25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 8 HAZİRAN 2020 PAZARTESİ EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: SERHAN EREN HABER Sosyal medyada kampanyaya dönüşen ‘Erkekler yerini bilsin’ akımı, KADEM’i rahatsız etti Kadınların ironisi değerleri zedelemiş! Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM), sosyal medyada kadınlar tarafından başlatılan “erkekler yerini bilsin” akımını “kınadıklarını” açıkladı. Hayatları boyunca maruz bırakıldıkları toplumsal cinsiyet rollerine dikkat çekmek isteyen kadınların başlattığı sosyal medya akı mı, KADEM’i rahatsız etti. Sosyal medya kullanıcıları günlük hayatta kadınlarla ilgili sıklıkla kullanılan ifadelerdeki kadının yerine erkeği koyarak ironik paylaşımlarda bulundu. Twitter’da gündeme oturan “erkekler yerini bilsin” akımına belediyeler, sanatçılar, gazeteciler ve binlerce kadın destek verdi. KADEM sosyal medya hesabı üzerinden yapılan açıklamada, “Adalet ve hakkaniyet ölçüsünde kadın ve erkeğin toplum içindeki varlığı, karşılıklı saygı ve anlayıştan geçer. Bir empati vurgusu olarak ortaya çıkan #erkekleryerinibilsin akımı inandığımız değerleri zedeleyecek boyuta ulaş mıştır. Bu durumu kınıyor ve reddediyoruz” denildi. Yönetim kurulu başkanlığını Dr. Saliha Okur Gümrükçüoğlu’nun yürüttüğü KADEM’de, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan Bayraktar, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı olarak görev yapıyor. l Haber Merkezi Hira Elbasan: Silah tutukluk yapmasaydı annem ölecekti. Şans eseri hayatta Zorbalıkta sınır yok İstanbul Kurtköy’de yaşayan Derya Elbasan (39) 20 yıllık evliliği boyunca gördüğü şiddet ve hakaret ler nedeniyle boşanma aşamasında ol duğu eşi Erol Elbasan tarafından ta bancayla öldürülmek istendi. Teda vi altına alınan Derya El basan, “Bana yumruk at tı, sonra cebindeki sila hı çıkarttı. Sonra diz çök ZEHRA ÖZDİLEK türdü. Ve iki kere tetiğe bastı. Ama silah tutukluk yaptı. Ondan davacıyım, iki dünyada da. Devletimin de gereke ni yapacağına inanıyorum” dedi. Olay yerinden kaçan Erol Elbasan, yakala narak gözaltına alındı. 19 yaşındaki Hira Elbasan (19) anne sinin şans eseri hayatta kaldığını be lirterek, “Şimdiye kadar 20’ye aşkın şikâyette bulunduk ama hep ertesi gü nü serbest bırakıldı. Ben annemi işe Derya Elbasan, bir süre önce cezaevinden tahliye edilen eşi tarafından silahla öldürülmek istendi. Derya Elbasan, “İki kere tetiğe bastı. Ama silah tutukluk yaptı. Ondan davacıyım, iki dünyada da” dedi. Kaçan Erol Elbasan, yakalanarak gözaltına alındı. gönderirken balkondayım, işten gelirken yine balkondayım. Psikolojim çöktü, yorulduk” diye konuştu. Elbasan, babasının cinayet işlediğinden dolayı yaklaşık 15 yıl hapis cezasının olduğunu, bir kısmını yattığını, şartlı tahliye ile cezaevinden çıktığını söyledi. 20’yi aşkın rapor Babasının, annesine sürekli şiddet uyguladığını anlatan Elbasan, “Şimdiye kadar 20’yi aşkın darp raporu alıp şikâyet ettik ama hiçbir işlem yapılmadı. Koruma kararları talep ettik sonuç alamadık. Annemin yüzü gözü morluk içinde. Anneme birşey olacak korku suyla yaşamaktan çok yoruldum. An nemi darp etmeden bir iki gün önce gittim şikâyet ettim ama fayda etmedi. Dedem bizi koru duğu için evine silahla ateş etti. Peşimizi asla bı rakmıyor. Devlet de her seferin de onu bırakıyor. Ben bu adamla nasıl savaşabili rim” dedi. l İSTANBUL Derya Elbasan TAHLİYE OLDU ÖLDÜRDÜ Konya’da, 44 suç kaydı olan ve kısa süre önce cezaevinden tahliye edilen Ahmet Ünal (47), birlikte yaşadığı kadını sokakta pompalı tüfekle vurarak öldürdü. İddiaya göre, Nurgül Ünver (36) ile birlikte yaşadığı Ahmet Ünal (47) arasında 3 gün önce bilinmeyen bir nedenle tartışma çıktı. Tartışmanın ardından evden ayrılan Nurgül Ünver aynı sokakta bulunan başka bir eve yerleşti. Ünal, akşam saatlerinde karşılaştığı ve tekrar tartıştığı Nilgün Ünver’i, pompalı tüfekle ateş ederek öldürdü. 44 suç kaydı bulunan ve kısa süre önce cezaevinden tahliye edilen Ahmet Ünal tutuklanarak cezaevine gönderildi. l AA ‘Dur ihtarına’ uymadığı için kurşunla vurulduğu belirlenen gencin ailesi Cumhuriyet’e konuştu: Cinayetin üstü örtülmesin ALİCAN ULUDAĞ Ankara’da, valiliğin “Dur iharına uymadı, kaçarken trafik kazasında öldü” dediği ancak kurşunla vurulduğu ortaya çıkan 21 yaşındaki Muhammed Alican Razı’nın ailesi ilk kez konuştu. Razı’nın ablası Ç.Ş, “Polisler bizi aradığında, ‘Kardeşiniz kazada öldü’ dediler. Polisler tarafından olaya kaza süsü verilmeye çalışıldığını düşünüyoruz” dedi. CİMER’e başvurarak oğlunun ölümünün üzerinin kapatılmamasını isteyen anne Gönül Razı ise oğlunun ölümünden sonra hiçbir devlet yetkilisinin kendilerini aramadığını söyledi. Muhammed Alican Razı’nın kullandığı araç, 25 Mayıs günü, Ankaraİstanbul Otoyolu Akıncı Gişeleri’nde uygulama yapan jandarma ekipleri tarafından durdurulmak istendi. “Dur” ihtarına uymayan Razı’nın aracı, yaşanan kovalamaca sonucunda İstanbul yolu üzerinde bulunan şehir giriş kapısına çarptı. Ankara Valiliği, olaydan sonra yaptığı açıklamada, aracın yol üzerindeki giriş takına çarptığını belirterek, “Sürücü M.A.R. isimli şahıs olay yerinde hayatını kaybetmiş, araçta yolcu olarak bulunan R.S. ise hafif yaralı olarak hastaneye kaldırılmıştır” dedi. Ancak yapılan otopside, “Razı’nın başının arkasından kurşunla vurulduğu” belirlendi. Mermi çekirdeği adli emanete alınırken, Razı’yı takip eden polis ve jandarmaların silahlarına el konuldu. ‘Polisler ateş açtı’ Cumhuriyet, olayın ardından aileye ulaştı. Abla Ç.Ş., olay sonrasında polislerin “delil karartmaya çalıştığını” belirterek, “Bize söylendiği kadarıyla polisler kaza süsü vermek ve öldürüldüğü anlaşılmasın diye ön camı patlatmışlar. Kardeşimin yanındaki cama da kan sürmüşler. Araçta, yanında bulunan R.S. adlı kızı da tehdit etmişler. Olayın üstünün kapatılmasından endişe ediyoruz” ifadelerini kullandı. Abla Ç.Ş., kardeşinin jandarmalardan kaçma gerekçesini ise “Kardeşim, daha önce sokağa çıkma yasağını ihlal ettiği için ceza aldı. Yeniden yakalanırsa daha çok ceza alır korkusuyla kaçmış” sözleriyle açıkladı. Anne Gönül Razı ise ağlayarak, “Babasını yeni kaybetmişti. Benim oğlumu suçsuz yere öldürdüler. Hiçbir devlet görevlisi arayıp da ‘Başınız sağolsun’ demedi” ifadelerini kullandı. Alican Razı’nın öldüğü kazada, yanında bulunan R.S., hastanedeki tedavisinin ardından taburcu edildi. Olayı yakın çevresine anlatan R.S., “Alican polislerden kaçtı, iki kere. Üçüncüsünde polisler bize ateş eti. Alican benim kafamı eğdirdi. Sonra kafamı kaldırdığımda kafası direksiyondaydı ve hareket etmiyordu. Ama hâlâ araba çalışıyordu ve (yola) devam ediyordu. Arabayı durduramadım ve bir yere çarptık. Koltuğun altında sıkışmıştım. İki bacağım kırık, belim iptal, kolum kırık. Alican arka koltuğa uçmuş. Her yerinden kan akıyordu. Benimle konuştu, yaşıyordu. O sırada yardım istedim” dedi. l ANKARA EN BAŞARILI BAŞKAN ‘MANSUR YAVAŞ’ ŞİDDETE KARŞI ‘MOR BUTON’ DEVREDE Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş, “Başkent Mobil” uygulamasına kadına karşı şiddetin ve kadın cinayetlerinin önlenmesi için “Mor Buton” özelliğinin eklendiğini duyurdu. Uygulamayı sosyal medyadan duyuran Yavaş, “Daima eşit yaşamın destekçisi olacağız” dedi. Türkiye’de son 10 yılda 2 bin 818 kadının cinayete kurban gittiğine dikkat çeken Yavaş, Aleyna Çakır’ı anımsattı. Yavaş, “Çakır’ı kaybetmek içimizi yaktı. Kadına yönelik şiddet insanlığın yüz karasıdır” dedi. “Mor Buton” ekranına acil durumlar için “ALO 155” hattına bildirilmesi yönünde uyarı mesajı da eklendi. l ANKARA 6 YAŞINDAKI YASIN BIN 528 GÜNDÜR KAYIP Yasin Şahin MEHMET KIZMAZ Konya’nın Akören ilçesine bağlı Belkuyu köyünde 4 Nisan 2016’da kaybolan 6 yaşındaki Yasin Şahin’den tam bin 528 gündür haber alınamadı. Acılı baba Yuvuz Şahin (41), yeterli soruşturmanın yapılmadığını ve kimsenin kendilerini aramadığını söyleyerek, “Sadece 15 gün aradılar, sonrasında ellerini çektiler. Araştırma yapılmadı. Bir adım bile ileri gitmedik. Hep geri gittik. Sesimizi duyuramadık. ‘Ne durumdasınız, ne ya palım’ diyen tek bir yetkili yok” dedi. Yasin, 5 kardeşten biriydi. Okul dönüşü oyun oynamak için saat 15.40 gibi evden ayrıldı. O saatten sonra küçük Yasin’den haber alınamıyor. “Kime sorarsak, ‘görmedik’ diyor. Anlamıyorum” diyen baba Şahin, yeterli soruşturma yapılmamasından şikâyetçi. Öte yandan, Yasin için sosyal medyada “#YasinŞahinBulunsun” etiketiyle başlatılan kampanya ile arama çalışmalarının yeniden başlaması için çağrıda bulunuldu. PİAR Araştırma Şirketi’nin 30 büyükşehir ve ilçelerinde gerçekleştirdiği “Büyükşehir belediyeleri memnuniyet düzeyi araştırması”nda, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş yüzde 73.2’lik oran ile birinci oldu. 30 Mayıs1 Haziran tarihlerinde, 18 yaş üzeri 65 bin 704 kişinin katılımıyla yapılan araştırmada ilk 10’da 7 CHP’li büyükşehir belediye başkanı yer aldı. Sıralama şu şekilde çıktı: “Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek ikinci (yüzde 64); Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu üçüncü (yüzde 63.2); Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur Altay dördüncü (yüzde 58.6); İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu beşinci (yüzde 57.2); Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar altıncı (yüzde 56.9); Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen yedinci (yüzde 56.1); İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer sekizinci (yüzde 55.8); Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin dokuzuncu (yüzde 55.6); Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanı Hayrettin Güngör onuncu (yüzde 54.0).” Araştırmada en başarılı büyükşehir ilçesi belediye başkanı, yüzde 72.9 ile CHP’li İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet oldu. Sıralama şu şekilde: “Merkezefendi Belediye Başkanı Şeniz Doğan (70.5); Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin (68.7); Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca (68.1); Konak Belediye Başkanı Abdül Batur (67.3); Nazilli Belediye Başkanı Kürşat Özcan (66.7); Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç (65.8); Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok (63.7); Çiğli Belediye Başkanı Utku Gümrükçü (63.1); Sultangazi Belediye Başkanı Abdurrahman Dursun (62.6)” l ANKARA/Cumhuriyet KONUTSEN BAŞKANI GÖZEL’DEN ‘KOŞULLAR İYİLEŞTİRİLSİN’ ÇAĞRISI Apartman görevlilerinin yükü arttı SEFA UYAR sı bir milyona yaklaşan apartman görevlilerinin çalışma koşulları Konut Görevlileri Sendikası (KonutSen) Başkanı Uğur nın yönetmelik ile belirlendiğini ancak görev tanımlarının tam Gözel, koronavirüs salgını ile olarak yapılmadığını söyledi. Gö birlikte yurttaşların evlerinde zel, “Meslektaşlarımız işverenle daha fazla zaman geçirdiğini ve Uğur Gözel rin insafına bırakıldı. Haklarının bu nedenle apartman görevli yönetmelik ile düzenlenme yo lerinin iş yükünün arttığını, görevlile luna gidilmesi ise anayasaya aykırılık re “sorumluluk dışı” işler yaptırıldığını teşkil etmekte” dedi. belirtti. Gözel, “Apartman görevlilerine gerekli koruyucu malzeme temin edil ‘Sorumluluk dışı işler’ meden iş yaptırılıyor” dedi. Salgın süreci ile “apartman görevlile Cumhuriyet’e konuşan Gözel, sayı rine, apartman yönetimi ve sakinlerin ce sorumluluk dışı işler yaptırıldığını ve mevzuattaki eksik hükümler nedeniyle yönetimlerin yetkilerini kötüye kullandığını” kaydeden Gözel, “Apartmanların ilaçlanması ve evde kalanların tüm market alışverişleri yaptırılmakta. Günlük ihtiyaçlarının karşılanması zaruri olan insanların sayısının artması apartman görevlilerini alışveriş dışında hiçbir iş yapamayacak duruma getirdi” dedi. Gözel, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na da apartman görevlilerinin koşullarının iyileştirilmesi için çağrıda bulundu. l ANKARA Güç zehirlenmesi... Şaşıp kalırsınız önceleri. “Nasıl oluyor da aklı başında olması gereken bu insanlar böyle akıldışı kararları veriyor?” dersiniz. Ülkenin en birlik içinde olması gereken bir dönemde bu ayrımcılık, bu öfke, bu kin, bunca iftira, nasıl oluyor da bir siyaset yöntemi olabiliyor? Birleştirici olması gereken Cumhurbaşkanı, nasıl oluyor da bir parti başkanı olmanın ayrımını yaşayabiliyor? Bu soruların mantıklı bir yanıtını bulamazsınız, çünkü böyle bir yanıt yoktur. Tersine, liderin çevresini kuşatmış Saray bendeleri, kimi zaman bile bile, kimi zaman körü körüne onun her söylediğini alkışlar, her yaptığına hayranlık gösterirler. İşte, “Güç Zehirlenmesi” budur. Güç, artık bu durumda beyni uyuşturan toksik bir etki yaparak sadece kendisi için çalışan bir odak olmuştur. Ama bu olgu öyle birdenbire olmaz. “Güç zehirlenmesi” üç aşamada oluşur. HHH Birinci aşama: “Güç toplama” evresidir. Bu aşamada, lider ve grubu çevrelerine “güven verici” söylemler, bu söylemleri destekleyen eylemler ile çevre beklentisine karşılık vermeye çalışırlar. Önceki dönemde “unutulanlar”, “görmezden gelinenler”, “hakları verilmeyen ya da verilmediğine inananlar” bu aşamanın destekçileri olurlar. Buna eklenen “daha özgür olmayı uman” çevrelerin desteği, bu tabanın gücüne daha da haklılık kazandırır. Bu aşama, AKP’nin kuruluşuna ve lider kadrosunun toplumun kent yaşamına susamış ama ulaşamamış kesimine dayanmasına denk gelir. Bu aşamada, sonradan “yetmez ama evetçiler” olarak bilinecek kesimi de verdikleri destekle bu kadronun özgüvenini artırmıştır. “İslamın iktidarı” söylemi de bu kesimleri haklılığına inandıran bir anahtar işlevi görmüştür. Dünyada hüküm sürmüş diktatörler, otokratlar, oligarklar bu aşamada hep bu yolu izlemiştir. Hitler, Alman toplumunu Versay Antlaşması’yla kandırılmış bir toplum olduğuna inandırmış, Yahudileri hedef göstermiştir. Mussolini, İtalya’nın dünyada hakkı olandan yoksun bırakıldığını öne sürerek güç toplamıştır. Franco, Salazar, Şili diktatörü Pinochet, Arjantin diktatörü Videla hep güç toplama aşamasında toplumsal beklentileri işleyerek çevrelerini etkilemiştir. HHH İkinci aşama: Bu güçle neler yapabilirim? Bu aşama, “gücün artık toplandığı” aşamadır. Şimdi bu güçle “nelerin yapılabileceği” test edilecektir. Güç, sosyal psikolojinin çok iyi saptadığı gibi, “karşıt direnme noktaları” oluşturacaktır. Bu aşamada, henüz varlığını koruyan muhalefet, özgürlükleri kısıtlanan aydın çevreler, basın yayın kuruluşları, örgütlü sendikalar, meslek kuruluşları artık nereye gittiği anlaşılan bu “GÜÇ Merkezi”nin karşısına çıkacak, karşıt güç olma çabalarına girişeceklerdir. Bu aşama, tartışmaların sertleştiği, entrikalara başvurulduğu, GÜÇ kaynağının kuralların dışına çıkmaya başladığı, yasal sınırların zorlandığı, amaçların araçları serbest bıraktığı evredir. Tam bu evrede, AKP ve lider kadroları FETÖ cemaati ile düşman kardeşler durumuna gelmiştir. Çünkü, “güçlenme aşamasında” menzil kardeşleri olan AKP ve FETÖ cemaati, iş iktidarı paylaşmaya dönüşünce, düşman kardeşler olmuşlardır. Bu aşamayı biliyoruz. GÜÇ, deneye deneye baskısını artırmakta, karşılaştığı direncin biçimine ve dozuna göre tutumunu ayarlamaktadır. Türkiye’de bu aşama referanduma kadar sürmüş, referandumla Tek Adam sistemine dönüşen, parlamenter demokrasiyi ortadan kaldıran değişim yeni bir evreye geçmiştir. HHH Üçüncü Aşama: Güç zehirlenmesi. Bu aşamada artık parti de geri plana atılmış, Tek Adam her kararın sahibi olma yetkisini kazanmıştır. Artık kendisini denetleyecek hiçbir güç kalmamıştır. Parlamento, görünüşte vardır ama iktidarı denetleme gücüne sahip değildir. Sadece eleştiren, isteklerini belirten, öneriler getiren bir organ olmakla yetinmektedir. Parti içinde, Tek Adam’ı eleştiren kimse kalmamıştır. Tek Adam, ancak ikna edilirse, gücünün kabul edilişine bağlı olarak önerilere kulak verirse bir şeyi dinleyen duruma gelmiştir. O, artık her şeyi ama her şeyi yapabileceğine inanan bir “dokunmazlık zırhına bürünmüş” yüce kişidir. Onu eleştirenler, kutsal varlığa karşı çıkmış duruma girerler. “Onun iktidarı” kutsallaşmıştır. O da buna karşı çıkmamakta, kendisinin özel bir misyonla görevlendirildiğine inanmaktadır. Bu durum, “Güç Zehirlenmesi”dir. Bu zehirlenmenin tedavisi ise zehirlenen kişinin iktidardan uzaklaştırılarak “kendi insani sınırlarına” dönmesinin sağlanmasıdır. Bu toksik etkiden kurtulma, hem kişinin şahsı için, hem de partisi için yararlı olur. Ülkesine yapabileceği en büyük hizmet de budur...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear