22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
EKONOMİ ekonomi@cumhuriyet.com.tr TASARIM: SERPİL ÜNAY 11 1 NİSAN 2020 ÇARŞAMBA Ekonomist Somçağ’a göre tüketim kamçılandı, kamu, yurttaş, şirketler borçlandı. Şimdi sorun çok büyük Büyük iflas dalgası yolda Salgın hastalık, sadece ülkelerin sağlık sistemlerini sarsmıyor. Ekonomik güçleri, siyasal bilinç leri, toplumsal dirençleri hakkında da fikir veriyor. O nedenle iktisatçılar, si yaset bilimciler, sosyologlar da kafa yoruyorlar, salgın sonra sı neler olabileceğine dair. Çünkü tarımdan sanayiye, bankacılıktan eğitime dek BARIŞ DOSTER her alanda tartışma var. İnsanların sosyal hayatlarının, harcama kalıpları nın, tüketim alışkanlıklarının nasıl şe killeneceği sorgulanıyor. Küresel ekonomide neler olabilece ği konuşuluyor. Biz de bu konuları, ül kemizin önde gelen iktisatçılarından, görüşlerini sosyal medyadan, ken di YouTube kanalı ve internet sitesin den paylaşan Selim Somçağ ile ele al dık. Somçağ’ın dikkat çektiği nokta lar şöyle: 4 Liberalleşme zaten iflas etmeye başlamıştı. Bu iflas iyice görünür ol Yaşananların tek başına salgına bağlanmasının yanlış olacağını belirten Selim Somçağ, “Büyük bir finansal balon vardı. Bu balon zaten patlayacaktı. Virüs, bu balonu patlatan iğne oldu” diye konuştu. du. Dünyada ve ülkemizde çok taraftar bulan liberal görüşler çöktü. ABD’nin, İtalya’nın, İspanya’nın sağlık sistemlerinin hali ortada. Batılı, merkez, kapitalist ülkeler maske ve antibiyotik üretiminden, kâr marjı düşük alanlar oldukları için çekildiklerinden, maske ve antibiyotik kıtlığı yaşıyorlar. Bu ürünleri, Çin başta olmak üzere Uzakdoğu’dan alıyorlar. 4 “Ulus devlet bitti”, “Sınırlar kalktı” gibi boş sözlerin cilası döküldü. Ulus devletin, sosyal devletin, kamusal hizmetlerin, korumacı önlemlerin faydası; ulusalcılık, ulusal ekonomi, ulusal kalkınma konusunda ısrar edenlerin haklılığı, bir kez daha görüldü. 4 Yaşananlar tek başına koronavirüs salgınına bağlanmamalı. Büyük bir finansal balon vardı. Bu balon zaten patlayacaktı. Virüs, bu balonu patlatan iğne oldu. Borç büyük 4 İnsanlar, şirketler, devletler çok borçlandırıldı. Küresel borç stoku, 260 trilyon dolar. Tüketimin kamçılanması, tasarruf bilincinin hatta kara gün akçesinin unutulması, aşırı düşük faizler, insanların kredi kartı almaya teşvik edilmesi, konut alımının özendirilmesi, Uzakdoğu hariç tasarruf oranlarını düşürdü. Büyük iflas dalgası geliyor. 4 Sürecin sonunda firmaların ardından bankalar sarsılacak. Avrupa bankacılık sistemi çok kırılgan. Avrupa Merkez Bankası, şimdiye dek bunları krediyle yüzdürüyordu. Avrupa bankaları, ABD bankalarına oranla çok daha fazla uluslararası angajmanlara sahipler. Türkiye’deki bankalar, dış borcun çoğunu Avrupa bankalarından alırlar. Avrupa bankalarındaki sıkıntı bize de yansıyacak. 4 Avro bölgesinde başından beri temel, yapısal sorunlar vardı. Avrupa, ortak para politikasına geçti. Ortak maliye politikasını başaramadı. Bu koşullarda Avrupa Merkez Bankası, bir yere kadar etkili olur. Almanya ve Hollanda hariç, AB’nin tüm üyelerinin bütçe açığı var. Artan iflasların ekonomik yükü bankaları vurursa, Avrupa’da bankacılık krizi büyürse, bunun etkisi genişler. Gelecekte Avro bölgesinin fiilen çökme ihtimali bile var. AB’nin küçük ülkeleri, bağımsız ekonomi politikaları izlemek için, Avro bölgesinden kopabilirler. 4 Petrol fiyatları, yakın gelecekte kolay kolay 6070 dolar bandına çıkmaz. Bir müddet daha düşük seyreder. Gelişmekte olan ülkeler koronavirüs krizini atlatabilmek için 2.5 trilyon dolara ihtiyaç duyacak Kriz, sert darbe vuracak BM’nin raporunda, gelişmekte olan ekonomilerin koronavirüs krizinden “muazzam bir darbe” yiyeceği belirtildi. Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) tarafından yayımlanan “Gelişmekte Olan Ülkelere Kovid19 Şoku” adlı rapor, gelişmekte olan ülkelerin koronavirüs kaynaklı ekonomik krizle mücadele etmek için 2.5 trilyon dolarlık yardım paketine ihtiyaç duyacaklarını ortaya koydu. Rapor, gelişmekte olan ekonomilerin, yüksek sermaye ihracı ve ihracat geliri kaybından dolayı büyük sarsıntı yaşayacağını kaydediyor. Bu ülkelerin ekonomilerinin, düşen emtia fiyatları ve para birimlerinde değer kaybı nedeniyle yüksek sermaye çıkışı yaşayacaklarına dikkat çekilen raporda, ihracattan elde ettikleri gelirin de azalması sonucu “muazzam bir darbe” yiyecekleri ifade edildi. Bu darbenin, 2008 krizinden daha ağır olması bekleniyor. UNCTAD Küreselleşme ve Kalkınma Stratejileri Direktörü Richard KozulWright, Sahra Çölü’nün güneyindeki Afrika ülkelerinin yanı sıra Pakistan ve Arjantin’in en kötü etkilenecek ülkeler arasında olduğunu söyledi. l Ekonomi Servisi THY YÖNETIM KURULU’NDA DEĞIŞIKLIK Şanlıer istifa etti, yerine AKP’li Ecertaş getirildi Türk Hava Yolları’nın (THY) dün yapılan Yıllık Gençlik Kolları Yönetim Kurulu üyeliğine, 2014 Olağan Genel Kurulu’nda yılında AKP İstanbul THY Yönetim Kurulu Üye Gençlik Kolları İl Baş si Ogün Şanlıer istifa kan yardımcılığına, aynı ederken yerine AKP’de yıl hem İl Başkanlığı’na, uzun yıllar görev alan Me Ecertaş hem de Genel Mer lih Ecertaş getirildi. kez Gençlik Kolları İstanbul Kartal Anado Başkanlığı’na seçildi. 2017’de lu İmam Hatip Lisesi mezu AKP MYK üyeliği görevine geti nu olan 1987 doğumlu Ecer rilen Ecertaş, 2018’de görevini taş, 2012 yılında AKP İstanbul devretti. l Haber Merkezi ‘NAKİT AKIŞI ÖNGÖRÜLEMİYOR’ Bireysel kredi talepleri yüzde 50’den fazla düştü Bankacılık sektörünün nisan ayında ciddi bir nakit akışı problemi yaşayacağını öngö ren Garanti BBVA Genel Mü dürü Recep Baştuğ, “Önümüz de nakit akışını öngöreme diğimiz birkaç ay var. Ancak bankaların likiditesi, mali gü cü bunu çok rahat karşılayabilecek durumda” dedi. Vodafone Bu siness ana spon sorluğunda, Capital ve Eko nomist der gile Recep Baştuğ ri ön cülüğünde düzenlenen CEO Club toplantıları, online platforma taşınarak CEO Club Online Summit’te konuşan Baştuğ, “Konut, tüketici ve taşıt gibi bireysel kredi taleplerinde yüzde 50’nin, kredi kartı harcamalarında yüzde 30’un üzerinde düşüş yaşandı. Cirosu artan tek sektör marketler ve gıda firmaları. Onun dışındaki sektörlerde yüzde 50’yi aşan düşüşler var” diye konuştu. Baştuğ, şöyle devam etti: “Verimsizliğe yol açan maliyetler tarafında kısılabilecek ne varsa ona bakmalıyız ama burada asla ve asla insan, tasarruf edilecek bir kaynak değildir.” l Ekonomi Servisi Fitch: Türkiye sert daralacak Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in Türkiye Başanalisti Douglas Winslow, “Türkiye’de koronavirüsüne karşı tecrit önlemleri göz önüne alındığında ikinci çeyrekte sert daralma olacağı açık” dedi. Winslow, “Türkiye’nin yüksek dış finansman gereksinimi, zayıf para politikası kre dibilitesi ve mevcut durumda negatif reel faiz oranı, para politikasını daha fazla gevşetmesini sınırlayacağını düşünüyoruz. Ancak, daha fazla kur baskısı olmadığı yönünde işaretler var. Merkez Bankası daha fazla piyasa oynaklığı riski yaratabilecek büyük çaplı faiz indirimi için alan öngörüyor” diye konuştu. l Reuters Mağazalar 19 Mart’ta kapanmıştı. MARKALAR DÜKKÂN KIRASINI ÖDEMEYECEK Birleşmiş Markalar Derneği Başkanı Sinan Öncel, salgın nedeniyle markaların hemen hemen tamamının kira ödeyecek durumunun olmadığını açıkladı. Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Başkanı Sinan Öncel, salgının mücbir sebep doğurduğunu belirterek, markaların hemen hemen tamamının mağaza kirasını ödeyemeyecek durumda olduğunu bildirdi. Türkiye’de market ve eczane dışındaki mağazaların tamamının 19 Mart’tan bu yana kapalı olduğunu anımsatan Öncel, “Nakit akışı duran perakendeci, tüm bütçesini 400 bin çalışanının maaşlarına, vadesi gelen çeklere ve üreticilere yapılacak ödemelere ayırdı. Bu nedenle mar kalarımızın hemen hemen ta şuna gitmese de yıllarca tüm mamı mağaza kirasını öde yükümlülüklerini yerine geti yemeyecek durum ren kiracılara el uzatma da” diye konuştu. Salgınların, Borçlar Kanunu’na ONLINE SATIŞLAR DA DURDU zamanı. Aksi takdirde pek çok markamız fırtınayı atlatıp güneş göre mücbir sebep oluş Salgın sebebiyle üretim tesisleri ve dükkânların yanında online mağazalar da kapanmaya li günlere kavuşamayacak. Toplumun bu turduğu başladı. Mavi ve LC Waikiki’nin kesiminde da nu, bu du ardından Twigy de bugün yanışma ruhu rumda tarafların yüküm online satışlarına ara ve yakalanamazsa receğini duyurdu. maalesef o mağa lülüklerinin as zalara bir daha çok kıya alındığını ak uzun süre kiracı bulu taran Öncel, şöyle devam et namayacak.” ti: “Pek çok mal sahibinin ho l Ekonomi Servisi Merkez’den ihracatçıya kolaylık Merkez Bankası, ihracatçılara 60 milyar liralık reeskont kredisi, reel sektöre kredi akışı için bankalara özel faiz olanakları sağladı. Merkez Bankası (TCMB), virüsün ekonomik etkilerine karşı dün, bankaların TL ve yabancı para likidite yönetimlerinde esnekliğin artırılmasına, reel sektöre kredi akışının sağlanmasına, tüm ihracatçıların desteklenmesine yönelik yeni önlemler açıkladı: Yeni teminat olanağı 4 Mal ve hizmet ihracatçısı firmalara TL cinsi ihracat ve döviz kazandırıcı hizmetler reeskont kredisi kullandırılmasına karar verildi. Toplam limit 60 milyar TL. Eximbank hariç bankalar kaynağın asgari yüzde 70’ini KOBİ’lere kullandıracak. En çok 360 gün vadeli kredilerin faizi “politika faiz oranı”nın 150 baz puan altında olacak. Kredi için istihdamı koru ma şartı da var. 4 Geçici süre için, piyasa yapıcı (PY) bankalara, İşsizlik Fonu’ndan satın aldıkları DİBS’leri TCMB’ye satma veya PY sistemi kapsamında açık piyasa işlemi (APİ) çerçevesinde tanınan likidite imkânını belirli oranlar dahilinde artırma olanakları sağlanacak. 4 Reel sektöre kredi akışı için, öncekilere ek 6 ay vadeli döviz karşılığı TL swap ihaleleri düzenlenecek. Bankalara uygulanacak faiz, politika faizinin 125 baz puan altında olacak. 4 TCMB bünyesinde gerçekleştirilen TL ve döviz işlemleri çerçevesinde, Varlığa Dayalı Menkul Kıymet ile İpotek Teminatlı Menkul Kıymetler teminat gösterilebilecek. l Ekonomi Servisi PIYASALARI PARA BOLLUĞU TUTUYOR Salgının bilançosuyla ilgili sonuçlar, mali piyasalardaki tedirginliği artırmayı sürdürüyor. Dün, gün içinde 6.556.60 arasında dalgalanan dolar, günü 6.5720 lirada kapattı. Dolar, Fed’in yabancı merkez bankalarına destek için geçici repo imkanı açtığını duyurmasının ardından kazançlarını azalttı. Borsa İstanbul 100 Endeksi ise 88 bin 641 ile 90 bin 269 puan arasında dalgalandı ve günü yüzde 1.80 artışla kapattı. Neoliberalizmin ürünü Covid19 ve ne yapmalı? 1980’lerden başlayarak “başka alternatif yok” koşullandırmalarıyla sürdürülen yeniküreselleşme efsanesi, finansal sermayenin ve ulusötesi şirketlerin hiperakışkanlığına ve devlet aygıtının sermaye lehine yeniden biçimlendirilmesine dayanmaktaydı. “Küreselleşme” diye sunulan bu dönüşüm, özü itibarıyla, sermayenin kârlılığını engelleyecek her türlü düzenlemenin kaldırılarak, piyasaların kuralsızlaştırılmasını sağlamayı amaçlamaktaydı. Bu dönüşüm ile birlikte aslında özünde kamusal ve toplumsal nitelikte olan eğitim, sağlık, su ve doğal kaynakların tedariki gibi tüm sosyal hizmetler giderek ticarileştirildi, piyasanın arz talep mantığına dayalı birer ticari metaya dönüştürüldü. Daha önemlisi, artık temiz suya, sağlığa erişim, parası olana sunulmaktaydı... Başka ne bekliyorduk ki? Küresel ticaretin üçte ikisinin dünyanın en büyük 2 bin oligopolcü şirketin idari kararlarıyla yönlendirildiği; gezegenimizde mal ve hizmet üretiminde çalışan 3.5 milyar insanın yarısının sosyal güvenceden uzak, parçalanmış, güvencesiz istihdam biçimlerinde istihdam edildiği; dünyada en yüksek gelirli yüzde 1’lik nüfusun milli gelirden aldığı payın ortalamasının yüzde 30’a ulaştığı; buna karşın aşağıda yer alan yüzde 50’lik nüfusun aldığı payın ortalama sadece yüzde 12’de kaldığı; 2016 itibarıyla dünyamızda yaratılan servetin yüzde 82’sine dünyanın en zengin yüzde 1’lik nüfus tarafından el konulduğu; daha açık ve özet bir ifadeyle, gelir eşitsizliğinin, fırsat eşitsizliği ile birlikte başat gitmekte olduğu bir küresel düzenden daha başka ne beklenirdi ki? Covid19 diye adlandırılan ve kendisiyle birlikte, tüm dünyamızın iktisadi ve sosyal kurumlarını çöküntüye uğratmış bulunan bu pandemik salgın, küresel kapitalist hegemonyanın doğrudan ürünüdür. Nitekim, Prof. Dr. Oğuz Oyan, bu hafta sonu BirGün gazetesinde kaleme aldığı yazısında bu gerçekleri şöyle özetlemekteydi: “Neoliberal dogmaları ifrata vararak uygulayan, sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesi ve ticarileştirilmesinde sınır tanımayan, üstelik devletin toplumu örgütleme becerisinin en yetersiz düzeylerde olduğu ülkelerde bu kriz toplumu ve ekonomiyi çok daha sert vurmaktadır.” Koronavirüse dayalı küresel kriz süreci kapitalizmin bizzat kendisidir; Türkiye de bu süreci kendi “yerli ve milli” özellikleriyle derinden yaşamaktadır. Ne yapmalı? Bu koşullar altında acilen alınması gerekli tedbirleri bu hafta sonu bir grup akademisyen kamuoyu ile paylaştı. https://sosyalbilimcilerincagrisi.com ağı altında özetlenen öneriler paketinin en önemli unsuru “salgından kaynaklanan ekonomik ve toplumsal krizde merkezi devletin olağandışı bir harcama programı tasarlaması çağrısıdır. Bu program sadece sağlık harcamalarından ve salgın ortamında sade yurttaşlara, emekçilere dönük doğrudan ayni ve nakdi desteklerden oluşmalıdır.” Bu hedef doğrultusunda: 4 İşten çıkarmalar koronavirüs salgını süresince yasaklanmalı, işten çıkarmalar ve ücretsiz izinler yerine kısa çalışma ödeneği kullanılmalıdır. Kapanan işletmelerde çalışanların ücretlerini tam veya tama yakın almaları sağlanmalıdır. 4 Koronavirüs salgını süresince bütün işçiler süre koşulu aranmaksızın işsizlik ödeneği ve kısa çalışma ödeneğinden yararlanmalıdır. Esnek ve yarı zamanlı çalışanlar da bu fondan yararlanabilmelidir. 4 İşsizlik Sigortası Fonu’ndaki paralar sadece işsizlik ödemeleri için kullanılmalı, işsizlik ödeneğinden ve kısa çalışma ödeneğinden yararlanma süresi ve miktarı artırılmalıdır. DİSK de bu hafta başında yayımladığı basın bildirisinde işsizlik sigortasının öncelikle işte kalma fonu olarak kullanılması gerektiğini vurgulamaktadır. Bu amaç doğrultusunda “işsizlik ve kısa çalışma ödeneği etkin biçimde uygulanmalıdır. İşsizlik Sigortası Fonu kaynakları hızla nakit hale getirilmeli ve çalışanların gelir kaybını karşılamak için kullanılmalıdır. DİSK’in çağrısına göre, “Fondaki kaynaklarla 10 ile 15 milyon işçiye üç ay boyunca asgari ücret düzeyinde bir destek rahatlıkla sağlanabilir. İşsizlik Sigortası Fonu işten çıkarma yasağı ile birlikte, işi ve işçinin gelirini koruma fonu olarak kullanılmalıdır.” Bütün bu önlemler arasında belki de en önemlisi gene sosyal bilimcilerin çağrısında yer alan demokrasi özlemidir: “Devlet salgını bahane ederek yurttaşlar üzerindeki gözetim ve denetim ağlarını yaygınlaştırmamalıdır. Virüs tehlikesinin getirdiği günlük yaşamdaki bazı kısıtlamalar, daha otoriter ve baskıcı bir devlet aygıtının kalıcılaştırılması için fırsat kabul edilmemelidir.” Nice sağlıklı, barış ve esenlik dolu günlere...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear