22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
14 25 EYLÜL 2020 CUMA KÜLTÜR Nehrin bir yakası cennet bir yakası cehennem! Nehrin karşı yakasında, güvenli bölgedekiler savaşı film gibi izlerken giderek savaşçı olurlar. Japonların 1937’de büyük bir orduyla Çin’e saldırısını ve 800 askerin sembolik direnişini konu alan iddialı film, Şanghay’ı değilse de gişe rekorları kırarak Çin sinemasını kurtardı! Babasını hiç tanımadan, savaşta kaybetmiş biri olarak, savaş filmlerinden uzak dururum, çok iddialı değilse pas geçerim. Ama bu film hakkında çok şey söylendi ve konuşuldu. Bir kere Hollywood’un değil, Çin’in süper prodüksiyonlu, iddialı filmi. Guan Hu’nun yönettiği film, Asya’nın tamaYAZGÜLÜ ALDOĞAN men IMAX kameralarla çekilen ilk ticari filmi. Görselliğinin müthiş olacağı belliydi, ki öyle. Başlangıcından bitimine 10 yıllık bir serüveni, 80 milyon dolarlık devasa bir bütçesi, çoğu Çin sinemasının en iddialı aktörleri olmak üzere kalabalık bir kadrosu var. Film, 1937 Ekimi’nde Japonların Çin’e tarihi saldırısını, “büyük ve güçlü bir orduyla 3 günde Şanghay’ı alırız” iddiasını, şehrin tam da kıyısında bir nehrin iki yakasındaki karşılaşmayı anlatıyor. Japon ordusu, güçsüz ve yıpranmış, üstelik kendi içinde milliyetçi ve komünist diye ikiye bölünmüş Çin ordusunu iyice sıkıştırmış, kenti bombalayarak mahvetmiş, ancak anlaşmalar gereği “Uluslararası Bölge”ye dokunmuyor! Nehrin bir yakasında yerle bir olmuş, sokaklarında ölülerin üzerinde farelerin gezindiği bir harabe dururken, diğer tarafında bu trajediyi, sanki gerçek olmayan bir film izliyormuşçasına ve bize bir şey olmaz güveniyle izleyen bir grup Çinli, yiyip içip kumarhanede eğlenmeye devam ediyor. Bunlar hain diyelim ama daha hainleri var: Avrupalılar! İngilizi, Belçikalısı, kurumlarına haber geçen gazeteciler, olayı “tarafsız ve bağımsız” gözle izleyen askeri gözlemciler, nehrin hemen karşısında bir buğday deposunda son kalan direnişçilerin kırılmasıBir depoda 800 asker koca orduya karşı savaştı nı bekliyor! Onlar, yani milliyetçi savaşçılar ise aralarına son anda kattıkları, ölmekten ve öldürmekten ölesiye korkan bir grup köylüyle birlikte, albaylarının emrinde her an ölmeye, ama daha çok da hayatta kalmaya savaşıyor, çünkü direniş ne kadar uzarsa, uluslararası camia müdahale edebilir ve Çin ordusu toparlanıp savaşın seyri değişebilir. İşte bunun için hepsinin ölümü pahasına direnen askerlerin hikâyesi bu. Covid sayesinde sansürü aştı Filmin tabii ki savaşın acımasızlığını, ölümün soğukluğunu, insanın doğal olarak ölmekten ve bir o kadar da öldürmekten korktuğunu gösteren barışçıl felsefesi yok değil, ama baskın ve belirgin tema, vatan savunması bağlamında yüceltilen milliyetçilik. Ki bu aslında Çin tarihi açısından da bir tartışmaya yol açıyor. Söz konusu olan askerler, o tarihteki milliyetçi grup. Ve Japonlara karşı komünistlerle birlikte değil, İngiliz ve ABD’nin desteğini almaya çalışarak savaşıyorlar. Film bu yüzden Çin’de siyasi bir tartışmaya da yol açtı. Ülke, ekonomik açıdan her ne kadar kapitalist sisteme geçtiyse de Çin Komünist Partisi tarafından yönetiliyor ve partinin özellikle asker kökenli üyeleri, filme, milliyetçi gruba fazla güzelleme yapıldığı gerekçesiyle tepki gösterdi. O kadar ki film, hazirandaki Şanghay Film Festivali’nin açılışında gösterilemedi. Ancak sonrasında patlayan Covid salgını, Çin sinema endüstrisini de vurup yeni filmler üreti lemeyince, elde var bir, bu film sansür engelini kırdı ve gösterimine izin verildi. Ağustosta pandemi kısıtlamaları engelini de aşarak gösterime giren film, halkın çok büyük ilgisiyle karşılaştı ve gişe rekorları kırmaya başladı. Şimdiden 350 milyon doları aşan bir hasılat elde edildi, 2020’nin en çok hasılat yapan filmi olması da bekleniyor, böylece prodüktörleri de büyük bir nefes aldı, 800 asker sadece Japon ordusunu değil, sansürü ve Covid’i de yendi! İnsani dramlar Filmin sinema dili açısından etkileyici yanı, insan hikâyelerinin tek tek işlenişindeki özen. Karakterlerin muhteşem oyunculuğu, sanat yönetmeninin “Cehennem” bölümünün perişanlığına karşın “Cennet” bölümündeki lüks, ihtişam, debdebenin sürüyor olmasını siyah ve beyaz kadar belirgin göstermesi. Tabii ki ölüm, yaralanma, oluk oluk akan kan, film boyunca çok sıradan. Ancak “Cennet” bölümündeki umursamaz insanların karşı kıyıdaki drama daha fazla kayıtsız kalamayarak yavaş yavaş bir değişim geçirmesi ve hepsinin gözyaşlarıyla askerlerin yanında yer alması hayli dramatize edilerek gösteriliyor. Kahramanlık hikâyeleri sanki fazla abartılıyor; bana Fransız askerlerinin tablolara konu olan Waterloo Savaşı’ndaki sancak muhafızlarının bayrağın etrafında toplanıp teslim olmaktansa öldürülmeye razı oluşlarını anımsatan sahnenin benzeri burada terasa çekilen bayrak etrafında gerçekleşiyor, öleceklerini bilmelerine rağmen bayrağı yere düşürmemek için verdikleri mücadele sahneleri, çok dramatik. Sihang Deposu’nda sıkışıp kalmış, ölümüne savaşan askerlerin kalabalık hücum, kaçış, savaş sahneleri de büyük bir başarıyla çekilmiş. Bir savaş filmi, elbette siyasi mesajlar içerir, aşk filmi değildir. Büyük paralar harcanarak rejime rağmen yapılmış milliyetçi bir film! Halk da milliyetçi filmleri sever. KüçükÇiftlik’te iki oyun KüçükÇiftlik Park’ta bulunan KüçükÇiftlik Bahçe Tiyatrosu’nda 29 ve 30 Eylül’de iki oyun daha sahnelenecek. Onur Saylak, Şükran Ovalı, Cem Yiğit Üzümoğlu, Sezin Akbaşoğulları, Esra Bağışgil ve Burakcan Doğan’ın rol aldığı “Evlat” oyunu 29 Eylül Salı akşamı; Bergüzar Korel’in ikinci bebeğini dünyaya getirdikten sonra ilk kez sahneye çıkacağı tek kişilik oyunu “Kızlar ve Oğlanlar” ise 30 Eylül Çarşamba akşamı izleyiciyle buluşacak. Oyunların biletleri, etkinlik başlama saati olan 21.00’e kadar çevrimiçi olarak Biletix’ten temin edilebiliyor. Melike Şahin ve Kutiman yeniden Şiirlere ses veren kadın, Juliette Greco da gitti Fransız “şanson”larının, “Grand Dame”, divası, Juliette Greco da bu dünyaya veda etti, çekti gitti. Muhtemelen göklerden bize bakarak “Hayır, hayır, hiçbir şeyden pişman değilim!” diye şarkısını söylüyor. Fransız şansonu, yani şarkıları, bir stil. Müziğinden çok sözlerin önem kazandığı, bir hikâye anlatılan, dans edilen değil, dinlenilen şarkılar. Juliette Greco da bir tür kabare sanatçısı gibi küçük gece klüplerinde, simsiyah giysiler içinde, sırtını duvara dayayarak şarkılarını, dans etmeden, hareketsiz kalarak mimikleriyle, gözleriyle, sesiyle söylerdi. Ve bir ekoldü. 2. Dünya Savaşı sonrası, savaşta yaşanan acılar ve o dönemin ruh hali içinde, zamanının ünlü şairlerinin şiirleriyle bir dönemin yıldızıydı, parlamış ve köşesine çekilmişti. Gitmesinin tam da zamanıydı, çünkü kimsenin şanson dinleyecek hali kalmamıştı. Gitmesinin tam da sırasıydı, çünkü bugün Spotify’da dinlenen müziklerle, Y ve Z kuşağının sevdikleriyle hiç alakası yoktu Juilette Greco’nun. Zor ama güzel yaşadı, huzur içinde öldü. Bir dönem kapandı. Ve o eminim ki hiçbir şeyden pişman olmadan gitti. Dil Bayramı Kaşgarlı Mahmut’un hazırladığı ilk sözlüğümüz Divanü Lugât’itTürk’te dil, erdemin başı sayılır. Erdem ahlaktır, bilgeliktir, dürüstlüktür. Ondan 9 yüzyıl sonra dilin nasıl bir erdem olduğunun tanımını Atatürk yapıyor: “Ulusal duygu ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin ulusal ve zengin olması, ulusal duygunun gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir. Yeter ki bu dil bilinçle işlensin. Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk ulusu, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.” Geri kafalıların gözü dönmesin; kim dinler Atatürk’ü! Şura toplantısı Bir delikanlıyı yaşını büyüttürerek idam ettiren darbeci Kenan Evren, Türk Tarih ve Dil kurumlarının özerkliğini kaldırıp sıradan devlet dairesine dönüştürmeyi kafasına koymuştu. Bunu yasal yolla yapıyor görünmek için 1982’nin mayıs ayında üniversitelileri, eğitimcileri, bakanlık temsilcilerini, gazetecileri MEB Şura Salonu’nda bir araya getirir. Burada sözü, katıldığı toplantı ortamını ayrıntısıyla anlatmayı boynunun borcu sayan TDK uzmanı, aynı zamanda Selçuk Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı asistanı Tayyibe Uç’a bırakıyorum: “Salon TDK karşıtlarıyla doluydu. Biz savunucular azınlıktaydık. Hocam Doğan Aksan, Sözlük Kolu Başkanı Kemal Demiray, Terim Kolu Başkanı Emin Özdemir, Dil Devrimi’nin başarılı sonuçlarını örneklerle kanıtlamayı kararlaştırmıştık. Ben, ‘Dil Devrimi’nin geriye dönüştürülemezliğini terimlerle, ad ve soy adlarımızdan bile anlayabiliriz’ diyerek başladım. ‘Örneğin çağrışımın Osmanlıcası ne’ diye salona soru yönelttim. Birkaç dilci hoca, ‘tedai’ diyebildi, ‘Peki, solungaçınki ne?’ dediğimde, salondan ses çıkmadı. ‘Çağrışım, solungaç, bilinçle türetilmiş terimler; Türk halkında çağrışım yapan sözcükler’ dedim. Soyadı örnekleriyle savımı desteklemeye çalışırken, ‘Erdem, Örnek, Ülkü, Ünlü, Ulus, Yıldız, Güneş soyadı olmuştur; ama Osmanlıca eşanlamlıları fazilet, misal, mefkure, meşhur, millet, sitare, şems ya da hurşit olmamıştır’ gibi bir dizi kanıtla savımı örneklemeye çalışıyordum ki ön sıralarda, gazetecilerin çoğunlukta olduğu yerden yükselen bir ses, ‘Kim bu velet?’ dedi. Adım, soyadım, üniversitem söylendi. O an fişlendiğimi biliyorum, 6 Kasım 1982’de sözleşmem yenilenmedi. Ağza bal çalmak Konuşmacı Emin Özdemir söz alıp, Türk Dil Kurumu’nun söz varlığımıza kazandırdıklarını anlatmaya kalkıştığında TDK karşıtı, yaşlı bir militan sözünü kesip, ‘Ağzımızı bozdunuz, dilimizi bozdunuz!’ dedi. Emin Bey’in cümlesini tamamlatmama kararlığıyla Ahmet Kabaklı da hem sesini yükselterek hem de sıra kapaklarını vurarak ‘Ağzımızı bozdunuz, dilimizi bozdunuz, dili sal, sel’ler götürdü!’ diye bağırdı. Emin Özdemir, ‘Biz sizin ağzınıza...’ dedi ve sustu! Salonda çıt çıkmıyordu. O kısacık zaman öyle uzadı ki... Hocam Doğan Aksan, alt dudağını ısırarak duygularını dışa vururken, Kemal Demiray, hem de Özdemir’in öğretmeni, diliyle dişi arasından ‘Tüh!’ diye fısıldadı. Salon kulak kesilmişti. Sözünü tamamladı Emin Özdemir: ‘Biz sizin ağzınıza, Türkçenin balını çaldık!’ Salon alkıştan çınlıyordu...” Gerçek lider Bilimde, sanatta, anlatının her türündeki gelişmeyi Atatürk’ün devrimci dehasına borçluyuz. Düşünsel yaratıcılığın beslenme kaynağı olan dilde gelişmenin yolunu düşünce dünyasına açan, bizi kördüğüme dönen kültürel karmaşadan kurtaran da odur. Her dönemde o gelişim öncüsünün dehasını kavrama bilincinden yoksun olanların ortaya çıkmasından doğal ne olabilir?.. Melike Şahin Melike Şahin ve İsrailli prodüktör Kutiman, 2019’da yayımladıkları ve beğeni toplayan “Sakla Beni” şarkısından sonra tekrar bir araya gelerek “Elimi Tut” şarkısını çıkardı. Şarkı, Anadolu saykodelik rock parçalarına benzerliğiyle dikkat çekiyor. Meryem Uzerli’nin rol aldığı “Kovan” adlı film bugün gösterime giriyor. VİZYONDAKİLER Sinema salonlarında bu hafta 3’ü yerli 7 film vizyona girecek. 4 Kovan: Eylem Kaftan’ın yönetmenliğini yaptığı filmde Meryem Uzerli, Feyyaz Duman, Hakan Karsak, Burcu Salihoğlu ve Dizem Kaftan rol alıyor. “Kovan”, annesinin hastalığı üzerine Almanya’dan Artvin’e gelip arıcılıkla uğraşmaya başlayan bir kadının hikâyesini konu alıyor. 4 Randıman: Cezmi Baskın, Salih Kalyon, Yağmur Ün, Kerim Aydemir ve Feriha Eyüboğlu’nun rol aldığı “Randıman” adlı filmi, Mehmet Hoşnut yönetti. Komedi türündeki yapım, çalıştığı reklam ajansının önemli bir işi için çocukluğunun geçtiği ve fındık tarlalarında büyüdüğü Ordu’ya giden genç bir kızın başından geçen olaylar etrafında dönüyor. 4 Cin Baskını: Kadir Genç’in yönetmenliğini üstlendiği filmde Yağmur Çapal, Neslişah Ertürk, Göknil Gök ve Uğur Elaldı oynuyor. 4 Ölümsüzlerin Savaşı: Eric Roberts, Mindy Robinson, Bill Oberst Jr. ve Ronnie Nanos’ın başrollerinde yer aldığı “Ölümsüzlerin Savaşı”, aksiyon türünde bir film. 4 David Copperfield’ın Çok Kişisel Hikâyesi: Yazar Charles Dickens’ın eserinden uyarlanan filmde Dev Patel, Peter Capaldi, Hugh Laurie, Tilda Swinton ve Ben Whishaw rol alıyor. Filmin yönetmeni Armando Iannucci. 4 Ormandaki Cadı: Jordan Barker’ın yönettiği filmde Hannah Kasulka, Craig Arnold, Sasha Clements gib isimler rol alıyor. Film korku türünde.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear