29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
gorus@cumhuriyet.com.tr 6 EKİM 2021 ÇARŞAMBA 2 olaylar ve görüşler Duymadım görmedim Tarıma Victor Hugo söylemedim Halit PaYZa AKP kendi içinde bu üç maymunu oynamaya devam 1 ettiği sürece yolsuzluklara önlem almaya kim cesaret ictor Hugo Sefiller’de ilginç bir sap- tama yapar. Hugo, romanın yazıldı- edecektir? Üç maymundan söz edilmişken şunu da Vğı dönemde en verimli, en etkin ve dokunuşu imleyelim: Yurtdışından gelen karaparaları aklama en ucuz gübrenin insan dışkısı olduğunu görevi kimlere verilmiştir? Yurtdışına çıkarılan yazar; ovayı gübrelemek için kenti kullan- karaparaları da aynı kişiler mi üstlenmiştir? mayı önerir. “Eğer” der, “altınımız gübrey- dır, Hugo bunları toprağın verimsizleş- fiyatlarla maliyetinin artması, tarımdan se gübremiz de altındır.” Fransa gübre top- mesi ve suyun kirlenmesi olarak açıklar. kaçış gibi etmenlerle felaketin boyutları tufan Erbarıştıran tılı olan AKP milletvekilleri, lamak için bütçeden büyük paralar harca- Getirdiğiyse “saban izinden açlık, nehir- her geçen gün artmaktadır. Oysa “Özellik- valiler, savcılar, Emniyet mü- yarak penguen ve fırtına kuşu pisliği top- lerden hastalık”tır. Hugo İngiltere örneği le sebze ve meyve yetiştiriciliği için haya- adim dönemde halk ara- dürleri sürekli üç maymunu lamak için Güney Kutbu’na daha o dönem- üzerinden insan gübresinin nasıl yarar- ti önem taşıyan ve daha çok kimyevi yol- Ksında yayılan bir söylen- oynamaktadır. Türkiye’nin de gemiler göndermektedir. Oysa kentin lı bir biçime dönüşeceğine ilişkin örnek larla elde edilen gübre, Türkiye’nin dış ti- cedir duymadım, görmedim, Ortadoğu’da yeni bir uyuştu- lağımlarından akan insan dışkısı lağım- verir. Emme ve püskürtme işlevini gören carette açık verdiği ürünler arasında yer bilmiyorum. İnsanların ba- rucu pazarına dönüştürülme- lardan denize dökülmektedir. Hugo’ya gö- supaplar ve tahliye pistonlarıyla arındırı- alıyor. Bitkilerin beslenmeleri için gerekli zı gerçeklerden kaçmak için sinden kimler beklenti için- re dünyanın ziyan ettiği insan ve hayvan lan atıklar, gübre ve temiz su olarak ye- maddelerin başında azot, fosfor ve potas- bunları uydurduklarını dü- dedir ve niçin isimleri açık- gübresini denize dökmek yerine toprağa niden kullanılabilecektir. Hugo bunun yum geliyor. Gübrenin içeriğinde bulunan şünebiliriz. Aslında susmak, lanmaz? Kısa bir süre ön- dökmek hiç kimsenin aç kalmaması anla- yapılmamasıyla iyilik yapılmak istenilir- bu besin maddeleri, toprakta yeteri kadar geri çekilmek, görmemek, ce Ticaret Bakanı olan Ruh- mına gelmektedir. ken kötülük yapılarak halkın yoksullaş- bulunmadığı için çiftçiler tarafından “kim- konuşmamak ve duymamak sar Pekcan’ın kendi bakanlı- tırıldığını ileri sürer. yevi gübre” kullanımıyla tedarik ediliyor. gibi en insani temel değerle- ğına sattığı ürünler için iş or- Cehaletin başyapıtı 2011 verilerine göre Türkiye’de tarım, AA muhabirinin TÜİK verilerinden derle- ri göz ardı ettiğimizde ken- tağının açıklamaları da gör- Hugo lağımlardan denize akan pislik- istihdam, ihracat ve ulusal gelire yaptığı diği bilgilere göre 2015-2019 döneminde di varlığımızı da hiçliğe dö- mezden gelinmektedir... San- leri romanda çiçeklerle bezenmiş çayır- katkı ile önemli bir sektördür. Tarım sek- gübre ve üretimine yönelik gerekli mad- nüştürmüş oluruz. Gözümü- ki kadim bir dönemde yaşı- lara, yeşil ve güzel kokan otlara, kekik- törü, 6.1 milyon istihdam, 62.7 milyar do- deler için yapılan ithalat 5 milyar 573 mil- zün önünde gerçekleşen kötü yor gibiyiz. lere, adaçaylarına, yeşil ve güzel koku- lar gelir ile önemli bir ekonomik faaliyet- yon 934 bin dolar oldu. Buna karşın aynı (hukuksuzluk, ahlaksızlık...) 2 lu otlara, altın sarısı buğdaylara, masa- tir. Tarımsal istihdam 1980 yılında yüz- dönemde yapılan ihracat ise 866 milyon do- bir olaya karşı duyarsız kal- İnsan bir kez susarsa daki ekmeğe, damar- de 50.6 iken 2003’te yüzde 34.3, lar seviyesinde kaldı. Son 5 yılda en fazla mak da suç değil midir? AKP kendi içinde bu üç may- larda akan kana, neşe- 2011’de yüzde 25.5 oranlarına in- ithalat 1.2 milyar dolarla geçen yıl gerçek- AKP döneminde yaşanan munu oynamaya devam etti- 5 ye, yaşama benzetir: miştir. Tarımda çalışanların sa- leşti.” Belirtilen tarihte gübre ithalatı yüz- 2011 verilerine göre yolsuzluklara kendi içlerin- ği sürece yolsuzluklara önlem “Tüm bunları aynı po- yısının azalması hizmet ve sana- de 187 artmış görünüyor. Bu üreticinin ve Türkiye’de tarım, den hiçbiri (nedense) itiraz almaya kim cesaret edecektir? tada eritirseniz oradan yi sektörlerinde çalışan insanla- tüketicinin yoksullaşmasını, bütçenin dı- etmek ya da en azından eleş- istihdam, ihracat ve Üç maymundan söz edilmiş- bereket fışkırır. Ovala- rın sayısının artması neticesin- şarı akıtılmasını da beraberinde getiriyor. tirmek kaygısı bile gütmü- ken şunu da imleyelim: Yurt- ulusal gelire yaptığı rın beslenmesi insanla- de oluşmuştur. Cumhuriyetin ilk yor. Bu olayı biraz mizanse- dışından gelen karaparaları katkı ile önemli rın beslenmesi demek- Üzerinde düşünmekte yıllarında tarım sektörü GSMH ne bağlamak gerekirse, bir aklama görevi kimlere veril- bir sektördür. tir.” Hugo romanda in- içinde yüzde 42.8 paya sahipken yarar var! yolsuzluk olayına istese de miştir? Yurtdışına çıkarılan Tarım sektörü, 6.1 san dışkısını gübre ola- 1970’te yüzde 36, 1980’de yüzde Hugo yine lağımlara döner, şunları ya- dahil olamamanın küskün- karaparaları da aynı kişiler milyon istihdam, rak kullanan ulusla- 25, 1990’da yüzde 16, 2000’de zar: “Lağım bir yanlış anlaşılmadan iba- lüğü müdür kişiyi duyarsız- mi üstlenmiştir? ra örnek olarak Çin’i 62.7 milyar dolar yüzde 13.5, 2003’te yüzde 12.6, rettir. Her yanda aldığını geri veren çift laştıran? Belki de yüksek bir İnsan bir kez susar, konuş- gösterir. “Bu zenginli- 2011’de yüzde 8.1’e düşmüştür. gelir ile önemli işlevli bir drenaj sistemi, yoksullaştırı- yerden gelen emir karşısında maz, görmez olursa yanı ba- ği kaybetmek elinizde cı basit bir temizlik tekniğine dayanan sütre gerisine çekilmek zo- bir ekonomik şındaki tüm olaylara duyar- Tarımdan kaçış ve beni de gülünç bu- lağımların yerini aldığında ve bu sistem runda kalmıştır. faaliyettir. Tarımsal sız kalacaktır. İnsanı doğada luyor olabilirsiniz” di- Tarım ürünlerinin ithalat için- yeni toplumsal ekonominin yönetimleriy- ayrıcalıklı kılan, sadece ak- istihdam 1980 ye devam eder Hugo ve deki oranı 1980 yılında yüzde 0.6 Kadim (!) bir dönem le bir araya getirildiğinde toprağın ürünü lı, karar verme yetisi ve sa- yılında yüzde 50.6 ekler: “İşte bu cehale- iken 2011 yılında yüzde 7.3’e on kat artar ve sefalet sorunu ilginç bir Son yıllarda ülkemizde ya- nat/bilim üstünlüğü değil- iken 2003’te yüzde 3 tinizin başyapıtı olur.” yükselmiştir. Günümüzde bu kalanan binlerce ton uyuştu- şekilde ortadan kalkar.” dir. Tüm bu saydıklarımızı 34.3, 2011’de yüzde İstatistiksel veriler- değerlerin çok daha büyük ol- rucunun alıcıları belli oldu- görmek, duymak, konuşmak 25.5 oranlarına den de yola çıkan Hu- duğu görülecektir. Tarımda ça- ğu halde resmi evrakları gör- ve yorumlamak için insan ol- go, yalnızca Fransa’nın inmiştir. lışanların oranı yüksek olması- 1. Victor Hugo, Sefiller, Çev. Volkan Yalçıntoklu, Tür- memek ve suskun kalmak da duk! AKP böylesine değersiz, kiye İş Bankası Kültür Yayınları, 13. Basım, İstanbul, nehirlerinden Atlantik’in na rağmen ulusal gelirden aldık- bir suç değil midir? Öte yan- anlamsız, suskun ve ürkek 2020. (Alıntılar buradan.) sularına her yıl yarım ları pay düşüktür. 1980’de nüfu- dan, Erdoğan Bayraktar’ın bir toplum yaratmaya çalış- 2. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2014 Faali- milyar döküldüğünü belirtir. Bu rakam sun yüzde 50.6’sı tarımda çalışırken ulusal yaptığı açıklamalar sadece yet Raporu. maktadır. Ancak unutmama- romanın yazıldığı yüzyıldaki Paris hal- gelire katkıları yüzde 25 olmuştur. Geliş- 3. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Türkiye’de Tarım, 28 kendisini mi bağlamaktadır? lıyız ki bir gün gelir üç may- Aralık 2013. kına aittir ve dönem bütçesinin dörtte miş ülkelerde tarımda istihdam edilen nü- Onun dönemindeki bürokrat- munun ağzı da dili de gözle- 4. Cari Açığa Karşı KOBİ’ler ve Tarım, musiad.org.tr., birine yakındır. fusun oranı yüzde 3.5 gibi çok daha düşük lar, ilgili bakanlıkla bağlan- ri de açılıverir... Temmuz, 2014. 4 Bu doğal gübrenin nehirlere ve oradan bir seviyededir. Çiftçinin yoksullaşması, 5. Cüneyt Kemal Özkök, Mehmet Fatih Erdoğdu, Atlantik’e dökülmesinin iki sonucu var- başta gübre olmak üzere girdilerin fahiş 08.01.2020. Atatürk’ün ‘koliba’sı Nazım m utlu EmEkli ÖğrEtmEn , öyle dermiş oraya, Sela- nik Türkçesinde dendiği gi- Obi “koliba”. “Kulübe” değil, “koliba”. Küçük bir yeşil alan burası, park. Girişte “Söğütözü Atatürk Evi” ya- zısı var, bir Atatürk portresiyle yan yana. İçeriye doğru yürüyün- ce sağda üç dört metre arayla yan yana duran iki kulübe görülür. Kü- çük küçük, 5-6 metrekare büyük- lüğünde her biri. Söz konusu “koliba”ların Gövdesi biraz öne eğikti. Belki bi- Aydemir’in sözünü ettiği bekçinin 1930’lardaki durumunu, tarih- raz düşünceliydi. Yavaş adımlar- kaldığı, orada aynı zamanda ufak çi ve iktisatçı Şevket Süreyya la, güneşin ateş tekerleğini nerede tefek yiyecek ve içeceklerin hazır- Aydemir’in kendi yaşamöyküsün- ise toprağa değdirecek gibi görün- landığı anlaşılıyor. den yola çıkarak 1959 yılında ka- düğü çıplak sırta doğru yürüyor- leme aldığı ünlü Suyu Arayan du. O, sırta vardığı zaman güneş ‘Şimdilik’ yerli yerinde Adam’da anlatmıştır. ufka yaslanmıştı. Çevresini tuhaf adlar verilen ve Güneşin ziya oyunlarıyla olduğun- kimisinin otel, kimisinin alışveriş Görünümü değişse de... dan daha heybetli görünüyordu. (...)” merkezi, kimisinin iş merkezi ol- Aydemir, şimdilerde yanı yöresi Renkli yaşam serüveni Turan- duğu anlaşılan, adlarında da ancak hem dikey hem yatay biçimde kat cılıkla başlayıp sonra Kadrocular özel aramalarla bulunabilecek bir iki kat beton yığınlarıyla kaplı bu böl- arasında yer alan, kalıcı kimliği- damla Türkçe bulaşmış Wyndam, Ga- gedeki kulübeyle Atatürk’ü gördü- ni Atatürk devrimlerine bağlılıkta ma, Akplaza, Anadolu Hotels, Viato- ğü anı ise şöyle betimler: bulan Aydemir’in onlarca yıl ön- wer gibi heybetli yapıların kuşattığı “Bir gün gene bir kafile göründü. ce anlattığı bu yerin şimdiki görü- bu iki şirin yapı, paranın azdırdığı Ben gene kendi kulübeme çekil- nümü tam öyle değil ne yazık ki. sözde “yeni”, “postmodern” anlayı- dim. Otomobiller Söğütözü çarda- Orada anlatılan havuz, kavaklar şın ürünü olan kabalığın ortasında ğı önünde durdular. Biraz uzaktan ve söğüt ağaçları şimdi yok örne- alçakgönüllülüğün, insana ve her görebildiğime göre yanındakiler ğin. Ama başka ağaçlar var. türlü canlıya yakınlığın, sıcak ve dil ve tarih işlerinde çalışan arka- yalın yaşamın simgeleşmiş anıtla- daşlarıydı. Bunların çoğunu tanır- Gösterişten uzak mimari rı olarak duruyor, yaşıyor, kendi- dım. Herhalde gene dilden, tarih- Atatürk’ün dinlendiği kulübe- lerini görmek isteyen konuklarını ten konuşacaklardı. nin bir duvarındaki levhada ya- bekliyor, şimdilik. Bir süre geçti. Güneş, vahanın zılanlardan, buranın 1926’da “Şimdilik”, çünkü yıllardır yanlış- batı çevresini teşkil eden alçak Atatürk’ün isteği ve parasıyla ya- lıkla zücaciye dükkânına dalan fil sırtlar üzerine iniyordu. Nihayet pıldığından, 2000 yılında da döne- gibi her yeri dağıtıp duran, hepsi bir ufka yaklaştı. Batı yönü, bir yay- min Orman Bakanı Nami Çağan’ın yana, örneğin buranın hemen yanı la gurubunun renk renk şehrayini isteğiyle restore edilip müze ola- başındaki Atatürk Orman Çiftliği’ni içinde yanıyordu. rak açıldığından söz ediliyor. talan eden ilkel anlayışın buranın Tam o sıralarda birinin, vahanın Kapılar kilitli ama kulübenin tül ortasında da yeni bir beton yığını son yeşillik sınırlarından çıkarak çekili küçük penceresinden içeri- oluşturmak için bir gece yarısı bu üzerinde güneşin son ışıkları kay- si görünüyor. Ortada bir masay- iki minik yapıyı yok etmesi işten naşan batı sınırlarına doğru ilerle- la sandalye, masanın üstünde üç değildir. Çünkü bütün işlerini ka- meye başladığını gördüm. dört parçadan oluşan kahve takı- ba güçle, orman yasalarıyla sürdü- Oydu. Yalnızdı. Arkasından onu mıyla iki üç adet kap kacak du- ren siyasal kadro için tarih, soyut takip eden köpeği, etrafında geniş ruyor. Yine masanın bir yanında bir böbürlenme aracıdır. O tarihin kıvrımlar yaparak dolaşıyor, ba- bir semaverle tabure, öbür yanın- zen ona yaklaşıyor, bazen ondan daysa yataklı bir divan görünü- içinde bir de “Cumhuriyet” varsa ol- uzaklaşıyordu. Elleri cebindeydi. yor. Az ötedeki bekçi kulübesinde mayıversin zaten!
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear