağ salim aldılar getirdiler. Bunları unuttunuz mu?” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet ZAFER TEMOÇIN TORAMAN 11.02.2021 günü aramızdan ayrıldı . Kederli ailesine, Arıköylülere, İTÜ camiasına ve sevenlerine başsağlığı dileriz . ONU hiçbir zaman unutmayacağız . ARIKÖY ÇEVRE GÖNÜLLÜLERI DERNEĞI IĞNELI FIRÇA Herkes gerçeğin peşinde ve gerçek kimsenin umurunda değil Gara’da yaşananlar neydi? O insanlar ne zaman kaçırılmıştı? Hangi pazarlıklara malzeme edildiler? Nasıl öldüler? Bombalama sonucu mu, yoksa infaz mı edildiler? Bu soruları istediğimiz kadar soralım, yanıtlarını istediğimiz kadar bulalım. Yine de gerçek değişmeyecek. Legal ya da illegal bütün savaşlara karşı çıkmadıkça, savaş kendi korkunç hukukunu bize dayatacak. O yüzden; Savaşın, silahlı mücadelenin, terörün, devletlerin silahlanma politikalarının, devletlerin silah üretme politikalarının, legal ve illegal savaşlar üzerinden yapılan ekonomik hesapların ve yine legal ve illegal savaşlar üzerinden yapılan politik hesaplaşmaların, politik şovların... Tüm bunların ne anlama geldiğini gerçekçi bir şekilde düşünmeden ve bunların hepsine dirayetli bir şekilde karşı çıkmadan yapılan her türlü yorum, verilen her türlü tepki, yaşanan her türlü duygu nafile. Terör kelimesi kanıksandığı, esir mantığı akla yattığı ve şehit kavramı kutsal bellendiği için; Kim dost kim düşman bilinirse bilinsin, fark etmez, kanunlarla, geleneklerle, alışkanlıklarla ya da inançlarla rasyonelleştirilen bu dünyada, o on üç insanın, esir, asker, polis ya da sivil değil de önce insan olduğunun ne devlet farkında ne de biz farkındayız. Bir bebekten katil yaratılmasının ne anlama geldiğini hemen çözebiliyoruz ama aynı coğrafyada, aynı zamanlarda doğmuş bebeklerden gözü kara vatanseverler ya da gözü dönmüş hainler, sayıları hiç azalmayan teröristler ve şehitler yaratılmasının ne anlama geldiği üzerine hiç düşünmüyoruz. Bitmek bilmeyen savaşların ve bu savaşlara göre meşrulaştırılan vicdani değerlerin toz dumanında ölsün ya da öldürsün diye çocuklar doğurmayı sürdürüyoruz. Terör ve terörle mücadele dinamiğinin bize artık barıştan, adaletten, vicdandan bahsedecek bir alan bırakmadığı bu dünyada tarafımızı seçerek sağlamaya çalıştığımız güvenliğin ya da kazanmaya çalıştığımız hakların cehenneminde ölenlerin “insan” olduğunu görmezden gelebilecek kadar kalıplaşmış ahlaklarımızla yaptığımız tercihler kâh elimizi kâh zihnimizi kana buluyor. O çok sevdiğimiz toprakları, uğruna canımızı vereceğimiz halkları ve büyük umutlarla doğurduğumuz çocukları şiddetin vahşetine ellerimizle hatta kalplerimizle teslim ediyoruz. Tamam siyasilere kızalım, terör örgütünü lanetleyelim, işbirlikçilerini ifşa edelim... Ama tüm bu olanlarda bizim payımız ne, onu da düşünelim. O on üç insanın cesedini ayaklarımızın dibine bu kadar kolay atabilen... Ve onların asker mi, polis mi, yoksa sivil mi olduğunu... Yedi yıl önce mi, beş yıl önce mi esir alındıklarını... O zamandan bu zamana kimin onlar için ne yaptığını, kimin ne yapmadığını... Hangi siyasi oluşumun teröre ne gözle baktığını ne gözle bakmadığını bize şehvetle tartıştıran; “Yedi yıldır PKK’nin elinde esir tutulan askerler, polisler ve siviller” cümlesiyle... “Bir operasyon yaptık ama başarılı olamadık” itirafı arasındaki bağı doğru kuracak reflekslerinizi yok eden bu sistemde... Biz gerçekten neye inanıyoruz, neyi kutsuyoruz? Tıpkı yediğimiz kuzuyla sevdiğimiz kuzu arasında bağ kurmadığımız gibi... Yanı başımızdaki gencecik oğlanlarla, o kampta ölenler, o kampı bombalayanlar, o kampta yaşayanlar arasındaki bağları da kurmuyoruz. O yüzden başımız kötü iktidarlardan kurtulamıyor. Bir terör örgütünün kökü kazınıyor, başka bir terör örgütü hortluyor. Bir soykırımın hesabını sorarken, başka soykırımların hesaplarını yapıyoruz. Bu kâbus dünyayı yine tercihlerimizle ve katlanışlarımızla biz kendimiz kuruyoruz. Bin yıllardır aynı şeyleri tartışan ve aynı şeyleri yapan insanlığın küflü bir parçası olmaktan ileri gitmiyoruz. Şimdi o ölen esirlerle ilgili haberleri, yazıları bir de bu gözle okumaya çalışın. Belki savaşmaktan başka yollar olduğunu bilen ve o yollara bile bile girmeyen insanlığın bir parçası olmakla yüzleşmek; bazı şeylerin değişmesi için ilk adımdır. Ve unutmayın, güvendiğiniz herkes gerçeğin peşinde ve gerçek kimsenin umurunda değil. Perinçek: Her 13 kişide ulusal yas olmaz Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Habertürk TV’de katıldığı bir programda CHP’nin “ulusal yas ilan edilsin” teklifine karşı çıktı. Programın sunucusu Kübra Par’ın CHP’nin teklifini sorması üzerine gazeteci Gürkan Zengin, “Olabilir, yasal mevzuat ne diyorsa olur, benim bir itirazım olmaz. Vatandaş vicdanında buna bir itiraz olmaz” yanıtını verdi. Bu sırada söze giren Perinçek, CHP’nin teklifine karşı çıkarak, “Öyle her 13 kişi öldüğünde ulusal yas olmaz. Her 13 kişide ulusal yas...” dedi. l İç Politika
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear