25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
EKONOMİ ekonomi@cumhuriyet.com.tr 11 27 TEMMUZ 2020 PAZARTESİ Büyük kamuözel işbirliği projelerinin hazırlanmasında bir defa değil bin defa dikkatli olunmalı Yurttaş 150 milyar dolarlık garantiyi ödemeye mahkum Prof. Dr. Uğur Emek: 13 Mart 1 Haziran arası pandemi döneminde Osmangazi Köprüsü dahil Gebzeİzmir otoyolunda, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nde ve Avrasya Tüneli’nde verilen gelir garantileri toplamı 1.5 milyar TL’dir. Başkent Üniversitesi İktisat Bölümü Başkanı ve eski Devlet Planlama Teşkilatı planlama uzmanı Prof. Dr. Uğur Emek, KamuÖzelİşbirliği (KÖİ) sözleşmelerinin parasal büyüklüğünün yüzde 78’inin 2008 yılı sonrasına ait olduğunu söyledi. İstanbul Havalimanı, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Akkuyu Nükleer Santralı ve şehir hastaneleri dahil yapılan bu projeleri kullansın ya da kullanmasın yurttaşa da büyük fatura çıkıyor. Uğur Emek’e göre, 150 milyar dolarlık bu garantilerin 81 milyarı şehir hastanelerinde kesinlikle vergi mükellefleri tarafından, diğerlerinde de kullanıma bağlı olarak hizmet kullanıcıları ve vergi mükelleflerince ödenecek. Pandemi süresinde 4 ay boyunca kullanılmayan ulaştırma projelerinde firmalara 1.5 milyar TL ödendiğine dikkat çeken Prof. Dr. Uğur Emek ile son yıllarda hız kazanan KÖİ projelerini ve eksikleri konuştuk. Yüzde 78’i son 12 yılda n Son yıllardaki KÖİ ve yapişletdevret projeleri bütçeye ne kadarlık yük getiriyor? 1980’li yıllardan bu yana imzalanan KÖİ sözleşmelerin parasal büyüklüğünün yüzde 78’i 2008 yılından sonrasına aittir. Toplam 156 milyar dolar değerindeki sözleşmelerin, 121 milyar dolarlık kısmı bu dönemde imzalandı. Bunların 66 milyar doları işletme hakkı devir (İHD) sözleşmesidir. Yaklaşık 55 milyar dolarındaki yeni yatırımlara ilişkin sözleşmeler ağırlıklı olarak sağlık ve ulaştırma sektörlerinde imzalandı. Yat limanları dışında ki ulaştırma projelerinde özel sektöre sözleşmede belirlenen kullanım miktarı ve ücret üzerinden gelir garantisi verilmektedir. Gerçekleşen gelir, sözleşmede belirlenenden daha düşükse aradaki farkı devlet, yani vergi mükellefleri ödemektedir. Bu ödemeler koşullu yükümlülüktür. Bu garantilerin toplamı yaklaşık 33.8 milyar dolardır. Ayrıca ulaştırma projelerinde Hazine ve Maliye Bakanlığı, şirketlerin bankalara olan kredi borçlarını gerektiğinde üstlenmek amacıyla 17.2 milyar dolar tutarında borç üstlenim taahhüdünde bulundu. 2022 yılı bütçe tahminine göre şehir hastanelerindeki kullanım ve hizmet bedeli ödemelerinin 25 yıllık toplam tutarı 81 milyar dolardır. Rus devletiyle imzalanan ve YİD yöntemiyle yaptırılan Akkuyu Nükleer Enerji Santralı’nda al ya da öde garantisi toplam 35.2 milyar dolardır. n Bu projelerin yurttaşın cebine etkisi nedir? 150 milyar dolarlık bu garantilerin 81 milyar doları şehir hastanelerinde kesinlikle vergi mükellefleri tarafından ödenecektir. Diğerlerinde de kullanıma bağlı olarak hizmet kullanıcıları ve vergi mükelleflerince ödenecektir. ŞEFFAFLIK YOK Pandemi süresinde kullanılmayan ulaştırma projelerinde firmalara 1.5 milyar TL ödendiğine dikkat çeken Prof. Dr. Uğur Emek’e göre 150 milyar dolarlık bu garantilerin 81 milyarı şehir hastanelerinde vergi mükelleflerince ödenecek. Emek, kurumların sözleşmelerden kaynaklanan borçlarının büyüklüğünü de kamuoyu ile şeffaf bir biçimde paylaşmadığını söylüyor. Bilkent Şehir Hastanesi yüzde 73 daha pahalı oldu n Bu projelerde yapılan belirgin hatalar ve eksikler nelerdir? Bu projeler uzun süreli sözleşmeler çerçevesinde yapılmaktadır. Geleceğin belirsizliğinde uzun süreli sözleşme yazmak kolay değildir. Uzun süreli sözleşmelere konu projeleri küçük tutmalı ve karmaşıklıktan kaçınmalıdır. Bu projelerin ihtiyaç analizleri objektif bir yönteme göre yapılmamaktadır. Dünya Bankası’na göre Türkiye’de ortalama KÖİ proje büyüklüğü 640 milyon dolardır ve 144 ülke içerisinde Türkiye ilk sıradadır. Bu projelerin hazırlanmasında ve sözleşmelerin yazılmasında bir defa değil bin defa dikkatli olunmalıdır. Aksi takdirde projeler öngörülen sürede bitmeyecek, maliyet artışları yaşanacak ve sözleşmeler sıkça revize edilecektir. Yaptığım araştırmaya göre Bakanlık çalışmasındaki trickleri ve maddi hataları düzelttikten sonra KÖİ yöntemiyle yapılan Bilkent Şehir Hastanesi’nin aslında geleneksel yönteme göre yüzde 73 daha pahalı olduğunu buldum. Maalesef mevzuata aykırı biçim de kurumlarımız bu sözleşmelerden kaynaklanan borçların büyüklüğünü şeffaf bir biçimde kamuoyuna rapor etmiyor. n Şehir hastanelerine akan para ve garantileri de göz önüne getirdiğimizde nerede yanlış yapıldı? Mevcut hastanelerin bir kısmının kapatılıp şehir merkezine görece uzak bölgelerde tek bir hastane bünyesinde toplanması ölçek ve kuruluş yeri seçimi sorunlarını da beraberinde getiriyor. Yapılan uluslararası akademik çalışmalarda optimal hastane kapasitesi 200600 yatak arasında değişiyor. Bu sınırların altındaki ve üstündeki hastanelerden verimlilik elde edilememektedir. Bizde 19 şehir hastanesinin 12’sinde yatak kapasitesi 1000’in, dördünde de 2 binin üzerindedir. Bu büyük kapasiteler hastanelerin operasyon maliyetlerini artırmakta, yönetimlerini zorlaştırmakta ve hastane içi ulaşım sorunu yaratmaktadır. Uluslararası uygulamalar teknolojinin hızlı değiştiği alanlarda uzun süreli KÖİ sözleşmesi yapılmasını tavsiye etmemektedir. Açılış kurdelesi kesmek siyasetçilerE cazip geliyor n Uzun dönemdir Türkiye’de kriz olmasına ve gelir getirmemesine rağmen bu projelerin yapımında neden ısrar ediliyor? Temel atmak ve açılış kurdelesi kesmek açısından bakıldığında, KÖİ siyasetçiler için gerçekten çok cazip bir yöntemdir. Siyasetçiler bir de eser bırakma kaygısıyla devasa projelere ilgi gösteriyor. Ayrıca devasa proje yapıp para kazanmak iş insanlarına da cazip geliyor. İlginç bir biçimde yurttaşlar da böyle büyük projeleri seviyor. Kanal İstanbul’da da böyle olacak sanırım. n Bu dönemden sonra KÖİ ve YİD projelerinde nasıl bir yöntem izlenmeli? Öncelikle kamu projelerinde optimal ölçek seçimine dikkat edilmelidir. Projelerin döngü yönetimi çerçevesinde ihtiyaç analizlerinde, fizibilite çalışmalarında, ihalelerin tasarımında, sözleşmelerin yazımında ve projelerin takip ve değerlendirmesinde çok özenli davranmalıdır. Proje geliştirme süreci şeffaf ve paydaş katılımına açık olmalıdır. Ayrıca projeler küçültüldüğü ölçüde, bu değerlendirmeler daha sağlıklı biçimde yapılabilecektir. Pandemide 1.5 milyar lira n Pandemi sürecinde otoyollar ve lam maliyetini karşılayacak gelir akı cinde geçiş ücretimiz 35 değil 18 do İstanbul Havalimanı marthaziran mının süresi de kısalır. Osmangazi lar olurdu. dönemi boyunca çok az kullanıldı. köprüsü üzerinden bunu örneklendi n Sadece pandemi döneminde öden Buralardaki garantilerin ödenme rebiliriz. Sözleşmeye göre günlük tra mesi gereken garanti ne kadar? mesi söz konusu olur mu? fik garantisi 40 bin otomobil ve geçiş Pandemi döneminde ulaştırma Sözleşmelere göre bu mümkün gö ücreti de 35 dolardır. Sözleşme süresi KÖİ projelerinin kullanılmadığı ve/ve rünmüyor. Devlet ihaleden önce bir de 15 yıldır. Üçünü çarptığımızda 7.7 ya çok az kullanıldığı bilinen bir ger talep tahmininde bulunuyor; özel sek milyar dolarlık gelir garantisi ortaya çektir. Sözleşme ücretlerine göre tör de buna güvenerek sözleşmeye çıkıyor. Sözleşme süresi 15 değil de bu okulların ilk tatil olduğu 13 Mart teklif veriyor. 30 yıl olsaydı (faiz giderini bir an için ve normalleşmenin başladığı 1 Hazi Türkiye’de KÖİ’lerin proje finans ihmal edersek) aynı geliri elde etmek ran tarihleri arasında dört ayda Os manı sözleşmelerinin süresi 1518 yıl için araç garanti miktarını ve geçiş üc mangazi Köprüsü dahil Gebzeİz arasındadır. Avrupa’da bu süre 27 yıl retini düşürebilirdik. Araç trafiğini sa mir otoyolunda, Yavuz Sultan Selim dır ve çok daha uzundur. bit tutarsak, 30 yıllık sözleşme süre Köprüsü’nde ve Avrasya Tüneli’nde Projeler büyür verilen gelir garanti se ve sözleşme süresi kısalırsa, Yüzde 82’si 8 firmanın elindE leri toplamı 1.5 milyar TL’dir (224 milyon projenin kâr ve fi dolar). Kullanıma bağ nansman gideri dahil top n Son yıllardaki devlet garantili projelerin çoğunun belli firmalara verildiğini görüyoruz, burada neler gözetiliyor? kiye’dendir. Bütün bun lı olarak bu ödeme lar bu sözleşmelerin ihalelerin lerin çoğu mil den sonra Türkiye’de de oligopolis li bütçeden tik bir piyasa yapısının oluştuğunu göster yapıldı. Diğer ülkelerdeki KÖİ piyasalarında da çok az mektedir. oyuncu faaliyet göstermektedir ve bu nedenle n Sözleşmeler yeterince açık mı? de bu piyasalar oligopolistik bir yapıdadır. Şehir has Sözleşmeler maalesef ticari sır gerekçesiyle kamu taneleri örneğinde, yaklaşık 31 bin yatak kapasitesi oyuyla paylaşılmıyor. Uluslararası iyi uygulamalara göre nin yüzde 72’si 4 firmanın kontrolündedir. 20082013 ara sözleşmelerin tamamının olmasa da önemli unsurlarının sında imzalanan sözleşmelerin parasal büyüklüğüne gö kamuoyuyla paylaşılması gerekmektedir. Başka her türlü re yüzde 82’sini 8 şirket kazandı. Dünya Bankası verilerine tüketiminde ödemelerinin karşılığını sorgulayabilen vatan göre dünyanın en büyük 10 KÖİ müteahhidi şirketin 5’i Tür daşlar, KÖİ projelerinde bu hakka sahip değil maalesef. Çalışan anneye bakıcı desteği 100 Avro arttı Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, çalışan annelere verilen eğitimli bakıcı desteğinin bu yıl aylık 200 Avro’dan 300 Avro’ya çıkarıldığını bildirdi. AB ile ortaklaşa finanse edilen ve Sosyal Güvenlik Kurumu’nca Ankara, İstanbul ve İzmir’de hayata geçirilen “Eğitimli Çocuk Bakıcıların Teşviki Yoluyla Kayıtlı Kadın İstihdamının Desteklenmesi Projesi sürüyor. Selçuk, 2021’deki desteğin 325 Avro’ya ve 2022’de de 350 Avro’ya çıkacağını belirtti. Projeden yararlanmak isteyen anneler, “www.sgkegitimlibakici.org” veya “www. sgk.gov.tr” internet adreslerinden edevlet şifresiyle başvuru yapılabiliyor. Kira kavgası, mağazaların kapanmasına yol açacak Salgın sonrasında dolar ve Avro endeksli kiralarda sektörüne göre yüzde 30 ile 50 arasında indirim yapan AVM yönetimleri, bunu cirodan yüzde 1015 gibi oranlarda artı pay isteyerek telafi etmeye çalışıyor. Mağaza sahipleri ise önlerini görememekten şikâyetçi. ORKA Grup Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, AVM’lerde kira problemi yaşadıklarını belirterek, anlayış göstermeyen 1520 alışveriş merkezinde mağazalarını kapatacaklarını açıkladı. Alışveriş merkezleri dolar ve Avro üzerinden aldıkları kiraları TL’ye çevirmenin kavgasından henüz çıkamadan, salgın süreci ile dükkânların tamamen kapanması riski ile karşılaştı. AVM’ler açıldı ama, kalabalık yerlerde bulunmaktan korkan müşteriler henüz tam anla mı ile AVM ve mağazaları dolduramıyor. İstanbul’un merkezindeki birçok AVM’de ise yüzde 30 oranında dükkânlar boşalırken, yeni kiracı bulma konusunda eskiden sıra yazan AVM yönetimleri de şimdi dükkânları açık tutmanın derdine düştü. Haziran ayında birçok AVM’nin 2019’a göre kiraları yüzde 50 oranında düşürdüğüne dikkat çeken mağaza sahipleri, ancak bu indirimin bile dükkânları 2021’de açık tutmaya yetmediğini ifade ediyorlar. AVM’ler ise her ay sonunda kapı giriş ve dükkân ciro rakamlarını mukayese ederek, farklı bir şekilde kira istemeye devam ediyorlar. Önümüzdeki 45 aydan sonra 2021’de AVM’lerden daha büyük bir kaçış gündeme gelebilir. l İHA Yerli startup’lara 1 milyonluk destek Vodafone, ilk müşterilerine ulaşmış, satış ve pazarlama eksikliğinden dola yı iş modelini ölçeklendiremeyen firmalar la işbirliği yaptığı girişim hızlandırma prog ramı “Voda fone Vitrin” ile startup’la ra yıllık 1 mil yon TL’ye ka dar dijital pa zarlama hiz meti verdiğini duyurdu. Halihazırda Tav Engin Aksoy la Stars, Asktrology ve Bartme gibi firma ların yer aldığı programla 2023 sonuna ka dar toplam 50 firmayla işbirliği yapılması, bu firmalara 75 milyon TL değerinde des tek sağlanması hedefleniyor. Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Engin Aksoy, söz konusu des tekler aracılığıyla firmalar için ek 600 mil yon TL’lik ekonomik değer yaratılmasının hedeflendiğini kaydetti. Eşiğin öbür tarafında… “Baro sistemi değişti. Ayasofya ibadete açılıyor. Sosyal medyanın kapatılması veya yakından denetlenmesi için hazırlıklar başladı. Böylece Türkiye’de, siyasal İslamın yaklaşık 17 yıldır ilerleyen “pasif karşıdevrimle restorasyon” sürecinde önemli bir eşik daha aşıldı”, demiştim. O gün aşılan eşiğin ait olduğu kapının üzerindeki tabelada, “Cumhuriyet yıkılmalıdır” yazıyordu. Bu eşik aklıma, Jason Stanley’in, Faşizm Nasıl İşler (How Fascism Works2018) başlıklı çalışmasında, Hitler’in, Alman liberal demokrasisinin örgütleyici ilkelerini ve kurumlarını yavaş yavaş, adım adım yıkma sürecini tanımlamak için, kullandığı Gleichschaltung sözcüğünü getirdi. Farklı bir zemin üzerinde Geçen hafta, eşiği aşınca ayak bastığımız zemini anlamaya yardımcı olacak şeyler yaşandı. Ayasofya’da Cumhurbaşkanı’nın katılımıyla büyük kitlesel bir namaz kılındı. Diyanet İşleri Bakanı elinde kılıçla hutbe okudu, Cumhuriyetin kurucularını bir kez daha lanetledi. Dışarıda büyük bir kalabalık halifeliğin geri getirilmesini istiyordu. Wall Street Journal’ın “Türkiye moderniteden geri dönüyor… Atatürk’ün seküler deneyi bitmiştir” yorumu, artık dünyada genel kabul gören algıyı yansıtıyordu. Eşiği aşınca ayak bastığımız zeminde, Siyasal İslamın İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma çabaları güçlenirken, kimi gelişmeler, bu çabaların arkasındaki mantığı mükemmel biçimde yansıtıyordu. Örneğin, siyasal İslamın yayın organı Yeni Şafak gazetesinde, Fatma Çelik imzalı bir çalışma, Osmanlı’da haremin erdemlerini överken, doğrudan köleciliği savunmuş, kadına bakışın arkasındaki varsayımı vurgulamış oluyordu: Kadın erkeğin malıdır (kölesidir). Tamamen erkeklerden oluşan bir heyet de Cumhurbaşkanı’nı, İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırmasını istemek için ziyaret ediyor, bir anlamda kadını mala çevirme çabaları yoğunlaşıyordu. Aynı günlerde polis, kadına şiddeti protesto eden kadınları şiddetle darp ediyor, erkek polisler kadınları avuçlayarak tutuklamaya çalışıyorlardı. Kısacası, ABD ve Avrupa’da halklar ülkelerinin sömürgeci, köleci geçmişini sorgularken, bu yeni zeminde, siyasal İslam kılıçla mülk edinme, kölecilik geleneğini canlandırmaya çalışıyordu. Yeni zeminde, insanın kanını donduran başka şeyler de vardı. 1978 yılında, Ankara’da yedi sosyalist gencin öldürüldüğü Bahçelievler katliamı, faillerinden Haluk Kırcı, bir TV programında cinayeti savundu, göğsünü gere gere “Beşini ben infaz ettim” dedi ve yer yerinden oynamadı… Bu sırada CHP Ayasofya’nın fiilen camiye dönüşmesiyle, Cumhuriyetin kurucularını hedef alan hakaretlerle, Anıtkabir’e girişin, Lozan’ın kutlanmasının yasaklanmasıyla çakışan günlerde CHP, kongresini yapıyordu. Kongrenin ana sloganı bir acemi komedyenin şakası gibiydi: “İktidarın yolu Kılıçdaroğlu”. Acemi komedyen derken, inanın, abartmıyorum. Bu başkanın portföyünde hangi başarı, kaç seçim, halkoylaması yenilgisi var? Cihaner’in, konferanstaki umutsuz konuşmasından ödünç alırsam: “Türkiye’nin rejim değişikliğinin müsebbibi milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına” kim oy verdi? Bu liderlik, “18 yıldır iktidarda olan AKP’nin hangi hamlesine engel olabildi. Kadın cinayetlerine mi… Enis Berberoğlu’nun dokunulmazlığının kaldırılmasına mı, neyine engel olabildi?” Bu hangi iktidarın yolu? Bu sosyal demokrat olmak iddiasındaki partinin asla değişmeyen başkanı Kılıçdaroğlu’nun, konuşmasında, “İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi” adını verdiği çözüm önerilerini sunmadan önce, Türkiye’nin önündeki beş temel sorun olarak kısaca söz ettiklerinin içinde laikliğe yönelik tehditlere değinilmiyordu. Hem de Ayasofya’nın açıldığı, Cumhuriyetin kurucularına hakaret edildiği, ikili hukukun gündeme geldiği, halifelik taleplerinin yükselmeye başladığı bir dönemde. Belli ki Kılıçdaroğlu da Türkiye’nin Gleichschaltung sürecini benimsemiş, partisini şekillenmekte olan bu zemin üzerinde konuşlandırmaya çalışıyor. Ancak bu süreç, geçmişte, hem de iki güçlü ekonominin ülkesinde savaşlara, büyük felaketlere yol açmıştı. Bu sürece ortak olanlar, sonuçlarının sorumluluğundan kurtulamazlar. Besbelli ki, bu sürece direnmek isteyenlerin, artık CHP’yi yeniden değerlendirmesi gerekiyor. Bayram şekeri uyarısı Esnaf ve Sanatkârlar Derneği (ESDER) Genel Başkanı Mahmut Çelikus, şekerleme, lokum ve bademşekeri yapımında maliyetin düşük tutulması için yapılan hilelere karşı yurttaşı uyardı. Çelikus, bazı ürünlerde şeker yerine glikoz ve fruktoz kullanıldığına işaret ederek, “Bu da maliyetleri düşürdüğü için ucuza satılıyor. Kalitesiz ürünlere rağbet edilmemeli” dedi. l AA
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear