14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
HABER 5 13 AĞUSTOS 2020 PERŞEMBE Bilal Erdoğan’ın imam hatipten sınıf arkadaşı Aykut Emrah Polat, 280 milyonluk ihale almıştı ‘Arkadaş ihalesine’ erişim engeli Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın imam hatip lisesinden arkadaşı Aykut Emrah Polat’ın TMSF’nin düzenlediği ihaleyi 280 milyon TL’ye kazanmasına ilişkin habere erişim engeli geldi. Bilal Erdoğan’ın talebi üzerine İstanbul Anadolu 8. Sulh Ceza Hâkimliğinin kararında konuya ilişkin şu ifadeler yer aldı: “Dilekçe ve ekleri ile talebe konu yayınlar incelendiğinde; talepte bulunan hakkında çoğunlukla galiz küfür ve hakaretlerden oluşan düşünce ve eleştiri hürriyeti ile telifi kabil olmayan paylaşımları ve fotoğrafları yayımladıkları, bu şekilde talepte bulunanın kişilik haklarının ihlal edildiği anlaşıldığından talebin kabulüne karar vermek gerekmiştir.” İlkyapı İnşaat’ın sahibi olan Aykut Emrah Polat 2014 yılında Bilal Erdoğan, amcası Mustafa Erdoğan ve eniştesi Ziya İlgen’le birlikte Mehmet Gür’ün de ortak olduğu bir şirket kurmuştu. l Haber Merkezi 528 yılında inşa edilen tarihi Galata Kulesi’nin duvarlarına darbeli matkapla girdiler Restorasyon değil yıkım İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden (İBB) alınarak Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devredilen tarihi Galata Kulesi’nde beden duvarlarının darbeli mat kapla delindiği ortaya çıktı. İBB Kültür Varlıkları Daire Baş kanı Mahir Polat, “İstanbul’un en önem li kültür varlığının içerisinde bu tür bir vandalizmi görmek HAZAL OCAK gerçekten sarsıcıydı” dedi. İlgili tüm kurumları, tarihi ku leyi korumak için göreve çağı ran Polat, tarihi kuleye ilişkin onaylanmış bir restorasyon pro jesi olmadığını söyledi. İBB Kültür Varlıkları Daire Baş kanı Mahir Polat dün sosyal med ya hesabından tarihi kulenin be den duvarlarının darbeli matkap la delindiğini gösteren görüntüler paylaştı. Görüntülerin ardından İBB Koruma Uygulama ve Dene tim Müdürlüğü (KUDEB) yetkilile ri alana giderek tarihi kulede ince lemeler yapmak istedi ancak içeri alınmadı. Gazeteciler de içeri alın mazken, alanda uzun süre bekle yen İBB yetkilileri de tutanak tu tarak bölgeden ayrıldı. Bölgeye giden CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu da, “Galata Kulesi’ne yapılanları izle yince, IŞİD’in tarihi eserlere yap tığından daha farklı bir şey yapıl madığını gördüm” dedi. ‘Akıl alır gibi değil’ Cumhuriyet’in sorularını yanıtlayan Polat görüntüleri ilk gördüğünde sarsıldığını belirterek, “Gerçekten bu akıl alır gibi değil, böyle bir uygulama İstanbul’un en önemli kültür varlığının içerisinde bu tür bir vandalizmi görmek hele korumadan sorumlu kurumların uhdesinde olan böyle bir alanda bunu görmek gerçekten sarsıcıydı” diye konuştu. Kendi mülkiyetleri olsun olmasın tarihi yapılardaki uygulamaları takip ettiklerini belirten Polat, “KUDEB alanda tutanak tutmak ve uygulamayı belgelemek için orada fakat ne yazık ki içeri giremediler. Yapmak istediğimiz şey durumu belgeleyip savcılığa suç duyurusunda bulunmak ve bölge koruma kuruluna durumun tespitini yapmak çünkü durumu tespit etmek çok önemli. Videoda gördüğümüzün dışında da uygulamalar olabilir. İçerideki durumun bütününden haberdar değiliz, bunu yerinde incelemek gerekiyor. Tarihi yapıda böyle bir çalışmaya izin verilmesi mümkün değil. Onaylanmış bir uygulama olmadığı için restorasyon demekte zorlanıyoruz. Zaten uygulamanın kendisi de restorasyon tipinde bir uygulama değil. Tarihi beden duvarları ağır makineli cihazlarla ekipmanlarla parçalanarak yok ediliyor. Kabul edilebilir bir şey değil. Açıkçası restorasyon projesi hem yok, olsa bile bu tür bir uygulama restorasyonda kabul edilebilir bir uygulama değil. Tarihi beden duvarı geri dönüşsüz bir şekilde şu an tahrip edilmiş bir durumda. Çok travmatik bir durum” dedi. Tepkiler çığ gibi Öte yandan görüntüler sosyal medyada tepki topladı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Galata Kulesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden alınıp Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredilirken, tarihe ihanet edeceklerini söylemiştik. Restorasyon kılıfının ardına gizlenen bu ihanetten derhal vazgeçin!” ifadelerini kullandı. Galata Kulesi, İstanbul’un Galata semtinde bulunuyor. 528 yılında inşa edilen yapı, şehrin önemli sembolleri arasında. İstanbul Boğazı ve Haliç, kuleden panoramik olarak izlenebilmektedir. UNESCO, 2013’te kuleyi Dünya Mirası Geçici Listesi’ne dahil etti. BAKAN VE YARDIMCISI ÇELIŞTI ŞIRKET TANIDIK ÇIKTI Galata Kulesi’nin idaresi 16 Mayıs’tan beri Kulei Zemin Vakfı ve Vakıflar 1. Bölge Müdürlüğü’nde. Kulenin girişine asılan tabelada ‘Galata Kulesi Rölöve, restitüsyon, restorasyon ve mühendislik projelerinin hazırlanması, restoras yon ve müzeleştirme uygulama işi’nin ES Yapı Şehircilik Mimarlık Restorasyon Sanayi Ticaret Limited Şirketi tarafından yapıldığı görülüyor. Şirketin genel müdürlüğünü eski AKP İstanbul İl Yönetim Kurulu Üyesi Sevilay Tuncer Uludağ yapıyor. Galata Kulesi’ndeki yıkımın ortaya çıkması üzerine sosyal medya hesamından açıklama yapan Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ahmet Misbah Demircan,“Galata Kulesi ile ilgili olarak sosyal medyaya da intikal eden bazı uygulamalar, bakanlığımızın ilgili birimlerini de rahatsız etmiştir. Hilti ile duvarlar da sıva sökümü yapılması tarafımızca da uygun görülmemekte olup, gereken müdahale yapılmış ve yapı müteahhidinin dikkati çekilerek gereken işlemlerin yapılmasına başlanmıştır” dedi. Kültür ve Turizm Bakanı Meh met Nuri Ersoy ise “Sosyal medyada ‘Galata Kulesi’nin du varları yıkılıyor’ şeklindeki iddialar asılsızdır. Yıkılan kısımlar sonradan yapılan, Galata Kulesi’ne zarar veren kısımlardır. Restorasyonda kullanılan yöntemler konusunda ise ilgili firmaya gerekli yaptırım uygulana caktır” iddiasında bulundu. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada ise yapılan işlemin kuleye sonradan eklenen yapılardan ve deformasyona uğramış malzemelerden arındırılması olduğunu belirterek, “Yapılan teknik incelemelerde; kule zemin katındaki duvarın orijinal yapısının bozulduğu ve bu müdahalelerin yakın dönemde yapıldığı anlaşılmıştır. Galata Kulesi; insanlığın ortak mirası, İstanbul’un siluetinin ayrılmaz parçasıdır. Hassasiyetlerimizle uyuşmayan yöntemler kullanan yüklenici firmaya ise gerekli yaptırımlar uygu lanacaktır” denildi. SOYER, ALEVİ DERNEKLERİ BAŞKANLARI İLE GÖRÜŞTÜ İzmir’de diyalog merkezi kuruluyor İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Alevi toplumunun liderlerini makamında ağırladı. Belediye bünyesinde bir “İnanç Masası” kurulması yönünde gelen talep üzerine konuşan Soyer, “Belediyemizde bir diyalog merkezi oluşturuyoruz. Bu merkez toplum içinde haksızlığa uğramış, kendini ifade edememiş kim varsa doğrudan iletişime geçebileceği bir yapı olacak” dedi. Ziyarete, Alevi Bektaşi Federasyonu genel başkanı Hüseyin Güzelgül, Genel Başkan yardımcısı Yaşar Aydın, Hacıbektaş Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı Ercan Geçmez, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Başkanı Gani Kaplan, Alevi Kültür Dernekleri Genel Başkanı İsmet Kurt, Alevi Dernekler Federasyonu Genel Başkanı Celal Fırat ve Alevi Vakıflar Federasyonu Genel Başkanı Remzi Akbulut eşlik etti. Alevi toplumunun taleplerini dile getiren liderler, belediye bünyesinde bir inanç masası kurulması ve İzmir genelindeki 7 cemevinin Alevi toplumuna tahsis edilmesiyle ilgili taleplerini dile getirdi. Soyer, “Bir toplumu ileriye taşıyan şey demokrasidir. Farklılıklarımızı budadıkça refahtan, adaletten uzaklaşıyoruz. Demokrasi bir arada yaşamanın hukukudur. Biz belediyecilik anlayışımızı daha de mokratik bir yönetim anlayışını nasıl tesis edebileceğimiz üzerine kuruyoruz” dedi. Cemevlerinin statüsüyle ilgili de konuşan Soyer, bunu en başından beri hedeflediklerini, ancak Alevi toplumunun bu konuda ortak bir mutabakat içinde olması gerektiğini söyledi. Soyer, inanç masasıyla ilgili ise belediye bünyesinde diyalog merkezi kuracaklarını belirterek yanıt verdi. Soyer, “Bu merkez bu toplum içinde haksızlığa uğramış, kendini ifade edememiş kim varsa onlarla belediyemizin doğrudan iletişime geçebileceği bir yapı olacak. O yapının içinde bir inanç masası da olur. Çünkü bunun eksikliğini hissediyoruz. O masanın yetkilileri sorun ne ise çözümü için üzerine düşen ne varsa yapmakla mükellef olacak” dedi. l İZMİR/Cumhuriyet BAAHÇÇIKELLAİ’MDEAN Bu kez İYİ Parti’yi ‘es’ geçti MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Doğu Akdeniz’de yükselen gerilimlerin ülkemiz ve uluslararası siyaset gündeminin başköşesine yerleştiği bir dönemde Beyrut patlaması oldukça düşündürücü ve dikkat çekicidir. Yunanistan’ın diğer yanda arasında deniz sınırı olmayan Mısır’la geçersiz ve yok hükmünde bir anlaşma imzalaması ahlaksız bir tertiptir” dedi. Erken seçim tartışmalarıyla ilgili “Erken seçim tartışmaları mahzurludur, sinsi ve sivri bir amaca matuftur. Milletvekili genel seçimi 2023 yılının haziran ayında yapılacaktır” ifadelerini kullanan Bahçeli’nin açıklamasında bu kez İYİ Parti’den söz et memesi dikkat çekti. Bahçeli, yaptığı yazı lı açıklamada, “Evine dön” çağrısını yaptığı İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in “güçlendirilmiş parlamenter sistem” açıklamasına bu kez “sistem üzerinden” yanıt verdi. “Geleceğin temeli Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle atılmıştır” diyen Bahçeli, “Güçlendirilmiş parlamenter sistem özlemleri boşuna bir taleptir. Cumhuriyetin 100. yılına temel sorunlarını kökten bitirmiş bir ülke olarak ulaşmak öncelikli ve önemli hedefimizdir. Bu çerçevede erken seçim tartışmaları mahzurludur, sinsi ve sivri bir amaca matuftur” ifadelerini kullandı. Bahçeli, Mısır ile anlaşma imzalayan Yunanistan’a da tepki göstererek şunları kaydetti: “Türkiye’yle Almanya’da müzakere masasına oturan Yunanistan’ın, Mısır’la geçersiz ve yok hükmünde bir anlaşma imzalaması ahlaksız bir tertiptir. Türk milletinin şakası yoktur. Ayağımızın altında dolaşanın akıbeti ezilmektir. Nasıl ki 780 bin kilometrekarelik kara parçamızın tek bir taşından taviz vermiyorsak 460 bin kilometrekarelik Mavi Vatanımızın da tek bir damlasından vazgeçmemiz söz konusu olmayacaktır.” Açıklamasında Lozan Antlaşması’nı örnek gösteren Bahçeli, “Yunanistan Lozan Antlaşması’nı çiğnemektedir” ifadesini kullandı. l ANKARA/Cumhuriyet O maskeler teftiş fırçası değil! Bitmiyor, geçmiyor, çok bunaldık, bir sihirli değnek değsin ve aşı bulunsun, ilaç yapılsın, virüs ölsün, bu iş bitsin istiyoruz! Ama maalesef. Gerçekler taleplerimize yetişmiyor. Virüs, ölmek bir yana, umursamaz insanlarda şahane bir konak buldu, yerleştikçe yerleşiyor, çünkü o da yaşamak istiyor. Virüsün yaşamı bir canlıya yerleşmesine bağlı. Tek başına yaşayamaz. Konağı: İnsan. O insanın ağzından, burnundan, gözünden içine girecek. Boğazından aşağı, ciğerlerine inecek. Oraya yerleşip kemirecek, orada çoğaldıkça, insan yavaş yavaş ölecek! İşte o zaman virüs kendine yeni bir konak arayacak. Etrafta çok! Sokaklar, plajlar, cenazeler, düğünler, kalabalık minibüs, otobüsler, asker uğurlamaları, alışveriş merkezleri, kapalı ortamlar, partiler, eğlence mekânları, sıkış tepiş sosyalleşilen ortamlar, virüsün arayıp da bulamadığı yerler, birinden diğerine atlıyor! Bir taziye evine gidiyor, millet birbirine sarılmış teselli ederken virüs bayram yapıyor, düğünde halay çekerken, virüs de atlıyor herkesin ağzına burnuna. Maskeler inmiş, maskeler çenenin altında, maskeler kolda, maskeler arka cepte, maskeler çantanın içinde! Pardon, o maskeler teftiş fırçası değil! Teftiş fırçası, kullanmak için değil, komutan geldiği zaman gösterilecek diş fırçası. Maske buna döndü, takmamak için bin bir mazeret: Hava sıcak, bunalıyorum, kolay mı sanıyorsun ağzında maskeyle çalışmak? Sigara içiyorum, dondurma yalıyorum, kahvem var elimde, plajdayım burada da mı? Bunların hiçbiri mazeret değil. Oysa çok basit! Virüsten kurtulmanın, virüsle mücadele etmenin iki yolu var: Bireysel ve toplumsal. Toplumsal olarak alınan önlemlere kızıyoruz: Sokağa çıkma yasağı, toplanılan yerlerin kapatılması. Ekonomi çöktü, altından kalkılamıyor diye yeni normal koşullarda açıldı. O zaman bireysel çözümler. Aşının bulunması bir süreç işi. Bulunsa bile herkesin aşılanmasına yetmeyecek. İlaç? İlaç da yok. Şu anda neyle mi tedavi ediyorlar? Gripte kullandığımız ağrı kesici, ateş düşürücü, vitamin, kan sulandırıcı, o kadar. Daha ilacı da yok. Hocaları dinliyorum. Prof. Dr. Esin Şenol, ne kadar kısa ve öz açıklıyor: Yangın var ama söndürecek tüp yok. Ne yaparsın? Kaçarsın! Kaç! Yöneticiler canhıraş biçimde yangın tüpü yapmaya çalışıyor. Ama henüz yok ve olsa bile yangına yetmeyecek. O halde kaç. Kaçmak çok kolay, maskeni tak, kalabalığa girme, elini yıka! Virüs, en çok kalabalıktan yararlanıyor. Bulaş hızı arttı, çünkü artık kalabalık yaşıyoruz. Ölümcüllüğü azaldı. Çünkü virüs yaşamak istiyor! Bakın ne diyor uzmanlar: Bireylerin kendini bulaştan uzak tutması, aşı ve ilaç bulunmasından çok daha hızlı biçimde yayılmayı önleyecektir. Bireylere gelince üç türlü davranış biçimi gelişti: 1. Bize bir şey olmaz abi diye önlemleri boş verenler. Gençler, sorumsuzlar, kural sevmeyen, karşı çıkmayı marifet sayanlar, border line, yani zaten hayatı kaymış olanlar. Otobüste maskesiz oturup bir de ona buna öksüren okumuş yazmışı var. Bunlar kişilik bozukluğu olan tipler, virüsten beter. Çünkü böyle yaparak kendilerini değil, toplumu, karşılarındakini tehlikeye atıyorlar. 2. İlk ben öleceğim korkusuna kapılanlar: Bunlar önlemleri iyice abarttılar. Evden hiç dışarı çıkmıyor, hâlâ alışverişini yapmıyor, marketten gelen torbaları dezenfekte ediyor, eli yıkanmaktan buruşmuş, deri hastalıkları başlamış, dahası depresyona girmiş olanlar. Tehlikeli. Böyle yaşanamaz. 3. Akıllı ve tedirgin çoğunluk. Maskesiz dışarı çıkmıyor. Maskesi süs değil, hava geçirmeyen, ağzını, burnunu kapatan cinsten. Kalabalıklardan, kapalı yerlerden uzak duruyor. Sağlıklı besleniyor, vitaminlerini alıyor, bağışıklık sistemini yüksek tutuyor, uykusuna dikkat ediyor. Spor yapıyor, hareket ediyor. Bunalımdan kaçıyor, moral çok önemli. Tehlikenin farkında, sosyalleşirken kimseyle doğrudan temas etmiyor, sosyal mesafeye dikkat ediyor, 34 saatten fazla aynı ortamı paylaşmıyor. Abartmadan hijyene dikkat ediyor elini yıkamaktan, dezenfekte etmekten vazgeçmiyor, yeni normali uyguluyor. Herkes böyle yapsa, hasta sayısı artmayacak! Bu çağın felaketi, 3. Dünya Savaşı da buymuş! Önce yoksullar, çalışmak zorunda olanlar, yaşlılar, bünyesi zayıf ve hasta olanlar ölüyor. Bu demek değil ki gençler, sağlıklılar, zenginler, orta yaşlılara hiçbir şey olmadan yaşayacaklar. Virüs yakaladı mı ayırt etmiyor. Düşmanı yenecek silahımız henüz yok, ama korunma yollarını biliyoruz, bundan saklanmak bu kadar mı zor? AKP’de 12 ilçe başkanı istifa etti AKP Diyarbakır İl Başkanı Serdar Budak’ın kongre sürecinden dolayı istifasını istediği Bağlar, Bismil, Çınar, Dicle, Ergani, Hani, Hazro, Kayapınar, Kulp, Lice, Silvan ve Yenişehir ilçe başkanları önceki gün görevlerinden istifa etti. AKP Diyarbakır İl Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada, “İlçe kongreleri sürecinden dolayı ilçe başkanlığının önünü açmak, teşkilat başkanlığımıza rahat bir çalışma ortamı oluşturmak için istifa eden başkanlarımıza teşekkür ederiz” denildi. l İç Politika VEFAT İstanbul Üniversitesi emekli profesörlerinden, Bilge ve Tuğrul Tanyol’un babası, merhum Fethiye Tanyol’un eşi, Işıl Tanyol’un kayınpederi, Çağrı Tanyol’un dedesi, Cem Tanyol’un büyük dedesi, sosyoloji bilminin öncülerinden, eleştirmen, şair, düşünür CAHİT TANYOL Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 14 Ağustos 2020 günü Moda Camii’nde saat 15:00’de kılınacak cenaze namazı sonrasında Karacaahmet mezarlığında defnedilecektir. AİLESİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear