14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
KÜLTÜR TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 13 12 TEMMUZ 2020 PAZAR İnternet sitesinde Aytekin Göktürk (yukarıda) ve Elif Koca’nınki (sağda) gibi tekil fotoğrafların yanı sıra hikâyeler ve editör yazıları bulunuyor. Pandeminin hafızası... “Korona Günlerinde Fotoğraf Ortaklaşa Bir Editoryal Fotoğraf Çalışması” ile karantinada yaşananlar sadece görsel değil, yazılı olarak da kayda geçildi. Koronavirüs salgınının etkisini göstermeye başladığı mart ayından “yeni normal” diye TOPLUMSAL SORUMLULUK ANLAYIŞIYLA... adlandırılan haziran ayına kadarki sürece kadar aslında tüm dünya, eşine çok sık rastlanmayan bir dö Korona Günlerinde Fotoğraf’ı (KGF) hayata geçiren ekip te geçti” dedi. Yurdalan, “Türkiye’deki yaygın fotoğraf anlayışın adına Özcan Yurdalan ile konuş da editörlü çalışmalara pek alış neme tanıklık etti. Hafı tuk. Yurdalan, bu tür çalışma kın değiliz. Oysa günümüzde fo zaları tazelemekte yarar ların 40 yıllık bir geçmişi oldu toğrafçılık hoşça vakit geçirmek var: Sokağa çıkma kı ğunu söyleyerek “Çalışma Fo için yapılan bireysel bir faaliyet sıtlamaları geldi, hafta toğraf Vakfı, Galata Fotoğrafha olarak önemli bir yere sahip olsa ORHUN ATMIŞ sonları sokaklar tamamen boştu. Bu dönemde imkânı olan çocuklar ve gençler evden eğitim almaya ça lıştı, bilgisayarlarla uzaktan eğitim verildi. Hayatımıza maske, eldiven, çeşitli dezenfektanlar girdi. Market ten alınan her türlü ürün, eve ge lir gelmez yıkandı. Da ha önce duyulmayan vi deolu görüşme program larıyla tanışıldı, toplantı Murat Baykara’nın pandemi döneminde mahrum kaldığımız dokunma hissini konu alan “Rüya” adlı çalışmasından. nesi Fotoğraf Akademisi, Nar Photos kadrolarının ilk çağrısıyla başladı. Her türlü toplumsal travma ve dönüşüm aşamasına fotoğraf aracılığıyla ‘dahil’ olabilmek için refleks geliştirmiş bu ekip, deprem dönemlerinde, siyasal/toplumsal itirazların yükseliş dönemlerinde olduğu gibi hayatın bu yeni evresinde de ‘toplumsal sorumluluk sahibi fotoğrafçılık’ anlayışıyla hareke da madalyonun bir de arka yüzü var. Özellikle hayata, kendine, topluma dair fotoğraflı hikâyeler anlatmak, bir durumu görünür kılmak, bir meseleyi paylaşmak için fotoğraf çekenler yarışmak yerine ortaklaşa üretim sürecine yatkın insanlardır. Fotoğraflı bir hikâyenin görünür hale gelmesinde editör katkısı ve tasarımcı dokunuşunun önemini bilirler” diye konuştu. lar çevrimiçi yapıldı, kadehler ekranlarla tokuşturuldu. Çoğu emekçi bu kadar şanslı değildi, sokağa çıkma kısıtlamala fazlasıyla. Aralarında bu işi sanata dökenler de vardı. rı onları kapsamıyordu, her gün işe gitmeye devam ettiler. Sağlık çalı 6 bin foto, Burcu Önal Yürüyen 200 hikâye şanlarının özverisi doğal Son yüzyılın bu olarak alkışlandı... Liste en kritik dönemi daha da uzayabilir. nin görsel belleğini oluşturmak ama Bütün bunlar yaşanırken fotoğraf cıyla bir grup fotoğrafçı tarafından çılar, yukarıda sayılan her anı istis “Korona Günlerinde Fotoğraf” adlı nasız kayıt altına alıyordu. Hem de ortaklaşa bir fotoğraf çalışması haya ta geçirildi. 19 fotoğrafçının çağrısı üzerine 33 fotoğraf editörünün görev aldığı, 360 fotoğrafçının katılım talebinde bulunduğu çalışma 3 Mayıs’ta başladı. Türkiye’nin 31 ve Almanya, Azerbaycan, Finlandiya, Fransa, İngiltere, Kanada ve Kosova’nın 10 farklı şehrinden katılımda bulunan fotoğrafçılar, iki ay süresince pandeminin kişisel ve toplumsal yansımalarını fotoğrafladı. Fotoğraf çalışmasında üretilen tekil fotoğraflar ve görsel hikâyelerin önemli bir kısmı, 1 Temmuz’dan itibaren “www.koronagunlerindefotograf.com” sitesinde yayımlanmaya başladı. Sosyal medya platformlarında da tanıtım ve duyuruları yapılan çalışma, yaklaşık 6 bin tekil fotoğrafı ve 200’ü aşkın görsel hikâyeyi içeriyor. Yani internet sitesi sadece bakıp geçilecek fotoğraflardan oluşmuyor; içinde makaleler, hikâyeler, şiirler ve bu dönemin yansımalarını hatırlatacak, üzerine düşünmeyi sağlayacak birçok eser var. Sedef Sebüktekin karantinada yazdı Alternatif müziğin sevilen isimlerinden Sedef Sebüktekin’in yeni teklisi “Gözün Doysun” yayımlandı. Şarkının söz ve müziği Sebüktekin’e ait. Sanatçı, şarkının karantina sürecinde hissettiklerinin dışavurumu olduğunu ifade ediyor. Sebüktekin, salgın döneminde Ezginin Günlüğü’nün “Kırk Yıllık Şarkılar” albümünde yer alan “Yastıklı Şarkı”yı da yeniden yorumlayarak dinleyiciyle buluşturmuştu. İBB’nin ‘Sahnebüs’ü çocuklar için yolda İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), şehrin sahne gösterilerine uzak kalan noktalarına Sahnebüs götürüyor. Sanatseverler ve çocuklar, İBB’nin gezici formattaki programıyla birçok etkinliği sokağında izleyebilecek. Gösterilerin ilki bugün saat 19.30’da Eyüpsultan Pirinççi köyünde yapılacak. İkinci gösteri ise yarın (13 Temmuz) Pendik Dolayoba Konutları’nda olacak. Gösterilerin ekim ayına kadar, her hafta sonu düzenlenmesi planlanıyor. Cem Pilevneli’den ‘Petek Pansiyon’ Cem Pilevneli’nin “Petek Pansiyon” albümü Kenan Doğulu prodüktörlüğünde 3 Temmuz itibarıyla tüm müzik platformlarında yerini aldı. 1995 doğumlu Pilevneli’nin albümünde altı şarkı bulunuyor. Albümde yer alan beş şarkının söz, müzik ve düzenlemesi sanatçıya ait. “Kayıp Aranıyor” şarkısının söz ve müziğinde ise Kenan Doğulu’nun da imzasını bulunuyor. TİYATRO EMEKÇİLERİ SORUNLARIN ÇÖZÜLMEMESİNE TEPKİ GÖSTERDİ Tiyatrolar yaşayacak Tiyatro emekçileri, koronavirüs salgını döneminde yaşadıkları sorunlara aylar geçmesine rağmen hâlâ çözüm bulunamaması ve tiyatroların kapalı olmasına ilişkin basın açıklaması yaptı. İstanbul’un Kadıköy ilçesindeki Moda Sahnesi’nde bir araya gelen tiyatro emekçileri eylemde “Ülkemizde tiyatronun ölmesine, yok olmasına asla izin vermeyeceğiz. Tiyatromuz yaşasın dedik, tiyatromuzu yaşatacağız” dedi. Eylemde, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Aile ile Sosyal Politikalar Bakanlığı tiyatro emekçilerinin yanında durmaya davet edildi. “Bizler, pandemi süreciyle birlikte hayatta kalma mücadelesi içinde olan sanat üreticileriyiz. Bu dönemde farklı işkolla rındaki tüm emekçilerle aynı kaderi paylaşıyor ve nefes almaya çalışıyoruz” denilen açıklamada tiyatroların yaşaması için, henüz yetkili ve sorumlu muhataplardan bir çözüm önerisi sunulmadığı belirtilerek şu taleplerde bulunuldu: n Tiyatrolanın KDV, Gelir Vergisi, Stopaj vergi oranları veniden düzenlenmeli, mevcut borçlarla ilgili düzenlemeler yapılmalı. n Elektrik, doğalgaz, su gibi giderlerimiz 2021 Ocak ayına kadar dondurulmalı, var olan borçlar taksitlendirilmeli ve sonrası için de indirim uygulanabilecek bir düzenleme yapılmalı. n 2021 Ocak ayına kadar tiyatroların salon kiralarına ilgili bakanlıkça destekte bulunulmalıdır. n Tiyatrolarda çalışan personelin maaşları ile ilgili destek olunmalı ve 2021 Ocak ayına kadar olan SGK primleri geçici bir yönerge ile ilgili bakanlıkça ödenmeli, geçmiş prim borçları ile ilgili düzenlemeler yapılmalı. n Tiyatro sezonu sağlıklı biçimde başlayana dek tüm tiyatro emekçilerinin asgari yaşamsal koşulları bireysel maddi desteklerle sağlanmalıdır. l Haber Merkezi DasDas açık havayla döndü DasDas, salgın nedeniyle ara verdiği gösterimlerine açık hava sahnesiyle geri döneceğini açıkladı. Ataşehir Metropol İstanbul’daki yerinde bu ay, “Joseph K.” (18 Temmuz), “Güle Güle Diva” (19 Temmuz) ve “Timsah” (23 Temmuz) oyunları sosyal mesafe düzeniyle hazırlanan DasDas açık hava sahnesinde gösterile Joseph K. oyununda Mert Fırat, Onur Dilber, Özgün Aydın ve Didem Balçın rol alıyor. cek. Hafta sonu ise mekân, çocuklar için “Uyku Nereye Kaçar” (19 Temmuz), “Göçebe” (12, 25 Temmuz), “Pi Hanım’ın Tarifsiz Kurabiyeleri” (16, 21 Temmuz), “Astro Ay’a Tırmanıyor” (18, 26 Temmuz) gibi DasDas çocuk oyunlarını seyirciyle buluşturacak. DasDas’ın biletleri www.dasdas.com.tr ve www. mobilet.com’da satışta. Salgının sanata etkileri tartışılıyor Orta Format Dergisi çatısı altında geçen hafta “Ortanormal” isimli çevrimiçi bir konuşma serisi başladı. Seri, güncel sanat alanındaki güvencesizlik ve salgın dönemi sonrası alternatif örgütlülük yöntemleri/stratejilerine odaklanıyor. 10 haftaya yayılan konuşma serisinde sanatçı, sanat eleştirmeni, akademisyen, sanatın diğer alanlarındaki örgütler, sanat hukukçusu gibi paydaşlar çeşitli konuşmalar yapacak. Bu ayki konuşmalar şöyle: 14 Temmuz Ebru Yetişkin ve Bager Akbay, 22 Temmuz Fırat Arapoğlu, 28 Temmuz Irmak Özer. Detaylar ve tüm program için: www.facebook.com/ortaformat ve www.instagram. com/ortaformatdergi/ Yavaş yavaş ölmemek için... Bugün 12 Temmuz. Bugün Şilili dünya şairi Neruda’nın yaş günü. 12 Temmuz 1904’te doğmuştu. Pablo Neruda’nın asıl adı bu değildi! Yazar olmasını istemeyen babasına inat daha 14 yaşında adını değiştirecekti... İsim seçiminde Çek yazar Jan Neruda’dan ilham almıştı. Yaşamıyla, üretkenliğiyle, eserleriyle 20. yüzyılın İspanyolca yazmış en özgün ve en verimli şairlerden biri oldu. Diplomatik meslek yaşamı... Aşkları... İspanya iç savaşı günlerinden başlayan devrimciliği… Ülkesinde Komünist Parti’ye katılması... Parti yasaklanınca sürgün yaşamı... Nâzım Hikmet’le, Salvador Allende ile dostlukları... 1971’de Nobel Edebiyat Ödülü’nü aldıktan sonra ülkesi Şili’ye dönüş... Cumhurbaşkanı Salvador Allende’nin 1973’teki askeri darbede öldürülmesinden birkaç gün sonra göz hapsinde tutulduğu evinde sonsuzluğa göçmüştü. Dolu dolu bir hayat. İleri geri kavgasında Neruda, çağlar boyu süregelen ileri geri kavgasında sadece usta bir şair değildi, aynı zamanda devrim ateşini tutuşturan bir neferdi de... “Bir de bana şiirlerin / Neden söz açmaz diye soruyorsunuz / Düşlerden yapraklardan / Doğduğun ülkenin koca yanardağlarından? / Gelin görün sokaklar kan / gelin görün / Sokaklar kan / gelin görün kanı / Sokaklar boyunca akan.” Akan kana rağmen aşkların türküsünü söylemekten vazgeçmedi... “Kiraz ağaçlarından ne yaparsa ilkyaz / onu yapmak istiyorum senden” demişti aşkı tarif ederken... Akan kana rağmen dünyayı kucaklamaktan, dünya şairi olmaktan, buğdayın türküsünü, emeğin türküsünü söylemekten vazgeçmedi: “Halkım ben, parmakla sayılmayan / Sesimde pırıl pırıl bir güç var / Karanlıkta boy atmaya / Sessizliği aşmaya...” Ufukları genişletmek için Bugün sizleri Neruda’nın çok sevdiğim bir şiiriyle baş başa bırakıyorum. Yavaş yavaş ölmemek için... Buyurun “Yavaşça Ölür Onlar” başlıklı şiir: “Yavaş yavaş ölürler Seyahat etmeyenler, Yavaş yavaş ölürler okumayanlar, müzik dinlemeyenler, vicdanlarında hoşgörmeyi barındırmayanlar. Yavaş yavaş ölürler, İzzetinefislerini yıkanlar Hiçbir zaman yardım istemeyenler. Yavaş yavaş ölürler Alışkanlıklara esir olanlar, her gün aynı yolları yürüyenler, Ufuklarını genişletmeyen ve değiştirmeyenler, Elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile girmeyen, veya bir yabancı ile konuşmayanlar. Yavaş yavaş ölürler İhtiraslardan ve verdikleri heyecanlardan kaçınanlar, tamir edilen kırık kalplerin gözlerindeki pırıltıyı görmek istemekten kaçınanlar yavaş yavaş ölürler. Yavaş yavaş ölürler Aşkta veya işte bedbaht olup istikamet değiştirmeyenler, Rüyalarını gerçekleştirmek için risk almayanlar, Hayatlarında bir kez dahi mantıklı tavsiyelerin dışına çıkmamış olanlar. Yavaş yavaş ölürler.” Ufkunuzu genişletmek için, rüyalarınızı gerçekleştirmek için, insan olmak için, yavaş yavaş ölmemek için politikacılara değil, şairlere kulak verin! Bol bol şiir okuyun ve paylaşın...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear