16 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SİGORTA [email protected] 13 18 AĞUSTOS 2020 SALI Prim üretimi dünyada 6.3 trilyon dolar, Türkiye’de 11.2 milyar dolara çıktı Merkez’in faiz artırımına izin çıkmazsa ne olur? Merkez Bankası’nın bu haftaki toplantıda vereceği faiz kararı, piyasaların geleceğinde belirleyici rol oynayacak. Yaşanan kur dalgası ardından zaten piyasadaki faiz oranları yükselmişken, Merkez’in bu artışa resmi oranlarını artırarak mı yanıt vereceği, yoksa yine arka yollar deneyerek bu artışa ayak uydurmaya mı çalışacağı merak konusu. Aslında “Merkez Bankası’nın faiz kararı” derken artık bunun bankanın kendi kararı değil, siyasi otoritenin kararı olduğunu belirtmek gerekiyor. Çünkü hiçbir bağımsız Merkez Bankası, bu ortamda politika faiz oranlarını artırmadan edemez. Daha doğrusu bağımsız Merkez Bankası zaten bu duruma gelinmesine izin vermez, daha önceden önlemlerini alırdı. Merkez Bankası bağımsızlığının, yeni Cumhurbaşkanlığı sistemiyle birlikte tümüyle yok olduğu, artık siyasi otoriteye bağlandığı açık. Ekonomide yaşanan sıkıntılarda en önemli nedenlerden biri, artık politikacının verdiği para politikası kararları. İşte böyle bir Merkez Bankası’na sahip olduğumuz için bu haftaki karar için “Merkez Bankası’nın faiz artırımına siyasi otorite izin verecek mi” diye sormak daha yerinde olacak. İktisatçıların, piyasadaki oyuncuların tümü, böyle bir iklimde Merkez Bankası’nın mutlaka politika faiz oranlarını artırması gerektiği, piyasaların sakinleşmesi için önemli bir mesaj olacağı konusunda hemfikirler. Ancak yapılan ilk yoklamalar gösteriyor ki bu gerekliliğe rağmen piyasacıların çoğunluğu bu haftaki Merkez Bankası toplantısından faiz artırım kararı beklemiyor. Tek başına piyasadaki bu beklenti bile, “ekonominin kötü yönetildiği, gerekliliklerin yerine getirilmediği” tezimizi doğrular nitelikte. Piyasa oyuncularının çoğu siyasi otoritenin faiz takıntısını hatırlatarak Merkez Bankası’nın politika faizini artırmak yerine, geç likidite penceresi uygulamasını devreye sokacağını tahmin ediyor. Merkez’in zaten başka araçlarla yükselttiği fonlama faizini geç likidite faizine ağırlık vererek daha da artırabileceğini, fiili olarak bir şey değişmese de para politikasının iyice karmaşık hale geleceğini belirtiyorlar. Siyasi otorite daha önce de “Merkez faiz artırdı” denilmemesi için bu yolu denedi. Bunun yetmediği, sonunda Merkez’in çok daha yüksek faiz artırımları yapmak zorunda kaldığı da hatırlarda. Yani piyasacılar siyasi otoritenin aynı hatayı tekrarlamasını bekliyor. Bazı oyuncular ise Merkez’in sıkıştığı, küçük de olsa artırım yapacağı görüşünde. Halbuki Merkez Bankası’nın 34 puanlık faiz artırımı yapması gerekiyor. Buradaki kilit nokta yüzde 8.25 olan politika faiz oranının en azından enflasyon düzeyine, yani 12’ye kadar yükseltilmesi. Piyasa oyuncuları içinde bu gerekli hareketi bekleyen var mı derseniz, ben henüz böyle bir tahmine rastlamadım. Yeni dalgalar beklenebilir Konuştuğum bir piyasa analisti, Merkez Bankası’nın 1.5 puanlık faiz artırımına gitmek zorunda kalacağını tahmin ediyordu. Yani çok düşük bir artırımın etki yapmayacağını görüp gereken kadar olmasa da önemli sayılabilecek oranda faiz artırımı yapabilir görüşünde. Faiz artırımlarının yapacağı etki konusundaki piyasa beklentilerine gelince; Merkez Bankası faiz oranlarını 34 puan artırır enflasyona yakın bir yere getirirse, piyasaların buna çok olumlu tepki vereceği açık. Bu takdirde dolar kurunun 7.20 TL’nin altına gelmesi beklenebilir. Elbette son atak öncesindeki 6.85 TL’lik seviyeye gelinmesi beklenmemeli. Çünkü para politikasını yürütenlerin beceriksizliğinin yanında, hem dış faktörler hem de salgının yeniden yaygınlaşması riskleri, bunun da ötesinde eksideki net döviz rezervleri artık bu seviyeye geri dönülmesini engelleyecektir. Merkez’in 1.5 puanlık bir faiz artırıma gitmesi halinde ise piyasa yine olumlu etkilenecek, dolar kuru 7.20 TL’ye doğru inecektir. Ancak bu inişin kısa süreli olacağını, açıklanacak enflasyon rakamları, bu adımı yenilerinin izleyip izlemeyeceği gibi gelişmelere bakılarak kurdaki gerilemenin geçici olabileceği söylenebilir. Eylülde yeni dalga beklentisi kaybolmayacaktır. Çoğunluğun beklediği gibi Merkez Bankası bu hafta politika faizini artırmaz, başka yollarla piyasadaki fonlama faizlerini artırmaya devam ederse ne olur derseniz, bir tepki olacağı açık. Ancak bu tepkinin boyutunu piyasa faiz oranlarının ne kadar yükseltileceği, yanı sıra atılacak yan adımların niteliği belirleyecektir. Tabii ki bu tepki kısa süre için geçerli olacaktır. Merkez’in faiz artırmaması halinde, en geç birkaç hafta içinde yeni büyük dalgaların beklenmeye başlayacağına kesin gözüyle bakabiliriz. Yani ay başında yaşadığımız dalganın çok daha büyüklerini bu yıl bitmeden yaşama ihtimalimiz yükselir denilebilir. Tablo aslında çok açık: Zaten bozulan dengeler yanlış politikalarda ısrar edilince, pandemi sonrası iyice bozuldu. Enflasyon yükselmeye devam ediyor, döviz rezervlerimiz eridi, dış politikada kendimizi iyice sıkıştırdık, işsizlik ve yoksulluktaki artış hızlanırken, bütçe açıkları büyüyor, döviz ihtiyacı duran turizm ve azalan ihracatla iyice arttı. Buna rağmen faiz ve kur baskıda tutulup, en ihtiyaç duyulan zamanda yabancı sermayeye kafa tutulunca bunların yaşanması zaten kaçınılmazdı. Bunlar da yetmiyor feryatların büyüdüğü bu ortamda israfın simgesi olan saraylarımıza yenileri eklenip tanıtımları yapılıyor. Bayram sonrası yaşadığımız dalga, biriken gazın yarattığı küçük bir etkiydi. Yanlış kararlarla biriken gaz ve olası etkileri de büyümeye devam ediyor. Türkiye’nin payı azaldı Dünyadaki direkt prim üretiminde Türkiye’nin payı, geçen yılın sonunda binde 19’a indi. Bu oran, 2018’de binde 22 idi. Özellikle hayat branşında pay çok küçük. Sigortalı kişi sayısını artırmak ve sigorta sektörünün finans piyasası içindeki payını büyütmek için yeni arayışlar ve çabalar devam ederken, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından güncel açıklanan “Sigortacılık ve Bireysel Emeklilik Faaliyetleri Hakkında Rapor, 2019” başlıklı çalışma, Türkiye’nin bu alandaki payının dünyada azaldığını ortaya koydu. Bu yıl ilk kez yeni kurulan Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK) imzasıyla yayımlanan rapordaki detaylar özetle şöyle: GSYH’deki payı az n Geçen yıl dünya genelinde 6 trilyon 293 milyar dolarlık direkt sigorta primi üretimine ulaşıldı. Bu rakam 2018’de 6 trilyon 149 milyar dolardı. Bu kapsamda hayatdışı branşında prim üretimi 3 trilyon 267 milyar dolardan 3 trilyon 376 milyar dolara, hayat branşında da 2 trilyon 882 milyar dolardan 2 trilyon 916 milyar dolara yükseldi. n Türkiye’de ise direkt prim üretimi 10.5 milyar dolardan 11.2 milyar dolara çıktı. Bu üretim, hayatdışında 9 milyar dolardan 9.2 milyar dolara, hayatta ise 1.4 milyar dolardan 2 milyar dolara ulaştı. n Buna göre Türkiye’nin dünya prim üretimindeki payı yüzde 0.22’den yüzde 0.19’a geriledi. Bu oran, 2016 yılında yüzde 0.28’e kadar çıkmıştı. Türkiye’nin payı; hayatdışı branşta yüzde 0.28’den yüzde 0.27’ye düşerken, hayat branşında yüzde 0.05’ten yüzde 0.07’ye çıktı. Ancak dünya prim üretiminde hayatdışının payı yüzde 53.6, hayatın payı yüzde 46.4 olurken, bu oranlar Türkiye’de sırasıyla yüzde 82.1 ve yüzde 17.9. n Ayrıca sigorta sektörünün ekonomik içindeki yerini görme açısından önemli bir veri olan direkt prim üretiminin gayri safi yurtiçi hasıladaki (GSYH) payıyla ilgili sonuçlar da dikkat çekici. Bu oran dünya ortalamasında yüzde 7.23 olurken, Türkiye’de yüzde 1.48’de kalıyor. ‘Kişi başına’ arttı n Kişi başına prim üretimi açısından ise Türkiye’de küçük bir iyileşme görülse de dünya ortalaması İlk 6 ayda 50 milyon dolar Merkez Bankası tarafından yayımlanan ödemeler dengesi bilançosunda yer alan verilere göre uluslararası yatırımcıların Türkiye’de yaptığı doğrudan “sigorta, reasürans ve emeklilik fonları (zorunlu sosyal güvenlik hariç)” yatırımı ilk 6 ayda 50 milyon dolar oldu. Bu rakam, geçen yılın aynı döneminde 197 milyon dolardı. na bakıldığında sektörün alması gereken çok yol olduğu ortaya çıkıyor. 2018’de dünya ortalaması 682 dolar olan kişi başına prim üretimi 2019’da 818 dolara çıktı. Türkiye’de ise 128 dolardan 134 dolara yükseldi. Bu rakam Türkiye’de, 2016’da 164 dolara kadar çıkmıştı. Sağlık teknolojisi ‘startup’ları buluşacak NN Hayat ve Emeklilik’in, Hackquarters işbirliği ile sağlık teknolojisi alanında çalışan “startup”larla buluşacağı açıklandı. Verilen bilgiye göre “WhenHealthtechMeetsInsurance” adıyla sağlık teknolojisine yönelik en iyi iş fikirlerinin değer lendirileceği çevrimiçi inovasyon etkinliğinde, jürinin belirleyeceği projeler, şirketin bünyesinde hizmet verme hakkı elde edebilecek. “Nnstartupchallenge.com” adresinden online başvuruları başlayan etkinliğin kazananları ise 25 Ağustos’ta belli olacak. Uzmanlara göre, KOBİ’ler yapay zekânın karar verme mekanizmalarını üretim biçimlerine adapte ederek değer yaratmada avantaj sağlayabilir. Beklentileri karşılamanın yolu ‘dijital’den geçiyor Generali Sigorta uzmanları, KOBİ’ler için fark yaratmayı sağlayacak temel unsurlardan birinin dijitalleşme olduğuna vurgu yaparak bu alanda acil adımlar atılmasını önerdi. Adım atılmaması halinde yaşanabilecek tehlikelere de dikkat çeken uzmanlar, bunların en önemlisinin değişen müşteri beklentilerine uyum sağlayamamak olduğu belirtti. Bu nedenle KOBİ’ler dijital uygulamaları kullanarak müşteri ile daha iç içe olmalı, ihtiyaçlarını analiz ederek anlık kararlar verebilmeli. Yine, dijitalleşmeden iş sürecini ve varlıklarını sürdürmede zorluk yaşayacaklar. Ayrıca personel performans yönetiminde de sorunlar oluşacak. KOBİ’ler için yeni üretim biçimlerine adapte olamamak da dijitalleşememenin bir sonucu olarak ortaya çıkarken, büyüyememek ve farklı pazar ve müşterilere ulaşamamak da tehlikeler arasında. Fibaemeklilik’i portföyüne kattı Perakendecilik sektöründe yeni nesil sadakat çözümleri sunan Tan, mobil ödeme aracı Chippin’in üye işyeri ağını yeni markalarla genişletiyor. Bu kapsamda Fibaemeklilik ile anlaşma sağlandı. Verilen bilgiye göre, 4 binden fazla alışveriş noktasında kullanılan Chippin ile “Fibalı Yaşam Sigortası Plus”ı satın alan müşteriler, yüzde 25 oranında Chippin geri kazanacak. Tüketiciler, Chippin’i, Google Play ya da App Store’dan mobil cihazlarına indirerek kredi kartlarını bu uygulama üzerinden kullanabiliyor. SunExpress ile Güneş anlaştı SunExpress’in, Türkiye’ye gelen ziyaretçiler için Güneş Sigorta işbirliğiyle “Covid19 Turist Koruma ve Destek Sigortası” sunduğu açıklandı. Bu ürün ile Türkiye’ye seyahat eden kişilerin küresel Covid19 hastalığı kesin tanısı nedeniyle hastanede tedavi görmesi durumunda, hastanede yattığı süre boyunca tedavi masrafları güvence altında olacak. Avantajlı fiyatlara dikkat çeken yetkililer, SunExspress’in Türkiye’deki 14 şehirden Avrupa’daki 29 kente direkt ve tarifeli seferler sunduğunu vurguladı. Pandemi döneminde online kanal öne çıktı Anadolu Hayat Emeklilik’in, uygulaması “AHE Mobil”i yenilediği açıklandı. Verilen bilgiye göre birikimlerin, getirilerin ve taleplerin takip edilebildiği, katkı payı ve fonların kolayca değiştirebildiği uygulama, kullanıcı dostu tasarımıyla dikkat çekiyor. Müşteri odaklı yaklaşımla teknoloji yatırımlarına hız verdiklerini dile getiren genel müdür Yılmaz Ertürk, “Pandemi döneminde, kullanıcı dostu teknolojilerin ve tüketici ihtiyaçlarına cevap veren online kanalların ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladık” dedi. Ayrıca şirket, “App to app” adı verilen yeni bir teknolojiyle, grup şirketlerinden ürün satın alan müşterilerin uygulamadan uygulamaya şifresiz olarak rahatlıkla geçmesini sağlıyor. Yılmaz Ertürk ‘Küresel stratejimizin odağında iklim var’ Paris Anlaşması’nı kendine yol haritası olarak alan AXA’nın, yeni yayımladığı “2020 İklim Raporu”na göre 2019 yılında 12 milyar Avro’ya ulaşan yeşil yatırımlarının toplamını 2023 yılına kadar 24 milyar Avro’ya yükselt meyi hedeflediği açıklandı. Grup hedeflerinin Türkiye bölümündeki çalışmalarla ilgili bilgi veren AXA Sigorta Üst Yöneticisi (CEO) Yavuz Ölken, “İklim odağında oluşturduğu muz ve taahhütlerine sıkı bir şekilde bağlı olduğumuz kü resel stratejimiz, Türkiye’de gururla hayata geçirdiği miz Dünya Dostu Sigortacı lık yaklaşımı, bu yakla şım sonucunda orta ya çıkan ‘Dünya için Hareket Et’ projemiz ve daha nice adım larla belirlenen he deflere katkı sağla mak için kararlılıkla çalışıyoruz” dedi. Yavuz Ölken
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear