25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
HABER 3 27 EYLÜL 2020 PAZAR 240/1 5 0 330/2 0 0 290/1 7 0 280/1 8 0 250/2 0 0 300/1 1 0 260/7 0 240/1 5 0 300/2 0 0 330/2 0 0 300/1 7 0 290/1 9 0 190/1 0 0 300/2 1 0 170/8 0 200/1 0 0 150/8 0 200/1 1 0 190/1 1 0 240/1 2 0 260/2 1 0 250/1 8 0 TARİHTE BUGÜN 1919: Merzifon’u işgal eden İngilizler şehri terk etti. 1998: Google web sitesi açıldı. 2000: İrlandalı yazar James Joyce’un romanı Ulysses’ten uyarlanan filme İrlanda’da getirilen yasak, 33 yıl aradan sonra kalktı. Aleyna Çakır’ın ölümündeki sır perdesi aralanmadı, sorular hâlâ yanıtsız İntihar mı, cinayet mi? Ankara’da 3 yıl önce evden kaçarak pavyonlarda çalışan ve kamuoyunun Aleyna Çakır olarak tanıdığı 21 yaşındaki Sema Esen, 3 Haziran günü evinde ölü bulundu. Çakır’ın ölümü polis kayıtlarına inSEYHAN AVŞAR tihar olarak geçti. Ancak olayın intihar olmadığını savunan ailesi, genç kızın daha önce kendisine defalarca şiddet uygulayan erkek arkadaşı Ümitcan Uygun (22) tarafından öldürüldüğünü öne sürdü. Aylardır sosyal medyada, geçen haftalarda televizyon ekranlarında tartışılan genç kızın ölümü, ortaya çıkan şiddet görüntüleri ve tarafların karşılıklı açıklamasıyla Türkiye gündemine oturdu. Çakır’ın trajik ölümü tartışılırken, Ümitcan Uygun’un annesi Gülay Uygun ise genç kızları pavyon tuzağına düşürmekle suçlandı. Anne Uygun’un kendisiyle ilgili iddiaların ardından bir mektup bırakarak “intihar etmesi” olaya yeni bir boyut getirdi. 3 Haziran 2020 günü evinde ölü bulunan Çakır’ın kendini astığı iddia edilirken tanık sıfatıyla ifadesi alınan Ümitcan Uygun, “Benim 1 yıllık arkadaşım. Pavyonda konsomatris olarak çalışmaktaydı. 2 Haziran’da beni çağırdı. Yemeğimizi yedikten sonra dışarı çıktık. 22.30 civarı Sema’yı ikamet ettiği binanın önünde bıraktım. Gece yarısından sonra babamın ikametine gittim. Gece saat 01.00 civarı bana, “Anam da yok babam da yok”, “Eve geldiğinde beni bu halde bulamayacaksın” şeklinde mesajlar attı. Bende müsait olmadığımı kendisini inandırmak için annem ve babamın tartışmasının ses kaydını yolladım. Sonrasında yattım uyudum. Aklıma intihar edeceği hiç gelmedi” dedi. Uygun, Aleyna Çakır’a ulaşamaması üzerine ise bir arkadaşını onun evine yönlendirdiğini ve kapının çilingirle açılması üzerine Çakır’ın cansız bedeni ile karşılaşıldığını söyledi. İfadesinin ardından Emniyet’ten ayrıldı. Darp videosu paylaştı Çakır’ın 17 Nisan tarihinde Ümitcan Uygun tarafından öldüresiye darp edildiği, Çakır’ın Emniyet’e giderek şikâyetçi olduğu ancak aynı akşam şikâyetinden vazgeçtiği ortaya çıktı. İfadesi alınan Uygun’a 1 ay uzaklaştırma cezası verilmişti. Uygun, Çakır’ı dövdüğü ve baygın yattığına dair görüntüleri sosyal medyada paylaşmış, olay Emniyet’e taşınınca görüntüleri silmişti. Ancak sosyal medya kullanıcıları bu videoyu kaydetmeyi başarmıştı. Çakır’ın çığlıkları da bir komşusu tarafından kaydedilmişti. Alelacele açıklama Tüm oklar Ümitcan Uygun’a çevrilmişken Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı “17 Nisan’da Aleyna Çakır’ın darp edilmesiyle 3 Haziran’daki ölümü arasında bir bağlantı bulunmadığı” açıklaması yaptı. İKTIDAR MEDYASINI BÖLEN OLAY Olay, iktidar medyasından farklı seslerin yükselmesine neden oldu. Yeni Akit, “Müge Anlı rezaleti! Sen devlet misin?” başlığıyla çıkarken SabahATV cephesi de Anlı’yı savunmak üzere harekete geçti. 19 Eylül’de ise Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, bir canlı yayında Müge Anlı’yı kastederek “Savcı, bir TV programcısı değildir. Savcı, hâkim adaleti yerine getirmeye çalışan bir yargı mensubudur. Varsa bir delilin arkadaş, yeri adliyedir, karakoldur” dedi. AİLENİN AVUKATI TUĞÇE SAYIN: HTS kayıtları aydınlatacak Aleyna Çakır’ın ailesinin avukatı Tuğçe Sayın, intihar olayından sonra Ümitcan Uygun’un Aleyna’yı darp ettiği görüntülerin ortaya çıktığını anımsatarak “Aleyna ölmeden önce son kez bu kişi ile görüşüyor. Aleyna’nın bu kişiden sürekli şiddet gördüğüne dair çok sayıda tanık beyanı var. Aleyna’nın apartmanının kamera görüntülerinde iki kişinin arabadan inerek Aleyna’nın apartmanına yöneldiği görülüyor. Bunlardan biri Ümitcan Uygun, diğeri ise arkadaşı. Ancak görüntüler orada kesiliyor. İncelenmemiş. Bu kişilerin eve mi girdiği ya da Uygun’un arabası da oradaymış, arabaya mı gittikleri belli değil. Tüm bu gelişmeler şüpheli ölüm olduğunu gösteriyor” dedi. “Çakır’ın ölmeden önce Ümitcan Uygun’a attığı mesajlar bir cinayetin kurgusu mu” şeklindeki sorumuza ise Sayın, “Bu aşamada yorum yapmak doğru olmaz. Ancak ailenin beyanı o mesajları Aleyna’nın telefonundan Ümitcan Uygun’un kendisine attığı yönünde. HTS kayıtları bu dosyanın bir cinayet mi, intihar mı olduğunu büyük ölçüde ortaya çıkaracak. Kendini asan insanın boynunda kırık olur ama Aleyna’nın boynunda kırık yok. Adli Tıp Kurumu ölüm sebebini bulacak. Bizler bu aşamada Aleyna’nın kendini asarak ölmediğini biliyoruz” dedi. ‘Ah yerini bulacak’ Aleyna Çakır’ın annesi Hatun Esen yargıya güvendiğini belirterek “Benim çocuğumu şiddet uygulaya uygulaya elleriyle boğarak öldürmüş. Ben yavrumu kendi ellerimle yıkadım. Gözü gitmişti. Her yeri mosmordu. Çocuğumun sağlam bir yeri kalmamıştı. Kendini intihar edecek birisi değildi. Allah korkusu vardı. Sonuna kadar bu dosyanın takipçisi olacağız. Kimler kızımı öldürdüyse cezasını çekecek. Bu cinayeti Ümitcan Uygun tek başına işlemedi. Yardım edenlerde cezasını çekecek. Ah yerini bulacak. Benim yavrumu toprağa koydular. Onlar da cezaevinde çürüsün” ifadelerini kullandı. PARMAK İZİ YOK Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, yazılı açıklamasında “Gülay Uygun’un elinde barut izine rastlandığı, intihar mektubunun ise Gülay Uygun’un el ürünü olup olmadığının belirlenmesi için kriminal inceleme yapılacağı” belirtildi. 23 Eylül’de dosyaya giren kriminal inceleme sonucunda Gülay Uygun’un elinde silaha ait atış artığına rastlandığı ancak tabancada Gülay Uygun’a ait parmak izi bulunamadığı belirtildi. Baba, siyasilerden yardım istedi Ailesinin olayın aydınlatılması için katıldığı TV programında Aleyna Çakır’ın arkadaşları, Ümitcan Uygun’un sürekli şiddet uyguladığını, başka kadınları da zorla pavyonda çalıştırdığını iddia etti. Uygun ise Çakır’ı darp etmesine ilişkin, “Yaptıklarımdan pişmanım. Ben bu konu hariç suçsuzum” dedi. Programda Engelsiz Aile Yaşam ve Rehabilitasyon Merkezi’nde çocuk eğitmeni olan anne Gülay Uygun’un 18 yaşını dolduran kızları oğluyla beraber “kötü yola” düşürdüğü iddia edildi. 17 Eylül günü Ankara’da bir açık arazide anne Gülay Uygun’un cesedi bulundu. Başından vurulmuştu. Bir de mektup bırakmıştı. Aleyna Çakır dosyasını ele alan gazeteci Müge Anlı söz konusu mektupta suçlanıyordu. Gülay Uygun’un eşi Durak Uygun, eşinin televizyon programındaki iftiralara dayanamayarak intihar ettiğini belirterek “Cumhurbaşkanım ben çok koştum bu yollarda, Türkiye’nin bayrağının altında yaşadım. Ömrüm boyunca has ülkücüyüm. Bir tane sana oy verdim. Sayın Süleyman Soylu, benim eşim o kadar gururlu ki bir kelimeye kendini vurdu” dedi. Ümitcan Uygun’un sosyal medyadan MHP ilçe başkanlığında Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin afişleri önünde çektiği fotoğraflar ile arkam sağlam imajı vermeye çalıştığı ileri sürüldü. Uygun’un babasının da Süleyman Soylu ve Bahçeli ile yan yana çekilen fotoğrafları sosyal medyada paylaşıldı. Muhalefetten söz konusu fotoğraflara yönelik sert tepki geldi. Ayrıca henüz 22 yaşında olan Ümitcan Uygun’un silah ve para ile çektiği resimler ise akıllarda soru işaretleri yarattı. Adliyede çözülecek Gülay Uygun’un kaybolduğu gün, aileyle birlikte arayan Ümitcan Uygun’un avukatı Hayri Çağatay gazetemize yaptığı açıklamada, “O kızcağız intihar etti. Herkes müvekkilimin olaydan 1.5 ay önceki darp görüntülerini konuşuyor. Gülay Uygun yaşamına son verdi, bu dedikodular yüzünden. Şimdi Aleyna’nın vajinasında sperm kalıntıları olduğu söyleniyor. Aleyna müvekkilimle zaten sevgili. Çakır’ın apartman görüntüleri vs. var. Bu dosya adliyede çözülecek. Hukuk yoluna gitmeyenlerin dedikodu ile sebep oldukları şey ortada” dedi. l Sağlık Bakanlığı: 1488 l CHP’li 11 büyükşehir belediyesi: Sadece bizde 1604 Ölüm sayılarında büyük çelişki Yerel yönetimlerden sorumlu CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, Sağlık Bakanlığı’nın koronavirüs nedeniyle verdiği ölüm sayılarıyla CHP’li 11 büyükşehir belediyesinden gelen resmi ölüm sayılarını paylaştı. Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, Türkiye genelinde, 125 Eylül tarihleri arasında koronavirüs nedeniyle ölen yurttaşların sayısı 1488 iken, sadece CHP yönetimindeki 11 büyükşehir belediyesinde aynı tarihlerde bulaşıcı hastalık kaynaklı yaşamını yitirenlerin sayısının 1604 olduğunu kaydetti. Torun, şöyle konuştu: “Sadece Ankara, İstanbul, İzmir, Muğla, Eskişehir, Hatay, Tekirdağ, Aydın, Adana, Antalya ve Mersin olmak üzere 11 büyükşehir belediyemizdeki vefat sayıları dahi, Sağlık Bakanlığı’nın tüm ülkeyi kapsayan verilerinden fazladır. Şimdi Sayın Sağlık Bakanı’na soruyoruz: Bu çelişkiyi nasıl açıklayacaksınız? Lütfen şeffaf olun, canıyla boğuşan milletimize yanlış bilgi vermeyin. Halkımızın gerçekleri bilmesinde nasıl bir sakınca görüyorsunuz?” l ANKARA / Cumhuriyet Kuzu’ya aferin Basından: “Ceza hukukçusu Prof. Ersan Şen’in Haber Global programına konuk olan eski AKP milletvekili Prof. Burhan Kuzu çarpıcı açıklamalar yaptı. Programa ‘Tarikatlar kapatılmalı mı?’ tartışması damga vurdu. Tekke ve zaviyeler için ‘Bu bir sosyolojik ihtiyaçtır’ diyen Kuzu şunları söyledi: İlla zorunludur, mutlaka tarikatlarla dini ibadetler, vecibeler yerine getirilir diye bir kastım yok. Tarikat, Allah’a giden yol olarak kabul edilir. Genel olarak masum olduğunu düşünürüz. Ama bugün için deniliyor ki bunlar ticaretle uğraşıyor, holding sahibi olmuşlar. Bunlar da doğru olabilir hepsini kast edemem ama... Bu bir denetim meselesidir. Diyanet tarikatları denetleyemez.” HHH Kuzu Bey devam ediyor “Hükümetin hatası var bizim de kendi çapımızda mutlaka hatamız var” dedi ve tarikatların kapatılmasını doğru bulmadığını ifade etti. Kuzu, “Toptan reddi, kapatmayı doğru bulmam. Bu sefer merdiven altına giderler. Her tarikatı aynı kefeye koyamayız” dedi. Şen’in “Tarikatlar okul açmalı mı, eğitim öğrenim vermeli mi” sorusuna ise Burhan Kuzu, şöyle yanıt verdi: “Tarikat olarak değil, özel okullar yok mu? Var. Birçok cemaatin kolejleri var. Devlet denetliyor, denetlesin. Vakıf adı altında, diyelim bir tarikatın vakfı varsa okul açmışsa bırak açsın. Bana ne engeli var? Ne yapsın ki onun ne zararı var? Cemaat olarak açmıyor, vakıf olarak açıyor. Bunları denetleyeceksiniz.” (Sözcü,14 Eylül 2020) HHH Bay Burhan Kuzu bilir mi bilemem: Bir yasayı iyi anlamak için yasa önergesinde bulunan gerekçeyi çok yi anlamak gerekir. Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, 30 Ağustos 1925 tarihinde Kastamonu’da bir konuşma yaptı. Bu konuşmanın şu bölümü 30 Kasım 1925 tarihli ve 677 sayılı, kısaca “Tarikatların Yasaklanması” adıyla anılan yasanın gerekçesi olmuştur: “Ölülerden medet ummak, medeni bir cemiyet için, şindir (lekedir). Efendiler ve ey millet, biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve mensuplar memleketi olamaz. En doğru en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.” HHH Yukarıda “Bay Burhan Kuzu bilir mi bilemem” diye sormama şaşırmayın: Bay Kuzu’nun hukuk fakültesi mezunu olduğunu, hatta anayasa hukuku “Prof. Dr.”u unvanını taşıdığını ben de biliyorum. Dahası bu hususta ilginç bilgilerim var. Ama ben yazılarımda “ilginç bilgi” kullanmam. Ancak bir siyasetçi olarak, bir hukuk fakültesi mezununa yakışmayacak işler yapmıştır. Anayasa profesörü olarak meslektaşları arasında hiçbir itibarı bulunmamaktadır. Yukarıya alıntıladığımız konuşması da hukuk diplomasını ve akademik unvanını sıfıra indirgemektedir: HHH “Toptan reddi, kapatmayı doğru bulmam. Bu sefer merdiven altına giderler. Daha sıkıntılı bir tablo çıkabilir” diyor. Bay Kuzu, tarikatların 30 Kasım 1925 tarihli ve 677 sayılı yasayla kapatılmış olduğunu nasıl unutur? Fiili durum şudur: Mevcut hükümet ve AKP hükümetleri anayasayı ve 677 sayılı yasayı yok saydıkları için Osmanlı dönemi de dahil olmak üzere sahip olmadıkları özgürlük ve serbestliğe kavuştular; R.T. Erdoğan’ın başında bulunduğu hükümetler tarafından beslendiler ve siyasal araç olarak kullanıldılar. Hukuk fakültesi diplomalı Kuzu Bey’e göre bu durum anayasaya aykırı bir suç değil mi acaba? HHH Bay Kuzu, “Tarikatlar okul açmalı mı, eğitim öğrenim vermeli mi” sorusuna olumlu bir yanıt veriyor. “Vakıf adı altında, diyelim bir tarikatın vakfı varsa okul açmışsa bırak açsın. Bana ne engeli var? Ne yapsın ki onun ne zararı var?” diye cevap veriyor. Bu Bay Kuzu sahiden anayasa hukuku uzmanı mı? Tevhidi Tedrisat Kanunu’nu biliyor mu? Peki, ne biliyor? Ancak Bay Kuzu’ya Cumhuriyeti ve Atatürk’ü mutlaka öğretmeli. Akademik unvanının hiçbir önemi yok! HHH Atatürk, Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip’in bir sorusuna şöyle cevap vermiştir: “Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır... Zaman süratle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve bilimin gelişimini inkâr etmek olur... Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.” SOSYAL MEDYA TEPKISIYLE YENIDEN GÖZALTI 26 EYLÜL CUMARTESI Trabzon’da doktora tehdit 102 BIN 9 1511 71 1232 9 MILYON 936 BIN 581 312 BIN 966 7 BIN 929 1615 % 6.6 274 BIN 514 Cezaevinden izinli çıkmış İstanbul Çapa Tıp Fakültesi’nde, Furkan T., maskesini düzgün takmadığı için hasta bakıcı Rıfat Babayiğit tarafından uyarıldı. Sağlık çalışanı ile tartışmaya başlayan Furkan T., Babayiğit’i darp etmeye başladı. Kaş ve göz bölgesinden yaralanan Babayiğit ameliyata alındı. ‘Hırsızlık’ suçundan hükümlü olduğu ve açık cezaevinden 3 Kasım’a kadar izinli olarak çıktığı öğrenilen şüpheli Furkan T., “kasten yaralama” suçundan tutuklandı. l İHA Trabzon’da babası vefat eden Tuncay Y. (48), telefonla aradığı aile hekimi Yılmaz Babutçu’ya tehditlerde bulundu. Doktorun Trabzon’u terk etmesini isteyen Tuncay Y., “Babamı senden dolayı kaybettim. Benim acım sıcakken senin çocuklarını yetim bırakmak istemem. Bak sana mertlik yapıyorum. Allah rızası için kenti terk et, yoksa beni katil edersin” dedi. Şikâyet üzerine olayla ilgili soruşturma başlatıldı. Gözaltına alınan şüpheli ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. Doktor kayda aldığı telefonla tehdit anlarına ait görüntüleri sosyal medyadan paylaşmasının ardından tepkiler üzerine şüpheli, savcılık talimatı ile yeniden gözaltına alındı. Tuncay Y., adliyeye sevk edildi. l DHA Canlı, Covid19’dan hayatını kaybetti Eski Gümüşhane Belediye Başkanı, 25.Dönem Gümüşhane Milletvekili ve İBB’ye bağlı iştiraklerden İSTAÇ AŞ’nin Mustafa Canlı Genel Müdürü Mustafa Canlı, Covid19 tedavisi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, sosyal medyadan başsağlığı mesajı yayımladı, “Derin üzüntü içindeyiz” dedi. l İç Politika
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear