25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 1 HAZİRAN 2020 PAZARTESİ EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: EMİNE BİLGET DİZİ CUMHURIYET, MESLEK ÖRGÜTLERININ SESI OLUYOR 12 Vesayetçi bir anlayış İktidar, TMMOB ve bazı akademik meslek birliklerini engel olarak görmektedir MURAT KAPIKIRAN TMMOB ZIRAAT MÜHENDISLERI ODASI İSTANBUL ŞUBE BAŞKANI Eleştiren, özgür, katılımcı, demokratik, çoğulcu toplumlar mı gelişir, biat eden, tekçi toplumlar mı? Bu soruyu şöyle de sorabiliriz: Her şeyi ben bilirim, ben yaparım, madem beni seçtiniz o zaman benim dediğimi herkes yapacak diyen yönetim anlayışı mı başarı sağlar fikirlerin özgürce tartışıldığı, katılımcı demokratik, özerk, özgür, üretken, örgütlü grupların olduğu toplumların oluşmasını sağlayan, buna destek veren yönetim anlayışı mı? 1970’lerde dünyada baş gösteren, 1980’de Türkiye’yi de içine alan süreçte kamu varlıklarına göz diken özelleştirmeci, kamu yararı gözetmeyen, tek hedefi daha fazla kâr elde etmek olan neoliberal yeni dünya düzeni oyuncuları; toz duman içinde, darbeler, müdahaleler, örgütsüzleştirmeler, yasal düzenlemeler ve ekonomik baskılarla kamunun çıkarlarını, doğal kaynakları, çevre ve tarihi değerleri, kültürel mirası, tarım ve sanayi üretimini, sanat ve tekniği, emeği, tohumu, toprağı, suyu metalaştırıp, ticarileştirip ele geçirmeye, kendileri ortak olup bizi üretmeyen pazar haline getirmek için çalışmaya devam etmektedirler. Cendere altına almak İşte tam bu noktada ülkemizde kamu yararını esas alan, kamu kurumu niteliğindeki akademik meslek birlikleri, çok değerli bir işlevi yerine getirirler. Kamu otoritesinin stratejik, ekonomi/politik, siyasi veya ideolojik, küresel güçlerin baskısı altında veya iradi yönelimlerinin oluşturacağı tahribatlar bakımından, kamu ve kaynakların korunmasının sağlanması açısından önemli görevler ifa ederler. Devlet ve hükümetlerin küresel güçler ve yerel uzantıları ile çeşitli bağımlılık ilişkileri bakımından cendere altına alınması durumunda kamu kaynaklarının, kamu hazinesinin ve kamunun haklarının korunmasında hukuk yoluyla mücadele ederler. Sadece bu işlevleri, yetki alanlarının geliştirilerek güçlendirilmesinin sağlanması için yeterli bir gerekçedir. TMMOB ve bağlı odalar ülkemiz için yerel, ulusal, bölgesel ve hatta uluslararası ekolojik, kamusal, kültürel, ekonomik varlıkların korunması için birçok ülkede bulunmayan bir şans ve realitedir. Kim için ne için? Meslek odaları bir kez daha mevzuat olarak zayıflatılmaya çalışılmaktadır. Seçim sistemi değiştirilerek yönetimlerin işlevsizleştirilmesi, bakanlıkların idarimali denetimi aracılığıyla üzerinde vesayet kurulması ve en önemli faaliyet alanlarından birisi olan mesleki denetim faaliyetlerinin ortadan kaldırılması, oda çalışmalarının kısıtlanmaya çalışılması kim için ve ne için gereklidir? 1973 sonrası Teoman Öztürk’ün başkanlığı ve üyelerinin iradesi ile kamucu ve emek yanlısı çizgisi netleşen TMMOB’ye çeşitli dönemlerde yasal düzenlemelerle ayar verme girişimlerinde bulunulmuştur. Cumhurbaşkanı’nın serzenişlerinden sonra AKP Grup Başkan Vekili Naci Bostancı’nın yasa değişikliği önergesine gerekçe olarak ifade ettiği “..Esasen bu kurumlar seçimlerle teşekkül eden irade arasında tutarlı ve birbirini teyit eden bir yapıya sahip olsalar..” cümlesinde vücut bulan çoğulculuğu reddeden, antidemokratik, vesayetçi anlayış bir kez daha göstermiştir ki iktidar, TMMOB ve bazı meslek birliklerini engel olarak görmektedir. TMMOB nedir? TMMOB, mesleki, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda ülkemizdeki mühendisleri ve mimarları temsil etmek, onların hak ve çıkarlarını halkın çıkarları temelinde korumak ve geliştirmek, mesleki, sosyal ve kültürel gelişmelerini sağlamak ve mesleki birikimlerini toplum yararına kullanmalarının zeminini yaratmakla görevli bir örgüttür. Meslek alanlarıyla ilgili gelişmelerin ve politikaların sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel boyutlarını bilimsel analizlerle derinlemesine kavramak, yorumlamak ve toplumu bilgilendirmek; bu politikaların toplum yararına düzenlenmesi için öneriler geliştirmek ve bunların yaşama geçirilmesi, bağımsız ve demokratik bir Türkiye’nin yaratılması için mücadele eden kamu kuruluşu niteliğinde bir meslek kuruluşudur. TMMOB, demokratik seçimlerle yönetime gelen, idari ve mali olarak genel kurullarında denetlenen, her türlü iş ve işlemleri kamuoyu bilgisi ve denetimine açık, huzur hakkı almadan gönüllü olarak mevzuatı doğrultusunda görevini yürüten, sırtını siyasi iktidara yaslayarak kişisel çıkarları için makammevki peşinde koşmayan, gücünü yalnızca üyesinden ve örgütünden alan bir yönetim anlayışı ile çalışmaktadır. “Meslek odaları, yasal düzenlemelerde kamu ve doğa hakları bağlamında taraftır. Anayasa ve ilgili yasaların verdiği görevler çerçevesinde her dönem olduğu gibi kamu yararını esas alarak iktidar odaklarına karşı üyelerinin ve kamu yararı faaliyetlerinden dolayı halkın desteği ile demokratik muhalefetin en güçlü bileşenlerinden olmaya devam edecektir.” ‘HALKIN VİCDANI’ TMMOB , köklü, kurumsal, güçlü uluslararası ilişkilere sahip, kamu kuruluşu niteliğinde bir kuruluştur. Türkiye’nin mühendis, mimar ve şehir plancılarının mesleki/demokratik örgütüdür. İç düzenlemelerini üyelerinin katılımcı, çoğulcu ve demokratik katkıları ile yaparak üye tabanında ve halk nezdinde güven kazanmış, halkla bütünleşmiş ve “halkın vicdanı” olmuştur. Bu uğurda 1978 yılında Adana çiftçileri ile beraber egemen ağalık sistemine karşı yürüttüğü kooperatifçilik, KÖYKOOP çalışmalarından dolayı Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı iken öldürülen Akın Özdemir’de olduğu gibi kayıplar vermiştir. Murat Kapıkıran ANAYASAL DAYANAK TMMOB yasasında birliğin amaçları üç başlıkta toplanabilir: n Odalar kurmak. n Kamunun ve ülkenin çıkarlarının korunmasında, yurdun doğal kaynaklarının bulunmasında, korunmasında ve işletilmesinde, çevre ve tarihi değerlerin ve kültürel mirasın korunmasında, tarımsal ve sınai üretimin artırılmasında, ülkenin sanatsal ve teknik kalkınmasında gerekli gördüğü tüm girişim ve etkinliklerde bulunmak. n Meslek ve çıkarları ile ilgili işlerde, resmi makamlar ve öteki kuruluşlar ile işbirliği yaparak gerekli yardımlarda ve önerilerde bulunmak, meslekle ilgili bütün mevzuatı, normları, bilimsel şartnameler, tip sözleşmeler ve bunlar gibi bütün bilimsel evrakı incelemek ve bunların değiştirilmesi, geliştirilmesi ya da yeniden konulması yolunda önerilerde bulunmak. Meslek kuruluşlarının bu amaçlar doğrultusundaki görevlerinin yerine getirilmesi ancak merkezi yönetimin siyasi tercihlerine tabi olmadan, herhangi bir baskı altında kalmadan olanaklıdır. Bu nedenle anayasamızda kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları merkezi idare hiyerarşisi dışında, siyasi baskılara kapalı özerk kurumlar olarak yapılandırılmıştır. Bu kurumlar üzerindeki devletin idari ve mali denetimi yerindelik denetimi olarak sınırlandırılarak sorumlu organlarının görevlerine ancak yargı kararıyla son verilebileceği anayasal güvence altına alınmıştır. TMMOB, GÜÇ KARŞISINDA SUSAN, BİAT EDEN OLMAMIŞTIR Onurlu yürüyüş Yasa değişikliği ile birliğimizi ve odalarımızı işlevsizleştirmek, birliğimizin kamu politikalarıyla ve kamu kurumlarıyla bağını tümüyle ortadan kaldırmak istemeyi nedensonuç ilişkisi bağlamında kamuoyu değerlendirecektir. Meslek odaları, yasal düzenlemelerde kamu ve doğa hakları bağlamında taraftır. Anayasa ve ilgili yasaların verdiği görevler çerçevesinde her dönem olduğu gibi kamu yararını esas alarak iktidar odaklarına karşı üyelerinin ve kamu yararı faaliyetlerinden dolayı halkın desteği ile demokratik muhalefetin en güçlü bileşenlerinden olmaya devam edecektir. Nitekim Anayasa Mahkemesi, birçok kanuni düzenlemelere ilişkin kararlarında meslek odalarının anayasal özerkliklerine vurgu yaparak iptal kararları vermiştir. İktidarların hedefi... Aynı açıklamada AKP Grup Başkan Vekili Naci Bostancı, odaların bir meslek kuruluşu olarak faaliyet göstereceğini, aynı zamanda siyaset yapamayacaklarını ifade ederek “..siyasetin nerede başlayıp nerede bittiğine ilişkin gri bir alan olduğu varsayımıyla, bu meslek kuruluşları siyasetin içinde mütalaa edilen alanları kendi meslek alanlarıymış gibi takdim ederek pozisyon alabiliyorlar. Siyasi polemiklerin de konusu olabiliyorlar. Bunları çok doğru bulmuyoruz..” demiştir. Bilindiği üzere TMMOB ve bağlı odalar, geçmişten bugüne, kendilerine bağımlı meslek odaları isteyen siyasi iktidarların hedefinde olmuştur. Siyasal partilere ve yapılara yaslanarak işini yürüten bir meslek örgütünün bağımsızlığını koruması, meslektaş ve halk yararına nesnellik içinde hizmet sunması olanaklı değildir. Örgütlü yapılar, sağlıklı toplumların hayat damarlarıdır. Siyasi iktidar, örgütlü yapıların içini boşaltıp kendi vesayeti altına alarak, toplumun hayat damarlarını keserek ne sağlayabilir? Üyelerin odalarla bağının kesilmesi, birliklerin kamu ile bağının kesilmesi kimlere fayda sağlayacaktır? Neoliberalizmin toplumu çürütmesi, rantiyeciliğin ülkemizi sömürmesi, gericiliğin geleceğimizi karartmasından yarar umanları bu toplum kabul etmeyecektir. TMMOB, 66 yıllık onurlu yürüyüşünde güç karşında susan, güce biat eden bir oda olmamıştır, olmayacaktır. Her türlü vesayet ilişkisine karşı çıkmaya, örgütsel bağımsızlığını her koşulda koruyup gücünü sadece üyesinden ve bilimsel çalışmalardan almaya devam edecektir. TMMOB, anayasa, hukuk, evrensel demokratik normlar ve özgür iradeli örgütlü üyelerinden aldığı güçle ülkemizden, halkımızdan, demokrasiden, laiklikten, bilimden, kamu yararından, toplum çıkarından, özerk demokratik mesleki örgütlülüğünden yana mücadelesini kararlılıkla sürdürecektir. Yurttaşlarımız, TMMOB ve diğer akademik demokratik meslek örgütleri üzerinde kurulmak istenen otoriter vesayet oluşturma girişimlerine karşı çıkacaktır. SÜRECEK 1453... 29 Mayıs 1453, İstanbul’un fethi olarak dünya tarihinde yerini aldı. 2020 yılında da İstanbul’un fethi törenlerle kutlandı. Ayasofya’da Fetih suresi okundu. Mehter Marşı, kılıç kalkanlı fetih gösterileri, surlara çekilen bayrak o önemli günün simgeleri oldu. Osmanlı döneminin özlemini çeken, “cihat fetih ganimet” üçgeninin günümüzdeki temsilcileri mutlu bir tarihi günü kutladılar. İstanbul’un fethi, elbette dünya tarihinde önemli bir kavşaktır. Fatih Sultan Mehmet de Osmanlı tarihinde özel bir yer alan önemli bir şahsiyettir. Ancak tarihin bu önemli dönemecini biz bize kutlarken sonra olanları anlamak gerekmez mi? 1450 yıllarında Avrupa’da neler oluyordu? Rönesans ve hümanizma nasıl bir gelişmeydi? HHH 1450 yılları İtalya’da başlayan, sonradan “Rönesansyeniden doğuş” adını alacak olan bir değişim Avrupa’ya yayılıyordu. Ortaçağın temel kültürü olan Katolik kilisesinin hegemonyası sorgulanıyor, sonra da çatlamaya başlıyordu. Vatikan ve papalık, öğretisini “engizisyon mahkemeleri ve aforoz” ile baskı yoluyla sürdürürken, özgür düşünce yanlıları karşı çıkıyor, yeni bir kültür ortamı gelişiyordu. Eğitim dili olan Latince yerine yerel diller kullanılmaya başlanıyordu. 1450 yıllarında Avrupa’da 50’den fazla üniversite vardı. Bologna’da kurulan ilk üniversite (1190 yılı) birçok Avrupa kentinde açılan üniversitede matematik, tıp, hukuk, felsefe eğitimi yapılıyor, teokratik eğitim yerini laik eğitime bırakıyordu. Ünlü Galile, Pisa Üniversitesi’nde matematik profesörüydü. Kopernik astronomisi yolunda “dünyanın güneş çevresinde döndüğünü” açıkladığı için engizisyonda yargılanmış ve ev hapsi ile cezalandırılmıştı. Ama ne yapılırsa yapılsın, “teokratik dönem” bitiyor, “hümanizma” Avrupa’ya yayılıyordu. “Hümanizma”, özgür insan aklının, özgür insan iradesinin dünya yaşamına, bilimlere ve sanata egemen olmasıydı. Gene, 1450’li yıllar, Hıristiyanlığın kutsal kitabı olan İncil’in Latinceden Fransızcaya ( I. Fransuva dönemi), İngilizceye (8. Henri dönemi) ve Almancaya (Martin Luther tarafından) çevrildiği dönemdir. Böylece kutsal kitapta yazılanlar halk tarafından anlaşılacak, bu metinleri anlamak rahiplerin ayrıcalığı olmayacaktı. 1450 yıllarının önemli bir adımı, Gutenberg tarafından hareketli baskı sistemiyle matbaanın ortaya çıkmasıdır. Matbaa, birçok kitabın elyazmasından baskıya geçmesine yol açmış, pek çok kitap basılarak kültür yaşamına girmiştir. Bu gelişmeler bütünüyle dikkate alındığı zaman, Avrupa’nın “dünya yaşamının insan aklıyla, insan iradesiyle yürütülmesi” olan Aydınlanma’nın ne önemli bir insanlık devrimi olduğu anlaşılacaktır. Bilimlerin, matematik, fizik, kimya, biyoloji alanlarında yaptığı buluşlar, gerek savaş teknolojilerinde, gerekse üretim alanlarında el tezgâhlarından makinelere geçişte büyük farklar yaratmıştır. Rönesans sanatı insanı yeniden keşfetmiş, kiliselerden çıkan sanat yapıtları günlük yaşama uzanarak kendini yeniden yaratmıştır. Fatih Sultan Mehmet’in İtalyan ressam Bellini’ye yaptırdığı portresi, Rönesansın etkilerinin bir örneğidir. Avrupa’daki bu “Rönesans ve Aydınlanma” değişimi sonraki yıllarda da sürecek, 1792 yılında Büyük Fransız İhtilali’ne yol açacaktır. 1492 yılında Amerika’nın Kristof Kolomb tarafından keşfi de Avrupa’ya yeni kazanımlar sağlamıştır. HHH Ya Osmanlı İmparatorluğu? Osmanlı İmparatorluğu bu gelişmelerden habersiz değildi. Ancak dini kullanan çevrelerin, softaların, yobazların her yeniliğe “kâfir icadı” diye karşı çıkmaları, “din elden gidiyor” diye askeri ve halkı tahrik etmeleri sonucu olarak hiçbir yenilik hareketi yapılamadı. Yeniliklere niyetlenen padişahları “dinsiz” diye damgaladılar, bu işlere girişen vezirler, bu çevrelerin “istemezük” isyanları ile idamlara sürüklendi. Matbaa, 1730’lara kadar Osmanlı ülkesine giremedi. Macar asıllı İbrahim Müteferrika matbaa kurdu ise de ancak Kuran basımının yasaklanması koşulu ile kitap basabildi. Müslümanların kutsal kitabı olan “Kuran”, sadece Arapçası okunarak ibadete girebildi. Türkçeye çevrilmesi, Atatürk’ün önerisi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kararıyla, Avrupa’dan 400 yıl sonra gerçekleşmiştir. Bu yüzyıllar süren gecikme, “YenilenmeÖzgürleşmeAkılcılaşma” sürecini Osmanlı İmparatorluğu’na sokmamıştır. Bu süreç, ancak Atatürk Cumhuriyeti ile ulusal kültürümüze girebilmiş, “Rönesans ve Aydınlanma” yeni kültürün temeli olmuştur. Şimdi, Türkiye’nin siyasal iktidar eliyle nereye götürülmek istendiği de bu tarihsel tablo ile açıkça anlaşılmaktadır. Her toplumun kaderi kendi elindedir...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear