23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
15 ŞUBAT 2021 PAZARTESİ 1.5 KILOYA YAKIN ADANA’nın Kozan ilçesinde tarım işçilerinin dalından kopardığı 1 kilo 260 gram portakal, görenleri şaşırttı. Bahçe sahibi Tolga Ceyhanlı, 30 yıllık çiftçilik hayatında ilk defa bu kadar büyük ve ağır bir portakalın yetiştiğini söyledi. Ceyhanlı “Geçen yıl mayıs ayında meydana gelen aşırı sıcaklar nedeniyle çiçekler döküldü. Bu portakalın da zamanından önce çiçek açması sonucu oluştuğunu düşünüyorum” diye konuştu. Herkese Bilim Teknoloji Dergisi’nin katkılarıyla hazırlandı Anne ve çocuğun beyin aktiviteleri babalarıyla olandan farklı Beyinleri eşzamanlı Sevgiliye yağ Ayçiçek yağına gelen zamlar vatandaşa mizah konusu olmaya devam ediyor. Artvin’in Hopa ilçesinde yaşayan Yaşar Şimşek isimli bir vatandaş iki yıllık eşine “14 Şubat Sevgililer Günü” hediyesi olarak 5 kilogramlık ayçiçek yağı aldı. İş dönüşü eve giderken aldığı yağı hediye paketi yapan Şimşek, evin mutfağında eşine takdim etti. Paketi açan eşi Gülay Şimşek aldığı hediye karşısında önce şaşırırken daha sonra eşine teşekkür ederek “Yemeklerde bol bol kullanacağım” dedi. Yaşar Şimşek ise “Son günlerde yağa gelen zamlar sürekli gündemde, ben de ‘böyle bir şey yapayım’ dedim. Eşim oldukça şaşırdı, uzun süre güldük. Umarım doların düşmesiyle yağa gelen zamlar da düşer” ifadelerini kullandı. l İHA O da bir çiçek Çameli’de Sevgililer Günü sebebiyle bir manav halk arasında çiçek diye bilinen karnabahara güne özel kampanya oluşturdu. Adet fiyatını 5 TL’ye indiren manav 3 günde 450 adet karnabahar satarak vatandaşlar tarafından büyük ilgi gördü. Kampanyayı görenlerin yüzünde gülümseme olduğunu belirten İsa Güngör, “Sevgililer Günü’nde özellikle çiçek satışları ön planda oluyor. Çiçekçilerde satılanlar çiçek ise karnabahar da bir çiçektir” dedi. Karnabahar fiyatları bir süre önce 12 TL’ye kadar yükselmişti. l DENİZLİ/İHA Kardelen koparmanın cezası 80 bin lira Bursa’da havanın eksi 10 derece olmasına rağmen kardelen çiçeği yüzünü gösterdi. Çevre Kanunu ile korunan kardelen çiçeğine zarar vermenin cezası 73 bin liradan bu yıl 80 bin liraya çıkarıldı. Endemik bir bitki olan kardelenlere zarar verildiğinin tespit edilmesi halinde Doğa Koruma ve Milli Parklar yetkilileri, para cezası uyguluyor. Kardelenleri koparan ve ticari amaçla zarar verip soğanlarından kökleyenlere ise mevcut cezanın 3 katı uygulanıyor. l İHA Sit alanında maden için 33 bin ağaç kesilecek Muğla Köyceğiz’in doğa cenneti Sandras Dağı’nın 1. dereceden Sit alanı ilan edilmesine rağmen maden ruhsatları verilmesi yöre halkının tepkisine neden oldu. SİT alanı ruhsatlı Sandras Dağı’na maden arama ruhsatı verilmesiyle 33 bin ağacın kesileceği ve 11 ton patlayıcının kullanılacağı ortaya çıktı. OdaTv’nin haberine göre; CHP Fethiye İlçe Başkanı Mehmet Demir, “Sit Alanı ruhsatlı Sandras Dağı’na maden arama ruhsatı verildi. 33 bin ağaç kesilecek ve 11 ton patlayıcı kullanılacak. Çevre ve doğanın yanı sıra Muğla turizmi büyük büyük bir darbe alacak. Rantınızda boğulun, gerekirse çadır kuracağız burada yatıp kalkacağız; kesinlikle izin vermeyeceğiz” diyerek çok sert tepki gösterdi. “Muğla Türkiye turizm sektörünün altın yumurtlayan tavuğu gibidir. Şimdi onun karnını açmaya çalışanlar ne kadar büyük bir hata yaptığını fark ettiğinde iş işten geçmiş olacak” diyen CHP’li Demir sözlerine şu şekilde devam etti: “Turizm için onlarca yıl boyunca okullarda ‘bacasız sanayi’ denildi. Her alanda olduğu gibi bacasız sanayilerimiz de rant uğruna pervasızca gasp ediliyor. Bunu son olarak Kapadokya’da görmüştük. Ne yazık ki Muğla’da hemen dibimizde, her zaman bildiğimiz, insanımızın bir kaçış noktası, bir dinlenme alanı olan Sandras Dağı’nda da aynı durumla karşılaştık. Tatilciler için de uğrak bir nokta olan bu alanda başlayacak çalışmalardan çıkan duman ve kullanılacak zehirli maddeler çevre ve doğanın yanı sıra Muğla turizmine darbe vuracaktır. İzin vermeyeceğiz.” l Haber Merkezi DERLEYEN: RITA URGAN Synced brains: how to bond with your kidsaccording to neuroscience The Conversation Pandemi nedeniyle tüm dünyada insanların büyük bir çoğunluğu birtakım kurallara uymak ve evlerine kapanmak zorundalar. Bu da, birçok ana babanın çocuklarıyla daha çok zaman geçirdikleri anlamına geliyor. Peki, bu süre daha derinlikli ve anlamlı bir ilişkiye nasıl dönüştürülebilir? Anababalarla çocukların beyin etkinliklerinin eşzamanlı olarak ölçüldüğü yeni bir araştırma bu konuda birtakım ipuçları sunuyor. Başkalarıyla etkili bir biçimde etkileşime girmek için, duygusal bir bağ kurmanın yanı sıra, tarafların birbirlerinin hedef ve niyetleri konusunda net ve hızlı bir çıkarsamada bulunmaları da gerekir. Araştırmalar, davranışlarla bedensel tepkiler arasında bir eşgüdüm sağlanmasının önemine işaret ediyor. Aslında biz insanların başkalarına uyum sağlamaya doğuştan yatkınlığımız var. Örneğin, anında birbirimize benzemeye çalışıyoruz, başkaları gülerken ve esnerken onlara öykünüyor, bakış ya da dokunuş gibi eşgüdümlü karmaşık örüntülerle ilgileniyoruz. Dahası, sözgelimi, kalp atışı ile (kortizol ve oksitosin gibi) hormon salımlarının düzenlenmesiyle fizyolojimizi de toplumsal açıdan eşzamanlı kılabiliriz. Başkalarıyla bir bağ kurduğumuzda, tüm bedenimiz “toplumsal bir dansın” içinde gibidir sanki. Romantik ilişkiler Başkalarıyla ilişkide olmak ya da bu toplumsal dansın içinde olmak onların duygu ve düşüncelerini daha kolay içselleştirmemize olanak tanır. “Biyodavranışsal eşzamanlılık” adı verilen bu süreç insanların birbirleriyle daha güçlü bağlar kurmalarına yardımcı olur. Çocukluk döneminde başkalarıyla eşzamanlı olmak toplumsal, duygusal ve bilişsel gelişim açısından da can alıcı bir önem taşır. Bilim insanları, iki kişinin bu türde bir etkileşime girdikleri sırada beyinlerinde olup bitenleri incelediler. IfNIRS adlı “hipertarama” yöntemiyle, üzerine optik algılayıcılar yerleştirilmiş bir başlığı takan kişilerin birtakım görevleri yaptıkları sıradaki beyin etkinliği ölçüldü. Bu işlem her bir katılımcıya uygulandıktan sonra, beyin etkinlikleri karşılaştırıldı. Eşzamanlılık, beynin aynı bölgesinde aynı zamanda sıralı artış ve azalışlar olduğunda ortaya çıkıyor. Erişkinlerle yapılan araştırmalar beyin etkinliğinin de etkileşimler sırasında eşgüdümlü olma eğilimi gösterdiğine işaret ediyor. Ayrıca beyinden beyne eşzamanlılığın, dostlar ya da yabancılara kıyasla, romantik ilişkilerde en üst düzeyine ulaştığı da görülüyor. Sohbet bile yetiyor Yeni bir araştırma anababaların çocuklarıyla etkileşime girdiklerinde, özellikle de onlarla oyunlar oynayıp sorunlar çözdüklerinde de beyinden beyne eşzamanlılığın arttığını ortaya koyuyor. Beyinden beyine eşzamanlılık ne denli güçlüyse anababalarla çocuklarının çözdükleri sorunlar da o denli çok oluyor. Araştırmada, annelerle çocuklar birbirleriyle konuştuklarında da beyinden beyne eşzamanlılığın arttığı görülüyor. Anababaların çocuklarıyla birtakım etkinliklere katılmaları, onlarla oyunlar oynayıp bulmacalar çözmeleri, ya da yalnızca sohbet etmelerinin iki taraf arasındaki bağın güçlenmesine ve çocuklarda yaşamsal önem taşıyan toplumsal, duygusal ve bilişsel becerilerin gelişmesine olanak tanıdığı zaten biliniyor. Çocuklar, tanımadıkları bir yetişkin yerine, anababalarıyla etkileşime girdiklerinde beyinden beyne eşzamanlılığın daha güçlü olduğu görülüyor. Ana babalarla çocukları arasındaki beyinden beyine eşzamanlılığın etkileşim ve ilişkinin niteliğiyle ne denli bağlantılı olduğu konusu daha yakından araştırıldığında ise annelerle babalar arasında birtakım farklılıklar olduğu anlaşıldı. Anne ile daha güçlü Araştırmacılar sorun çözme ve sohbet sırasında annelerle çocuklar arasında beyinden beyne eşzamanlılığın daha güçlü olduğunu gördüler. Aynı şey çocukların annelerinin öncülük etmediği ve bu nedenle kendilerine daha çok özerkliğin tanınıp göreve daha canla başla katıldıkları durumlar için de söz konusuydu. Öte yandan, bulmaca çözerken anneler gerildiklerini belirttiklerinde eşzamanlılığın azaldığı görüldü. Bu gibi durumlarda kısa bir ara vermek ve kişisel bakımla ilgilenmek hem anne hem de çocuklara iyi gelebilir. Gelgelelim, babaçocuk ikilisinde beyinden beyne eşzamanlılık ile “çocuğa özerklik verme, ya da gerginlik arasında” herhangi bir bağlantıya tanık olunmadı. Buna karşılık, çocuğun bakımıyla ilgilenmenin onun gelişimi açısından önemli olduğunu ve kendilerini ödüllendirdiğini belirten babalardan oluşan babaçocuk ilişkilerinde eşzamanlılığın daha yüksek olduğu görüldü. Görünüşe bakılırsa, anneler ve babalarla çocukları arasında beyinden beyne eşzamanlılık farklı yollarla sağlanabiliyor. Bu durum, anneçocuk etkileşimlerinin daha uyumlu ve yoğun, oysa babaçocuk etkileşimlerinin bir bakıma daha düzensiz ve hareketli olmasıyla açıklanabilir. Bu tür farklı deneyimler çocukların kendileriyle farklı biçimlerde ilgilenen kişilerle başarılı ve eşzamanlı bir biçimde etkileşime girmelerine ve çeşitli toplumsal, duygusal ve bilişsel becerilerini yaşama geçirmelerine olanak tanıyor. Ne var ki babaların babalık konusundaki tutumları gibi, toplumsal rollerin de önemli bir etkisi olabileceğini asla unutmamak gerekiyor. Yakın zamanda yapılan araştırmalar babaların çocuklarının bakımını üstlenen “bağlanma figürleri” olarak tanınmaları gerektiğini vurguluyor. Bu nedenle, babaların çocuk gelişimindeki rolünü desteklemeyi sürdürmek ve onların çocuklarıyla daha çok zaman geçirip bunun tadını çıkarmalarına olanak tanımak gerekiyor. Yemyeşil bir enerji Hem maliyetli olduğu hem de elde edilmesi için büyük miktarda elektrik gerektiği için tercih edilmiyordu. Ancak yeni teknolojik gelişmeler bu durumu değiştirdi. Ve yeşil hidrojenin önü açıldı. Hidrojenin yanması sonucunda ortaya çıkan tek yan ürün su. Bu yüzden hidrojen, sıfırkarbon bir enerji kaynağı olarak onlarca yıldır insanların ilgisini çekiyor. Gelgelelim, hidrojen üretiminde yararlanılan ve fosil yakıtların buhara tutulmasını gerektiren geleneksel yöntem sıfır karbon salımlı değil. Bu yöntemle üretilen fosil yakıt tabanlı hidrojene gri hidrojen adı verilirken karbon filtreli üretimle elde edileni mavi hidrojen adıyla biliniyor. Depolama olanağı Yeşil hidrojen, suyun makineler aracılığıyla başka hiçbir yan ürün üretmeden hidrojen ve oksijene dönüştürüldüğü elektroliz yöntemiyle elde ediliyor. Ancak elektoliz, ya da elektrikle ayrıştırma yöntemi büyük miktarda elektrik gerektiriyordu; bu yüzden bu yöntemle hidrojen üretmenin bir anlamı yoktu. Ancak bu durum değişiyor. Bunun 2 nedeni var. İlki depolama tekniklerindeki gelişmeler: Artık yenilenebilir elektrik fazlası batarya dizilerinde saklanmak yerine şebeke ölçeğinde depolanıp kullanıma hazır duruma getirilebiliyor. Bu elektrik fazlasından suyun elektrikle ayrıştırılması amacıyla yararlanılabilir ve böylelikle elektriğin hidrojen biçiminde “depolanmasına” olanak sağlanmış olur. İkinci nedene gelince: Elektrolizörlerin verimlilik düzeyi her geçen gün daha da artıyor. Şirketler gri ve mavi hidrojende olduğu kadar düşük bir maliyetle yeşil hidrojen üretebilecek elektrolizörlerin geliştirilmesine çalışırlarken araştırmacılar önümüzdeki 10 yıl içinde bu hedefe ulaşmayı umuyorlar. Bu arada enerji şirketleri elektrolizörleri doğrudan yenilenebilir enerji projelerine katmaya başlıyorlar. Örneğin, yeşil hidrojen üretmek amacıyla bir Danimarka enerji şirketi iki açık deniz rüzgâr çiftliğine 100 megavatlık elektrolizörler yerleştirmeyi tasarlıyor. Yeşil hidrojen üretimi emekleme döneminde olsa da,özellikle ucuz yenilenebilir enerjiye sahip olan ülkeler bu teknolojiye yatırım yapıyorlar. Avustralya üreteceği hidrojeni başka ülkelere satmak isterken Şili, ülkenin bol güneş elektriğine sahip olan kıraç kuzey bölgesinde hidrojen üretmeyi tasarlıyor. Çin, 2030’a dek, hidrojen yakıt piliyle çalışan bir milyon aracı trafiğe sürmeyi hedefliyor. Pazar genişliyor Güney Kore, Malezya, Norveç ve ABD’de de benzer projeler yürütülüyor. ABD’nin Kaliforniya eyaletinde 2040 yılına dek fosil yakıtlı otobüslerin aşama aşama devre dışı bırakılması bekleniyor. Avrupa Komisyonu tarafından kısa bir süre önce yayımlanan 2030 hidrojen stratejisi kapsamında günümüzde 0.1 gigavat olan hidrojen kapasitesinin 2050 yılına dek 500 gigavata çıkartılması amaçlanıyor. İşte tüm bu nedenlerden ötürü, ABD’li yatırım bankası Goldman Sachs, yeşil hidrojenin 2050 yılına gelindiğinde 12 trilyon dolarlık bir pazar oluşturacağını öngörüyor. Green Hydrogen Could Fill Big Gaps in Renewable Energy Scientific American/ 90’LARIN EN İYİ 10 BİLİMKURGU FİLMİ Kan grubunun bağırsak florası üzerinde etkisi var Son bir araştırma bağırsak floramızın kan grubundan etkilendiğini ortaya koydu. Kiel Üniversitesi’nden Malte Rühlemann, Almanya’da beş farklı bölgede yaşayan 8 bin956 kişinin katılımıyla yaptığı çalışmada, kalıtım karşılaştırmaları yaparak bağırsak florasının bileşimi için genetik etki faktörlerinin bulunup bulunmadığını inceledi. Araştırmacılar gözle görülür bağlantıların bulunduğu 38 gen bölgesi tespit ettiler. Bu bölgelerdeki belli başlı gen varyantları çoğunlukla bağırsaktaki özel bakteri gruplarıyla bağlantılıydı. A, B ve AB kan gruplarına sahip insanların bağırsak florasında birbirine yakın gruptan 8 bakteri bulunuyor. Özellikle de Bacteroides grubuna ait bağırsak mikropları bu kişilerde fazlasıyla bulunuyor. 0 kan grubuna ait insanlarda ise bu bakteri türleri daha ender. Dolayısıyla daha az miktarda görülüyor. Bunun olası bir açıklaması şu: Bazı insanlarda “salgılayıcı” olarak isimlendirilen bu kan grubu antijenleri, sadece kırmızı kan hücrelerinin yüzeyinde oluşmaz, aynı zamanda bağırsağa da salınır. ‘Bunlar özellikle de Bacteroides grubu tarafından enerji kaynağı olarak kullanılan şeker artıkları olabilir’ diyen araştırmacılar, bağırsaktaki kan grubu glikoproetinlerinin varlığının belli başlı bakterilerin büyümesinde etkili olduklarını düşünüyorlar. Sonuçlar tıp için de önem taşıyor, çünkü Morbus Crohn gibi iltihaplı bağırsak hastalıklarındaki mekanizmaların anlaşılmasında yardımcı olabileceği gibi belli başlı ishal patojenlerine karşı duyarlılığın açıklanabilmesinde de mümkün olabilir. Nature Genetics 10 MADDEDE DİJİTAL KÜLTÜR Kaynak: TANOL Ranker.com TÜRKOĞLU 1) Matrix 2) Terminator 2 : Karar Günü 3) Jurassic Park 4) Beşinci Element 5) Bağımsızlık Günü 6) Stargate 7) Men in Black 8) Total Recall 9) 12 Maymun 10) Geleceğe Dönüş 3
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear