Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
HABER EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 9 11 MART 2020 ÇARŞAMBA CHP’Lİ UTKU ÇAKIRÖZER TUTUKLANAN GAZETECİLERİ SİLİVRİ’DE ZİYARET ETTİ ‘Amaç gözdağı vermek’ Görüşmede Barış Pehlivan, “Ergenekon, OdaTV ve diğer kumpas davalarında yargı nasıl kişisel hesaplara, siyasi amaçlara alet ediliyorsa bugün de aynısı yaşanıyor” dedi. Ağırel de son kitabında SETA ve Pelikancıların perde arkasını yazdığını belirterek tutuklanmayı beklediğini söyledi. CHP milletvekili Utku Çakırözer, Libya’da şehit olan MİT mensubunun cenaze törenine ilişkin görüntüleri yayımladıkları gerekçesiyle başlatılan soruşturma kapsamında tutuklanan gazetemiz yazarı ve OdaTV Haber Müdürü Barış Terkoğlu, OdaTV Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, OdaTV muhabiri Hülya Kılınç, Yeniçağ gazetesi yazarı Murat Ağırel ile Yeni Yaşam gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ferhat Çelik ve Yazıişleri Müdürü Aydın Keser’i Silivri Cezaevi’nde ziyaret etti. Barış Terkoğlu, Çakırözer görüşmesinde OdaTV’nin şehit MİT mensuplarının cenaze töreni haberine ilişkin yayında hiçbir suç unsuru olmadığını belirterek şunları söyledi: “Bu yaşadıklarımız, yapılan o haberle ilgili değil. Bir intikam operasyonu yapılıyor. 10 sene önce biz FETÖ’nün yaptıklarını yazarken nasıl kimse inanmıyordu ama bir süre sonra belki bizim de tutuklanmamızın da etkisiyle o örgütün eylemlerinin açığa çıkması sağlandı. Şimdi de kimsenin inanmak istemediği başka oluşumlar devlet içerisinde yuvalanmış durumda. On yıl önce Ergenekon ile mücadele kılıfıyla FETÖ’cüler kendilerini gizliyordu, şimdi ise FETÖ ile mücadele kılıfı altında devlette ve yargıda kendilerini gizlemeye çalışıyorlar. Onların boşalttığı koltuğa aynı yöntemlerle oturuyorlar. İstanbul Adliyesi’nde Adalet Bakanı’nın dahi rahatsız olduğu, işaret ettiği bir yapılanma var. Bu yapılanmanın AKP içi ile, Saray ile, Pelikancılar ile bağlantılar var. İşte biz bu bağlantıları bir bir çıkardığımız için rahatsızlar. Gazetecileri engellemek istiyorlar. Korkutarak sindirmek istiyorlar. ” SETA ve Pelikan’ı işaret etti Bir an önce iddianamenin hazırlanmasını beklediklerini belirten Terkoğlu, “Bu davanın konusu bir haber var, yazılacak haber belli. Bu iddianame için aylara gerek yok, istenirse bir gün içinde hazırlanabilir. En kısa sürede yazılmasını bekliyoruz” dedi. Barış Pehlivan ise meselenin MİT Kanunu’na aykırılık meselesi olmadığını belirterek “Mesele yaptığımız, yapacağımız haberlerin, yazacağımız kitapların engellenmek istenmesi. Amaç gözdağı vermek. Ergenekon, OdaTV ve diğer kumpas davalarında yargı nasıl kişisel hesaplara, siyasi amaçlara alet ediliyorsa bugün de aynısı yaşanıyor. Şu an kendimi Barış Terkoğlu ile yazdığımız ‘Metastaz’ kitabının içinde hissediyorum. O kitapta yazdığımız gibi düştüğümüz yerden kalkacağız, çünkü bu Cumhuriyet’e borcumuz var” dedi. Pehlivan, “Ağır cezada değil, asli cezada yargılanacağız, istenirse bu iddianame bir günde tamamlanır. Türkiye’yi daha fazla demokrasi ayıbında tutmadan bu iddianame hazırlanmalı ve mahkeme kararıyla bir an önce beraatımıza, özgürlüğümüze karar verilmeli.” ‘Kaos yaratmak istiyorlar’ Yeniçağ gazetesi yazarı Murat Ağırel de, 15 gün önce “Sarmal” kitabında SETA ve Pelikancıların perde ar Çok sayıda TGS üyesi gazeteci Çağlayan Adliyesi önünde bir araya gelip “Gazetecilik suç değildir” pankartı açtı. Gazeteciler İzmir’de Hasan Tahsin Anıtı, Adana’da Basın Anıtı ve Diyarbakır’da TGS Binası’nda eylem yaptı. ‘SUSMAYACAĞIZ, YAZACAĞIZ’ Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) basına yönelik baskılara ve son günlerde yaşanan gazeteci tutuklamalarına dikkat çekmek için 5 ilde eşzamanlı eylem yapıp “Susmayacağız, yazacağız” dediler. İstanbul’daki eylemde çok sayıda gazeteci Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi önünde bir araya geldi. Eylemde konuşan TGS yöneticisi Mustafa Kuleli, Türkiye’de gazetecilerin ağır bir baskı döneminden geçtiğini belirterek, “Biz bu filmi görmüştük, bizi daha önce de korkutmak isteyenlere karşı dayanışma ile çıktılar. Biz korkmuyoruz, çünkü suç işlemedik. Gazetecilik yaptık. Kimin korktuğunu, kimin korktuğu için saldırganlaştığını sizin takdirinize bırakıyorum” diye konuştu. Basın açıklamasını okuyan TGS İstanbul Şube Başkanı Banu Tuna, son 15 günde 28 gazetecinin gözaltına alındığını, 8’inin ise tutuklandığını anımsatarak “Son tutuklamalarla cezaevlerin YARGIÇLAR SENDIKASI’NDAN SERT TEPKI Yargıçlar Sendikası, gazetecilerin tutuklanmasına sert tepki gösterdi. Sendikadan dün yapılan yazılı açıklamada, gazetecilerin savcılığa davet edilmek yerine gece yarısı evlerinden gözaltına alınmalarının, kötü muamele yasağının ihlal edildi ği tartışmalarına neden olduğu belirtildi. Açıklamada, “Tutuklama kararları, yargının bu konuda yürütme etkisinde davrandığı kanatinin yerleşmesine neden olması açısından sorunludur” ifadeleri kullanıldı. l ANKARA/Cumhuriyet deki gazeteci sayısı 91’e yükseldi. Adalet istiyoruz” dedi. Ankara Adliyesi önündeki eyleme TGS Ankara Şube yönetimi ve üyelerinin yanı sıra CHP milletvekilleri Atilla Sertel, Ali Öztunç, Kani Beko, Kadim Durmaz, Candan Yüceer, Aydın Özer, Çetin Osman Budak ve HDP milletvekilleri Abdullah Koç ile Ali Kenanoğlu katıldı. Ortak açıklamayı okuyan Şube Başkanı Esra Koçak, tutuklu gazetecilerin serbest bırakılmasını iste di. Gazeteci kökenli CHP İzmir Milletvekili Atilla Sertel, “Fethullahçılar yüzünden zindanda ömürlerini harcayan arkadaşlarımız, birtakım kesimler tarafından yeniden tutuklanıyor. Hukuk bağımsızlığına kavuşana kadar gazeteciler seslerini yükseltmeye devam edecek” dedi. HDP Ağrı Milletvekili Abdullah Koç ise, “Son yaşanan olaylarda gösteriyor ki anayasal olan haber alma özgürlüğü Türkiye’de kısıtlanmaktadır” dedi. l ANKARA İSTANBUL/Cumhuriyet ‘AYDINLANMA MÜCADELESİNE DEVAM’ Barış Terkoğlu, Çakırözer aracılığıyla gazetemize özel olarak teşekkür etti. Terkoğlu, şunları söyledi: “İlk günden itibaren yanımda duran, dayanışma gösteren Cum Terkoğlu huriyet yönetimine, yazarlarına, çalışanlarına ve okurlarına içten teşekkür ederim. Ben Uğur Mumcu’nun, Ahmet Taner Kışlalı’nın, Muammer Aksoy’un yazdığı gazetede yazıyor olmanın sorumluluğunu yalnızca omuzlarımda değil, ellerimde gözlerimde, zihnimde ve alnımda bir madalya olarak taşımaya devam edeceğim. Bu davaların sahipleri tarih içinde yok olup gidecek ama bu mahkemelerin önünde aydınlanma düşüncesini yükseğe taşıyanlar, yaşamaya ve mücadeleye devam edecek. İnanıyorum! ” KAVALA’NIN AVUKATI: BU AÇIK BIR KOMPLO MEHMET KIZMAZ miyor” dedi. AİHM’nin ‘ihlal’ kararını hem 312 hem 309’uncu maddeye ilişkin ver Gezi Direnişi davasında 2 yıl 4 ay tutuklu kalan, beraat ve tahliye kara diğini hatırlatan Bayraktar, “Böylece ikinci tutuklama da zaten yok hükmüne ge rı verildiği gün, 15 Temmuz dar liyordu. Kavala hakkında önce ak be teşebbüsü soruşturması kap şam TCK’nin 328’inci maddesinden samında tutuklanan iş insanı Os yani, ‘Devlettin gizli belgelerini elde man Kavala hakkında önceki ak etmekten’ yeni bir soruşturma açıl şam da “siyasal veya askeri casus dı. Ve ‘casusluktan’ tutuklanması, luk” suçundan yeniden tutuklama Türkiye’nin, AİHM’nin ‘ihlal’ kara kararı verildi. İstanbul 10. Sulh Ce rından kaçmak için ortaya koyduğu za Hâkimliği’nin kararını gazetemize değerlendiren Kavala’nın avuka yeni bir sebep. Karar 25 Şubat’taki Kavala itirazımızı da etkisiz hale getirdi. Bu tı Prof. Dr. Köksal Bayraktar, Avrupa İnsan açık bir komplo” dedi. Kavala ise avukat Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 10 Aralık ları aracılığıyla şu açıklamayı yaptı: “Önce 2019’daki ‘ihlal’ kararına karşı hükümetin kilerden daha da saçma olan bu iddianın, itiraz hakkının dün saat17.00’de bittiği AİHM’nin kararını boşa çıkartmaya yöne ni hatırlatarak “Türkiye, ya itiraz etmeye lik olduğu açık. Tutukluluğumu ne pahası rek kararı kesinleştirecekti. Ve Kavala’yı na olursa olsun sürdürme niyetinin, yargı serbest bırakması gerekiyordu. Ya da iti üyelerini yasaları ihlal etme noktasına sü raz edip, yüksek ön kurul denilen bölü rüklemiş olduğunu görmek üzücü ve en me gönderecekti. AİHM’nin ‘ihlal’ kararla dişe verici. Bu davranış tehlikeli bir örnek rına istatistiklere göre yüzde 95 itiraz edil oluşturacaktır.” l İSTANBUL kasını yazdığını belirterek şu ifadeleri kullandı: “Kitap sonrasında bir şekilde benimle uğraşacaklarını, başıma bir şey geleceğini tahmin ediyordum. Hatta televizyonlarda bile söyledim. Şehit olan MİT mensupları ile ilgili paylaşımlarımı fırsat bildiler ama bunu kimseye kabul ettiremezler. Yargıya bu hukuksuz kararları aldıranların amacını çok iyi görüyorum: toplumsal kaos yaratmaya çalışıyorlar. Ve böylece Türkiye’yi yönetme becerisinden iyice uzaklaşmış olan mevcut iktidarın devamını amaçlıyorlar ama tüm yaşamım boyunca olduğu gibi bu Silivri zindanında da onurlu, dik durmaya devam edeceğim. Buradan da eninde sonunda başım dik çıkacağım.” OdaTV’de yayımlanan haberi Manisa’dan kaleme alan Hülya Kılınç, muhtarın Facebook paylaşımı ile cenazeden haberdar olduğunu belirterek “Ben sadece habercilik yaptım. MİT mensuplarının kimliğini açıklamak gibi bir maksadım asla olmadı. Konu defalarca sitelerde, Meclis’te işlenmişti. Özgürlük bekliyorum” dedi. Aynı haberlerle ilgili tutuklanan Yeni Yaşam Yazıişleri Müdürü Aydın Keser ve Genel Yayın Yönetmeni Ferhat Çelik ise “Neden tutuklandığımızı anlamış değiliz. Sadece ilk sayfadaki anonsta ‘MİT mensubu iddiası’ ifadesi var. Biz de bu işe şaşırdık. Daha ön ce başka davalarda da gündeme gelen ‘Kokteyl örgüt’ mü yaratma çabasındalar?” dediler. ‘Hâlâ tecritteler’ Ziyaretin ardından CHP’li Utku Çakırözer, “Silivri’de bu gazetecilere yaşatılanlar ayıptır, vicdansızlıktır, hukuksuzluktur. Mesele basına gözdağı verme, susturma, korkutma meselesi. Tamamı derhal serbest bırakılmalıdır. İddianameleri en kısa sürede tamamlanmalıdır” diye konuştu. Çakırözer, 6 gazeteciye tecrit uygulandığını, dilekçeyle başvurmalarına karşın 3 kişilik koğuşlarda tek başlarına kaldıklarını kaydetti.l İSTANBUL / Cumhuriyet GEZI DIRENIŞI’NIN SEMBOLÜ BERKIN ELVAN’IN ÖLDÜRÜLMESININ ÜZERINDEN 6 YIL GEÇTI ‘Çocukluğumuzu da çaldılar’ Berkin Elvan’ın ablası Gamze Elvan, “Tek isteğim yaşamasıydı. Yeniden bisiklet sürmesiydi. Hayat sadece Berkin’i çalmadı bizden. Onun çocukluğuyla beraber benim ve ortanca kardeşimiz Özge’nin de çocukluğunu çaldılar” dedi. SEYHAN AVŞAR Gezi Direnişi’nde Okmeydanı’nda polisin attığı biber gazı fişeğinin başına isabet etmesi sonucu 269 gün boyunca yoğun bakımda kaldıktan sonra hayatını kaybeden Berkin Elvan’ın ölümünün üzerinden 6 yıl geçti. Kardeşinin 269 gün komada kaldığını hatırlatan Berkin Elvan’ın ablası Gamze Elvan, “Kardeşim gözlerimin önünde eridi. Tek isteğim yaşamasıydı. Yeniden bisiklet sürmesiydi. Hayat sadece Berkin’i çalma eden bir çocuktu. Bir an ön teniyor. Bu dosyanın üzerin ce yargıçların bağımsızlaş de bir el olduğu zaten çok bel masını ve adaletin tecelli et li. Uğur Kaymaz’ın, Ceylan mesini istiyorum. Katillerin, Önkol’un katilleri yargılansay katillerin diyorum çünkü fa dı bugün belki benim oğlum il bir kişi değil. ‘Emri ben ver yaşıyor olacaktı. Bizler, çocuk dim’ diyen de faildir. Yani o lar ölmesin, Berkin’ler yaşasın günün başbakanı şu an cumhurbaşkanı olan kişi de fail Berkin Elvan diye mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz” dedi. dir. Vuran kişi de, talimat veren de faildir. O adam şu an çocu ‘Analar ağlamasın’ ğunu seviyor. Benim annemin ise Anne Gülsüm Elvan, ilk günkü acıyı ha kolları boş. Şu an tek isteğim in len yaşadığını söyleyerek “Çocuğumuz sanların 11 Mart 2014’te 2 milyon için ayakta durmak zorundayız. Bizler Di Gamze ve Gülsüm Elvan olup Feriköy’e geldikleri gibi, bu da lek Doğan, Ethem Sarısülük, Ali İsma vaya sahip çıkması” diye konuştu. il Korkmaz davalarında verilen kararla dı bizden. Onun çocukluğuyla beraber be Baba Sami Elvan ise 6 yıl geç rı gördük. Aynısının karşımıza çıkacağını nim ve ortanca kardeşimiz Özge’nin de ço mesine karşın acılarının ilk günkü gibi ta biliyoruz. Başka analar ağlamasın, göz cukluğunu çaldılar” dedi. Hayatın kendile ze olduğunu belirterek, “Acımızı bağrımı yaşları akmasın istiyoruz. Feriköy’deki rinden sadece Berkin’i çalmadığını akta za basarak dik durmaya, mücadele etme mezarı başında bugün saat 14.00’da onu ran Gamze Elvan, “Biz yıllardır adalet bek ye çalışıyoruz. Yargı süreci tamamen hu anacağız. 18 Mart’ta ise davamız var. liyoruz. Kardeşimi öldüren katil Van’da ha kukun dışında işliyor. Polis hedef alarak Berkin’in amcalarını, teyzelerini, ablaları len görevde. O polise ‘Berkin’i vur’ diyen çocuğumu vurdu. Görüntüler ortadayken nı, ağabeylerini kardeşlerini, oraya bekli kişi halen görevde. Berkin yaşamayı hak dosyada devlet eliyle delil karartılmak is yorum” dedi. l İSTANBUL Hem ABD hem Rusya! Klasikleşmiş bir slogan vardı: Ne ABD ne Rusya, tam bağımsız Türkiye! AKP’nin iç politikada yerleştirmeye çalıştığı “yerli ve milli” söylemi de ilk bakışta buna uygun gibiydi. Ancak gelinen nokta tam tersi bir tabloyu ortaya koydu. İş biraz da Timur’un fillerine döndü; biri yetmezmiş gibi iki küresel güç birden Suriye politikasının merkezinde Türkiye ile oynuyor. İdlib’de 34 şehidimizin ardından Rusya ve ABD’yle izlenen politika her iki tarafa da doğru söyleyerek sürdürülecek bir politika değil! Hem ABD hem Rusya demek, her iki tarafla da ikili oynamak demek. Her şey bir yana, görünen tabloda ABD ile Rusya’nın çıkarları ters ya da tersmiş gibi gösteriyorlar. ABD, İsrail’in de istemi olarak son derece zayıf, topraklarını korumaktan aciz, çökmüş bir Suriye yönetimi istiyor. Bu noktada Erdoğan’ın, “Ne olursa olsun Esad’ı devireceğim” siyaseti kimin işine yarıyor? Önce İsrail’in sonra ABD’nin... Rusya’nın da İran’la bir olup Esad rejimini ayakta tutmak için her türlü desteği verdiği açık. Buna savaşacak asker vermekten teçhizat vermeye kadar her şey dahil. HHH Erdoğan’ın Putin kapılarında bekleyip 5 saatlik görüşmesinden sonra ortaya çıkan “açıklama metni”, Türkiye’nin, görünür gelecekte Moskova ile ilişkilerini, ne kadar şehit verilirse verilsin bozmayacağını gösteriyor. Her şeyden önce şunu vurgulayalım: yurtta barış, dünyada barış insanlığın tümünü kapsayan ortak bir ülkü. Bu bağlamda İdlib’de silahların susması iyidir. Her ne kadar kırılgan olsa da bu sürecin iyi değerlendirilmesi gerekir. 2011’den bu yana atılan adımlar Türkiye’nin lehine sonuç vermedi. Erdoğan, o adımları anımsayıp sonuçlarını alt alta koysa, en dibe bir çizgi çeker, bundan sonra başka bir yol izlemeli der. Erdoğan, 5 Mart’ta Moskova’ya gitmeden önce 3 Mart günü ABD’den şu açıklama geldi: “Türkiye’ye mühimmat yardımı yapabiliriz!” Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı operasyonlarında nasırına basılmış gibi tepki gösteren, bir an önce durdurulmasını isteyen ABD, İdlib’de “savaşa devam et, sonuna kadar arkadayım” diyor. Neden? Aklı başında, ülkesini huzur içinde büyüterek yönetmek isteyen bir liderin durup düşünmesi, kendine “neden” sorusunu sorması gerekir. Nedeni açık: ABD, Rusyaİran destekli Esad rejiminin zayıflamasını, Türkiye’nin de savaşın içinde çırpınmasını istiyor. Öte yandan PKK uzantısı YPG/PYD’yi de koruyup kollamaya devam ediyor. Bu tabloda Rusya da ABD ile “sorunlu” görünmüyor. Zayıflamış Türkiye’nin her ikisi için de bölgeyi paylaşmak için “iyi” olacağını söylemeye gerek yok. Bu durumda 34 askerimizin şehit olmasına neden olan saldırıyı, herkes yapmış olabilir! HHH İdlib’de “tüm askeri faaliyetleri durdurma” kararının ne kadar devam edeceği belli değil. Bölgeden gelen haberler kırılganlığı gösteriyor. Bu dipsiz kuyuda birbirine silah çeken gruplardan hangisinin ne zaman terörist ilan edileceği, hangisinin özgürlük savaşçısı katına ulaşacağı da belli değil. Terör örgütlerinin adı da özel kullanıma göre değişiyor! Herkesin ayrı listesi var! Böyle bir ortamda hem ABD hem Rusya demek bir mengenenin ortasında cesaret gösterisi yapmaya benziyor. “Yerli ve milli” derken azıcık samimiyseniz Türkiye’yi MoskovaWashington hattından değil, Ankara’dan yönetin! CHP’Lİ EREN ERDEM’İN TUTUKLANMASI İSTENDİ Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, CHP Parti Meclisi üyesi Eren Erdem hakkında ki tutuklama kararının onaylanmasını isteye rek Yargıtay 16. Ceza Dairesi’ne tebliğname gönderdi. Bu tebliğnameye yanıt hazırladığı nı belirten Eren Erdem, tebliğname tarihinin OdaTV yöneticileri hakkında verilen tutukla ma kararıyla aynı güne denk geldiğini belirt ti. Erdem, “Davam sürüyor, bunu biliyorlar ve CHP’yi sıkıştırmak istiyorlar. Tam 500 gün Silivri Cezaevi’nde, CHP adına etkin bir muhale fet yaptığım için hapiste tutul dum. Bu tebliğname ile sav cılık, ‘Hükümeti eleştirmekten vazgeçmedi, tekrar hapse ata lım’ diyor. Özgürlüğüm halka emanettir” diye konuştu. l İç Politika Erdem