22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8 10 TEMMUZ 2020 CUMA TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN HABER Diriliş ittifakı temiz olmalı Ülkemizin bugün geçmekte olduğu zorlu dönemeçten çıkışı için önce durum iyice tespit edilmeli, bir yandan da bir “Dirilişsilkiniş reçetesi, yol haritası” yazılmalı, çizilmelidir. Son 18 yıldır ezilen, horlanan, sömürülen itilen, kakılan ve mevcut iktidarın ısrarla sırt çevirdiği, mağdur ettiği tüm kesimleri, artık “bıçağın kemiğe dayandığı” bir çizgide hissediyorlar ve seslerini giderek daha da cesurca yükseltiyorlar. Bir meydanda kıdem tazminatı hakkının ahlaksızca, vicdansızca gasp edilmeye çalışılmasına tepki veren emekçilerin feryadı, az ötede başka bir meydanda özgürce ve “diktatörlük sopasından vareste” örgütlenme haklarına el uzatılmasına karşı direnen avukatların, doktorların, mühendis ve mimarların sloganları, birbirine karışıyor. Güdümlü hukukun balyozu altında ezilmeye ve özgürlüklerinin boğazlanmasına artık tahammülü kalmayan milyonlarca mağdurun; gazeteci, televizyoncu, akademisyen, yazar, kamu ve özel sektör çalışanı insanın “Yeter artık” haykırışları, hemen ötedeki meydandan onların sesine ekleniyor. “İş kazası” diye yutturulmak ve dosyası kapatılmak istenen toplu işçi cinayetlerinin, “trafik kazası” diye unutturulmak istenen toplu taşıma cinayetlerinin kurban ve yakınları da bu hak ve adalet arayışını devasa bir “kreşendo”ya dönüştürmek üzere seslerini yükseltmekteler. Akademik özgürlükleri boğazlanan, her yaştan pırıl pırıl bilim insanları “Böyle gitmez” şiarı ile artık üzerlerindeki ölü toprağını silkelemek için yerlerinden doğrulmaktalar. Özetle (aslında özeti mümkün olmayan muazzam bir çığ kütlesini andıran) bu dirilişin bir tek şeye ihtiyacı var. O da bilinçli, dürüst, kararlı ve en önemlisi de “temiz” bir önderlik. Bu “temiz” tanımlamasını biraz aşağıda açmaya çalışacağım. Tarih bizlere (tabii ki ders almasını bilenlere) göstermiştir ki bir önceki cümlede temel ve vazgeçilmez özelliklerini saymaya çalıştığım evsafta bir önderlik, yaygın örgütlü bir siyasi önderlik olmalıdır. Yazının en başında tarifini yaptığım bu olağanüstü dönemden geçerken de bu tür bir önderlik, bir siyasi parti olabileceği gibi, çeşitli siyasi örgütlenmelerin de bir koalisyonu olabilir. Bu köşenin yazarını düzenli okuyanlar ve görselişitsel yaygın medyada dinleyenlerseyredenler gayet iyi bilir. Lafı eveleyip geveleyenlerden olmadım hiç. Bu tür bir örgütlenme, bugün Türkiye’de Cumhuriyet Halk Partisi tarafından üstlenilebilir. Bu tezime en sağlam gerekçe de CHP’yi yönetenlerin ve üyelerinin hep savunageldikleri “Cumhuriyeti kuran parti” olmalarıdır. Tam da bu gerekçeden yola çıkılarak “Cumhuriyeti yıkan (iç ve dış) siyasi ittifakların” karşısına dikilecek bir ideolojik malzemeyi, yani antiemperyalist, yani halkçı malzemeyi (harcı, çimentoyu, demiri, kumu, çakılı) ihtiva ettiği gerçeğinden söz edebiliriz. Bunun yanına, CHP’nin bu ülkenin en eski ve en yaygın siyasi teşkilatı olduğu gerçeğini koyunca, “adres” daha da iyi şekillenmektedir. Ancak bunun en az yukarıdaki 23 cümlede saydığım gerçekler kadar önemli (ve asla taviz verilmemesi gereken) bir koşulu vardır. Bu “koşul” da CHP’nin el ele vermesi gereken kol kola girebileceği unsurların, (yukarıda vurguladığım üzere) “bilinçli, dürüst, kararlı ve temiz” olmasıdır. Uzun uzun altını çizerek sıraladığım “mağdurlar kitlesi”ni arkasına alıp “Cumhuriyeti yıkım ekibi”ni iktidardan uzaklaştırabilecek bir ittifakın başarısı ancak ve ancak buna bağlıdır. CHP, bugün maalesef yaptığı üzere “Geçmişin emperyalist işbirlikçisi dış siyasetlerin mimarları, geçmişin sömürgen ekonomi siyasetlerinin tasarımcıları, geçmişin faşist ve özgürlük düşmanı siyasi muhtevalı isimleri ile kol kola girerek” bu işlevi asla ve kat’a yerine getiremez. Bu yanlış ve felaket anlamına gelecek “Zehirli ittifaklar reçetesi” de maalesef, 2002 faciasının mimarı “Hain, Yetmez Ama Evetçi, emperyalist işbirlikçisi liboş tayfası ve Cumhuriyeti yıkım ekibinin eski tayfaları ve miçoları” tarafından yineyeniden sinsice yazılmaktadır. Bir önceki cümlede kimleri kastettiğimi, isim isim, kurum kurum saymama gerek kaldı mı? Koluna girilecek, birlikte yürünecek unsurla, geçmişte emekçi kitlelerin, ezilmiş ve ezilmekte olan mağdur halkın, bu vatanı seven, asla demokratik, laik hukuk devleti ilkelerine ihanet etmemiş, etmeyi aklından bile geçirmemiş, geçirmeyecek “tertemiz” yani kirlenmemiş unsurlar olmalıdır. Emekten yana, demokrasiden, laiklikten ve özgürlüklerden yana kişi ve kuruluşlar olmalıdır. Sendikalar, kitlesini nüvesini, halkın temsilcilerinin oluşturduğu örgütler olmalıdır. Aksi takdirde, büyük bir enerji ve demokratik dirilişsilkiniş potansiyeli boşa harcanmış, heba edilmiş olur. Biz yineyeniden böyle nice “tarihi dönemeçler” bekler dururuz. CHP, yaklaşan kurultayında, bu nedenlerle sadece “parti organı” seçimlerine değil, bu muhtevaya ve bu muhtevayı ete kemiğe büründürecek gelecek yol haritalarına odaklanmalıdır.   Tarım destekleri devlet tarafından 13 yıldır olması gerektiği oranda uygulanmıyor Tarımda çok acil TARGEVBAŞKANI SAMİ DOĞAN: planlı döneme geçilmeli Covid19 sürecinde dünyada tarım ürünleri ve suyun stratejik ürünler olduğu gerçeğinin bir kez daha görüldüğüne dikkat çeken Sami Doğan, planlı tarım politikaları uygulandığı dönemde kendi kendine yeter durumda olan Türkiye’nin, Özal’la başlayan, üreticiyi terbiye eden ithalat serüveni nedeniyle dışa bağımlı hale geldiğini belirtti. MIYASE ILKNUR TARGEV Başkanı Sami Doğan, AKP döneminde de tarım Kanunu’nda tarım desteklerinin GSMH’nin en az yüzde 1’ i oranında olması hükmü bulunmasına rağmen 13 yıldır kanun hükmünün uygulanmadığını belirtti. Doğan, “İklim değişikliği senaryoları da göz önüne alınarak kısa, orta ve uzun dönemde tarımsal üretimi artırma yönünde planlama politikaları belirlenmeli” dedi. EŞGÜDÜM ŞART Temelleri Cumhuriyetin kuruluş yıllarında atılan “Milli Tarım Politikası”nın Özallı yıllardan başlayarak terk edilmesinin sonucu olarak dışa bağımlı hale gelen ve tarımda kendi kendine yeten ülke konumunu kaybeden Türkiye’nin Agroekolojik bölgelere bağlı ürün desenlerinin belirlenmesi. Demokratik üretici örgütlenmesi des tarım politikasının yeniden revize teklenmelidir. edilmesi son günlerin en çok tartışı Tarımsal sanayilerin lan konularından biri. Dünyayı sarsan pandemi sürecinde pek çok ülkenin tarım ürünleri ihracatını kıstığı ve tarımda üretimi artırıcı politikaları masaya yatırdığı bu dönemde liberal ekenomiye geçiyle birlikte dışa bağımlı hale gelen Türk tarımının sorunlarını ve yeniden kendi kendi gelişmesi için uygun hammadde ve finansman imkânları sağlanmalı. Tarım sektöründe uzun vadeli politika ve stratejilerin belirlenerek sürdürülebilir üretimin yapılabilmesi için başta parsel tanıtım bil ne yeter duruma gelmesi konusunda gileri olmak üzere, toprakla atılması gereken adımları eski Zira rın verim kabiliyetlerini, han at Odası başkanlarından ve halen Tarımsal Gelişme Eğitim ve Sosyal Dayanışma Vakfı (TARGEV) Başkanı Sami Doğan’la konuştuk. n Pandemi sonrasında tüm dünyada stratejik önemi haiz olduğu ortak kabul gören tarım bizde de tartışılıyor. Türkiye bir zamanlar gi ürünlerin ekildiğini, kullanılan girdileri ve diğer bilgilerin bulunduğu ve kayıt altına alındığı Tarım Bilgi Sistemi oluşturulmalı. Tarım ve Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Ziraat Mühendisleri Odası, STK lar ve belediyeler eşgü kendi kendine yeten birkaç ülke düm içinde çalışarak Ara den biriydi. Hangi yanlış politika zi Kullanım Planları hazırla lar bizi bu hale getirdi? Tarım, 83 milyon insanın beslen me gereksinmesini sağlaması, gide malı. Şehir ve çevre planları, Arazi kullanım Planlarına göre yapılmalı. rek payı azalmasına rağmen milli ge lire, istihdama ve ihracata dolaylı ya da doğrudan katkı sağlaması ve sanayinin hammade ihtiyacını karşılaması gibi rolleri dikkate alındığında ülkemiz için çok önemli bir sektördür. Tahıl, tütün, pamuk ambarı olan Anadolu ne ya minde de TZDK, Şeker Fabrikaları ve TEKEL eklenmiştir. Diğer taraftan 5 Nisan 1994 Ekonomik tedbirleriyle, özellikle 90’ların ikinci yarısından sonra ürün alımlarında görevli Tariş, Antbirlik, Çukobirlik, zık ki artık bu ürünle Trakyabirlik, Fiskobir ri ithal eder hale gel lik ve Taskobirlik gi miştir. Üretimin plan bi Tarım satış koopera lanması, yüksek girdi tifleri birliklerine des maliyetleri nedeniyle tekleme alım görevle üretim yapmakta zor ri verilmediğinden dev lanan çiftçinin tarım let desteğinden yok sal ürünleri üreticiler sun kalmış ve piyasala den satın alıp bir ölçü rı düzenleme görevleri de pazar garantisi sağ TARGEV Başkanı Sami Doğan ni yapma olanakları or layan kurum ve kuru tadan kalkmıştır. Öte luşlar Özal hükümetle yandan kısmi özerkleş ri döneminde bilinçli olarak zarar et meye karşın günümüzde olduğu gibi tirilerek, yok pahasına satılmıştır. hükümetlerin yıllardır bu kooperatif Bu dönemde TSEK, YEM SANAYİ, lerin yönetimlerine müdahalesi sür EBK, plansız bir şekilde özelleştiril mektedir. TMO ve ÇAYKUR gibi ku miş, bunlara AKP hükümetleri döne ruluşlar da özerk olmadıklarından popülist politikalardan ötürü verimli çalıştırılamamış ve tarımsal desteklemede günümüzde görevini yapamaz duruma getirilmişlerdir. Dolayısıyla ülkemizde ihmal edilen ve tutarlı tarım politikalarıyla desteklenmeyen tarım, en kötü durumda olan sektör haline gelmiştir. AKP döneminde de tarım kanununda tarım desteklerinin GSMH’nin en az yüzde 1’i oranında olması hükmü bulunmasına rağmen 13 yıldır kanun hükmü uygulanmıyor. n Pandemi sonrasında bütün ülkeler gibi Türkiye de sanırım dersini aldı ve ithalatçı politikalara son verdi gibi. Bundan sonra ne yapmalı. Özellikle meyve sebze ve hububat üretiminde. Risk ve belirsizliklere karşı üreticileri koruyacak daha rasyonel model olan Gelir Garanti Sistemi uygulamaya konmalı. Gıda arzının güvencesi için zorunlu buğday, bitkisel yağ, şekerpancarı et ve süt gibi ürünlerin üretimi artırı VEDAT ARIK larak iç talep, yerli üretimle karşılanmalı ve zorunlu olmadıkça ithal edilmemeli. Dış piyasalarda rekabet üstünlüğümüz olan meyve, sebze ve kesme çiçek ile istihdama katkıda bulunacak katma değeri yüksek ürünlerin üretimi teşvik edilmeli. Sıfır faizli kredi desteği genişletilerek devam etmeli, sıfır kredi sağlayan Ziraat Bankası yanında Türkiye genelinde diğer ticari bankaların da sistem içerisine girmesi sağlanmalı. Tarım sektörüne verilecek destek ve teşvikler 5 yıllık dönemleri kapsamalı, destek ve teşvik miktarları üreticinin planlama yapabilmesi için önceden açıklanmalı. Tarım işletmelerinin büyük bir kısmı rasyonel üretim faaliyetlerine imkân tanımayacak şekilde küçük ve çok parçalı. İşletme ölçeklerinin geliştirilmesi için gerekli önlemlerin alınması gerekiyor. Arazi pazarı geliştirilerek Arazi Ofisi Birimi kurulmalı. Eti her kesimin sofrasına getirmek mümkün Meralar azaldı ve bir de üstüne vergi geldi. Ucuz ete ulaşmak artık imkânsız mı ? 4 Hayvancılığın geliştirilmesinde engel teşkil eden ve meraların yok olmasına neden olacak Büyükşehir Belediye Kanunu mutlaka yeniden düzenlenmeli. 4 Hayvancılık işletmelerinin geçimlik düzeyden kurtarılarak, ekonomik işletmeler haline getirilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda işletmelerin damızlık üretim yapmaları desteklenmeli. 4 Sığır popülasyonundaki kültür ve melez hayvan oranlarının en az yüzde 90 düzeyine getirilmesi gerekmektedir. 4 Çiftçi ve yetiştiricilerin ihtiyaç duydukları krediyi yeterli miktarda ve istediği zamanda alabilmesini sağlayacak çiftçi bankası veya tarım bankası kurulmalı. 4 Bitkisel ve hayvansal ürünlerde fiyatların etkileyen en önemli kalem üretim girdileridir. Özellikle kimyevi gübre ve karma yemde tedarik ve fiyatlandırılmasında devlet müdahalesinin gerekli olduğu anlaşılıyor. 4 Aile çiftçiliği özendirilerek, ailelerin üretime katılması sağlanmalı. Otuz beş yaş altı insanların tarımsal üretime katılması için gereklidir. Ayrıca 35 yaş altında olup tarım sektöründe çalışan kadın ve erkeklerin sosyal güvenlik sağlık ve emeklilik primleri devlet tarafından ödenmeli. Bunlar uzun dönem içen yapılması gerekenler. Acil eylem planı olarak yapılması gerekenler neler? 4 Covid 19 salgınının dolar kurunu yükseltmesi nedeniyle, üretim açığı olan ürünlerin, sanayi yemi girdileri ve gübre başta olmak üzere ithalata bağımlı girdi İşletmelerde damızlık üretim desteklenmeli. lerin teminini sağlamak için, bu ürünlerde maliyet düşürücü etkin ticaret politikalarının uygunması. 4 2020 yılı mart ayı başından itibaren hızla artan döviz fiyatları dikkate alınarak, tarımsal girdi fiyatlarındaki KDV’nin yüzde 1’e düşürülerek girdi fiyatlarının sabit tutulmasına özen gösterip ürün maliyetlerinin makul bir seviyede tutulmasının sağlanması şart. 4 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı kanununda da gerekli değişiklikleri yapılarak amacı ne olursa olsun kesinlikle Mutlak Tarım Arazilerinin amaç dışı kullanımına izin verilmeyerek tarım arazilerinin korunması ve Covid 19 salgınını fırsat bilerek, Türkiye genelinde arazi kullanım planlaması yapılarak, ürün çeşitliliği ve üretimin sürekliliğini sağlayan ta rımsal üretim planlamasına geçişi sağlayacak Tarım Parselleri oluşturacak toplulaştırma çalışmalarına ivedilikle geçilmesi gerekiyor. 4 Mevcut tarım alanlarında kuraklığa dayanıklı bitki tür ve çeşitlerinin geliştirilmesi, ekim teknikleri ve toprak kullanım yönetimine yönelik araştırma çalışmalarına hemen başlanılmalı ve üniversite ve Tarım Bakanlığı’nda iklim değişikliği ile ilgili bağımsız birim oluşturulmalı. 4 Bitki su tüketim ilişkileri dikkate alınarak sulamanın yapılması ve bilinçsiz su tüketiminin önüne geçilmesi gerekmektedir. Su havzaları ve su kaynakları korunarak, doğal yaşamı tehdit eden HES’ler durdurulmalı ve suyun ticarileştirilmesi engellenmeli. TARIM, 35 YAŞ ALTI IÇIN CAZIP HALE GETIRILMELI Tarımsal pazarlama ve piyasa mekanizmalarının güçlendirilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda yasa çıkmasına rağmen bugüne kadar hiçbir faaliyeti olmayan vadeli işlemler piyasasının yani lisanslı depoculuğun mutlaka yaşama geçirilmesi gerekiyor. AB ve DTÖ politika ve kriterleri dikkate alınarak destekleme araçlarının yeniden belirlenmesi ve müdahale ve destekleme işlevlerini yapabilecek şekilde Tarımsal Destekleme Kurumunun oluşturması. Tarım satış kooperatif birliklerine geçmişte olduğu gibi yeniden destekleme alım görevleri verilmelidir, TMO, ET ve SÜT Kurumu bu amaca uygun olarak geliştirilmeli. Özellikle 2002 yılından sonra uygulanan destekleme politikalarında düzensizlik ve politikasızlık hâkim olduğu için üretici geleceğe yönelik plan yapamıyor. Sürekli değişiklikler üreticiyi üretimden koparıyor ve yapılan ödemelerde hem miktar az hem de zamansız. Bu nedenle tarımsal üretimi teşvik ve yönlendirici olamıyor. Aile çiftçiliği özendirilerek, ailelerin üretime katılması sağlanmalı. Bu özellikle 35 yaş altı insanların tarımsal üretime katılması için gerekli. Ayrıca 35 yaş altında olup tarım sektöründe çalışan kadın ve erkeklerin sosyal güvenlik primleri devlet tarafından ödenmeli.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear